JoomlaLock.com All4Share.net

CÖMERTLİK VE CİMRİLİK

Cömertlik ve Cimrilik

Cömertlik ve Cimrilik - Fatih Yıldızlı

Sayı : 120 - Aralık 2017

 

Cömertlik ve Cimrilik

 

Cömertlik, dalları dünyaya uzanan cennet ağaçlarından bir ağaçtır. Kim onun dallarından birine tutunursa bu onu cennete götürür. Cimrilik ise dalları dünyaya uzanmış cehennem ağaçlarından bir ağaçtır. Kim de onun dallarından birine tutunursa bu da onu cehenneme çekip sürükler.

Birbirine tamamen zıt olan bu iki sözcüğün ve götürecekleri yerlerin aynı harfle başlaması nasıl bir tevafuktur, hiç düşündünüz mü? Cömertlik -cennet, cimrilik-cehennem Cennetin yolu, cehennemden geçerken cimriliğin cömertlik önünde tuzak kurmaması beklenemezdi gerçekten. Tebessümün, selamın dahi cömertlik kabul edildiği hatta selam vermeyenin dünyanın en cimrisi ilan edildiği gerçeği ortadayken cömertliği maddiyatla sınırlandırmak sayılmaz mı cimrilikten? Sonuçta varış noktaları belirlenmiş iki yol var ortada. Madem sınav için geldik dünyaya, maddi imkanın yoksa da manevi cömertliği kılavuz edinip koyul cennet yoluna! 

Bir gün Peygamber Efendimiz (sav): “Fakirler için bir şeyler getirin.’’ diye buyurmuşlar. Hz. Ömer (ra) de beklediği fırsatı yakalamış nihayet. Çünkü hayırda yarışmak niyetinde olan Hz. Ömer (ra), Hz. Ebubekir’i (ra) geçecek bir fırsat olarak görmüş bu buyruğu. Derhal evine varıp malının yarısını alıp Efendimiz’in (sav) huzuruna getirmiş ve teslim etmiş. Merakla Hz. Ebubekir’i (ra) beklemiş, bu esnada da içinden: “Ömer bu sefer Ebubekir’i geçeceksin.’’ diye geçirmiş. Tabii ki bu kıskançlık değil rahmete ulaşmak için yarış sadece! Biraz sonra Hz. Ebubekir (ra), çıkagelmiş. Develer yükü eşya ile huzura varmış ve hepsini teslim etmiş. Peygamber Efendimiz (sav):

-Ey Ebubekir! Kendine ve çoluk çocuğuna ne bıraktın? Her şeyi getirmişsin, yerdeki halıyı, kilimi bile getirmişsin. Ne bıraktın kendine, diye buyurmuşlar. Hz. Ebubekir:

-Onlara Allah ve Rasulünü bıraktım. Allah ve Peygamberinden (sav) başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok bizim, demiş. Peygamber Efendimiz’in (sav) çok hoşuna gitmiş bu cevap. Elbet ya her şeyin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Efendimiz’i (sav) razı eden bu cevap Cenab-ı Hakk’ın(cc) rızasından mahrum kalır mı hiç? Cebrail (as), gönderilmiş Efendimiz’e (sav). Gelen haber, Efendimiz (sav) tarafından müjdelenmiş:

-Sana müjdeler olsun Ya Ebubekir! Allah soruyor: “Ben Ebubekir’den razıyım, Ebubekir, benden razı mıdır?’’ Hz. Ebubekir, (ra) ağlayarak ayağa kalkar:

-Ben kimim ki Allah’tan (cc) razı olmayacağım, der. Tüyleri diken diken eden bir hadise değil mi? Alemlerin sahibi olan Rabbimiz (cc), alemlere “rahmet’’ olarak gönderilen Efendimiz’in (sav) dostuna tarifi mümkün olamayacak bir şeref bahşediyor: “Ben Ebubekir’den razıyım, Ebubekir benden razı mıdır?’’ Bu sözün bittiği yerdir aslında üzerine konuşulacak tek kelime bırakılmayan bir hadise! Yaşarken bu cömertlik dersini veren Hz. Ebubekir (ra), vefat ettiğinde de Peygamber Efendimiz’in (sav) gösterdiği ‘hayırda yarış’’ konusunda rakipsiz olduğunu bir kez daha gösteriyor: 

Hz. Ömer (ra) halife seçilir, Hz. Ebubekir’den (ra) kalan sorumluluklar artık onun mübarek omuzlarındadır. Devletin hazinesini denetler, gönlüne şu gelir: Maaşımdan geçinecek kadar ayırayım gerisini hazineye devredeyim, fakir fukaraya pay edilmek üzere. Bütün işler yapılır, küçük bir emanet torba ilişir Hz. Ömer’in (ra) gözüne. Açıp baktığında şu not çıkar karşısına: “Geçimimi sağlayacak kadar aldıktan sonra maaşımın geriye kalanı buradadır, yeni halifeye teslim ediniz, fakire fukaraya dağıtınız.” Böylece Hz. Ömer,(ra) yaşarken geçemediği Hz. Ebubekir’i (ra) vefat ederken bile geçemeyeceğini anlamıştır. Zira Hz. Ömer’in (ra) düşündüğünü, Hz. Ebubekir (ra) çoktan gerçekleştirmiştir. ’’ Ya Rabbi! (cc) Ne büyük nasipsizliktir, senin razı olduğun Hz. Ebubekir’e (ra) dil uzatmak. Günümüzde bazı insanların bu yanlışta ısrar etmeleri, ebediyen kendilerine hazırladıkları korkunç son olacak maalesef! Yine de Allah (cc), hidayet versin, diyoruz. Nasip değilse bu hidayet, Hz. Ebubekir’in (ra) mübarek adını o “pis” ağızlardan kurtarsın!

***

Cömertliği ile meşhur Hatem-i Tai’ye sorarlar:

-Kendinden daha cömert birini gördün mü?

-Evet gördüm, demiş.

-Kimmiş o?

Bir gün bir delikanlının evine misafir oldum, 10 koyunu vardı, bir koyun kesip bana ikram etti, ben koyunun bir parçasının lezzetine doyamadım, yine istedim, genç dışarı çıktı, bir müddet sonra geldi, yemeğe devam ettim, vedalaşma vakti geldiğinde bahçedeki kanları görünce gerçek ortaya çıktı. Meğer o sevdiğim kısım küçük bir et parçasıymış ve bu cömert genç benim hoşuma gittiği için bütün koyunlarını kesip bana ikram etmiş. Sitem ettim, neden böyle yaptığını sordum.

-Sizin hoşunuza gitmişti, yeniden ikram etmek de benim gücüm dahilindeydi, ben de ev sahipliğinin gereğini yaptım, dedi.

- Peki siz ne yaptınız bu gencin ikramına karşılık, bir şey verdiniz mi?

-Verdim ama pek mühim sayılmaz.

-Ne verdiniz?

-Üç yüz deve, beş yüz koyun verdim.

-O halde siz ondan daha cömert davranmışsınız.

-Hayır, o genç benden daha cömerttir zira o koyunlarının tamamını verdi, ben ise malımın çok azını verdim. Bir fakirin yarım ekmeğinin tamamını misafire vermesi mi mühimdir, bir zenginin sürüsünden bir deveyi ikram etmesi mi?

Sahip olduğu malı mülkü Allah yolunda ve rızası için harcayabilen cömertlere ne mutlu! Hz. Ömer’in (ra) dediği gibi: Yeryüzünde nice bilinmeyenler vardır ki gökyüzünde şöhret sahibidirler.’’ Bu zümrenin içinde olabilmek dileğiyle!..

 

Yazar:  Fatih Yıldızlı

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort