JoomlaLock.com All4Share.net

BÜLBÜLLER AYRILMIŞ NAZLI GÜLÜNDEN ÖTME BÜLBÜL ÖTME, GÜL DERTLİ DERTLİ

Başımda dolanan sevdânın yeli,
Ruhumda peyk eden irfânın seli,
Gönlümde hüznüm, maşuğun demi,
Bil, edip eyleyen Kâdir’in eli,
Arayıp pendimi bulmak isterim…
Hâce Hazretleri (kuddise sırruh)

Mecnûn sahrada uyuyakalmış. Rüyasında Leyla’ya kavuştuğunu görmektedir… Oradan geçen Leyla, Mecnûn’un uyuduğunu görür, Mecnûn rüyasında Leyla’sını gördüğü için mutluluktan yanakları al aldır… Leyla onun bu haline hayran hayran bakar. Biraz sonra Mecnûn uyanır, Leyla’yı karşısında görünce yüzünün pembeliği gider, yüzü solgun bir hal alır. Kavuşmuştur Leyla’sına ama yüreğinde bir sancısı vardır.  Leyla, Mecnûn’un bu üzüntüsünü merak eder. Biraz önceki güzellikten eser kalmamıştır. Mecnûn ona, şimdiye kadar sana kavuşma ümidi içimde neşe, huzur oluyordu.  Şimdi ise senden ayrılmanın korkusu düştü yüreğime, der.

Seven korkar… Sevdiğinden ayrı düşmekten, ondan uzaklaşmaktan korkar. Ayrılmanın hüznünü kimler yaşamadı ki… Hz. Adem’le (as) başlar ayrılık… Önce cennetten, sonra Havva’dan (as) ayrıldı. Asıl ayrıldığı Yüce Mevlâ’sıydı.

Dünya ayrılık mekanıydı. Ayrılıkta vuslatı yaşayacaktı insanlar. Hz. Adem (as) belki günlerce ağladı. Sevdiklerinden ayrı kalmanın hüznüyle, pişmanlığıyla ağladı. Ağla kardeşim, gözlerin ve gönlün ağlasın… Hak’tan ayrı düştüğün ne varsa onlara ağla…
Kimileri ayrılınca, beraberliğin değerini anladı… Yanı başındayken nimetler, onların değerini yeterince bilememişti. Irmağın kaynağından su içenler, başka suya nasıl doysun?.. İman, aşk, ilim akan ırmaklar yine akar mı gönüllere?.. Göz görmeyince gönülden uzaklaşılır mı? İnsanı kamil insanı iman, aşk ve ilimle buluşturdu. İnsanı kamilden ayrı kalanlar neyle buluşur acaba…

Hz. Adem’den sonra yine ayrılanlar oldu… Habil bu dünyadan ayrılıp, Rabbi’ne kavuşuyordu. Kabil Allah’ın (cc) rahmetinden, nimetinden ayrılıp nefsinin azabına koşuyordu.

Hz. Yûsuf (as) gidince Hz. Yakub (as) günlerce, aylarca, yıllarca ağladı… Rabbi’nin seçilen bir peygamberinden, kendisinde Rabbi’nin özlemini giderdiği, kendisine Allah’ı hatırlatan biricik oğlu Yûsuf’tan ayrı düşmüştü. Ağlayan gözleri görmez olur… Yûsuf’un kokusu uzaklardan gelir. Seven sevdiğinin kokusunu alır.

Aynı kokuyu Züleyha da almıştı. O da Yûsuf’un geçtiği sokaklarda onun kokusunu almıştı. Dünyanın necis kokusuna alışan bizler, sevgilinin kokusunu nereden alalım. Onlar ki, Yûsuf’un geçtiği caddelerde sabahladılar. Onlar ki Yûsuf’u hatırlatan her şey için neleri varsa feda ettiler… Onlara huzur veren onunla yaşadıklarıdır. Ona ait ne varsa değerlidir. Sevgiyle dolan kalpleri sevgiliye kavuşunca huzura erer.

Bu kalp sevgiliyi anmayacaksa, sinede yüktür… Bu gözler sevgiliyi görmeyecekse, bu kulaklar  onu işitmeyecekse, bu ağızlar onu konuşmayacaksa Kur’ân-ı Kerim’in ifadesiyle; “Summun, bukmun, umyun”laşır. Onlar; sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler…

Allah için seveceğimiz bir Yûsufumuz olsun. Sevgimiz şehvetimizin esiri olmasın. Hz. Yakub’un gözlerini Hz. Yûsuf’un gömleği açmıştı. Sevgiye susamış, sevgiliyi özleyen kalplerimiz ne ile açılır?

Hz. Enes (ra) Peygamber Efendimiz’i (sav) ne zaman özlese, O’ndan (sav) aldığı aynasına bakar, hasretle Peygamber Efendimiz’i seyredermiş. Senin de aynan olsun...  Gönül aynanı temizlersen sen de seyredersin sevdiklerini. Gönül aynanda dünyayı seyredersen yazık edersin ömrüne…

Seven sevdiği için yaşar. Ona kavuşmanın özlemiyle yanar. Hz. Muaz (ra) Yemen’den dönünce hasretinden Peygamber Efendimiz’in (sav) ellerini, ayaklarını öptü. Sevgisinin şiddetinden secde edecekti, müsaade edilmedi. Sevban (ra), Peygamber Efendimiz’den (sav) ayrı kalmanın korkusuyla, hüznüyle hastalanmış, sararıp solmuştu. Ebu Hureyre (ra) hasretinden mescidden öteye gidemez geri dönerdi…

Ashab Peygamber Efendimiz’den (sav) ayrılığa dayanamadı… Canlarını feda edecekleri sevgiliden ayrılınca Medine’de kalamadılar.  Bir gün Bilal-i Habeşi Medine’ye döner, ısrar edilince tekrar ezan okur. Bütün Medine Peygamber Efendimiz (sav) geldi diye mescide akın ederler. O’nunla (sav) geçen hatıralar o kadar canlıydı ki, bu hasrete dayanamadılar. Bu sevgiyle, hasretle Medine’de kalamadılar…

Gönülleri öylesine Rasûlullah aşkıyla yanmıştı ki, gittikleri her beldeyi bu aşk ateşiyle Müslüman eylediler. Seven tembellik edemez, derbeder davranıp kendini harab edemez. Seven sevdiğine hizmet eder, O ‘nun yoluna can fedadır.

Ashab Peygamber Efendimiz’i (sav) gönlünde taşıdı… O’nun sünnetini, ahlakını, anlayışını insanlığa tanıttı, sevdirdi…

Seven baktığı her yerde, andığı her şeyde sevdiğini bulur. Eğer seviyorsan ayrı düşmezsin… “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” buyrulmuş. Bu bir müjdedir müminlere...  Eğer seviyorsan sevgi pınarından, nur çeşmesinden sen de nasiplenirsin… Bu sevgi pınarı, nur çeşmesi bütün müminlere yeter… Yeter ki sen gönül kabını uzak tutma…

“Allah’ım! Sen’den Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıran ameli yapmayı isterim. Allah’ım! Senin sevgini, bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevgili kıl.”

Sevdiklerini bize sevdir, bizi de sevdiklerine sevdir… Amin…

Hâce gel sen hüzünlenme
Şol nazlı yâr hep seninle
Daim çağır “Ya dost!” diye,
Belki şifan verir senin…
Hâce Hazretleri (kuddise sırruh)

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 TEMMUZ SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort