JoomlaLock.com All4Share.net

EHLİSÜNNETİN FİTNE DÖNEMLERİNE BAKIŞI

Ehlisünnetin Fitne Dönemlerine Bakışı

Ehlisünnetin Fitne Dönemlerine Bakışı - Sâlik-i İrfân

Sayı : 117 - Eylül 2017

 

Ehli Sünnetin Fitne Dönemlerine Bakışı

 

Hamd olsun alemlerin Rabbi olan Allahımıza… O Rahmandır, Rahimdir… O’na ne kadar şükretsek azdır… Bizi insan kıldığı için, bizi ümmeti Muhammed’den kıldığı için, bizi Hâcegân nispetine ulaştırdığı için… Ne kadar hamd etsek, şükretsek azdır.

Sonra, salat ve selam Sahibimiz, Alemlere Rahmet Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’in üzerine olsun. O Allah Teala’nın bizlere gönderdiği en büyük hediyedir. O’nun kıymetini bilmekten, O’nun ümmeti olmanın kadrini bilmekten ne kadar da uzağız. O’na, ehli beytine, ashabına ve varislerine selam olsun, ihtirâm olsun.

Ülkemizde siyasette, ekonomide güzel şeyler oluyor, bu kesin ve net. Fakat İslamî-ahlakî değerler eğitim yoluyla topluma aktarılamazsa dünyevileşme girdabı bizi boğacak, tarihin çöplüğüne bıracaktır. Cenabı Mevlamızın muradı belli ki bu millettir. Nasihatle hidayet olmayan kişi ve toplumlar musibetle yola getirilir. Cenabı Mevlamızın adetullahı tarih boyunca hep böyle olmuştur. Öncelikle kişisel olarak imanımızı, ahlakımızı… velhasıl hayatımızı gözden geçirip Hakk’ın huzurunda hesabını veremeyeceğimiz durumlardan uzaklaşmaya çalışmalıyız. Bu konuda sahabe-i kiram hazeratı bize mükemmel örnektir. Hâce Hazretleri’nin “Sahabe hayatı okumak imanı artırır, evliya hayatı okumak sevgiyi artırır.” ifadelerini bu sayfalarda çok kez dile getirdik. Sadece bu söz ile hakkıyla amel edebilsek -yine Hâce Hazretleri’nin tespitiyle- ‘bugünün en büyük küfrü dünyevîleşmek’ten kurtulmamız, korunmamız mümkün olacaktır. İşte bu bağlamda Halife Hz. Osman efendimizin 12 yıllık hilafet dönemi bize çok ilginç veriler sunmaktadır. Hz. Ömer efendimizin sağlamlaştırdığı devlet yapısı sonrası Halife Osman efendimizin özellikle ilk 6 yılında gerçekleşen fetihler, elde edilen müthiş gelirler… Fakat zenginlikle atbaşı gitmeyen ahlakî dönüşüm… İşte alıntıladığımız kesitlerden hareketle ders almak, günümüze ışık tutmaya çalışmak… bunu arzuluyoruz, buna gayret ediyoruz. Çünkü 28 Şubatları, baskı dönemlerini geçtik, adeta şu anda fetihler ve yükseliş dönemlerindeyiz.

İşin bir tarafı da şu: Bu Kurban Bayramı itibariyle bir senedir Hz. Osman (ra) efendimiz ile ilgili dergimizde yazmaya çalışıyoruz. Araştırmalarımızda şunu gördük ki Osman efendimizi ne kadar az tanımışız, ona yapılan haksızlıkların ne kadar azını bilmişiz. Araştırdıkça, öğrendikçe bugün -bırakın Şia’nın iftiralarını- müslümanlar arasında bile Hz. Osman efendimize karşı ne kadar haksız duygu ve düşüncelerin olduğunu görüyoruz. Kasıtlı yazanlar dışında, ehlisünnet çizgisindeki kimi yazarların bile insafsız nakil ve yorumlarda bulundukları görülüyor. 

Hz. Osman efendimiz ile ilgili bu yazımızda da onun hayatından bize çarpan ilginç kesitler paylaşmaya çalışacağız.

 

Ehlisünnetin Fitne Dönemlerine Bakışı

Ehlisünnet alimleri sahabe arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar konusunda ileri geri yorum yapmanın doğru olmadığını, bu tür olayların Allah’a havale edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Sahabe efendilerimizin maddi ve manevi varlıklarına yönelik saldırılardan kaçınmak gerekir. 5. Raşit diye tesmiye edilen Halife Ömer bin Abdülaziz’e sormuşlar: “Sıffin’de savaşanlar hakkında ne dersin?” O da: “O kandır, Allah elimi ondan korumuş, temiz tutmuştur. Dilimi de o olayın kanıyla boyamak istemem.” Sonra şu ayeti kerimeyi okumuştur “Bu gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları onlara, sizin kazandıklarınız sizedir. Onların yaptıklarından dolayı siz hesaba çekilmezsiniz.” (Bakara 134) (Hilyetü’l Evliya cilt 9, sayfa 114)

Mevdudi’nin El Hilafe ve’l Mülk isimli eseri, Muhammed Ebu Zehra’nın Tarih-ül Ümem-il İslamiye ve İmam Zeyd bin Ali isimli eserleri sahabe ve Emevi halifeleri ile ilgili birçok eleştiri ile doludur. Bu kişiler, hiçbir güzel davranışı ve övülecek özelliği olmayan kişiler gibi sunulmaktadır. Bu kitapları yazan araştırmacılar kaynakları gerektiği gibi incelememiş, çözümlemelerini Şia’nın yaklaşımları ve görüşleri üzerine kurmuşlardır. Allah bizi de onları da affetsin. (Hz. Osman Hayatı-Şahsiyeti ve Dönemi Prof. M. Ali Sallabi s.318) 

İmam Zehebi bu konuda şöyle söyler: Sahabe arasında gerçekleşen olaylar ve savaşlar karşısında yorum yapmayın. Hükmü Allah’a bırakmak, geçmişte temel tavır olduğu gibi bugün de temel tavır olmalıdır. Zaten sahabe arasındaki anlaşmazlıkları anlatan kitapların birçoğunda yalan, kesik ve zayıf haberler bulunmaktadır. Bu kitapların gönüllerde şüphe oluşturmaması için imha edilmesi gerekir. Böylece sahabeye olan sevgi artar, insanlar onlardan razı olurlar. (Siyeru A’lam-ün Nübela cilt 10, sayfa 92)

 

Hz. Osman’ın Beytülmâl’den Akrabalarına Fazla Mal Verdiği İddiası

Hz. Osman çok zengin bir insandı ve akrabalarına da çok düşkündü. Onlar için çok dua ederdi fakat şer düşünceli kişiler Hz. Osman’ın Beytülmâl’den akrabalarına para aktardığını iddia ettiler. Hz. Osman şöyle dedi: “Benim ailemi çok sevdiğimi ve onlara para aktardığımı söylüyorlar. İyi bilin ki akrabalarıma olan sevgim beni haksızlığa sürüklemiyor, akrabalarıma verdiklerim de kendi malımdandır. Ben müslümanların mallarını haksız yere kendim ve akrabalarım veya başka insanlar için kullanmam. Hz. Peygamber (sav), Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer dönemlerinde müslümanların işlerinin halledilmesi için kendi malımdan büyük miktarlar veriyordum. Ben hırslı, mal sevdasına düşmüş birisi olsaydım böyle yapar mıydım? Yaşım ilerlemiş ve birçok sevdiğim bu âlemden göçüp gitmişken bu inkarcıların söyledikleri nedir?” (Tarihi Taberi c.v, s.356)

İbni Teymiye, Hz. Osman’ın akrabalarına diğer müslümanlara göre daha fazla mal ve para verdiği yönündeki iddialara şöyle cevap verir: Hz. Osman’ın dört damadına 400 bin dinar, Mervan’a da 1 milyon dinar verdiği söylenmektedir. Pekala bu söylenenlerin kaynakları nerededir? Evet, Hazreti Osman akrabalarına veriyordu ancak aynı şekilde diğer insanlara da veriyordu. Ortaya atılan iddiaların sağlam delillerle desteklenmesi, ispatlanması gerekir. Söylenenlerin yalan olduğunun bir diğer delili de zikredilen meblağlardır. Ne Hazreti Osman ne de diğer halifeler bu kadar büyük miktarları kimseye vermemişlerdir. (Minhacü’s Sünne c.3,s.190) 

Hz. Osman’ın akrabalarını kayırdığı onlara özel görevler verdiği söylenmiştir. Oysaki Hz. Osman’ın akrabalarından görevlendirdiği 5 vali vardır: Hz. Muaviye, Abdullah bin Ebi Serh, Velid bin Ukbe, Said bin As, Abdullah bin Amir. Bakıldığı zaman sayısal olarak Hz. Osman’ın 26 valisinin olduğunu görüyoruz böyle olunca Ümeyyeoğulları’ndan 5 kişinin vali olması çok normaldir. Hatta Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve selem) Ümeyyeoğulları’ndan daha fazla kişiyi yönetimde görevlendirdiği düşünülürse mesele anlaşılmış olur. Üstelik bu 5 valinin beşi de aynı zamanda görev yapmamıştır. Hz. Osman vefat ederken kendi ailesinden görevde olan üç vali vardır. Hz. Osman efendimiz bu konuda kimi tarihçilerin ve yazarların ciddi inceleme olmaksızın insafsızca yaptıkları eleştirilerden kurtula- mamıştır. Özellikle son dönem kimi araştırmacılar yeterince incelemeden ve sınırlı olaylara dayanarak Hz. Osman ile ilgili genel hükümler vermişlerdir. Bazıları sağlam kaynaklardan alıntılar yapsa da çoğunlukla Şia menşeili zayıf kaynaklara dayanmışlardır. Seyit Kutup, Mevdudi, Taha Hüseyin, Suphi es-Salih, Muhammet er-Rayyis gibi kimi yazarlar mazlum halifeyi acımasızca ve haksızca eleştirmişlerdir. (Hz. Osman (ra) Hayatı-Şahsiyeti ve Dönemi Prof.M.Ali Sallabi s.301)

 

Hz. Osman’ın Cuma Namazı İçin İki Ezan Okutması

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Benim sünnetime ve Benden sonraki raşid halifelerin sünnetine uyun.” (Sünen-i Ebu Davud, Kitabı Sünnet 4607) Şüphesiz Hazreti Osman raşit halifelerdendir. Medine’de nüfus artmış, yerleşim alanı genişlemiştir. Cuma namazının vaktinin yaklaştığını bildirmek için bir ezan okunmasının uygun olacağını düşünen ehli sünnet sahabenin ileri gelenleriyle istişare etmiş ve bunun güzel bir uygulama olacağı görüşü ortaya çıkmıştır. Böylece cuma namazı için iki ezan okunmaya başlamıştır Hz. Ali (ra), Emeviler, Abbasiler döneminde de bu uygulama devam etmiş böylece icma oluşmuştur. (Osman El-Hamis, Hukbe-fi’t Tarih s.88)

 

Temettü Haccını Yasaklaması

Mervan Bin Hakem şöyle diyor: Hz. Osman’ı ve Hz. Ali’yi gördüm. Hz. Osman temettü haccını yasaklıyor ve Hac ile umrenin bir arada yapılmasını doğru bulmuyordu. Hz. Ali ise bu durumu görünce “Birisinin sözüne bakarak ben Hz. Peygamberin sünnetini terk edemem.” demiştir. (Buhari Kitabu’l Hac 1563) Hz. Osman, Hz. Ali’nin bu sözü karşısında rahatsız olmamış, meseleye ictihad farklılığı olarak bakmıştır. 

 

Hz. Osman’ın Hz. Muaviye’ye Deniz Savaşı İçin İzin Vermesi

Şam Valisi Muaviye (ra), Halife Hz. Ömer döneminde deniz savaşı için halifeye adeta yalvarmış, izin istemiştir. Hz. Ömer deniz savaşı ile ilgili Amr bin As’a mektup yazarak bilgi istemiş, Medine’de istişare etmiş ve Hz. Muaviye’ye şöyle yazmıştır: “Deniz harbi yapmayacaksın. Allah’a yemin olsun ki ben Muhammed ümmetinin o şekilde taşınmasına müsaade etmeyeceğim. Bir müslüman benim için bütün Rumlardan ve sahip olduklarından daha değerlidir. Yeni bir durum olduğunda bana arz etmen gerekir. Durum sana bildirilmiştir. Yaptığım istişareler ile ulaştığım sonuç budur.” (Tarihi Taberi cilt 5, sayfa 258) Hilafet görevi Hz. Osman’a geçince Hz. Muaviye deniz savaşı isteğini ona da iletir. Hz. Osman şöyle cevap verir: “Deniz harbi talebini Ömer’in reddettiğini biliyorum eğer eşini de beraber götürürsen ve kimseyi asker olarak seçmeyerek gönüllü savaşa gitmek isteyenleri götürmek istersen Kıbrıs seferine çıkabilirsin.” (Taberi cilt 5, sayfa 260) 

Cenabı Hak bizleri Osman efendimize bağışlasın, onun ve diğer ashabın pâk izinden gidebilmeyi, ahlakından nasip alabilmeyi lütfeylesin. Cennetinde, cemâlinde bizleri onlarla buluştursun.

 

Yazar:  Sâlik-i İrfân

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort