JoomlaLock.com All4Share.net

Allah (cc) Kulunu Günahlardan Kıskanır -2

Allah cc Kulunu Günahlardan Kıskanır 2

Allah (cc) Kulunu Günahlardan Kıskanır -2 - Şeb-i Vuslat

Sayı : 125 - Mayıs 2018

 

Allah (cc) Kulunu Günahlardan Kıskanır -2

 

İkinci hadisimizde geçen “fevâhiş” kelimesi, gerek söz ve gerekse fiille icra edilen her çeşit çirkin iştir. Allah’ın haram kıldığı bütün çirkinlikler bu kelimenin sınırlarına dâhildir. Hadis-i şerifteki, “Kötülüklerin açığını da gizlisini de haram kılmıştır.” ifadesi şu ayet-i kerimelere telmihte bulunmaktadır: “De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin! Sizin de onların da rızkını biz veririz. Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah’ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah’ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.” (En’âm 6/151)

Yüce Rabbimiz (cc) burada, “Kötülüklerin açığını da gizlisini de yapmayın” yerine “Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın” buyuruyor, yani bırakın yapmayı, yanına bile yaklaşmamızı istemiyor. Bu da, Allah Teala’nın kullarını haramlardan ne derece kıskandığını açıkça ortaya koyan nüktelerden biridir.

Cenâbı Hak, Kur’an-ı Kerim’de helâl, hoş ve temiz şeylerden istifade etmeyi kullarına serbest bırakmış ve bunları yasaklamak isteyenleri azarlamıştır. Sonra da, kendisinin insanların faydasına olan şeyleri yasaklamayıp sadece zararlı şeyleri haram kıldığına işaret ederek şöyle buyurmuştur: “De ki: Rabbim açığıyla, gizlisiyle tüm çirkinlik ve hayâsızlıkları, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.” (Araf 7/33)

Cenâbı Hak, kullarını günahlardan şiddetle kıskanmasına rağmen onları hemen cezalandırmaz. Tevbe ederek istikâmet kazanmaları için mühlet verir. Buna aldanarak günahlara iyice dalmak ise, büyük bir ahmaklık ve hüsran sebebidir.

Ayeti kerimede şöyle buyrulur: “Eğer Allah, insanları kazandıkları (günahlar) yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryü-zünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirlenmiş bir vakte geciktirir. Vakitleri gelince de Allah muhakkak ki kullarını görücü, gereğini yapıcıdır.” (Fâtır 35/45)

Ancak Cenâbı Hak, günahkârların gafletten uya-narak kendilerine gelmesi veya ahiretteki cezalarının hafiflemesi için dünyada muhtelif musibetler de verebilir. Bunlar herkes için aynı olmayıp, farklı farklı ikazlar hâlinde gelebilir. Mesela bunlardan biri rızkın azaltılmasıdır.

Üçüncü hadisimizde, Rasulullah, kişinin günahları sebebiyle, bazı rızıklardan mahrum bırakılacağını haber vermektedir. Takdir edilen rızık kendisine ulaşsa bile, günahı sebebiyle bir yolla elinden çıkar ve ondan istifade edemez. Nitekim Kalem Suresi’nde anlatılan bahçe sahipleri, fakirlerin hakkını vermeden gizlice mahsulleri toplamak istediklerinde, bahçeleri büyük bir afete maruz kalmış ve simsiyah kesilivermişti. (Kalem 68/17-33) Cenâbı Hak bu hâdiseyi bizlere ibret olması için uzun uzun anlattıktan sonra sözü şöyle bitirir: “İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!” (Kalem 68/33)

Üçüncü hadisin devamında iyiliklerin ömrü artıracağı da bildiril-mektedir. Hadis alimleri iyiliklerin başına, akraba ile güzel münasebetleri devam ettirmeyi koyarlar. Ömrün uzamasından kastın da, hayırlı ve salih amellerle bereketlenmesi olduğunu söylerler. Hayır ve iyilik eden kişi, kısa bile olsa ömründen bol bol istifade eder. Tabi bu bereketlenme ve manevi istifade, ebedi âlemin selameti için son derece ehemmiyet arz etmektedir. Bunun yanında meleğin bildiği muallak kaderin değişerek insan ömrünün gerçekten uzadığını kabul edenler de vardır. Çünkü Allah (cc) Levh-i Mahfûz’dan dilediğini siler, dilediğini olduğu gibi bırakır.

Duanın kaderi geri çevirmesi de aynı şekilde anlaşılmıştır. Dua etmek belâların uzaklaştırılmasına ve ilahi rahmetin celbedilmesine sebeptir. Bu da kader cümlesindendir.

Günahların, ikaz mahiyetindeki acil cezasını gösteren bir hâdiseyi Hz. Ali (ra) şöyle anlatır: Rasulullah (sav) zamanında Medine sokaklarından birinde yürümekte olan bir adam, yine yolda yürümekte olan bir kadına baktı. Şeytan her ikisine de vesvese verip birbirlerine beğenen bir nazarla baktıklarını düşündürdü. Onlar böyle birbirlerine bakarken adamın karşısına aniden bir duvar çıkıverdi. Adam duvara çarptı ve burnu yarılıp kanamaya başladı. O anda nasıl bir suç işlediğinin farkına varan adam: “Vallahi Peygamber Efendimiz’e gidip ne olduğunu anlatmadan bu yaranın çaresine bakmayacağım ve kanı da silmeyeceğim!” dedi. Peygamber Efendi-miz’e (sav) gelerek olup bitenleri anlattı.Allah Rasulü (sav): “İşte bu, işlediğin günahın cezasıdır.” buyurdu.

Bu hadise üzerine Allah Teala (cc) şu ayeti kerimeyi indirdi: “(Rasulüm!) Mü’min erkeklere söyle, gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını muhafaza etsinler. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduğu her şeyden haberdardır.” (Nûr 24/30) Dolayısıyla günahlardan tam bir hassasiyetle sakınmak ve Allah’a (cc) iltica etmek zaruridir.

Rasulullah (sav) bu hususta ümmetine örnek olarak Cenâbı Hakk’a şöyle niyazda bulunmuştur: “Allah’ım! Senin rahmetini kazandıracak, mağfiretini sağlayacak işler yapmayı, her türlü günahtan selâmette kalmayı, bütün hayır, iyilik ve taatleri işlemeyi, cennete kavuşup yardımınla cehennemden kurtulmayı nasip etmeni niyaz ediyorum!”

Amin, velhamdülillahi Rabbil alemin.

 

KAYNAKÇA:

Efendimiz’den Hayat Ölçüleri, Murat Kaya, Erkam Yayınları, İstanbul, 2007
Feyzü’l Furkan Kur’an-ı Kerim ve Meali, Hasan Tahsin Feyizli, Server İletişim, İstanbul, 2007

 

Yazar:  Şeb-i Vuslat

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort