JoomlaLock.com All4Share.net

NAKŞİBENDİLİĞİN DÖRT ANA UNSURU -2-

nakşibendiliğin dört ana unsuru 2

Nakşibendiliğin Dört Ana Unsuru - 2 - Vahdettin Şimşek

Sayı : 121 - Ocak 2018

 

Nakşibendiliğin Dört Ana Unsuru - 2

 

Geçen ayki yazımızda Nakşibendîliğin dört esasının ikisini sizlerle sohbetleşmiştik. İnşaallah kaldığımız yerden devam ediyoruz. 

3- Daimi Huzur

Tasavvufta huzur halinin kemali sâlikin ihsan mertebesine ulaşmasıdır. Malum olduğu üzere Cibril hadisi olarak bilinen ve Hazreti Ömer (ra) efendimiz tarafından rivayet edilen hadisi şerifte Cebrail’in (as) Kâinatın Efendisi’ne (sav) sorduğu üçüncü sual: “Ya Rasulallah ihsan nedir?” sualiydi. Sultanu’l-Enbiya da: “Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etmektir. Zira sen O’nu görmesen de O seni görüyor.” buyurmuşlardı.

İşte büyüklerimizin ısrarla üzerinde durdukları huzur hali aslında ihsan mertebesine ulaşmaktır.

Diğer bir mana olarak huzur hali sâlikin her an Hak Teala’nın huzurunda olduğunun şuurunda olmasıdır. Mademki bizi her an gören ve gözeten bir Rabbimiz var, bizler de gönlümüzü sürekli O’nun ilhâmâtına ve tecelliyâtına müteveccih tutmamız gerekir.

Büyüklerimiz bununla alakalı olarak alıp verdiğimiz nefeslerimizi kontrol etmemizi tavsiye buyurmuşlardır. Yani içeri giren-dışarı çıkan nefesimiz gafletle mi çıktı, uyanık olarak mı çıktı? Buna dikkat etmemizi öğütlemişlerdir. 

Şah-ı Nakşibend hazretleri (ksa) buyururlar ki: “Bizim terbiye yolumuz, nefeslere varana kadar her anını uyanık geçirme üzerine kurulmuştur. Uyanık sufi iki nefes arasını bile zikirle geçirir.”

Yine Şahı Nakşibend hazretleri buyuruyorlar ki:

“Allah’a varış yolunda işin aslı, nefes üzerindedir. Bütün himmet ve gayreti, nefesi muhafazaya ve her nefesi de huzura hasretmek gerektir. Nefesin giriş-çıkış anı ve iki nefes arası, sakın ha gafletle geçirilmesin!”

Huzur haline başka bir cepheden bakacak olursak, tasavvuf yoluna sülûk etmiş bir mümin kendisine ulaşan her şeyin Allah’tan (cc) olduğuna yakin bir şekilde iman etmek zorundadır. Yani kendisine ulaşan rızkının az ya da çok Allah’ın takdiriyle olduğunu, başına gelen güzel şeyler veya musibetlerin tamamının Hakk’ın imtihanının bir parçası olduğunu, başarıya ulaştığı her amelinin Rabbinin inayetiyle olduğunu bilmek zorundadır. Kısacası her hal ve şartta Rabbinden razı olması gerekmektedir. 

Hâce Hazretleri de (ksa) bu hususta şöyle buyuruyorlar: “Kul Allah’tan razı olmalı, bu rızalığı sürekli muhafaza etmeye çalışmalı, bunun trendini güzel tutturmalı. Sonra da Allah ile beraberlik duygusunu elde etmeye çalışmalı, kendisini hiçbir şekilde Allah’tan uzak, Allah’tan ayrı düşünmemeli, yalnız hissetmemeli kendini. Ben hangi hal üzere olursa olayım, her nerede olursam olayım Allahu Teala ile birlikteyim, diye bu hali düşünmeli, teemmül etmeli ve bu Allah ile birliktelik hali üstünde temekkün etmeli, kendini sabitlemeli.”

Hâce Ubeydullah Ahrar (ks) hazretleri de Reşahat’ta: “Bütün sıfatlardan insanda pay vardır. Biri de zatî huzur... Zira Allah, başı olmayan öncelik ve sonu olmayan nihayetsizlikte kendi zatıyla hazırdır. İnsanda meydana gelen huzur ve âgâhlık da o denizden damla ve o güneşten zerredir. Belki zatî huzur güneşinin ışığıdır ki, mazharların aynasına düşüp onu nuruyla ışıldatmıştır. İnsanoğluna düşen, her an hâlini muhasebe edip, kendisinde ister huzur ister başka bir tecelli, ne görürse Allah’tan bilmek ve bu tecellilerde hiçbir hakkı olmadığını kestirmektir.” buyuruyorlar.

Elbette ki bu bahsedilen ve büyüklerimizin kibarı kelamlarında buyurdukları huzur halinin kemal noktalarıdır. Yani onlar bu hali tüm hallerinde yaşamışlar ve Allah Teala’ya yakınlık halinin huzuru ve şevkiyle bizlere de bu yakınlığı yaşatmak istiyorlar. Misal olarak büyüklerimizin tamamı “Gözümüzü açıp kapayıncaya kadar dahi Hak’tan gaflet etsek kendimizi küfürde hissederiz!” buyurmuşlardır. 

Henüz yolun başında veya yolu yürümeye azmetmiş müminler olarak bizler de bu güzellikleri yaşamak için büyüklerimizin nasihatlerini güzelce dinleyip gayret göstermemiz gerekir.

Çünkü başlangıçtaki müridin huzur hali, mürşid rabıtasıyla talim ettirilir. Yani mürid mürşidinin ruhaniyetiyle ne kadar yoğunlaşırsa, onlardan gelecek feyz, bereket, nuraniyet ve agahiyet neticesinde gönlü Hakk’ın tecellilerine açık hale gelir. İşte yukarda da belirtildiği gibi bir an dahi Alemlerin Rabbi’nden gafil olmayan bir gönle gönlümüzü rabt edersek ilahi yakınlığın nurlarına o nispette gark oluruz. 

Netice olarak elde ettiğimiz huzur hâli nasıl muhafaza edilmelidir, biraz da bundan bahsedelim.

İmam Efendi hazretleri (ks) buyurmuşlar ki: “Bizim Nakşilerin büyüklerinden İsmail Atâ hazretlerine birisi intisab ettikten sonra buyurmuşlar ki: ‘Biz şimdi seninle kardeş olduk. Bari sana bir kardeş nasihati vereyim de unutma, hatırında tut: Farz et ki bu gök kubbenin altında yalnız seninle Allah vardır. Şimdi sen de zikir ve fikrinle O’nun varlığında mahvu ifna et, yalnız O kalsın.

Huzur iki türlüdür. Biri fikren, diğeri de zevken ve şevken Cenabı Hakk’ı unutmamaktır. Tabii ikincisi kemaldir. Ancak birincisi yapılmadan ikincisine de ulaşılmaz.”

İşte huzurun muhafaza edilmesi için İmam Efendi hazretlerinin (ks) buyurdukları gibi öncelikli olarak tefekkürümüzü geliştirmemiz gereklidir. Yani eşya ve hadiselere bakışımız sürekli Rabbimizi tanıma vesilesi olmalıdır. Bir Nakşibendi sâliki yaşadığı hiçbir anı sıradan düşünmemelidir. Kainatın Efendisi (sav): “Ayağın taşa dokunsa kalbini yokla.” buyurmuşlar. Yani her hadiseyle Rabbin sana bir şey buyuruyor olabilir diye tefekkür et. Kainattaki zerreden kürreye her şeyin Allahımızın izniyle hareket ettiğini ve senin de bunun farkında olman gerektiğini düşün. Bunları düşünürken de sana O’ndan gelecek her şeye rıza göster. Hiçbir şeyi kendinden yani nefsinden bilme.

Dolayısıyla her hal ve kârda Rabbimizin bizi görüp gözettiğini ve bizim için her zaman hayrı murad ettiğini de unutmayalım. 

4- Daimi Zikir

Muhterem kardeşlerim, Nakşibendi yolunun, sohbetleşmeye çalıştığımız ilk üç esasını hayatımıza tatbik ettiğimizde bizde oluşacak güzel haslet daimi zikir olacaktır. Çünkü evliyaullah sohbetinde pişen bir salik, bu sohbetlerin neticesinde zahirde ve batında sünnet-i seniyyeye ittibaya muvaffak olur. Bu minval üzere devam eden kişi de peyderpey huzur hali oluşmaya başlar. Huzur hali temekkün etmeye başlayınca da kalp zikretmeye başlar. Kalp zikretmeye alışınca diğer latifeler bu zikre iştirak etmeye başlar. Neticede kanın damarda dolaşması gibi zikrullah müridin tüm vücudunu kaplar. Artık her aza, her halde Mahbubu Hakiki’yi (cc) zikretmeye başlar 

Rabbimiz celle ve âla hazretleri Kitab-ı Kerimin’de: “Onlar (akl-ı selîm sahibi müminler) ayaktayken, otururken, yanları üzerine yatarken Allahʼı zikrederler…” (Âl-i İmrân 191) buyuruyorlar.

Efendimiz (sav) de hadisi şeriflerinde: “İnsanlar bir mecliste oturur da orada Allah’ın ismini anmazlarsa, eksik bir iş yapmış, bir günah işlemiş olurlar. Kim bir yolda yürür de Allah’ı zikretmezse, eksik bir iş yapmış, bir günah işlemiş olur. Kim yatağına girer de orada Allah’ı zikretmezse, yine eksik bir iş yapmış, bir günah işlemiş olur.” (Ebu Davud, Edeb, 25/4855) buyuruyorlar.

Bu hali yakalayan bir insan için artık her hal ve tavır zikir nevinden olur. Akabinde de hadisi kutside buyrulduğu gibi Cenab-ı Hak onun gören gözü, konuşan dili, işiten kulağı, yürüyen ayağı olur. O konuştuğu zaman adeta onun dilinden Hak konuşur. Bakışı basirettir, ileri görüşlü olur. Anlayışı ferasettir, olması gerekenleri ve olacakları fehmeder. Nefsi onu yanlışa meylettirdiğinde gönlüne bir sızı saplanır, daralma olur. Rabbini incitebileceği düşüncesi ile hemen vazgeçer ve tevbe kapısına yönelir. Sadece düşüncesine bile binler tevbe eder.

Son kelam olarak diyoruz ki, güzel bir müslüman olmanın yolu ancak evliyaullah hazerâtının ayak izlerini takip etmekle mümkündür. Onların sohbetiyle bereketlenip, ahlaklarıyla ahlaklanmaya, Hak Teala hazretlerine yakınlığa ulaşmaya ve her an o Zat-ı Zülcelal’in mezkuru olmaya azmetmeliyiz. İnşaallah bunun neticesi ise sadece Cenneti âlaya ulaşmak değil, bu nimetle birlikte cennet-i Zât-ı Zülcelale kavuşmak olacaktır.

Rabbim bizleri hiç bir zaman dostlarının yakınlığından ayırmasın ve yukarıda sayılan nimetlere hepimizi nail eylesin.

 

Yazar:  Vahdettin Şimşek

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort