JoomlaLock.com All4Share.net

Haziran 2020 Mukaddime

Haziran 2020

Sayı: 150 - Haziran 2020

 

Gülzârı Hâcegân Dergimizin değerli okuyucuları; hepimizin malumu, bir virüs illetinin korkusu altında koskoca bir Ramazan-ı Şerif’i ve bayramını idrak ettik. Cemaatsiz, cumasız, bayram namazsız bir rahmet(!) mevsimi geçirdik. Cenabı Hak (cc), bizlere bir daha böyle manzaralar yaşatmasın ve bizim için mukaddes sayılan günlerde, gecelerde, mekânlarda ümmeti Muhammed’i böyle mahzun ve mahrum eylemesin.

Bu virüs döneminde ayrılığın her türlüsünü yaşadık. Anne baba evlatlarından, akrabalar yakınlarından, hocalar talebelerinden, camiler cemaatlerinden ve muhibler mürşidlerinden ayrı düştüler. Dergâhlar, tekkeler zikir seslerine ve hatm-i Hâcegân’ın bereketine hasret kaldılar. Kâbe-i Muazzama, Ravza-i Mutahhara bu Ramazan’da misafir ağırlayamayarak farklı bir hüzün yaşadı. Ümmeti Muhammed birbirinden uzaklaştı. İki mü’min birbiriyle kucaklaşmaktan mahrum kaldı. Oysa Peygamberimiz’in mübarek tavsiyeleriyle biz birbirimizi böyle temizliyorduk.

Velhasıl değerini bilemediğimiz, asrın hastalıklarına kurban verdiğimiz neyimiz varsa Allahu Azimüşşan elimizden aldı. Zât-ı Şerifi’ne yakınlaşmamız için verdiği ne kadar nimet varsa adeta hepsine virüs bulaştırdı ve bize buyurdu ki, “Ebeveynlerinize iyi davranmak farz idi, fakat sizler onların sözlerine uymadınız, onları yalnız bıraktınız. Sizlere emanetimiz olan çocuklarınızı İslam ahlâkı ile yetiştirmediniz, kariyer kurbanı ettiniz. Hanımlarınızı ve kızlarınızı modayla ve dünyevi lezzetlerle ahlâksızlaştırdınız. Biz sizleri kardeş yapmıştık. Sizler kardeşlik yerine küçük hesaplarla birbirinize düştünüz. Kâfirleri, münafıkları, mülhidleri sevdiğiniz kadar bile birbirinizi sevemediniz. Kendinizden olmayan fakat farklı ve meşru bir yoldan giden kardeşlerinizi dışladınız. Camileri yaşlılara bıraktınız. Cumadan cumaya veya bayramdan bayrama gitmeyi adet edindiniz. Turistik seyahate gider gibi umreye gittiniz. Kâbe-i Muazzama’nın kudsiyyetine uymayan kıyafetler, hâl ve hareketlerle Rabbiniz’i, Ravza-i Mutahhara’da her türlü edeb dışı hareketleri Resul-i Ekrem’in (sav) huzurunda yaparak Peygamberiniz’i üzdünüz. Şimdi bu imtihanla baş başa kaldınız. Bakalım ki, hanginiz nasıl davranacaksınız?” 

O halde ey müslümanlar! Artık nasuhî bir tevbenin zamanı gelmiştir. Öncelikli olarak İslam anlayışımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekir. Bin dört yüz yıllık İslam geleneğini iyi okuyup hangilerinden yüz çevirdiğimizi, hangilerini yozlaştırdığımızı, hangilerini dünyevi arzularımızla çatıştığı için reddettiğimizi iyice düşünelim ve Rabbimiz’in merhametli huzuruna dönelim.

Şunu iyi bilelim ki, tevbenin kabul olabilmesi için evvela işleğimiz fiillerin günah mı sevap mı olduğunu, helal mi, haram mı olduğunu iyi tetkik etmemiz gerekir. Bunda da esas kriterimiz on dört asırlık sahih İslam yaşantısı olmalıdır. İbadet hayatımız, iş hayatımız, aile hayatımız, kadın-erkek tesettür anlayışımız bu yaşanmışlığa uygun hale gelmelidir. Aksi halde biz İslam’ın helal dediği şeyi haram, haram dediği şeyi helal kabul edip, bu yanlış inanışa devam ederken yani inandığımızı yaşamayı bir kenara bırakmış, yaşadığımıza inanırken tevbe edip Hakk’a dönmeyi arzulamak bizim için boş bir hayalden ibaret olur.

Demek ki itikadımızı da kadim ehlisünnet âlimlerimizin itikadı üzere tashih etmemiz elzemdir. Özellikle son otuz yılda İslam ümmetinin içine sızan batıl, modernist ve batıya şirin gözükmek için ortaya atılan bütün ehlisünnet dışı fikir, düşünce ve anlayışları terk etmemiz ve içimizden, memleketimizden ebediyyen kovmamız gerekir.

Akidemizi bize nakledilen doğru zemine oturttuktan sonra yapacağımız iş ise İslam’ı ehlinden öğrenmeye gayret etmek, bunun içinde Allah dostlarının temiz yollarına yolcu olmak ve onların huzurunda Rabbimiz’e pişmanlığımızı bildirip tevbe etmektir. Bu saydıklarımızı hareket tarzı olarak benimsemek bizim için en kısa, en salim yoldur, diye inanıyoruz.

Yaşadığımız bu hadise bir kez daha gösterdi ki ümmeti Muhammed olarak topyekûn özümüze/fıtratımıza dönüp, Rabbimiz’in yardım ve inayetine her zamandan daha fazla muhtaç olduğumuzu itiraf etmeliyiz. Allah’ın ipi olan kardeşliğimize sarılırsak, inşaallah merhametli ve şefkatli Rabbimiz, bizi birbirimize bağışlayacak ve müşküllerimizi hall-i âsan edecektir. Cenabı Hak hatalarımızı anlamayı ve telafisi için yine Kendi muradı doğrultusunda adımlar atabilmeyi nasip etsin. Allah yâr kalbler hep beraber olsun.

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort