JoomlaLock.com All4Share.net

Allah’ın (cc) Veli Kulları -2

Allahın Veli Kulları 2

Allah'ın (cc) Veli Kulları -2 - Mine Şimşek

Sayı : 125 - Mayıs 2018

 

Allah'ın (cc) Veli Kulları -2

 

Cenabı Hakk’ın rahmeti bereketi ve sevgili Peygamberimizin şefaati tüm ümmeti üzerine olsun. Dünya ve ahiret yalnız kendi Zatı’na ve Rasulü’nün, dostlarının muhabbetine kavuşmak için yaşamayı bize lütfeylesin. Allah dostlarının kısa hayatlarını yazmaya devam edeceğiz inşaallah.

Ayeti kerimede Canabı Hak (cc): “Biliniz ki Allah dostlarına asla korku yoktur: Onlar üzüntü de çekmeyecekler.” (Yunus 62) 

Hâce Hazretleri (ksa) bir sohbetlerinde Allah dostlarına duyulan muhabbetin faidelerini naklederek; “Allah’ın sevgisinin tadını, Rasulün, ehlibeytin sevgisinin tadını almak için bu dünyaya geldik, alimler bunun için, Allah dostları hep bunun için mücadele etmişler. Allah’ın rızasını kazanmak... Yani Allah’ı razı etmek! Dünya sevgisi, diğer sevgiler boş... Kul olmak, ümmet olmak ayrı, o sevgiyi yakalamak, önemli olan bu. Onların gönüllerine girebilmek… O lezzeti veren, tadı veren her çiçeğe konacağız. Bu sevgiler için her çiçeğe konacağız. Aşk için yaratıldık arkadaşlar. Allah Rasulü’nün aşkıyla, dostlarının muhabbetiyle olabilmek... Herkese nasib etsin Rabbim, onları sevmek gönüllerine girebilmek Allah’a yakın olmak demektir. 

Alimleri seveceğiz. ‘Onlar ne güzel dost, gönülden bunlara muhabbet duyanlara müjdeler olsun.’ buyrulmuş. Nefs sahibi bir insan dünyaya, hevaya, gaflete dalıp sevgi besler ise, Allah korusun, onlar ile meşgul olursa kendisini çok lezzetli, çok kıymetli olabilecek (hakikat-ı insaniyesi), yani insanlığın hakikati ona gösterilmez, fani lezzetler ile doldurur ise baki lezzetler ona gösterilmez. Düşünün trilyonluk ömrün olsa ebedi firdevse değişilir mi? Allah rızasını kazanmaya gayret ettikçe, Rabbimiz o kulunu sever böylece sonsuza kadar devam eder. Allah severse sevdirir, meleklerine gidin o kulumu sevdirin der. Müthiş bir sevgi…” buyurmuştur.

Muhammed Bahauddin Buhari (Şahı Nakşibend) (ks) ve Kısa Hayatı:

Evliyanın büyüklerinden ve Müslü-manların gözbebeği olan yüksek alimlerden, seyyid olup insanları Hakk’a götüren doğru yolu göstererek saadete kavuşturan ve kendilerine “silsile-i aliye” denilen büyük alim ve velilerin on beşincisidir. Muhammed Baba Semmasi ile Emir Külal (zerreler adedince rahmet olsun) hazretlerinin talebesidir. İsmi Muhammed bin Muhammed’dir. Bahauddin ve Şahı Nakşibend gibi lakapları vardır. 

Mübarek şemali: Uzunca boylu, buğday tenli, sakalı büyükçe, boynu uzunca nur gibi parlardı. Çehreleri güneş ışıltısı gibi olup muhabbetli, tatlı dilli ve güzel sözlüydü. Halk içinde bulunduğu sırada gönlü Hak ile meşgul olurdu. Allahu Teala’nın sevgisini kalplere nakşettiği için “Nakşibend” denilmiştir. 1318 (H.718) senesinde kasrı Arifanda doğdu.1389 (H.791) Rebiü’l-evvel ayının üçünde vefat etmiştir.

İslam alimlerinin en meşhurlarından olup tasavvufta en yüksek derecelere ulaşmıştır, zamanında ve kendinden sonraki asırlarda onun sebebi ile pek çok insan hidayete, doğru yola kavuşturmuştur. Bahauddin Buhari hazretlerinin ilk hocası daha doğar doğmaz kendisini manevi evlatlığa kabul eden ve hakkında çok müjdeler veren Hâce Muhammed Baba Semmasi’dir (ks). Önce ondan istifade eder, sonra bu hocası onun yetiştirilmesini en meşhur talebesi Seyyid Emir Külal’e (ks) havale eder. Bu tahsil devresini ve tasavvufta yetişmesini bizzat kendisi şöyle nakletmiştir: “Çocukluktan büluğ çağına kadar büyük hocam Muhammed Baba Semmasi’nin sohbetinde bulundum. On sekiz yaşıma girdiğim sırada dedem beni evlendirmek istedi. Hocam Muhammed Baba Semmasi’yi düğünüme davet etmek için beni Semmas’a gönderdi. Semmas’a varıp hocamı görmekle şereflendim ve elini öptüm, sohbetinin bereketinden beni öyle bir hal hasıl oldu ki devamlı hocamın sohbetine can atıyordum. Yine bir gün davetimiz üzere talebeleriyle birlikte Kasr-ı Arifan’a gitmek üzere yola çıktık. Ben hocamın bindiği hayvanın üzengileri yanında yürüyordum. Ruhum zevkle dolmuş olduğundan kalbimde hiçbir dünya düşüncesi yoktu. Aşk ve şevkle dolu olan kalbim heyecanla çarpıyordu. Allah sevgisinden başka her şey kalbimden çıkmıştı, bu sırada kalbim dünyaya meyledecek olsa hocam hemen: “Kalbini ayrılıktan koru!” buyururdu. Hocamın bu kerametini ve keşfini gördükçe muhabbetim kat kat artıyordu…Hocam Muhammed Baba Semmasi (ks) vefat edince dedem beni Semerkand’a götürdü. Orada bulunan büyük alim ve velileri ziyaret edip dua ve himmet istedi, sonra Kasr-ı Arifan’a döndük. Sonra hocam Seyyid Emir Külal (ks) Kasr-ı Arifan’a geldi bana çok iltifatta bulunup: “Hâce Muhammed Baba Semmasi, bana ‘Oğlum Bahauddin’in yetişmesi ile ilgilen, ondan şefaatini esirgeme! Eğer onun yetişmesinde kusur edersen sana hakkımı helal etmem, buyurdu.’ Ben de bu vasiyeti üzerine senin yetişmen için ilgileneceğime söz verdim.” dedi. Seyyid Emir Külal hazretleri Bahauddin Buhari hazretlerinin yetişmesi için titizlikle meşgul olup onu tasavvufta yüksek derecelere ulaştırdı.

Şahı Nakşibend hazretleri şöyle nakleder: Ben de tasavvuf hallerinin görüldüğü ilk günlerde mübarek bir zat ile yakınlığım oldu bu zat bana: “Seni Hakk’ın aşinalarından görüyorum.” deyince, “Umarım ki sizin teveccühünüz ve yardımınızla aşinalardan olurum.” dedim. Dedi ki: “Arzular karşısında nefsin ile ne haldesin?“ “Bulursam şükrederim bulamazsam sabrederim.” dedim. “Bu kolay iştir, asıl iş nefsin o hale gelmiş olacak ki sana boyun eğsin.” buyurdu. Daha sonra: “Bahauddin! Bundan sonra insanların hatır ve gönüllerini alıp düşkünlerin hizmetinde bulunup zayıflara ve gönlü kırık olanlara ikram ve hürmette bulunacaksın ve ilim öğrenme hususunda gayret edecek kimsesizlere yoldaş olup onlara karşı tevazu göstereceksin.” 

Bir müddet sonra da şöyle buyurdu: “Bahauddin bundan sonra hayvanlara bakacaksın onlar seni yaradan Rabbinin mahlukatlarıdır. Eğer yük çeken hayvan-ların vücutlarında yara görürsen tedavi edeceksin.” Bu emre uyarak çok gayret gösterdim, yolda eğer önüme bir hayvan gelse o geçinceye kadar dururdum. Bütün bunlar içimdeki nefs düşmanımın kırılması, ıslah olması içindi yedi sene böyle devam ettim. Sonra tekrar buyurdu ki: “Bahauddin! bundan sonra yolların hizmetiyle meşgul ol, yolları süpürüp temizle, gelip geçenlere eziyet veren şeyleri kaldır, yollardan gelip geçenler zahmet çekmesinler ve rahatsız olmasınlar.” Bu emrine de uyarak bir müddet de bu işle meşgul oldum, ne emir buyurmuşlarsa büyük bir bağlılıkla hepsini yerine getirdim.” 

Nakşibend (ks) hazretleri bir kişiyi ziyarete gittiğinde onun halini, hatırını sorduktan sonra aile efradını, binek hayvanlarını hatta tavuklarını bile sorar; böylece o kişinin gönlünü kazanmaya çalışırdı. Bir mecliste yemek hazırlandığı zaman onu hazırlayanlara bizzat kendisi yemekten ikram ederdi. Bahauddin Nakşibend (ks) zikri, sessiz (hafi) olarak yapar, müridlerine bu usulü tavsiye ederdi. Onun bu tercihi medreselerin yoğun olduğu Buhara bölgesinde sessiz zikri uygun gören alimleri memnun etmiş. Bir çok alim kendisine mürid olmuştur. Nakşibend hazretleri latifeyi sever yemekten sonra tatlı ya da meyve olmasa “Bu yemek kuyruksuz olmuş!” derdi.

Nakşibend hazretlerinin buyrukları: “Bizi sevip gönül bağlayan, ister uzak olsun ister yakın; gece gündüz onun bu bağlılığı sebebiyle kendisine manen teveccüh edip yöneliriz, bizim şefkat ve terbiye çeşmemizden feyz ona akar, eğer o kişi kendi haline vakıf olursa kendisine doğru akan feyz kanalını dünya çöplerinden temizlemeye gayret eder.” 

“Mürşid tabibe benzer hastanın hastalığını tesbit eder ve ona göre ilaç verir. İrşad ehli olanlar usta bir avcıya benzerler, onlar ince sanatlarıyla sevgi ve dostluk makamına eriştirirler. Çünkü evliyaullah hikmet ehli olmaları sebebiyle öyle güzel tedbirlerle yaklaşırlar ki müridler teslimiyet makamında velilere boyun eğerler. Allah dostları onları sünneti seniyyeye tabi olma yoluna yönlendirerek vuslata yani Hak Teala’ya kavuşma makamına eriştirirler.”

“Nefs daima pusudadır, kalbe saldırmak için fırsat kollar, nefsinizi daima töhmet altında tutun ve ona uymayın. Her kim bunu başarırsa Allahu Teala ona salih amel işlemeyi nasib eder. Tarikat tümüyle edepten ibarettir, bu sebeple yüce tarikata bağlanan kimsede yüksek bir edep şarttır. Edep üç kısımdır: Birincisi Hak Teala’ya karşı edep. İkincisi Rasulullah Efendimiz’e karşı edep. Üçüncüsü, mürşidi kamillere edeptir.”

Mübarek sohbetlerinde birkaç hadisi şeriflerin manasını şu şekilde açıklamıştır: “Hadisi Kudside Cenabı Hak (cc): ‘Nefsin senin bineğindir ona yumuşak davran.’ buyurmaktadır. Burada kastedilen kötü ahlaktan arınıp sükunete ve kurtuluşa ermiş nefsi mutma’innedir, yoksa günaha teşvik eden nefsi emareye yumuşak davranılmaz. Başka bir hadisi şerifte: ‘Eza verecek şeyleri yoldan kaldırınız.’ buyrulmaktadır. Eza sıkıntı verecek şeyden maksat salikin nefsidir, yol kelimesinden maksat da Hak yolu yani manevi yoldur. Nefsine bas ve yüksel, nefsini terk et. Yakınlık dairemize öyle gel demektir. Peygamberimiz (sav): ‘Allah’ın doksan dokuz ismini sayan cennete girer.’ buyurmaktadır. Bu konuda anlatılmak istenilen: O ilahi isimlerin manası ile amel etmektir. Mesela ‘Rezzak’ yani rızık veren, ismini söylerken aklında asla rızık endişesi kalmamasıdır.”

Vefatı:

Nakşibend hazretleri, pazartesi gecesi yetmiş üç yaşında vefat etmişlerdir. Ömrünün sonuna doğru ölümü çok bahsetmeye başlamıştı. Hastalığı ilerle-yince kervansaraya giderek orada küçük bir odada kalır, bu sırada yanında sadece yetişkin birkaç müridi olurdu. Yatağında onu ziyarete gelenlere ve müridlerine iltifat ederek uzun uzun duada bulunurdu. Baş ucunda Yasin okuyanlar surenin ortalarında iken Muhammed Bahauddin Buhari Şahı Nakşibend hazretlerinin (ks) mübarek ruhları bedenlerinden ayrılarak dünyasını değiştirmiştir. Zerreler adedince rahmet olsun, şefaatleri tüm ümmete nasip olsun. (Devam edeceğiz inşaallah.)

 

Yazar: Mine Şimşek

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort