JoomlaLock.com All4Share.net

ÇOCUK GELİŞİMİNDE ERGENLİK DÖNEMİ

 çocuk gelişimi

Çocuk Gelişiminde Ergenlik Dönemi - Yusuf-i Kenân

Sayı : 110 - Şubat 2017

 

Çocuk Gelişiminde Ergenlik Dönemi

 

Ergenlik dönemi pek çok anne babanın zorlandığı ve işin içinden çıkamadığını hissettiği bir dönemdir. Bu dönemdeki zorlukları günlük hayatımızda, kendi ailemizde ve çevremizdeki örneklerle sık sık görmekteyiz. Belki de basit yönlendirmelerle çözümlenebilecek sorunların büyüdüğünü ve tüm aileyi derinden etkilediğini, hatta işin içinden çıkılamayacak gibi gözüken çeşitli durumlara soktuğuna sürekli şahit olmaktayız. Bu sebeplerle biz de mevcut yazımızda ergenlik dönemi psikolojisini çeşitli yönleriyle uzman psikologların klinik tecrübelerini paylaştıkları çeşitli yayın, makale ve kitaplarından derlediğimiz özet ve pratik bilgiler ışığında karınca kararınca işlemeye çalışacağız. Rabbim faydalı olabilmeyi nasip etsin.

Ergenlik yaklaşık 14 ile 21 yaş dilimine denk gelen tüm insan hayatına göre daha farklı bir şekilde olduğu gözden kaçmaması gereken bir kriz dönemidir. Kim hangi yorumu yaparsa yapsın ergenlik dönemi; yaşanılanlar, hissedilenler ve değişimler itibariyle hayatın diğer dönemlerinden farklı olduğu gibi insanın bütün hayatını da etkileyen önemli bir dönemdir. 

Ergenlik dönemi çocukluktan erişkinliğe geçişte adeta bir köprü gibidir. Bu geçişin sıkıntılı olmaması için anne ve babaların dikkat etmesi gereken çok önemli konular vardır. Öncelikle çocukluktan erişkinliğe geçişin sorunsuz ve mükemmel bir şekilde olması çok zordur. Öncelikle ebeveynlerin bu yöndeki beklentilerini yeniden gözden geçirmeleri gerekmektedir. Anne babaya düşen görev çocuklarının bu dönemi en az sıkıntı ile atlatmaları için ellerinden geleni yapmalarıdır. Bir problem çıkmadan mükemmel bir şekilde bu dönemin atlatılacağını düşünmek hata olur.

Ergenlik dönemini fiziksel olarak vücutta birkaç değişikliğin meydana gelmesi, yüzde geçici sivilcelerin çıkması, üreme kapasitesinin kazanılması, kişinin biraz agresifleşmesi olarak sınırlayamayız. Ebeveynler tarafından ergenlik dönemi bir bütün olarak ele alınıp uygun psikolojik yaklaşımın sağlanması ve ideal bir yetişme ortamının aile ve sosyal çevrede hazırlanması gerekir.

Ergenlik dönemi içerisinde değişimleri fark ederek uygun yaklaşımı sergilememiz halinde bu geçişin daha sağlıklı olacağı muhakkaktır. Bu dönemin sorunları ile ilgilenen çocuk ve genç psikiyatristi ana bilim dalları, psikiyatristler, psikolog ve eğitimciler mevcuttur. Bu dönemin etkilerini hafifletmek için uzmanların görüşüne başvurabileceğimiz imkan ve kaynaklara ulaşılarak muhakkak yardım alınmalıdır.

Ergenlikte çocukluk hızla geride kalarak hayat hızlı bir şekilde değişir. Bu dönemin kendine has özellikleri olmasına karşın en önemli özelliği; bütün hayatı etkileyen önemli gelişmelerin olmasıdır. Kazanılan olumlu ve olumsuz özelliklerin kişinin ömür boyu taşıyacağı özellikler haline gelmesi mümkündür. Toplam 5-6 yıl süren bu dönemdeki etkiler 50-60 yıl devam edebilir. Hayatın ilk yılları özellikle ilk beş yıl oldukça önemlidir ancak; insanın karakter ve kişilik gelişiminde ergenlik döneminin etkileri bilinen bir hakikattir.

Ergenlik döneminde çocuğun bakış açısı önem kazanır; artık anne babanın karşısında fizksel ve ruhsal olarak değişmiş bir kişi durmaktadır. Çocukluktan beri yapılagelen yönlendirmeler bu dönemde işe yaramayabilir. Daha dün altını değiştirdiğimiz küçük çocuğumuz artık kendi bildiğini daha çok yapmaya başlamıştır. Arkadaş çevresi onun için daha çok önem kazanmıştır. Aileden bağımsız bireysel kararlar almaya ve kendi doğrularını uygulamaya başlamıştır. Bu gelişmeler karşısında ise anne babalar kendi kontrollerini kaybediyormuş gibi düşünebilirler. İşte bu hızlı değişimi bilmek anne babaların çocuk üzerindeki kontrollerinin kaybolduğu sonucunu değil mevcut ergenlik döneminin bir sonucu olduğunu hatırlatarak kendilerini daha güvende hissettirecektir.

Ergenlik döneminde tek etkilenen ebeveynler değildir. Ergenliğe ve bu dönemin getirdiklerine anne babalar ayak uydurmaya çalışırken ergen bireyin de eş zamanlı olarak zorlandığını belirtmek gerekir. Ergenlik dönemine giren genç birey, fiziksel ve ruhsal değişimden dolayı uyum güçlüğü yaşamaktadır. Fiziksel değişim genç bireyin çevresini de değiştirmeye başlamıştır. Özellikle hobiler, ilgiler, arkadaşlar, sosyal aktiviteler, kültürel atmosfer değişmeye başlamıştır. İşte bu değişikliklerin aile yapısına, dini değerlere, toplumumuzun sosyo-kültürel yapısı ile zıt olarak gerçekleşmemesi önemlidir. Aile ile çatışmaların en az olması için anne baba ve aile ekseninde bir değişim olması, ailenin sınırlarının çok fazla zorlanmaması gerekir. Aileler değişimden kaynaklanan bir uçurum gözlemlediklerinde daha fazla çocuklarının kendilerinden uzaklaştığını düşünüp daha fazla müdahale ederek stres oluşturmaktadırlar. 

Bu dönem çok önemlidir. Acaba ebeveynler ne yapmalı ki; bu dönem en etkili ve verimli bir şekilde geçsin. Anne babalar hangi noktalara dikkat etmeli ki bu dönem, bütün bir hayatı olumlu olarak etkilesin? Nasıl davranmalı ki genç bireyin davranışları anne baba ve çevreye uyumlu hale gelsin ve çatışma yaşanmasın? Nasıl bir çevre olmalı ki genç bu çevreden olumsuz etkilenmesin?

Hep bu soruların cevabı insan hayatının bu dönemini ayrıntıları ile incelemeye değer bir nitelik katar. Bütün hayatı etkileyen kişilik oluşumunun temel taşları bu dönemde yerine oturur. Bu dönem önemlidir. Çünkü, genç bireyin tüm hayatını etkileyen iyi ve kötü anlamdaki tüm alışkanlıklar bu dönemde şekillenir. Ayrıca aile içerisinde ergen bireyin anlaşılamamasından kaynaklanan anne baba çatışmalarının yoğunlaştığı bir dönem olabilir. Bu dönem önemlidir çünkü ergenlik dönemini yaşayan genç birey için bazı iç çatışmalar söz konusu olup bu çatışmaların çözümü onun ruh sağlığı için önemli olabilir. Bu dönem önemlidir çünkü; eğer psikiyatrik problemler varsa zamanında müdahale edilmelidir. Bu dönem önemlidir çünkü; hayata ait önmeli bir viraj olup savrulmadan atlatmak gerekir.

Ergenlik Döneminin Özellikler:

1.Anlaşılmak: 

Ergen gençlerin başkaları tarafından anlaşılmayı beklemesi sık karşılaştığımız bir durumdur. Birçok ergende kendilerinin anlaşılmadığı duygusu hakimdir. Anlaşılmama duygusu sıklıkla anne babanın kendisini anlayamadığı şekilde karşımıza çıkar. Onu en iyi anlayanlar daha çok arkadaş çevresinden oluşmaktadır. Hatta bazen onların bile kendisini tam olarak anlamadığını düşünüp yalnızlığa çekilebilirler.

Bu dönemde, ergen bireyin kendi bakış açısı ile olayları değerlendirmesi hakimdir. Ergen birey çocukluktan kurtulma ve ayrı birey olma sürecinde kendi bakış açısı ile olayları değerlendirmeye çalışacaktır. Çocuklarımızın fıtraten, zevk ya da ilgi bakımından ebeveynleri olarak bizlerin kopyası olmadığını unutmamalıyız. Her insan ayrı bir dünyadır. 

Kuşaklar arası görüş farklılığı bu dönemde ergenlere anlaşılmadıkları duygusunu hissettiren önemli özelliklerden birisidir. Her anne babanın yetiştiği kültür ortamı ve çevre şartları vardır. Bu geçmişin özellikleri ile günümüzdeki şartlar değişmiştir. Yeniliklere açık olmak ve bunu çocuklarımıza hissettirmek aile içi iletişimin kopmamamsını sağlar.

2. Duygusal Yoğunluk: 

Ergenlik döneminin önemli özelliklerinden bir tanesi de duygusal dalgalanmalar ve yaşanan duygusal yoğunluktur. Bu dönemdeki gençler hemen bütün bir ergenlik dönemi boyunca duygusal dalgalanma yaşayabilirler. Duygusal dalgalanma ve yoğunluk ayrı ayrı şeyler ifade eder. Gençler çocukluk döneminden sıyrılıp hayatın daha farklı ve beklide onlar için önceden yaşamadıkları duyguları yaşatan bir döneme girmişlerdir. Duygusal dalgalanma yeni duruma uyum ve farklı şeyleri yaşama ile artar.

Yaşanan yeni duygular ergen bireylerde önce bir karmaşaya sebep olabilir. Yaşanan her yeni olayın önce bir algılama ve özümleme süreci vardır. Gençler ergenlik döneminde hayatın iyi ve kötü olarak farklı yönlerini keşfetmeye başlamışlardır. Erişkinliğe geçişte onları bekleyen bazı gerçekler bulunmaktadır. 

Duygusal yoğunluğu yaşayan ergenler birçok duygusal ruh halinde oldukça farklılık yaşarlar. Örnek olarak mutluluk çok yoğun ve fazla yaşandığında sevindirici olaylar karşısında oldukça farklı bir ruh hali gözlemlenebilir. Bu sebeple yoğun duygulanım dışarıdan bakıldığında bir miktar şaşkınlık oluşturabilir. Duygusal yoğunlaşma ile çevre ile olan ilişkilerde bazı zorluklar oluşabilir.

3. Soyut Düşünceye Geçiş:

Soyut kavramların temelleri hayatın erken yıllarında atılmakla birlikte belirgin olarak 7 yaşından sonra kendini göstermeye başlar. Tam anlamıyla 11-12 yaşından sonra düşünce yapısında yerleşmeye ve kişide yeterli hale gelmeye başlar. Ergenlik sonuna kadar giderek zenginleşir. Ergenlik bittiğinde ise erişkin seviyesine gelmesi beklenir. Bu döneme kadar çocuklarda soyut kavramlar tam olarak anlaşılamaz. Ergenlik dönemi ile birlikte hem soyut düşüncede hem de soyut kavramlarda bir artış söz konusudur. Ergenlik dönemindeki gençler hem çocukluktan çıktıkları ve çocuksu şeylerden vazgeçtikleri için hem de artık erişkin ve farklı birey olma yolunda olduklarının farkına vardıkları için soyut düşünce ve fikirlere eğilim gösterirler. İdeolojik görüşler, siyasi kavramlar, ölüm ve ötesi, gerçek sevgi, aşk, hayatın anlamı, sadakat, güven gibi konular hem ergen bireyin ilgisini çeker hem de bu meşguliyetler onda soru işareti olabilir.

Burada ergen bireyin hayatı anlama yönündeki çabasına ebeveynlerin, hayatın tanımını ve anlamını izah ederek bu sürecin en olumlu şekilde geçebilmesi yönünde destek vermeleri çok önemlidir.

4. Tehlike Bana Dokunmaz: 

Ergenlik döneminin en önemli düşünme tarzlarından birisi de tehlike bana dokunmaz fikridir. Bu fikir ergenleri tehlikeye düşme konusunda daha bir savunmasız yapar. Tehlike bana dokunmaz fikri kötü akımlara kapılarak kötü alışkanlıkların oluşmasında en önemli faktörlerdendir.

Bunun yerine nasihat etmek yerine tehlikeli ortamlar hakkında çocuğa bilgi vermek en etkili olanıdır. Tecrübe en pahalı öğretmendir. Ergen bireyin yaşadığı zorluklardan ders alma beklentisi riskli olabilir. Gidişat olumsuz olduğunda ödenecek diyette ağır olabilir. Mizaç olarak dürtüsellik özelliği öne çıkan çocuklarda yani sonucunu düşünmeden tezcanlı, fevri davranan bu çocuklarda bu düşünce tarzı çok yaygındır.

5.Kimlik Arayışı Bunalımı:

Kimlik arayışı ergenlik döneminde belirgindir. Çocukluktan erişkinliğe geçişte farklı bir birey, farklı bir kimlik ortaya çıkacaktır. Bu farklı kişiliğin gelişiminde kimlik arayışı olması beklenen bir sonuçtur. Önceden çocukluk dönemine ait duygu ve düşünceleri olan genç birey idealleri, hedefleri olan çevrenin beklentilerinin arttığı bir birey haline gelmiştir. Burada ergen gencin kendini bulma çabası kimlik bunalımı şeklinde yorumlanabilir. Kimlik inşası bir binanın inşasına benzer. Anne babalar iyi birer usta olmalıdır.

6.Özgürlükte Sınır: 

Bireyin özgürlük arayışı ergenlik döneminde adeta zirveye çıkar. Özgürlük arayışı okul ve aile otoritesinin sert duvarlarına çarpar. Bu otorite daha çok anne babanın koyduğu kurallardır. Çocuğunu kontrol etme içgüdüsü yönünde hareket eden anne baba ergen bireyi daha fazla sıkıştırır. Çocuk üzerinde otoriteyi arttırmaya çalışır. Otorite ile arası iyi olmayan ergen birey ile ebeveynleri arasında çatışmalar yaşanır. Burada ebeveynler sınırı iyi çizmelidir. Yasak koymayı emri vaki değil sürekli sebeplerini anlamalarını sağlayacak örneklendirmelerle anlatarak sınırları ailenin kültürel dokusuna uygun şekilde çizmelidir.

7. Değişmeyen Değerleri Öğretmek: 

Zaman sürekli değişmekle birlikte değişmeyen değerler ve değişebilecek değerler mevcuttur. Çocuklarının sağlam bir karakterde olması her anne babanın çocukların görmek istediği en başta gelen haslettir. İşte bunun için çocuklara değişmeyen değerlerimizi aşılayabilmeliyiz. Bu değişmeyen değerlere örnek verecek olursak en başta dinimiz İslam’dır. Ve onu tamamlayan güzel ahlaktır. Fedakarlık, cömertlik, sorumluluk, güvenilirlik gibi örneklendirebiliriz.

Çocuk yetiştirmenin ve bu değişmeyen değerleri çocuklarımıza aktarabilmenin yolu aile de başlar. Çocuk bir değeri aile içerisinde müşahade eder, eğer aile yaşayarak o değeri üzerine bulunduruyorsa zaten onda yerleşir. Kalıcı değerleri verebildiğimiz takdirde çocuğumuz ergenlik dönemi ile birlikte bu değerleri hayatı boyunca yaşayacaktır.

8. Değişen Günümüz Şartlarına Ayak Uydurma:

Günümüz dünyası çok hızlı değişmelere sahne olmaktadır. Bu kadar hızlı değişiklik insan hayatını da etkilemektedir. Şehir hayatı ve teknoloji ile değişen imkanlar bazı yönlerden olumlu, bazı yönlerden de olumsuz etkilemektedir. TV ve bilgisayar karşısında geçirilen bireysel zamanlar artmıştır. Buna karşın çok önemli bir aile fonksiyonu olan ortak geçirilen zamanlar azalmıştır.Bu durum ergenlik dönemine de olumsuz etki etmektedir. 

Ergenlik sosyalleşmeyi gerektririr. Bu dönemde ergenler sosyal çevreye daha çok ihtiyaç duyarlar.

Sonuç Olarak

Çocukluktan kazanılan iletişim ve etkileşim modelleri uzun süreli olmaya adaydır. Anne baba genç bireyi ergenlik döneminde daha iyi yönlendirmek için çocukluk döneminde bu modelin temellerini atmalıdırlar. Çocukluk döneminde anne baba ile iyi bir iletişim ve duygusal paylaşımı olan gençlerin ergenlik döneminde de kendi duygularını anne baba ile paylaşanlar ergenlik döneminde de bunu rahatlıkla yapabilir.

 

Yazar: Yusuf-i Kenan

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort