JoomlaLock.com All4Share.net

Gülzâr-ı Hâcegân

Pazar, 15 Aralık 2013 01:30

GÜLZAR-I HACEGAN TAKVİMİ ÇIKTI

“İki günü eşit olan ziyandadır.” buyuruyor Peygamber Efendimiz (sav). Her geçen günle birlikte ömür sermayesi tükeniyor.

Gülzârı Hâcegân camiası olarak bu sene ilk defa yayınlanacak olan bu takvimi hazırlarken sizlerin İslam/iman binasına bir tuğla daha eklemeyi arzuladık.

Takvimden kopardığın her yaprak ömründen bir gün daha eksiltirken, bu takvim sana bir şeyler kazandırsın, ahlakın güzelleşsin, ilmin artsın, imanın kuvvetlensin, muhabbetin ziyadeleşsin diye hazırlandı.

Bu takvimde ayeti kerimelerden, hadisi şeriflerden, ashabın ve İslam âlimlerinin sözlerinden derlemeler yapılmıştır. Ashabı kiramın ve âlimlerimizin hayatlarından kısa kısa kesitler sunulmuştur. Tarihten bilgiler aktarırken aynı zamanda günümüz Müslümanlarının ihtiyaç duyduğu konular da öz olarak aktarılmıştır.

Güzel sözlerle birlikte, istikamet üzere yaşayan gönül ehli âlimlerimizin sohbetleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.

Söz deyip geçmemeli insan… Bazen bir söz insanın bütün hayatını değiştirebilir.

Yunus Emre, güzel söylemiş:

Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı

Gülzârı Hâcegân takviminde sizlere sunulan ayeti kerimeler, hadisi şerifler, güzel sözler ve sohbetler kendinizi muhasebe etmeniz için hazırlandı. Sözler duvarları süslemek için değil, insanı güzelleştirmek/olgunlaştırmak içindir.

Allah’ın razı olduğu bir ömür yaşamamız dileğiyle 2014 yılı tüm İslam âlemine hayırlı olsun…

Sipariş Telefonları: 0 530 100 60 42 - 0505 615 10 82

Cumartesi, 07 Aralık 2013 01:19

GÜLZAR-I HACEGAN'IN 2013 ARALIK SAYISI ÇIKTI

GÜLZAR-I HACEGAN'IN 2013 ARALIK SAYISI ÇIKTI

 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM...

Gülzâr-ı Hâcegan Dergisi Aralık 2013 sayısı “İHSAN” mevzusunu konu ediniyor.

HÂCE HAZRETLERİ’NİN (ksa) eşref-i mahlûkat olan insanın yolculuğunu anlattıkları “İMANIN TEKÂMÜLÜ İÇİN İLİM, İHLAS, MUHABBET, TESLİMİYET VE AMEL LAZIMDIR” başlıklı sohbetlerini paylaşarak dergimize başlıyoruz.

Hâce Hazretleri (ksa) sohbetlerinde Yalnız ilmi salt bilgi olarak telakki etmeyin. İlim sırf bilgiden ibaret değil. Sûfiler bu yüzden marifet der. İlimden ziyade marifeti kullanırlar. Marifet, bilgi ile anlayışın, idrakın, fehmin birleşmesidir. Her bilgi marifet değildir. O yüzden burada kastedilen bilgi marifet bilgisidir. Çünkü vahiy sadece bir bilgi manzumesi değil. “Bunları bilin” diye Allahu Teâlâ vaaz etmemiş. “Bunları anlayın” diye vaaz etmiş. O yüzden anlayamadığımız bir bilginin de bize çok faidesi olmaz. Bilmek kadar anlamak da önemli. Çünkü anlayamadığın bir şeyi tatbikte zorlanırsın. O da taklit olur o zaman. Öyle bir bilgi ile amel yine taklitten çıkmaz, tahkik olmaz. Biliyorsun misal ama anlamamışsın, o hakikat olmaz. İmanın tahkiki, şuhuti ve yakîni olabilmesi için önce böyle temiz bir bilgi gerekiyor. buyuruyorlar.

Hâce Hazretleri’nin (ksa) bayan ihvanlara yaptıkları sohbetlerin paylaşıldığı “Ed-Durûsu’l-İrfân fî Zâviyetu’n-Nisvân” bölümünün başlığı ise: “KUR’ÂN, İSLAM BİZİM REÇETEMİZ AMA İÇİNDE NE VAR BİLMİYORUZ”

Netice-i Meram bölümünde de Vahdettin ŞİMŞEK, “İhsan Kişinin Takva, Zühd Ve Veranın, Son Merhalesine Ulaşmasıdır”; ve Andelib; “İhsan Allah’ı Görür Gibi Yaşamaktır” başlıklı makalelerini okuyucularımızla paylaşıyorlar.

DERGİMİZİN DİĞER YAZILARI İSE ŞÖYLE:

Nizâmeddin SALTAN - AZGINLIK VE AZGINLAR HAKKINDA SÜNNETULLÂH -2

Sâlik-i İrfân – HAC İZLENİMLERİ-1

Tamer DOYMUŞ – FETH-İ MÜBİN

Yûsuf-i Kenân – NE SÖYLEDİĞİMİZ DEĞİL NASIL SÖYLEDİĞİMİZ ÖNEMLİDİR

İrfan AYDIN – SUUDİ ARABİSTAN DOSYASI

İhsan PARLAK - TARİHTEN DAMLALAR BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ? -2

Ensar MUHACİROĞLU- FİRAVUN’UN KARŞISINDA OLMAK YETMEZ MUSA’NIN (AS) YANINDA OLMAK GEREKİR

Taha TAVACI- KULLUK BİR ZORUNLULUK DEĞİL, İŞTİYAKTIR

Mesud ÇINAR- SÜNNET RESULLAH’IN YAŞADIĞI KUR’AN’DIR

Şeb-i Vuslat – HAKKINDA AYET NAZİL OLAN SAHABE ANNEMİZ HZ. HAVLE BİNTİ SA’LEBE  (ra)

Rabbimiz Celle ve Âlâ cümlesinden razı olsun, ümmet-i Muhammed’i müstefid kılsın. Âmin…

“Mü'minin Hayatı Ta’lim, Tatbik Ve Tebliğden İbarettir” anlayışıyla hizmetine devam eden Gülzâr-ı Hâcegân Dergisi’nin bir sonraki sayısında buluşmak üzere Allah'a emanet olun...

Salı, 03 Aralık 2013 07:38

İHATA FEDERASYONU KURULDU

İHATA FEDERASYONU KURULDU

 

 

Onursal Başkanlığını Yakub Haşimi Hocaefendi’nin yürüttüğü ve Türkiye genelinde hizmet eden birçok derneğin bir araya gelmesiyle oluşan İslam’ın Hakikatlerini Talim ve Teallüm, Tatbik ve Tebliğ Gönüllüleri Dernekleri Federasyonu (İHATA FEDERASYONU) Erzurum ’da kuruldu.

 

 

Federasyon merkezinden yapılan yazılı açıklamada müminin hayatının talim, tatbik ve tebliğden ibaret olduğu belirtilerek, “Bu anlayış ışığında bir araya gelen İHATA oluşumu Müslümanlara ve tüm insanlığa hizmet amacıyla ortaya çıkmıştır. Kâinat insan için yaratılmışken, insan Allah için yaratılmıştır. Kâinattaki her şey insana hizmet etsin diye halk edilmiştir. Çevremizdeki her şey insana kendi hakikatini öğretmek içindir. Kendi hakikatini bilemeyen insanlar tevhidden de uzaklaşırlar. Oysa kâinattaki bütün bu varlıkların ve farklılıkların temel gayesi değişik bir cepheden tevhidi çağrıştırmaktır.” denildi.

 

 

İHATA Federasyonunda yapılan yazılı açıklamada, Müslümanların dinin özünden ve gerçeğinden uzaklaşmaya başladıkları belirtilerek, “Din insan için, insanı kemale erdirmek onu tevhide ulaştırmak içindir. Birey olarak vahdete ulaşan Müslümanlar, toplumsal olarak da tevhide ulaşabilir. Kısa adı “İHATA” olan İslam’ın Hakikatlerini Talim ve Teallum, Tatbik ve Tebliğ Gönüllüleri Dernekleri Federasyonu olarak tevhidin anlaşılması ve vahdetin sağlanmasının ancak “Öğrenmek ve Öğretmek, Yaşamak ve Paylaşmak” ile mümkün olabileceği kanaatindeyiz. Asrısaadetten bize ulaşan hakikatlerin özünü öğrenmek, örfleşen, adetleşen, sıradanlaşan bir din anlayışı yerine Peygamber Efendimiz’den (sav) ve O’nun yolunda giden ehlisünnet ulemamızın ve O’nun gerçek varisleri olan insanı kâmillerin bize ulaştırdığı dini öğrenmek, öğretmek ve paylaşmak hedefimizdir.” ifadelerine yer verildi.

 

 

“İHATA” kelimesinin bir şeyin etrafını kuşatıcı anlamına geldiği vurgulanan açıklamada, “İslam her yönüyle hayatımızı ihata etsin/kuşatsın arzusundayız. İHATA gönüllüleri olarak istedik ki “Müslümanlar kardeştir.” fehvası gereği Müslümanların aralarındaki gönül bağları sağlamlaşsın. Allah’a (cc) inanan bu yürekler tevhid çatısı altında aynı hedefe hizmet etsinler. Gönüller Allah ve Resulü’nün sevgisiyle dolsun, akıllar Kuran-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye ışığıyla beslensin, ameller salihleşsin, imanlar kavileşsin… Bu sebeplerle ve bu amaca yönelik bir çatı oluşturmak, bu çatının altında bu hizmetleri kabiliyetlerine ve kapasitelerine göre yapabilecek derneklerin, sosyal kurumların, hizmet müesseselerinin bir araya gelip, güç ve hizmetlerini birleştirmek amacıyla “İHATA Federasyonu” kurulmuştur. Kuran-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’nin insanlığı yönlendirmiş olduğu hayır yarışına biz de “İHATA” (İslam’ın Hakikatlerini Talim ve Teallum, Tatbik ve Tebliğ Gönüllüleri Dernekleri Federasyonu) olarak bir noktadan katılmak istiyoruz.” denildi.

 

 

İHATA FEDERASYONUNA BAĞLI DERNEKLER

 

 

İmam Efendi Derneği - Erzurum,

 

 

Yusuf Hakiki Baba Derneği - Aksaray,

 

 

Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri - Ankara

 

 

Buhara Derneği - Çankırı

 

 

Hace-i Gucdevani Derneği - Malatya

 

 

Ahmed Hilmi Efendi Derneği - Darıca/Kocaeli

 

 

Kasr-ı Arifan Derneği - Kocaeli

 

 

Daver Baba Derneği - İstanbul

Perşembe, 21 Kasım 2013 13:43

HAC - 2013

"GÖNÜL SOHBETLERİ VE SAADET VESİLELERİ" KİTABI ÇIKTI

Sohbetler, Peygamber mektebinin kutlu dersleri… Yıllar, asırlar geçse de hikmetini kaybetmeyen pınar… Âb-ı hayat fışkırır sohbet pınarlarından. Bu öyle bir pınardır ki, içenleri nura gark eder. Akıllar, kalpler bu nurla aydınlanır. Sohbetin nurlandırdığı bu insanlar gökteki yıldız olurlar. Kendilerinden sonra gelecek bütün kuşaklara/nesillere ışık olur, yön olur, ufuk olurlar…
“Ashab” sohbetleşen anlamında… Tüm çağların o en kutlu insanları bu isimle anıldılar… Onlar Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) sohbet arkadaşıydı. Sohbetle yetiştiler, kemâl buldular… Ve kendilerinden sonra gelenleri de sohbetle yetiştirdiler…
Sohbet, İslâm’ın sönmeyen ilim, iman, ihlâs, ihsan ocağı… Bu ocakta pişenler Peygamber Efendimiz’in yolundan gittiler… O’na (sallallahu aleyhi ve sellem) vâris oldular…
Önceleri ilim sadırdan sadıra (gönülden gönüle) nakledildi, sonra sadırdan satıra, en sonunda satırdan satıra aktarılmaya başlandı…

Musâhebâtu’l-Fuâd ve Vesâilu’s-Suâd - Gönül Sohbetleri ve Saâdet Vesîleleri adıyla yayınlanan bu eser, ilmin membaından beslenen bir gönülden, gönüllere aktarılan ilmin satırlara dökülmesidir… Bu eser ismiyle müsemma olarak bir âlimin/mürşidi kâmilin, ihvânlarıyla/yârenleriyle yaptığı gönül sohbetlerinin yazıya aktarılmasıdır…

Bu sohbetler ihvânın gönüllerine nakış nakış işlenir. Onda bir Müslüman, bir mümin, bir muhsin portresi çizilir…

Musâhebâtu’l-Fuâd ve Vesâilu’s-Suâd - Gönül Sohbetleri ve Saâdet Vesîleleri kitabıyla farklı pencereler açılır önümüze… Gönül sohbetleriyle aktarılan anlayış, idrak ve şuur… Ve bu sohbetlerle Müslümana gösterilen ufuk; saâdete dönüşen kulluk…
Müslümanların birçok konuya bakışı değiştiği gibi saâdet kavramına bakışları da değişti… Aslında bir Müslüman için en büyük saâdet güzel bir kul olabilmektir. Saâdetli olmak, elinden ve dilinden emin olunan, istikamet üzere olan, Allah’ı (celle celâluhu) razı eden bir Müslüman, şuurlu bir mümin olabilmektir.

İnsan bu dini öğrenmek ve yaşamak istiyorsa, tertemiz kaynaktan gelen sohbetlerden istifâde etmeli… İşte bu eser, dinini talim ve tatbik için bir insanı kâmile olan ihtiyacını hissettirecek nitelikte…

Din bütünlük manzûmesidir… Ahkâmıyla, ahlâkıyla; düşüncesiyle, yaşantısıyla bütünlük arz eder… Tasavvufa atfedilen birçok terimin aslında Müslümanca ve mümin olarak yaşayabilmek için vazgeçilmez bir unsur olduğunu göreceksiniz bu eserde…

Hâce Hazretleri (kuddise sırruhu’l-âli) birçok tasavvufî kaynak eserde zikredilen tevbe, mücâhede, takva, uzlet, halvet ve zühd… gibi kavramları farklı bir bakış açısıyla günümüz Müslümanlarının aklına ve kalbine sunuyor…

Tevbe; “Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz.” (Nur: 24/31) ayeti kerimesiyle “Sizden biriniz bir münkeri gördüğünde eliyle düzeltsin. Ona gücü yetmezse, diliyle düzeltsin. Ona da gücü yetmiyorsa kalben buğz etsin. Bu ise imanın en zayıfıdır.” (Müslim, Îmân, 78) hadisi şerifini birbiriyle ilişkilendirerek ferd boyutunda yapılması gerekenlerle birlikte toplumsal hayatımızı da kuşatması gerektiğini vurgulayarak açıklanmaya çalışılmıştır. Gözyaşlarıyla söylediğimiz “Estağfirullah el-Azîm!” sözleri ferd olarak bizleri temizlediği gibi, toplumsal olarak da haramları, mekruhları, münkerâtı hayatımızdan çıkarabilmeli, içkiyi, fuhşu, fâizi engelleyebilmeli…

Bu eser tasavvuftaki Mücâhedenin Hak namına yaşamak olduğunu anlatır insana. Bu hayatı Allah’ı (celle celâluhu) razı etmek için yaşamayı ve bunu da severek yapmanın gerekliliğini öğretir. İnsanın feda etmesi gereken şey kendisidir. Asıl mücâhede Enfusî seyirdedir. Ve bu seyrin nihâyeti yoktur. İnsan anlayışı, kabiliyeti nisbetinde bu seyirde ilerler. Nakşibendîleri diğer tarikatlerden farklı kılan bu anlayışları olmuştur. Onlar, sair yolların vuslat saydıkları yerden seyirlerine başlamışlardır. “Nakşibendîlerin sülûku anlayışlarında, Allah’ı tanıyışlarındadır. Anlayış olmadan tevbe, iman, kurbiyyet/yakınlık, hizmet olmaz.” buyuruyor Hâce Hazretleri (kuddise sırruhu’l-âli).

Ğavs hazretleri de (kuddise sırruh); “Bizim yolumuz -Tesbihlerinin imameye en yakın olan ilk tanesinden son tanesine geçiş kastedilerek- buradan buraya geçiştir.” buyuruyor. Bu yolda olup da Allah’ı (celle celâluhu) bulamayana/ bilemeyene sitem ediyor Hâce Hazretleri (kuddise sırruhul âli).

Şahsi meşrebleri uzlete meyilli olmasına rağmen, ümmetin ihtiyaçları Hâce Hazretleri’ni (kuddise sırruhu’lâli) hizmete dört elle sarılmaya mecbur bırakır. Bugünün sûfîlerinin, cihâdı ekber şuuruyla yapmaları icâb eden bu hizmeti bırakıp uzlete çekilmemeleri gerektiği vurgulanır bu eserde. Uzlete çekilen, nöbet yerini terk eden asker gibidir. Büyüklerin buyurduğu veçhile “Celvet içinde halvet” (halk içinde Hak ile) tarzında yaşanmalıdır uzlet…

Ebû Zer Ğıfârî hazretlerinin (radiyallahu anh) zühdü örnek gösterilerek Müslümanların toplumun dışına çıkarılmak istenmesine karşın Hâce Hazretleri (kuddise sırruhu’l-âli), Hz. Ömer’i (radiyallahu anh) ve Hz. Ali’yi (kerremallahu vechehu) örnek gösteriyor bize bu eserde… Zühd ve takvanın onlar gibi hayatın içinde, halkın arasında yaşanması gerektiğini ifade ediyorlar…

Hâce Hazretleri (kuddise sırruhu’l-âli): “Tasavvuf zühd-ü Nebevîdir. Efendimiz’in yaşadığı zühd hayatıdır. Tasavvufun tamamı baştan sona bir zühd hayatından ibaret. Bu zühdün de kaynağı Sultanu’l-Enbiyâ (aleyhi’ssalâtu ve’s-selâm). Dolayısıyla da biz tasavvufa zühd-ü Nebevî diyoruz. Resûl’ün (aleyhi’s-salâtu ve’s-selâm) yaşadığı ve yaşanılmasını tavsiye buyurduğu bir hayat.” buyurarak tasavvufun sünnetten beslendiğini ve dinin özü olduğunu
anlatıyor bu eserinde…

Musâhebâtu’l-Fuâd ve Vesâilu’s-Suâd - Gönül Sohbetleri ve Saâdet Vesîleleri kitabında zikredilen bütün kavramlar insanın aklının, idrakinin/anlayışının ve gönlünün temizlenerek gerçek saâdete ulaşmasını bizlere hedef olarak belirlemektedir. Samimi bir tevbeyle başlayıp, ciddi bir gayretle/mücâhedeyle takvaya ulaşmayı ve tasavvufun özü olan zühd-ü Nebevî’yi yaşamaya davet etmektedir. Bu eser bizi gönüle davet etmektedir…

Köşelere çekilmeden, halkın içinde gönülde Hak ile beraber olmaya davet etmektedir… Cenâbı Hak hepimize bu davete icabet edebilmeyi nasib eylesin… Âmin…

Allah için da’vet eder,
Olman için himmet eder,
Bulman için gayret eder,
Da’vet eder, da’vet eder.

Ol yâr ile yâr olmaya,
Mahfice tenha durmaya,
Gönüle sultan olmaya,
Da’vet eder, da’vet eder.


Hâce Hazretleri (kuddise
sırruhu’l-âli)

SİPARİŞ TELEFONLARI: 0 530 100 60 42 - 0 505 615 10 82 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort