JoomlaLock.com All4Share.net

MUTLAK GÜZEL

 mutlak güzell

Mutlak Güzel - Gönül Pınarından

Sayı : 102 - Haziran 2016

 

Mutlak Güzel

 

Allah’a hamd olsun, salatu selam olsun Allah’ın Habibine, selam ile başlayalım söze. Selam gönderelim güzel insanlara ve kutsal mekanlara. Ve selam olsun O’nun seçtiği kullara ve yine selam olsun bu satırları okuyanlara.

Bad-ı saba selam eyle o yare,
Pek göresim geldi illerini,
Gönül arzu çeker amma ne çare,
Nidem tutan var yollarımı,

Güzel nedir? Göze kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran demektir. Bir güzelle karşılaştığımızda anlarız, güzel nedir. Güzellik insanın aklını başından alır.

Hep Leyla ile Mecnun kıssaları anlatılır. Duyduğumuzda hayretle dinleriz. Bazen de abartılı gelir ne zaman bir güzel gördük mü o zaman anlarız Leyla’yı. Bir gün Mecnun’un yaşadığı ülkenin padişahı Mecnun ile Leyla’nın sevdalarını öğrenir der ki: “Acaba bu Leyla nasıl biri ki Mecnun’u bu kadar divane eder?” Leyla’yı huzuruna çağırır. Bakar ki Leyla Mecnun’u divane edecek kadar güzel değildir. Sonra Mecnun’a: “Ben de sanırdım ki Leyla çok güzel.” deyince Mecnun: “Padişahım siz ona bir de benim gözümle bakın.” der. 

Bizler güzel olan bir alemde yaşıyoruz, bu güzelliği hakkıyla anlamamızın mümkünatı yoktur. Cenabı Hakk’ın yarattığı bütün bu güzelliklere ibretle bakalım. Bütün güzelliklerin mutlak yaratıcısını tefekkür edelim. Cenabı Hak yarattığı mahlukatın hepsini güzel olarak yaratmıştır.

Efendimiz (sav): “Cenabı Hak güzeldir, güzel olanı sever.” buyurmuşlar. Bazen insan güzel bir söz duyduğunda, güzel bir iş yaptığında her çiçekte, her kelebekte, her şeyde güzel olan yaratıcıyı hatırlar. Güneş güzeldir her şeye hayat verir. Meyveleri olgunlaştırır. Yıldızlar güzeldir gecenin karanlığında insanoğlunun yolunu aydınlatır ve yaratılmış olan bütün bu güzelliklerin hepsi suretlerin en güzelinden yaratılan insanoğlu içindir. Yine insanoğluna çok temiz ve güzel bir gönül vermiştir. Orayı muhafaza etmek ise gönlü güzel olanlarla beraber olmaktır.

“Gönlü güzel olanın yüzü de güzel olur.” buyurmuş büyüklerimiz. İşte bu yüzden insan güzele meyleder. Güzel bir kadına, güzel bir eşyaya güzel olan her şeye, nihayet dünyaya! Bizi çeken, aklımızı başımızdan alan dünyanın cazibesidir. Halbuki o güzellik Hakk’ın güzelliğidir. Hakk’ın dünyaya yansımasıdır. Güzel olan her şey Hakk’ın yansımasıdır. Bizler buna Leyla diyebiliriz, başka başka isimler verebiliriz. Bizler Leyla’yı gördüğümüz için Leyla diyoruz. Ne zaman Leyla aradan çıkıyor. O zaman Mevla demeye başlıyoruz. Hz. Züleyha misali… Hz Züleyha’nın çok saltanatlı bir hayatı vardı. Çok güzeldi, Mısır’ın en güzel hanımefendisiydi. Ne zaman ki Hz. Yusuf gibi bir güzeli gördü hayatı değişti. O kibri, saltanatı bir anda değişti. Her şeyi gözünün önüne aldı, o güzellik uğruna her şeyini kaybetti. Ne zaman ki Yusuf’un güzelliği aradan çekildi Mevla’yı gördü. Evet Yusuf güzeldi? Ama gerçekte neydi Yusuf’taki güzellik? İşte güzel gördüğümüz bütün güzellikler o mutlak güzelliğin bir yansımasıydı. Adeta ondan saçılan bir güzelliktir. Bazen deriz bu nimetler bu kadar güzelse acaba bunları yaratan nasıl güzeldir! Bu da bizi şükre, fikre, zikre, tefekküre götürür fakat onları hatırımıza getireni arayıp bulmamız lazım. 

Kıymetli okuyucular, bütün bu güzelliklerden bahsederken mutlak güzelliğin gerçek sahibini Kâinatın Efendisi’ni düşünelim. Hz.Yusuf’u gören kadınlar onun yüzünün güzelliğinden ellerindeki bıçaklarla ellerini kestiler, bunun farkında olmadılar. Peygamber Efendimiz’i (sav) gören sahabe efendilerimiz acaba O’nda ne gördüler ki Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te lime lime doğrandılar da bunun acısını hissetmediler. İşte sahabe efendilerimiz O’nu (sav) gördüler, O’ndaki hakikati gördüler. Sevdiler bin yıllık dinlerini değiştirdiler. Şimdi biraz düşünelim! Hz. Ömer efendimizin kalbini yumuşatan şey... Kız kardeşini acımasızca döven, zayıf bir mümine kadın olan Hz. Zinnire ve Hz. Lübeyne’yi dövüp “Seni acıdığım için değil yorulduğum için bırakıyorum.” diyen bir insan… Böyle acımasız bir insan nasıl oluyor da bir anda değişiyor? Çarşıda su kırbası elinde su dağıtıyor, fakirlere sırtında çuval erzak taşıyor… 

Bülbül gülde ne gördü de onun etrafında pervane gibi döndü? Yağmur toprakta ne gördü? Sel oldu insan. Hz. Yakub (as) Yusuf’unda ne gördü de senelerce ağladı. Bursa Kadısı Aziz Mahmud Hüdayı Üftade hazretlerinde ne gördü de Bursa sokaklarında kaftanıyla ciğer sattı. Yunus Emre Tabtuk Emre hazretlerinde ne gördü de: “Dergaha eğri odun dahi giremez.” dedi.

Daha adlarını sayamadığımız nice gönlü güzel olanlar… Bunlar birer misaldir. Misalsiz hiçbir hakikat olmuyor. Fani olan bütün güzelliklerden maksat, baki olan güzelliktir. Leyla’lardan sıçrayan kıvılcımlarla Mevla’ya tutuşuveririz. İşte o zaman mutlak güzeli anlayabiliriz. “Bir ben vardır benden içeri.” 

Bizler o güzellerin çok uzaklarda, erişemediğimiz hayallerde olduğunu zannediyoruz. Onlar bize bizlerden daha yakın. “Ben size şah damarınızdan daha yakınım.” buyuruyor Cenabı Hak. Yerlere göklere sığmadığını, garip gönüllerden çıkmadığını bildiriyor. O güzelin çok yakınımızda olduğunu hissedelim. 

Şol dem gördüm didarını
Divaneyim divaneyim
Yandım cemalin şem’ine
Pervaneyim pervane

Selam ve dua ile ...

 

Yazar: Gönül Pınarından

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort