JoomlaLock.com All4Share.net

ALLAH’I SEVMEK

“De ki: ‘Eğer siz gerçekten Allah’ı seviyorsanız Bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” (Ali İmran/31)  Ayeti kerimede muhabbet, ittiba ile tefsir olunmuştur. Allah’ı (cc) ve Efendimiz’i sevmenin yegâne işareti Efendimiz’in (sav) emr ve nehiylerine ittiba etmektir.

Muhabbet; bir şeydeki kemalattan dolayı ona meyletmektir. Allah’ın (cc) bahşetmiş olduğu hakiki kemalat  Efendimiz’de  (sav) mevcuttur. Mahlûkattaki kemalat, hakikaten Allah’a mahsustur. Yani kemalat Allah Teâlâ’dan kuluna sirayet eder. İmanı böyle olan o kemalatı nerede görürse onu fazla sever. Nerede bir eksiklik görse ona da buğz eder. İnsanlar üzerindeki gerek iyi, gerek kötü tesiratlar yalnız muhabbetten neşet eder ve yekdiğerine sirayet eder. Ve muhabbetin gereğidir ki; muhibbi, mahbubunun sıfatlarına dâhil eder.

Ayeti kerimeden anlaşılacağı üzere, Allah Teâlâ’yı sevmenin alameti Efendimiz’i (sav) sevmektir. Efendimiz’i sevmenin alameti de O’nun sünnetini ihya etmektir. Kim Allah’ı  çok seviyorsa o, Efendimiz’in sünnetini daha fazla ihya eder. Bu hal olmadan sevgiyi iddia etmek gülünçtür ve yalandan ibarettir.

Muhabbetin iktizasıdır ki; bir sultanı seven, onun tayin etmiş olduğu padişahı da sever. O padişahın askerlerini, hizmetçilerini, evini, memleketini, sevenlerini ve sevdiklerini de sever. Cenabı Hak, Efendimiz’in (sav) kalbi şeriflerine bütün isim ve sıfatlarıyla tecelli ederek Zatı’na ayna kılmıştır. Bu sırra binaen Efendimiz: “Beni gören Hakk’ı görmüştür.” buyurmuştur. Şu halde Allah (cc) için, Efendimiz’i sevmek zorundayız. Her kim kendini sünnetleri ihya etmekle Efendimiz’e feda ederse onda muhabbet eseri tezahür eder.

Muhabbet; Efendimiz’i (sav) sevmenin yanında varislerini sevmeyi de elzem kılar. Bugün biz Müslümanlarda noksan olan, atlanılan nokta burası… Efendimiz’in (sav) varisi ekmellerine gerekli önemi vermemek, onlarla hem dem olmamak.  Vusulsüzlük usulsüzlüktendir, buyurulmuş. Allah’ın (cc) ve Efendimiz’in (sav) muhabbeti gönlümüzde yer bulmu-yorsa usullere riayet etmediğimizden oluyor. Allah Teâlâ istisnalar dışında her şeyi sebebler dairesinde yaratmıştır. Misal, bir ekmeğin soframıza gelmesi için yapılan işlemler hepimizin malumu… İşte Allah’ı (cc) sevmenin şartı Efendimizi (sav) sevmek; Efendimiz’i (sav) sevmenin şartı ise, O’nun (sav) sünnetini ihya etmeye say ederek, tam ihya eden varisi ekmelini sevmektir.

Allah’ı (cc) sevmek iddiasında olanların, Cenabı Hakk’ın sevdiklerine karışıp onlarla hem dem olmaktan başka çaresi yoktur. Bu sırra binaen Efendimiz (sav) buyurmuş: “Ya Allah ile olun, ya da (eğer buna muktedir değilseniz) Allah ile birlikte olanlarla (Ehlullahla) olun.”

Ehlullah bilittifak buyuruyorlar ki: “Taat ve ibadetler içerisinde evliyaullahı sevmek gibi büyük ve efdal bir ibadet yoktur.” Çünkü evliyaullahı seven onlarla birlikte olur. Onların yanında bulunan da nefsinden, hevasından ve her türlü ahlakı zemîmesinden kurtulur ve Allah’a layık bir kul olur.

Bir kimse İslam’ın ruh ve özü ile ilgisi bulunmayan adetleri terke gayret etmedikçe Allah’a yakınlık kesbedemez.

Kişi neyi severse ondan başkasını unutur. Kişinin mahbubu mabududur. İnsan dünyayı severse ahiretten, ahireti severse Mevla’dan, Mevla’yı severse hem dünya hem de ahiretten uzaklaşır.

İnsan her neyi sever ve ne ile ziyade meşgul olursa onunla muazzeb ve müptela olur. Bugün biz Müslümanların başına gelen azab ve maişet sıkıntısı hep bu sırra mebnidir. Allah, Zatı’na ayna ve tecelligâh olarak yarattığı kalbin; kendisinden başka bir şeyle meşgul olmasına asla razı olmaz. Bu durum insanın harem dairesine namahrem birisini almaya benzer. İnsaf edelim ki bu durumu zerre imanı olan kimse kabul etmez.

Hâce Hazretleri (ks): “Allah (cc) bir çöpünden bile vazgeçmez.” buyuruyor. Çöpünden vazgeçmeyen Allah nasıl kendi Zatı’na ayna olarak yarattığı insan kalbinden vazgeçsin. Evet, böyle bir kalp sahibinden intikamını alır ve alıyor. Her türlü bela ve musibetle onu muazzeb eder ve ediyor.

Evliyaullahı seven onlara yakın olmayı ve sohbetlerine devam etmeyi hayatının ana gayesi yapmaya himmet eder. Mevlânâ (ks) buyuruyor: “Ariflerin bir anlık sohbeti yüz yıllık riyazattan daha efdaldir. Yani yüz yıl yapılan riyazet ile elde edilecek fayda,    ariflerin bir bakışı, bir sözü ile kazanılır.”

Evliyaullah daha ziyade iki şeyin kalbten atılmasını tavsiye buyururlar:
1) Mahlûk ile ihtilat.
2) Dünya muhabbeti.

Bu iki şey marifetullah ve kurbiyet elde etmeye en büyük manilerdir.
Zira halk ile görüşmede ayna mesa-besinde olan salikin kalbi, onlardan kibir, ucb, enaniyet, gazab, şehvet gibi her türlü batınî kötü ahlaklardan hemen etkilenir. Belki zahirine de o kötü ahlaklar akseder. Böylece salikin kalp aynası tozlanır, kirlenir, pas tutar. Netice olarak salik seyri sulûkta geri kalır.

Dünya muhabbetinin her hatanın başı olduğu Hadisi Nebevi ile sabittir. Büyüklerimiz: “İmamı olmayanın imamı şeytan, mürşidi olmayanın mürşidi de yine şeytandır.” buyurmuşlar. Heyhat! Kendisini Allah’a (cc) ve Resûlü’ne (sav) davet eden bir mürşide tabi olmayan, ancak ve ancak kendi nefs u hevasına tabi olur.   

Hülasa insana Allah’dan gayrısına meyletmek ve sevmek uygun değildir. İşte İslamiyet’in ve insaniyetin özü ve özeti budur. Bu kemali tahsil etmek ve ticaretini yapmak için bu dünyaya gelmişiz. Dikkat edelim ki, bu imkânı ve büyüklüğü murdar nefsin ve başkalarının hatırına feda etmeyelim.

İmamı Rabbani, cennete vuslatın Efendimiz’e (sav) uymaktan başka hiçbir şekilde mümkün olmayacağını buyuruyor: “Nakşibendî tarikatı da ancak Efendimiz’e (sav) ittibadan ibarettir, onsuz yolun açılmasına imkân yoktur.”

Efendimiz’e ittiba, ancak ve ancak insanı kâmilden yani Efendimiz’in (sav) varisi ekmellerinden öğrenilerek ve onların gözetimi altına girilerek sağlanır.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 ŞUBAT SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

Bu kategoriden diğerleri: « TEVBE ETMEK İNSAN OLMAK »

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort