JoomlaLock.com All4Share.net

MÜMİNLER ANCAK KARDEŞTİRLER

Müminler Ancak Kardeştirler

Müminler Ancak Kardeştirler - Fatih Yıldızlı

Sayı : 116 - Ağustos 2017

 

Müminler Ancak Kardeştirler

 

Türkçe, kelime kökü veya gövdelerine gelen yapım ekleriyle yepyeni sözcükler türeten kadim ve kudretli dillerden biridir. Kelimeler türetildikten sonra da çekim ekleri marifetiyle sözcüklere anlamlar yüklenir. Harfler, yapım ve çekim eklerini aldıktan sonra nihayet duyguyla düşünceler söze ya da yazıya dönüşür. Bu buluşma çok önemli bir adımdır ancak sözün muhatabı olan “kulak” ile yazının muhatabı olan “ göz” varılması gereken son nokta değildir. Hitama ermek için mutlaka “yüreğe” inilmelidir. Yoksa kelimeler kifayetsiz kalmaya mecburdur. Bir kelime, bir yapım eki, gönülde yer etmeyince maalesef vahşet çıkabiliyor ortaya. İnsanlığımızdan utandığımız o haberin, Sakarya’daki kan donduran o vahşetin, tanığı olduk maalesef. Suriyeli mazlum bir bacımız ve ve biri doğmamış iki yavrusu…

Türkçede “-daş/-deş” yapım eki beraberlik, güven, ortak payda vs. anlamları veren bir ektir: arka-daş, sır-daş, vatan-daş… Özellikle üzerinde durmak istediğim ise zaman içinde değişime, dönüşüme uğramış, eki- kökü içinde kaynaşmış bir sözcük:

Karın-daş / Kardaş / Kardeş. Bu sözcük zaman içinde adeta et ve tırnak misali bir bütün haline gelmemiş mi sizce de? Başlangıçta sekiz harf olan bu sözcük, gözü yorduğu için evvela kısaltılmış, muhtemelen kulağı tırmaladığı için de son hecede incelmeye uğramış. Ne ala ne hoş! Göz ve kulak kriteri olmuş, peki gönülde yer bulmuş mu bu sözcük?

Allah (cc), Hucurat Suresinde: “Müminler ancak kardeştirler…” diye buyuruyor. Maalesef biz ise bu güzel sözcüğü aynı anne-babadan dünyaya gelen, kan bağıyla kurulu bir yakınlık olarak anlıyoruz. Yani iki milyar olan kardeşimizi, nüfus kayıt örneği ile sabitliyoruz. Halbuki bizi ayet-i celilesi ile uyaran Rabbimiz, bununla da kalmayıp Habibi vasıtasıyla da bize kardeşliğin en güzel örneklerini göstermedi mi? Kendi kız kardeşini öldüresiye döven Hattab’ın oğlunu, İslam ile şereflendirip “adaletin simgesi” yapıp 40. müslüman olmasını ihsan ederek 38 kardeşi ve Efendimiz Hz. Muhammed (sav) İle bir ve beraber eylemedi mi? Aynı kandan gelen kardeşler sırf Allah’a iman ettikleri için Efendimiz’in nurlu yolundan gitmeyi tercih ettikleri için kardeşlerine zulmetmedi mi? Bu zulme karşı Efendimiz’in yanındaki la teşbih bir avuç müslüman bu boykota direnip kenetlenip kardeşliğin ancak müminlik ve müslümanlık bağıyla izzet bulacağını ispat etmediler mi? Yine Bedir’de, Uhud’da kardeş kardeşe kılıç çekip kan dökerken “İslam Kardeşliğini” benimseyen sahabe efendilerimiz, kardeşi için kalkan kılıca kendini sipet etmedi mi? Hele hele ensar-muhacir kardeşliği, kardeşlik mefhumunun zirvesi olmadı mı? Bu öyle bir zirveydi ki, Ensar öyle bir kardeşlik yapmıştı ki Peygamber Efendimiz (sav), Mekke’nin Fethi’nden sonra yine ensar kardeşlerine dönmemiş miydi? Bu öyle ulvi bir hukuk işte. Sen kardeşine sahip çıkarsan Cenab-ı Allah da seni Habibi ile şerefyab eyler!

Maalesef İslam aleminin içine öyle nifak tohumları atılmış ki kardeş kavgası yüzünden kan kaybediyoruz. Öyle bir hırs bürümüş ki gözümüzü resmen kendi kanımızı içiyoruz. Kimi zaman siyasal farklılıklar, saltanat hırsı, kibir, gurur, mezhep çatışması adı altında oldu kardeşliğimize ihanetimiz. Hele şu son zamanlardaki ise bir başka yakıyor yüreğimizi: Irkçılık. Suriye’den çıkmak zorunda kalan ve bize sığınan kardeşlerimize olan ırkçı tutum yürek parçalıyor. Tabii ki oradan sadece mazlumlar iltica etmedi, şüphesiz ki ne idüğü belli olmayan soysuzlar da var. Devletimiz böylelerine hak ettiği muameleyi yapmalı, yapıyor da zaten! Bu tipteki çapulcuların yaptıkları rezillik ve vahşetler koca bir millete nasıl mal edilebilir? Tıpkı Sakarya’da insanlığın yüz karası olan o iki caninin yaptığı vahşetin bizim milletimize mal edilemeyeceği gibi. Allah; o ve onlar gibi canileri, insanlıktan yoksun o şeref yoksunlarını adaletiyle yargılasın! Sürekli, savaştan kaçtıkları için ağza pelesenk edilen o mazlumlar adına ben soruyorum: “15 Temmuz 2016 gecesi neredeydiniz, Dininiz, devletiniz, vatanınız, milletiniz kısacası mukaddesatınız için ne yapıyordunuz?” Eğer o hain kalkışmaya karşı çıkan ve şehadete yürüyen o milyonlarca kahramanın içindeyseniz zaten bu kardeşlik hukukuna riayet ediyorsunuz demektir. Eğer darbe olsun diye beklenti içinde olmuşsanız veya darbe girişimi savuşturulunca devletin ve milletin tarafına geçtiyseniz zaten yok hükmündesiniz, kıymetsiz düşünceleriniz sizin olsun! Hatırlatma: Milliyetçiliği, ırkçılık; kardeşliği, kandaşlık kalıbına sokan insanlar şunu iyi bilmeli ki Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav), ırkçılığı tel’in etmiştir. Bu inatta ısrar ederlerse de hesap veremeyeceklerdir!

Baba vefat edince, evin en büyüğü annesine ve kardeşlerine sahip çıkar. Aksinin dört kitapta da yeri yoktur. Alem-i İslam’ın asr-ı saadetten sonraki en büyük sancaktarı, la teşbih babası Osmanlı İmparatorluğu ölünce evlatları yetim kaldı. Şükürler olsun ki şu anda en büyük evlat olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kardeşlerine sahip çıkıyor. Doğu Türkistan’dan Bosna’ya, Filistin’den Kafkaslara, Afrika’daki müslüman ve mazlumlara kadar hangi kardeşine hangi yardımı sunabiliyorsa elhamdulillah o kardeşinden o yardımı esirgemiyor! Bizi yoktan var edip varlığından haberdar eyleyen, bizi Habibi’ne ümmet eyleyen, bizi İslam’ın ve Müslümanların lideri eyleyen Cenab-ı Allah’a zerreler adedince şükürler olsun. Rabbim bize ensar efendilerimizin ayak izini takip edebilme fırsatı vermiş hamdolsun, muhacir olma imtihanına tabii tutulan kardeşlerimize de yardım eylesin! Bize kardeşimizin ayağına diken batsa o acıyı yüreğinde hissedecek bir şuur nasip eylesin ve dahi o dikeni oraya yerleştiren, büyüten eli de koparacak kudreti lütfeylesin!

 

Yazar: Fatih Yıldızlı

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort