JoomlaLock.com All4Share.net

ASIL GÜNDEM

Asıl Gündem

Asıl Gündem - İrfan Aydın

Sayı : 122 - Şubat 2018

 

Asıl Gündem

 

Bismillahirrahmanirrahim,

Salat ve selam alemlere rahmet olarak gelen Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz’in, daha sonra diğer peygamberlerin, ehlibeytin, ashab-ı kiramın, sadat-ı kiram efendilerimizin mübarek ruhlarına olsun. 

İçinde yaşadığımız günler havanın bütün soğukluğuna rağmen havayı ısıtacak sıcak gelişmelerle dolu. Kudüs meselesinde önce İslam dünyasını arkasına alan Türkiye daha sonra Birleşmiş Milletler’den karar çıkartarak Amerika’yı yalnız bırakmayı başarmış ve liderliğini perçinlemiştir. 

Tam istim tutmuşken bizim için hayati bir öneme sahip Suriye’deki oldu bittiye getirilen PYD hadisesine de müdahale ederek kanayan yaraya bir neşter vurmuştur. “Zeytin Dalı Harekatı” dosta güven ve sürur verirken düşmana korku vermiştir. Mazlum milletler sevince boğulurken zalimler tedirgin olmuştur. 

Bu sıcak gündem devam ederken asli konularımızdan, asli vazifelerimizden uzak kalmamız, değişmeyen gündemimizi ihmal etmemiz olamaz. Önceki yazılarımızda savaşan erlerin iki türlü olduğunu hatırlatmıştık. Cephede savaşanlar kılıçla, tankla tüfekle savaşırken dua erleri de Mevla’ya (cc) yönelerek dua ile zikir ile manevi desteklerini sürdürmelidir. Eğer dua erleri vazifelerini yerine getirmezse veya ihmalkar davranırsa cephede ağır zayiata ve yenilgiye sebep olabilir. Bu nedenle asli vazifemiz olan kullukta daim olmalıyız, kulluğumuzu derinleştirmeli ve geliştirmeliyiz. 

Tarihte yaşananlar günümüze ışık tutacak bir çok bilgi ve hikmeti içinde saklamaktadır. Bugün birileri sanki İslam tarihi hiç yaşanmamış gibi, sanki Peygamberimiz ve onun güzide ashabı hiçbir şey miras bırakmamış gibi, sanki imamlar, müçtehidler, müceddidler hiç dünyaya gelmemiş gibi kendi işkembeyi kübralarından sallayarak bence diye başlayan cümleler kurup, hiçbir temeli olmayan abuk sabuk görüşler beyan etmektedirler. 

Büyüğümüzün üstüne basarak buyurduğu üzere önce etrafını boşaltıp sonra ana binayı yıkmak istemektedirler. İşte dua erleri, Allah adamları Hakk’ın veli kulları bir bir azaldıkça bu kendini bilmezler ortam bularak rahata rahat konuşmaktadırlar. 

Bunlardan bazıları iddia etmektedir ki: tasavvuf Hint mistizmidir, Yunan felsefesidir, insanı uyuşturup dinin ve hayatın gerçeklerinden uzaklaştırır! Tasavvuf ve tarikat insanı hayattan kopartıp mağaralara çeker ve hayatın gerçeklerini bilemez hale getirir. 

Halbuki yaklaşık 1500 yıllık İslam tarihi bunun tam aksini söyler. Ehlisünnet bir akideye sahip tasavvuf yolundan gelenler sulak bir yerde, verimli bir toprağa kök salmış meyve ağacı gibi tarih boyunca bol meyve vermiştir. O meyveden sadece Müslümanlar değil gayr-i müslimler bile nasiplenmiştir. Ne acıdır ki adı Müslüman atası Müslüman bugünkü yeni yetmeler nasibdar olamamıştır. Mum dibine ışık vermezmiş. Abdulkadir Geylanileri (ks), İmam-ı Rabbanileri (ks), Şah-ı Nakşibendileri, Mevlanaları, Yunusları bütün dünya görmüşken ve takdir etmişken, o kadar zaman geçmesine rağmen, hayatları ve fikirleri bizlere ışık tutarken, bu insanların bunu görmemeleri yok hükmündedir. 

İngilizlerin yüz, yüz elli yıl önce İslam dünyasına sattıkları neo-selefilik ve reformist akımların yeni bir Müslüman modeli, yeni bir standart prototip oluşturmaları karşısında Kur’an ve sünnetten bir santim bile ayrılmayan zamanın velileri zamana göre hareket ederek o zamanda yapılması gereken en doğru davranış ve hareketi bularak zamana ışık tutmasını bilmişlerdir. 

Afrika’da murabitin olmuş, senüsi olmuş, kadiri olmuş, şazili olmuş; Orta Asya’da nakşibendi olmuş, mücahid olmuş moğola karşı çarpışıp şehid olmuş, Kafkaslar’da bağlı bulunduğu silsileyi unutmayıp koskoca Rus imparatorluğuna kafkas kartalı olmuş, yirmi beş yıl kök söktürmüş, hasılı garip gurebaya yardım etmiş, cephede cihad etmiş, dergahlarda manevi, ahlaki okul kurup nesiller yetiştirmiş, bu dini mübine bin beş yüz yıl omurga olmuş Allah adamlarını şükranla ve minnetle anıyoruz. Allah (cc) bugün de el an devam eden bu yolun büyüklerinin ve bağlılarının yolundan, izinden, dizinden, sözünden, gönlünden ve nazarından bizleri bir an bile ayırmasın. Ömrümüz yettiğince ve kıyamete kadar nesillerimiz ile bu yolun büyüklerinin hizmetinde kalmayı bize nasib etsin…. Bu yolun büyüklerinin bir sohbeti bir nazarı bir gülümsemesi saadet içinde saadet bu yoldan ve büyüklerinden ayrı kalmak velev ki dünyanın en sayılı adamı olsak şekavet içinde dalalet sayılır… 

Evet, zamanın velisi zamana göre zamanın müridi de zamana göredir buyurmuş büyüklerimiz. Bu noktada eğer gerekiyorsa cephede kılıç sallayan mermi atan ölen ve öldürülenle; dergahta, evde, sahrada her daim zikirle, sohbetle, murakabe ile meşgul olan dervişler arasında hiçbir fark yoktur. Hatta dergahta, evde, işyerinde hasılı hayatın içinde, gönlünde, Mevla’yı unutmadan zikir halinde olmak cephede düşmanla savaşmaktan daha zordur. Nitekim Peygamberimiz sallahu aleyhi ve sellem bir gazadan dönerken “Küçük cihad bitti, şimdi sıra büyük cihadda.” buyurmuştur. İnsan cephede savaşırken düşman açıktır ve neticesi de bellidir. Ya şehidlik ya da gazilik. Fakat kendi nefsinle başa başa kaldığında düşman gizlidir ve içindedir neticesi de çoğu zaman kabirde belli olabilen zor ve meşakkatli bir yoldur. Meşakkatli olduğu kadar sabır gerektiren ve bir usta elinde terbiyesi gereken bir konudur. Bu nedenle büyük cihadda başarılı olan bir çok mücahid cephede düşmana karşı gösterdiği kahramanlığı nefsine karşı gösterememiş ve bu tevhid yolunda düşenlerden olmuştur. Bunun en canlı örneğini Afganistan’da yaşadık biz. Önce Sovyet ayısını dize getiren ve türlü başarılarla destanlaşan Afganlı mücahidler daha sonra aralarında geçen iktidar mücadelesinde Ruslar’dan çok Müslüman öldürüp katil olmuşlardır. Halen daha aradan o kadar yıl geçmesine rağmen toparlanamamışlar, esaret ve sefalet altında yaşamaktadırlar. 

Suriye’de ve fiili cihadın yaşandığı diğer yerlerde de durum bundan farklı değildir. Her yerde aynı sorun vardır. Müslümanlar nefislerinden, enelerinden vazgeçememekte; baş olma sevdaları yüzünden paramparça olmaktadırlar. 

Neticede kuvvetleri gidip izzetsiz bir şekilde düşman elinde yenilmek acısını tatmaktadır.

 

Yazar:  İrfan Aydın

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort