JoomlaLock.com All4Share.net

BANGLADEŞ'TE NELER OLUYOR?

 bangladeş

Bangladeş'te Neler Oluyor? - İrfan AYDIN

Sayı : 102 - Haziran 2016

 

Bangladeş'te Neler Oluyor?

 

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile başlarım. Salat ve selam öncelikle Peygamber Efendimiz’in (sav), diğer peygamberlerin, ehli beytin, ashabı kiramın ve saadete ermiş büyüklerimizin üzerine olsun. Sonra bütün şehitlerin ve salihlerin üzerine olsun.

Son günlerde idamlarla dünya gündemine gelen Bangladeş, müslümanlar açısından kanayan bir yara haline geldi. İslam dünyası türlü sorunlarla uğraşırken adeta müslümanların gündeminin yoğunluğunu fırsat bilen İsrail gibi Myanmar ve Çin gibi Bangladeş hükümeti de müslümanlara baskıları arttırdı. Daha önce Cemaat-i İslami liderlerini idam eden Hasina rejimi Hindistan’dan da aldığı destek ile idamlara yenilerini rahatlıkla ekleyebildi. Dünyanın ve müslüman olduğunu söyleyen ülkelerin sessiz kalmasını adeta kendine bir onay olarak gören Hasina rejimi binlerce müslümanı hapisanelere tıkmış ve müslümanlara gözdağı vermek için liderleri teker teker idam etmeye başlamıştı. Sadece Türkiye’den ve Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan başka kimseden ciddi bir tepki gelmedi. Dünya müslümanlarını derinden üzen Bangladeş idamları üzerine Bangladeş’te neler oluyor gözden geçirelim.

Bangladeş’te Abdülkadir Molla’nın ardından Cemaati İslami lideri Mutiurrahman Nizami de 1971’deki bölünme savaşı sırasında “insanlığa karşı suç işlediği” iddiasıyla idam edildi. Bunun nedenlerini Bangladeş tarihinden başlayarak ele alalım.

Bangldeş’in Bağımsızlığı

Hindistan’dan 1947 yılında ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Pakistan’ın doğusu ile batısı arasında 1971’de başlayan iç savaş, bağımsız Bangladeş Devleti’nin kurulmasıyla son bulmuştu. Pakistan, ülkenin doğusundaki halkın bir bölümünün bağımsızlık talep etmesi üzerine bölgeye çok sayıda asker göndermişti. İç savaş sırasında Doğu Pakistan’dan yaklaşık 10 milyon sivilin evlerini terk ederek Hindistan’a göç etmesi üzerine Hindistan hükümeti, Aralık 1971’de bugünkü Bangladeş olarak bilinen Doğu Pakistan’ı işgal etmişti. Pakistan askerlerinin Dakka’da Hindistan güvenlik güçlerine teslim olmasının ardından 16 Aralık 1971’de Doğu Pakistan yeni adıyla Bangladeş olarak bağımsızlığını ilan etmişti. Yaklaşık 9 ay süren bağımsızlık savaşı sırasında 3 milyondan fazla kişi yaşamını yitirmiş, milyonlarcası yaralanmıştı.

Amaç İslam’a Saldırmak

Cemaat-i İslami gibi silaha bulaşmamış grupları önce dünya kamuoyunda belirli medya gruplarıyla iş birliği içine girerek kötü gösterip ardından bunu İslam’la ilişkilendirmek istiyorlar. Dünyada İslamafobyayı yaymak ve müslümanları yapmadıkları bir iş üzerinden yargılamaları en büyük işleri. Tıpkı Mısır’da İhvan’a yaptıkları gibi. Cemaat-i İslami, İhvan gibi grupları tasfiye edip IŞİD gibi terör örgütleriyle dünyada bir İslam algısı oluşturmak isteyenler Mısır’da darbe yaparak Sisi’yi, Bangladeş’te Hasine gibi kişileri kullanıyorlar.

Muhaliflere Baskı Ve Seçmensiz Seçimler

Bangladeş’te iktidarda bulunan Avami Partisi muhalif tüm unsurlara baskı kuruyor. Cemaat-i İslami partisi bu baskıyı en çok hisseden unsur.

Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla uluslarası baskılara rağmen idam edilmişti.

Ocak ayı başında ülkede yapılan seçimleri de başını Bangladeş Milliyetçi Partisi’nin (BMP) çektiği, aralarında merkez, sol, sağ ve İslamcı partilerin de olduğu 18 parti boykot etti.

Katılım oranı yüzde 10’da kaldı. Seçimi iktidardaki Avami partisi kazandı.

Ardından da Milliyetçi Parti’nin üç yöneticisi başkent Dakka’da gözaltına alındı.

Dünya’nın en kalabalık Müslüman ülkesi olarak bildiğimiz Bangladeş’te hükümet müslüman liderleri ya hapse, ya da çeşitli çaresizliklere sürüklüyor. Biz de Türkiye’de eğitim gören Bangladeşli Hasan Öz Bangla ile Genç Dergisi’nde yapılan bir röportajı yayınlıyoruz.

Bize Bangladeş’in kuruluşundan, bağımsızlığından bahseder misin?

Bangladeş 1971`de Pakistan’dan ayrıldı. Ayrıldığında Hindistan büyük destek verdi. Çünkü Hindistan iki müslüman ülke arasında kalıyordu ve bundan korktu. O zamanki lider Şeyh Muciburrahman’a yardım etti ve Bangladeş Pakistan’dan ayrıldı. Tarihte bu Hindistan ve Pakistan savaşı olarak geçiyor ama bizim bağımsızlığımız. Savaşta Hindistan askeri vardı. Antlaşma imzalarken de Hindistan’ın komutanı vardı.

Neden peki?

Çünkü o zaman bizim başkanımız Pakistan’da hapisteydi. Bangladeş’e 1972’de geldi. 1947’de İngiltere Hindistan’dan ayrıldığında müslüman olarak da Pakistan ayrıldı.

Bangladeş’in genel etnik yapısından bahseder misin? Hangi milletlerden oluşuyor ve hangi dine mensup insanlar var?

Bangladeş’te %90 Müslüman, %6 Hindu ve %1 civarında Budist var. Çoğunluk müslüman. Halk dindar. Bayramları kutluyoruz. Hinduların da birçok bayramı var ve onlar da kutluyor.

Peki, Bangladeş hükumeti neden kendi halkına zulmediyor? Bağımsızlıktan sonra neler yaşandı? Sıkıntı halkta mı devlet başkanında mı? Neden böyle oluyor?

Şeyh Muciburrahman 1972’de geldiğinde cumhurbaşkanı oldu, halk onu çok sevdi. O zaman başka siyasi parti de yoktu. Gazete ve televizyonları kapattı. 1975’te askeri ayaklanma olduğunda cumhurbaşkanının evinde herkes toplanmıştı. Askerler hırslanmıştı, oradaki herkesi öldürdü. Şimdiki cumhurbaşkanı Şeyh Hasseni ve kardeşi hariç. Onlar yurt dışındaydı. Şeyh Hasseni 1981’de Bangladeş’e geldiğinde partinin başına geçti. 1991’de de Bangladeş demokratik bir ülke oldu. Üç büyük parti vardı. Demokratik olduğunda Milliyetçi Parti ve Cemaat İslam Partisi birlikte iktidara geldi. 1996 seçimlerinde Milliyetçi Parti ayrıldı. Cemaat İslam Partisi diğer parti ile birlikte katıldı. Ancak iki sene sonra ayrıldı çünkü diğer parti müslümanlara karşı cephe almaya başladı. Şimdi, onlar Pakistan’dan ayrılırken bağımsızlığı istemiyorlardı diye suçlanıyorlar. Cemaat İslam Partisi’ndekiler o zaman Pakistan’dan ayrılmanın zor olacağını, Haydarabat gibi olacaklarını düşünüyorlardı. 28 Ekim 20062da iktidarın (Milliyetçi Parti ve Cemaat İslam Partisi) son günüydü ve ülkede büyük bir kargaşa, katliam oldu. Ondan sonra gelen üç aylık geçici hükümet 2008’e kadar kaldı. Bangladeş’teki diğer parti, Cemaat İslam’ın liderlerini öldürmezsem iktidara gelemem diye düşündü. Şimdi onları idam ettirmek istiyor ve Hindistan da destekliyor.

Daha önce böyle bir şey yaşanmış mıydı?

1970’de Cemaat İslam bir kere kapatılmıştı ama o zaman Pakistan’a bağlıydı. Bugünkü kadar büyük bir olay yaşanmamıştı. Bu ilk idam olacak. 5 Mayıs 2013’te anayasadan besmeleyi kaldırdığında toplanan halk da katliama uğramıştı. Üç bin müslüman öldürüldü. Hindistan’dan aldığı destek ve silahlarla...

Şu an Bangladeş’te durum ne?

Hindistan büyük destek veriyor ve idama kararlılar. Hükümet yalancı bir şahit getirdi ve Abdulkadir Molla’yı suçlu gösterdi.

Bangladeş halkının bu karara tutumu nedir?

İlk idam kararı geldikten sonra sokağa çıkanlar oldu ancak yüzlerce kişi öldürüldü. Şu anda halk protestoya devam ediyor. Sokaklar ve tren yolları kapatıldı. Halk, zulme dur diyor.

Bangladeş basını bu olayları dışarı nasıl yansıtıyor?

Basın hükümetin elinde. Zaten iktidara geldikten sonra muhalefet partilerinin televizyon kanallarını ve gazetelerini kapattırdı, çalışanlarını öldürttü. Hükümet ne isterse onu yayınlıyor. Güvenilir bir haber kaynağı değil. Yapılan çalışmaları da engelliyor.

Bangladeşli gençlerin durumları ve bu olaylara bakışı nedir?

Onlar da sokaktalar ve direniyorlar. Eğitim durumlarını ve geleceklerini düşünecek durumda değiller. Gençlerin elli bine yakını hapiste. Türkiye’de okuyanların içinde idam edilmesini isteyenler de var maalesef.

Peki, Bangladeş’in Türkiye veya diğer ülkelerden beklentileri neler?

Öncelikle Türkiye’ye teşekkür etmek istiyorum. İdam kararından sonra protesto ettiler ve destek verdiler. Maddi desteğe ihtiyaç var. Dualarınıza ihtiyacımız var.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Türkiye her zaman zulme karşı, bunu Mısır ve Suriye olaylarında da gördük. Şimdi de Bangladeş’teki zulme karşı, bizleri unutmadılar. Allah razı olsun. 

Bangladeş’teki insanlık dışı idam üzerine dünya susmaya devam ederken en sert tepki Türkiye’den geldi. Türkiye, Cemaati İslami lideri Mutiurrahman Nizami’nin (73)  idamı sonrası Bangladeş’e tepkisini yaptığı açıklamalar ve diplomatik yolla gösterdi. Ankara, Dakka Büyükelçisi Devrim Öztürk’ü de istişarelerde bulunmak üzere başkente çağırdı. Büyükelçi Öztürk’ün gelişmelerle ilgili hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hem de hükümete bilgi vermesi bekleniyor. Büyükelçinin ne kadar Türkiye’de kalacağı ise henüz netleşmiş değil.

Gecenin sabaha en yakın olduğu an karanlığın en koyu olduğu andır. İnşaallah dünya müslümanları olarak yaşadığımız yüz, yüz eli yıllık esaretin sonlarına geldiğimize inanıyoruz. Aydınlık şafağın bir an önce müslüman ümmetin üzerine doğması dileğiyle… Bangladeş Cemat-i İslami lideri Mutiurrahman’ın vasiyeti mahiyetindeki son mektubunu yayınlıyoruz.

Ben Gidiyorum...

Doğduğumda nikâhlandığım ve son nefes diye zaman tayin ettiğim buluşmaya gidiyorum. Korkmuyorum. Ardımda pişmanlıklarım var, ama üzgün değilim. Kırgınım! Sözünü unutanlara, kardeşinin elini tutmayanlara, düşeni kaldırmayanlara, Allah için gözyaşlarını sakınanlara, resimlerimizi “like” için kullanıp gördüklerini yaşanmamış kabul edenlere, zalimin yanında durup mazluma timsah gözyaşları dökenlere, kıyama kalkmayı kolay zannedip elindekini muhafaza etmek için bahane satanlara, alanlara kırgınım. Bu kırgınlıkları kavuşacağım Rabbime söyleyeceğim.

Vuslat bu. Nerede buluşacağı belli olmuyor insanın. Bazen 14 yaşındaki bir kızı Kudüs’te pazarda buluyor. Kafasına sıkılan bir kurşunla göçüyor. Elbisesine bulaşıyor kan. Huzura çıkmadan önce melekler yıkıyor onu.

“Senin kardeşin benim. Bu katillerle niye anlaşıyorsun?” diyemiyor.

Bazen vuslatına yürümen gerekiyor. Seni evinde bulsun istediğin buluşma için önce evinden ayrılman gerekebiliyor. Sonu görünmeyen bir yolu merakla yürümen gerekiyor. Yol bitip de deniz başlayınca acı acı yutkunmak serbest suya atlamadan önce. Bir kıyıya varıyor elbet denizin sonu. Kıyıya ya canlı varıyorsun ya da cansız vuruyorsun.

“Benim evim sizin hesaplarınızdan daha anlamlıydı. Hırsınızdan büyüktü odalarımız. Niye yaktınız çocuklarımızın gözlerimiz önünde büyüyecekleri resimleri? Mutlu musunuz şimdi?” diyemiyorsun..

Bazen evinde de buluyor seni. Dumanlar yükselmeye başlıyor birden. Zaten taş binada oturmasına izin verilmeyenlerin çabuk tutuşan evlerine ateş sıçrıyor. Bütün seslerin gökyüzünde toplandığını düşünürseniz günün her saati bir “ah” asılır Arakan’dan o gökyüzüne. Çocuklar ölür. Çıplak ayakları ve toza bulanmış yüzlerine bakmayın. Tertemiz gider onlar. Kadınlar ölür. Adamlar ölür. Yanarak ölür, kahırla ölürler. Cennet meyvesi pahalıdır. Kalp, asıl sahibine dönene kadar acır insan. Sonrası umman, kevser, Peygamber!

Müslümanlar etle tırnak gibi midir gerçekten? Sökülüyor tırnaklarımız. Etiniz acımıyor mu, diyemezler…

Ahzab Suresi’nde övülen adam ve kadınlardan çok anlatabilirim size. Sizin üzüldükleriniz için son diye yazılan haberlerin “son” olduğunu mu zannediyorsunuz? Acıyı onlar çekiyor da size pay düşmeyecek mi zannediyorsunuz? Daha ilkokulda öğretmene şikayet edilmekten korkanlar! Sizi Allah’a şikayet etmeye gidiyoruz. Her yaptığınızı, her yapmadığınızı, her söylediğinizi, her sustuğunuzu, her gördüğünüzü, her gözünüzü kapadığınızı, her oturuşunuzu, her kalkmayışınızı bir bir not aldım. Her şeyi anlatacağım.

Ben gidiyorum…

Ardımda bir fikir kalsın istiyorum. Zorla karşılaşınca ölüm korkusundan istikametini şaşıranlarla biz ölümden aynı şeyi anlamıyoruz. Bu bir imtihandı. Kolay olacağını söylemedi kimse. Sancısız olacağını, bedelsiz olacağını. Bu yola baş koymak, sonunda gerekirse bu uğurda o baştan vazgeçmek demekti. Bizim için karar aldıklarını zanneden ahmaklar var. Bu karar ancak göklerde alınmış olabilir. Siz kimsiniz ki!

Kulunu razı etmek için Yaratıcıyı üzecek değiliz!

Ben gidiyorum…

Benden önce giden arkadaşlarımın yanına, Rasulullah’ın yanına. Siz kalacaksınız. Kimin doğru olduğu benim gittiğim yerde çıkacak ortaya…

Ben gidiyorum…

Çeki düzen verin kendinize. Sıranın size de geleceğini unutmayın. Şehadetin şehid gibi yaşayanlara nasip olacağını, Allah’tan başkasına kul olunmayacağını hatırlayın her daim.

Ben gidiyorum…

İbret alın bu yolculuktan. Bir araya geldiklerinde sadece aynı anda ayaklarını yere vursalar dünyayı sallayacak kalabalıktaki sizler, kardeşlerim. Sizin gözünüzün önünde yürüyeceğim ipe. Korku görmeyeceksiniz. Endişe sezmeyeceksiniz. Öfkemi de beraberimde götüreceğim.

Ben gidiyorum…

Dilerim bu gidiş size kim olduğunuzu hatırlatsın. Mazlumlar için ayağa kalkmanın bir yolunu bulmanızı sağlasın. İpler adedince baş istense, ama deseler ki bu bedel kıyam içindir, az kalır giden başlar! Boşuna terk etmez canımız bedenimizi. Mükafatını O’ndan biliriz. Kalanlara ibret olmadığı üzer bizi…

Size son sözlerim şudur;

Her zaman batılın, zulmün ve haksızlığın karşısında ilmi mücadeleye devam edeceksiniz. Bir mümin asla Allah’tan ümidini kesmez. Hayatınızın sonuna kadar Allah yolunda bir gaye ile görevinizi sürdüreceksiniz. Batılın tüm tuzaklarına ilim yoluyla cevap vereceksiniz. Kadınlarımızın yetiştirilmesine ve ahlak yoluna önem vereceksiniz. Cemaat-i İslami’de asla bir lider problemi yaşanmayacaktır. Durum ne kadar kötü olursa, o kadar iyi ve kaliteli liderler yetişecektir. Ben yaşlandım. Rabbim her an canımı alabilir. Ben şehit olarak Allah`ın huzuruna gitmek istiyorum. Benim şehadetim ile beraber değişim başlayacaktır. Halkım ve dünya müslümanlarından dua istiyorum. Eğer dünyada bir daha görüşemezsek, cennette görüşeceğimizi ümit ediyorum inşaallah.

Mutiurrahman Nizami

 

Yazar: İrfan AYDIN

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort