JoomlaLock.com All4Share.net

ARİF İLE EYLE SOHBET, DÜRRÜ MERCAN İNCİDİR. CAHİL İLE KILMA ÜLFET, AKİBET CAN İNCİTİR

Arif ile Eyle Sohbet, Dürrü Mercan İncidir. Cahil ile Kılma Ülfet, Akibet Can İncitir - Yakub Haşimi Hocaefendi

Sayı : 135 - Mart 2019

 

Arif ile Eyle Sohbet, Dürrü Mercan İncidir. Cahil ile Kılma Ülfet, Akibet Can İncitir

 

“Ârif ile eyle sohbet, dürr ü mercan incidir, 

Cahil ile kılma ülfet, akıbet can incitir.” demiş şair. Allah Rasulü (sav): “Kişi arkadaşının dini üzeredir.” buyurmuş. İnsanın çevresi, eşi, dostu, arkadaşı hangi hâl üzereyse insana da o bulaşacaktır. Eğer insan müstakim insanlarla birlikte olursa istikamet bulur, istikrar kazanır, İslam üzere sabitkadem olur. İnsanın çevresi gaflet ehli ise, malayani ile iştigal eden insanlar ise dünyası da ukbası da harap olur. Her iki âlemde de hüsrana uğrayanlardan olur. 

Cenabı Hak Kur’an-ı Kerim’de Peygamberlerin dualarını genelde bize bildirmiş. Bunlarla bize usul öğretiyor ki sizler de Allahu Teala’ya öyle dua edin, öyle yakarışta bulunun... Nesli için, kendi zürriyetinden gelecek insanlar için, İbrahim Aleyhisselam dua ediyor: “رَبِّ اجْعَلْن۪ي مُق۪يمَ الصَّلٰوةِ وَمِنْ ذُرِّيَّت۪يۗ - Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat.” (İbrahim, 40)

Zürriyetimi, neslimi, çevremi, ahbab u yaranımı namaz kılanlardan eyle ya Rabbi. Yani dini yaşayanlardan, Hakk’ı bilenlerden, Hakk’a temessük edenlerden eyle. 

“رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَٓاءِ - Rabbimiz! Duamı kabul eyle!” 

Ey Rabbim bu duamı reddetme! Yani beni neslimle, zürriyetimle adeta imtihan etme, duamı kabul buyur. 

Demek ki insan çevresini musalli insanlardan, muvahhid insanlardan tercih ederse Cenabı Hakk’ın yanında duasına, niyazına, haline icabet edilecek bir kişi olur. Söyle arkadaşını söyleyeyim kim olduğunu, der ecdat. Arkadaşın nasılsa sen de öylesin. 

Bu yüzden Cenabı Hak: 

“ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِق۪ينَ - Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe, 119) buyurmuş. 

Ey müminler sadık, salih, samimi insanlarla birlikte olun. Arkadaşlığınız, dostluğunuz, yakınlığınız, ülfet ve ünsiyetiniz onlar ile olsun. Hakk’a sadakat gösteren, sıdk ehli olan kişilerle olun. 

Şeyhimiz Hazretleri buyuruyorlardı ki; bugün insanın nefsinin ve kötü arkadaşın ona vereceği zararı yetmiş devlet bir araya gelse ona veremeyebilir. Kendi nefsinin başına öreceği çorap, bir de arkadaşının onu düşüreceği durum… Bu ikisine dikkat etmek lazım. Hem nefsine dikkat edecek, hevasına uymayacak hem de çevresine dikkat edecek, heva sahibi insanlarla olmayacak. 

İnsan o mahşerin dehşetini, şiddetini gördüğünde; hesabın, haşrın, o ilahi muhasebenin zorluklarını gördüğünde tabii ki burada yaptığı birçok şeyden nadim olacak, pişmanlık duyacak, kendini levmedecek. Bunlar ayeti kerimelerde, hadisi şeriflerde bildirilmiş. Bazı toplulukların, bazı insanların nedametleri o noktaya varacak ki ayeti kerimede Cenabı Hak buyuruyor: 

“اِنَّٓا اَنْذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَر۪يبًاۚ يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَن۪ي كُنْتُ تُرَابًا - Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı ve inkârcının, ‘Keşke toprak olaydım!’ diyeceği günde gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı uyardık.” (Nebe, 40)

Biz keşke toprak olsaydık, burada böyle hesabımız da olmasaydı. Konumuzla alakalı olarak bu nedamet duyulacak mevzulardan birisinde de Cenabı Hak buyuruyor ki:

“O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım! Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!” (Furkân, 27-28)

Filanca kişiyle veya kişilerle, filanca grupla, toplulukla hiç arkadaş olmasaydık, onlarla birlikte olmasaydık. Dünyadaki dostluklarından dolayı pişmanlık duyacaklar, takva sahipleri ile olan arkadaşlık müstesna… Eğer bu dostluk Allah için olmuşsa ve o dostluk çerçevesinde takvanın esaslarına riayet etmişlerse, bu müstesna.

Şeyh Efendimiz buyuruyor ki; arkadaşın öyle olsun ki sen Allah dediğinde o senden daha çok desin. Yani senden daha gayretli, azimli olsun. Seni marufa teşvik etsin, Allah demeye sevk etsin, emirlere imtisale sevk etsin. Eğer sana münkerde yardımcı oluyorsa, seni münkere sevk ediyorsa sen başına bela almışsın. Sen Allah derken o senden çok desin ki ahirette o pişmanlığı yaşamayasın. Keşke ben filanı dost etmeseydim, demeyesin. Niye, çünkü ahirette zararını göreceksin. 

Orada öyle dostluklar olacak ki, Efendimiz’in (sav) hadislerinde görüyoruz; arkadaş arkadaşın elinden tutup cennete götürecek. Anası babası, belki en yakın akrabası ondan kaçacak, bizden bir hak ister, ben kendi hesabımı görmemişim, kendi müşkülümü halletmemişim nasıl ki ona yardımcı olayım diye. Cenabı Hak ayette buyuruyor anası, babası, kardeşi firar edecek, onlardan kaçacaklar ama Allah için kurduğu arkadaşlık, dostluk, samimiyet için Efendimiz buyuruyor ki elinden tutup onu cennete götürecek; düşünün. 

O yaşam da burada belli oluyor. Bak ki arkadaşın senin elinden tuttuğunda seni nereye götürüyor veyahut sen arkadaşının elinden tuttuğunda onu nereye götürebiliyorsun, seninle nereye kadar geliyor? Seninle camiye geliyor mu, namaza geliyor mu; seninle sohbete, zikre geliyor mu, İslami meclislere geliyor mu? O seni nereye davet ediyor, seni nereye götürüyor? Eğlenceye, kahveye, kulübe… Dünyana da ahiretine de yaramayacak yerlere seni götürüyor. 

O zaman tehlike… O zaman nedamet duyacaksın ki keşke ben ona uymasaydım, onu dinlemeseydim, onun peşine takılmasaydım. Bunu Cenabı Hak burada haber veriyor. Tedbirini burada al. 

Pirimiz Şeyh Abdurrahman-i Tahi (ks) öyle buyuruyorlar: Bir gün bir papazla musafaha yaptım. Bulundukları bölgede kilise var. Kilisenin papazıyla tokalaşmışlar. Demek ki karşılaşmışlar insaniyet gereği, papazla tokalaşmışlar. Bir zaman sonra İslam’a çok sıcak olmayan bir arkadaşla tokalaştık, ismen, zahiren müslüman. Onunla karşılaştık, tokalaştık. Onunla yaptığım tokadan gördüğüm manevi zararı, papazla tokalaşmaktan görmedim, buyuruyor. Niye? Onun papaz olduğunu biliyordum. Ona göre kalbimde bir tavır takındım. Yani onun şerrinden, zulümatından, gafletinden Allah’a sığındım, bir tedbire müracaat ettim. Ama öbürü müslümandı, belki böyle bir tedbire ihtiyaç duymadım ondan zarar gördüm. 

“وَاَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِل۪ينَ - Cahillerden yüz çevir.” (A’raf, 199)

buyuruyor Cenabı Hak Kur’an-ı Kerim’de. Efendimiz’e buyuruyor ki; o cahillerden, o Hakk’ı bilmezlerden yüz çevir. Onlardan yüz çevir. 

“ وَلَا تَكُنْ مِنَ الْغَافِل۪ينَ - Gafillerden olma!” (A’raf, 205)

Ey Habibim dikkat et, sakın ha o gafillerden olmayasın. Onun şahsında bunlar bize. Haşa ki Cenabı Peygamber gafillerden olsun, haşa gaflete düşsün. Bize buyuruyor Cenabı Hak ki gafillerden olmayın. Sizi gaflete düşürecek şeylerden uzak olun, yüz çevirin, cehalete açılan kapılardan uzak durun. 

Bu sebeple arkadaşlık çok önemli… 

“ فَاِنْ تَابُوا وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ فَاِخْوَانُكُمْ فِي الدّ۪ينِۜ وَنُفَصِّلُ الْاٰيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ- Fakat tevbe edip, namazı kılar ve zekatı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir.” (Tevbe, 11) buyuruyor Cenabı Hak. 

Dikkat edin ki kim tevbekardır, günahtan sakınır, günahı terk eder, Rabbini tanır, marufa yönelmiştir, münkerden uzak durur, namazlarını da dosdoğru kılar... Musallidir, namaza haristir; zekatını da verir, yani bu dini mübinin ukbasına inandığı gibi dinin emrettiği dünyevi hayata da inanırsa o sizin din kardeşinizdir. 

Zekat mali bir ibadettir, maddi bir ibadettir. Dolayısıyla dünyanın simgesidir. Namaz ukbanın simgesidir, uhrevidir. Zekat mali bir ibadet olması hasebiyle dünyayı temsil eder. Zekatını da verir yani dini, bir dünya düzeni olarak kabul eder. Dünyasını da dinine göre ayarlar. 

“فَاِخْوَانُكُمْفِيالدّ۪ينِۜ” İşte sizin din kardeşiniz, arkadaş olmanız gereken, hemhal olmanız gereken, birlikte olabileceğiniz insanlar bunlardır. “Efendim ben onu kazanmaya çalışıyorum!” Dikkat et kazanırken kaybolmayasın, ava giden avlanabilir; kazanırken kaybolabilirsin. 

Hazreti Şeyhimiz buyuruyorlardı ki; dikkat edin iblis sizi şer ile kandıramazsa hayırlarınızla kandıracaktır. İşte “Onu kazanıyorum, kazanma mücadelesi veriyorum!” düşünceleri gibi. Münafıkların cereyanı kuvvetlidir, buyuruyordu şeyh efendimiz. Sen o arkadaşına uysan bir vakit namazı terk etsen, Bediüzzaman’ın (rahimehullah) tarifine göre sekiz yüz çeşit günahın cezası sana yazılır, sekiz yüz çeşit günah işlemiş olursun.

Değdi mi? Bir arkadaşına uydun, o arkadaşla birliktelik adına misal namazı yedin o gün. Peki, bu arkadaşlığın, bu dostluğun sana faydası ne o zaman? Yarın seni Allah’ın huzurunda utandıracaksa bunun faydası ne? 

Bunları niye şimdi konu ediniyoruz; burada hepiniz gençsiniz, gençler için bu çok önemli. Arkadaşlığa değer verdiğinizi, kıymet verdiğinizi biliyorum. Arkadaşlarınızı iyi seçin. Arkadaşınız sizden daha muttaki, daha dikkatli olsun, haramdan sakınan olsun, ibadeti düzenli olsun. 

Siz birilerini kazanma işini biraz erteleyin. Nefislerinizi kazanmaya bakın. Cenabı Hak: “ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ - Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saf, 2) buyurur. 

Yani siz kendinizi kazanmadan niye başkalarını kazanmaya kalkıyorsunuz. İslam’ın erdemleri oturmadan, onlar sizde halleşmeden, ahlaklaşmadan, kemikleşmeden niye onları başkalarına söylüyorsunuz, başkalarına tavsiye ediyorsunuz. “ كَبُرَ مَقْتًا عِنْدَ اللّٰهِ اَنْ تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ- Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.” (Saf, 3) buyuruyor. 

Allah’ın yanında bu bir kerihlik olarak, bir eksiklik, bir hata olarak size kâfidir. 

Kendimizi kazanalım… 

Bunun için de kazançlı insanlarla birlikte olalım. Sohbete başlarken söylediğimiz şiirde geçtiği gibi, arif ile eyle sohbet; irfan sahibi insanlarla düş kalk ki; onların sözleri dürr ü mercan, incidir. Sohbetleri mücevher gibidir. Kalbini uyandırır, hareketlendirir, zihnini açar. Senin firaset, basiret sahibi olmana vesile olur.

Cahil ile kılma ülfet; dünyaperest, hodbin insanlarla yakınlık kurma, onlar ile hemdem olma, akıbet can incitir. Sonra canın yanar, pişmanlık duyarsın, nadim olursun da iş işten geçmiş olur.

İşte sen de belki o zaman diyeceksin ki; keşke ben toprak olsaydım. Böyle diyeceğine insan olmaya gayret ederek, yaradılış gayemizle bütünleşmeye çalışalım. 

Elbette ki bu toplumda insan olmakla beraber sosyal varlıklarız, herkesle iç içeyiz… Bazen maslahat gereği insanlarla birlikte olmak, alışveriş yapmak, bir şeyleri paylaşmak gerekir, bu ayrı bir şey; dostluk ayrı bir şey muhteremler. Hayatın gerekliliği paylaşırsın, alışveriş yaparsın, gelirsin, gidersin. Meslek arkadaşın olur, okul arkadaşın olur, iş arkadaşın olur. Ama gönül arkadaşlığı apayrı bir şeydir. Eğer birine ben gönlümü açacaksam onun gönlünde hazine olmalı. Oradan bir şey alabilmeliyim…

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort