JoomlaLock.com All4Share.net

EFENDİMİZ’İN (SAV) İLK KIZI: ZEYNEP BİNTİ RESÛLULLAH -2

ÇOK SEVEN, ÇOK SEVİLEN EFENDİMİZ’İN (SAV) İLK KIZI: ZEYNEP BİNTİ RESÛLULLAH -2

Hz. Zeyneb annemiz vefat edinceye kadar, bu mücadelesi hep devam etti. Annemiz hem bizzat yaşadıkları zulme hem de çevresinde yaşananlara büyük bir sabırla ve metanetle yaklaşarak elinden geldiğince olaylara doğru bir şekilde müdahale etmeye çalıştı. Büyük acılar çeken ve bunlara daha fazla dayanamayan Hz. Hatice annemiz, Allah (cc) Resûlü'nün (sav) peygamberliğini izhârının onuncu yılında vefat etti. Annesinin vefatı Hz. Zeyneb'i derinden sarstı. Annesinin vefatından sonra yükü biraz daha ağırlaştı. Babasının evine daha sık gidip gelmeye, kardeşleri ile yakından ilgilenmeye ve onlara manevî destek olmaya gayret etti. Tam o günlerde hamile kalan Hz. Zeyneb'in dünyalar güzeli bir oğlu oldu. Annemiz oğlunun doğumu ile büyük fakat buruk bir sevinç yaşadı.


Çocuklarına Ali ismini verdiler. O sırada büyük sıkıntı ve üzüntü içerisinde olan Allah (cc) Resûlü (sav) torununun dünyaya gelişi ile biraz olsun rahatladı. Doğar doğmaz onu kucaklayıp sevdi. Hz. Zeyneb, oğlunu yedi gün emzirdikten sonra, küçük Ali'yi Gâdireoğulları’ndan bir hanıma sütanneye verdi. Ali'nin doğumundan bir yıl sonra da Ümâme ismini verdikleri kızları oldu. Hz. Zeyneb annemiz çocuklarının doğumu ile eşsiz bir duygu tatmıştı. O artık anneydi. Gül yüzlü iki yavrunun biricik annesiydi.


Nihayet emir geldi. Müslümanlar kafileler halinde Yesrib'e hicret ettiler. Kısa bir zaman sonra İki Cihan Güneşi Efendimiz (sav) de Hz. Ebûbekir (ra) ile birlikte Mekke'den ayrıldılar. Müşrikler onları yakalamak için büyük çaba harcadılar. Hatta yakalayana ödül vaat ettiler. Allah (cc), kulunu müşriklerden koruyarak gideceği menzile ulaştırdı. Yesrib’e yerleşerek orayı Medine'leştirdiler. İlk iş olarak İslâm'ın ilk müessesesi mescid inşa edildi. Sonra Mekke ve Medine Müslümanları birbiriyle kardeş ilân edildi. Ensar muhacire kucak açtı. Elindeki mallarını ikiye bölerek, kardeşleriyle paylaştı. Hatta kardeşlerini nefislerine tercih ettiler. Kısa zamanda az, fakat yıkılmaz bir kuvvet oluştu.


Peygamber Efendimiz’in değerli çocuklarından Hz. Rukiyye, Habeşistan'a hicret sırasında kocası Osman b. Aftan ile hicret etmişti. Mekke'de Fatıma, Ümmü Gülsüm, Zeyneb, bir de Peygamber Efendimiz’in (sav) zevcesi Sevde binti Zem'a kalmıştı. Allah (cc) Elçisi, Medine'den, Zeyd b. Harise'yi, ailesinden geri kalanları getirmek üzere Mekke'ye gönderdi. Ne var ki Resul kızı Zeyneb o sırada Müslümanlığı kabul etmemiş bulunan kocası Ebü'l As b. Rebi'nin engellemesiyle karşılaştı ve Mekke'de kaldı. Diğer hane halkı hazırlandılar. Medine'ye doğru yola çıkacak kafileye Zeyd b. Harise'nin karısı Ümmü Eymen Bereketü'l-Habeşiyye, oğlu Üsâme, Hz. Ebûbekir'in oğlu Abdullah da katıldı. Kafile Mekke'yi tam terk etmişti ki kendilerini izleyen azılı müşrik Huveyris b. Nukayr'ın saldırısına uğradı. Saldırı bertaraf edildi fakat devesi ürken Hz. Fatıma yere düşüp incindiği için çok acı çekti. Saldırıyı yapan Huveyris Hz. Peygamber’e (sav) eziyet etmekten zevk alan bir İslâm düşmanıydı. Onun yaptıkları, yıllarca unutulmadı ve bu adam nihayet Mekke fethinde Hz. Ali (ra) tarafından öldürüldü. Bir süre sonra kafile Medine'deydi ama Hz. Zeyneb geride kalmıştı. Ancak Ebü’l-Âs büyük sıkıntılara, müşriklerin sataşma ve hakaretlerine rağmen Hz Zeyneb'i korumuş, kimsenin ona zarar vermesine müsaade etmemiştir. Büyük tarihçi İbn Hişâm, Ebü’l-Âs'ın bu tavrının Allah (cc) Resûlü (sav) tarafından takdirle karşılanıp övüldüğünü kaydeder. Mekke müşrikleri İslâm'ın Medine'de kuvvetlenip yayılmasına da razı olmadılar. Bin kişilik bir kuvvet hazırlayarak Medine üzerine yürüdüler. İki Cihan Güneşi Efendimiz (sav) de ashabını toplayıp istişareler yaptı. Mekkeli müşrikleri şehrin dışında karşılamak üzere Medine'den çıktılar. Bedir’de karargâh kurdular. İki taraf Bedir’de karşı karşıya geldi. Bu İslâm'ın ilk savaşıydı. Bu savaşta akrabalar; dayı-yeğen, baba-oğul karşı karşıya geldiler. Teke tek başlayan savaş birden alevlendi. İki ordu birbirine girdi. Müşrikler müthiş bir bozguna uğradı ve kaçışmaya başladı. Allahu Teâlâ (cc)  melekleriyle Peygamberi’ne yardım etti. Görünmeyen ordular devreye girdi. Birçok ganimet ve esir alınarak savaş Müslümanların zaferiyle sonuçlandı. Asıl önemli husus pek çok esirin alınmasıydı ve zorla savaşa sokulan Ebü'l-Âs da esirler arasında idi.

Peygamber Efendimiz (sav) esirler hakkında ashâbıyla istişareler yaptı. Fidye karşılığında bırakılmalarına karar verildi. Esirlerin ailelerine bu haber erişince hepsi fidyelerini göndermeye başladı. Hz. Zeyneb de aynı hazırlığa girişti ve gereken fidyeyi vererek kocasını kurtarmak için Medine'ye adam gönderdi. Hz Zeyneb'in gönderdiği fidye bedeli annesi Hz. Hatice (ra) annemizin kendisine düğününde taktığı gerdanlıktı. Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav) gerdanlığı görünce tanıdı ve mahzun oldu. Hüznünü anlayan ashâbı kiram: “Ya Resûlullah! Sizi böylesine üzen nedir?” diye sordu. Efendimiz de: “Bu kolyeyi Hatice kendi eliyle Zeyneb'in boynuna takmıştı. Eğer uygun görürseniz bunu sahibine iade edelim!” buyurdular. Hep bir ağızdan ashâbı kiram: “Hemen, derhal Ya Resûlullah! Yeter ki siz üzülmeyin.” dediler. Ebü’l-Âs da fidye ödenmeden esirlikten kurtulmuş oldu. Kolye ve parası kendisine iade edildi. Yalnız bir şart ileri sürüldü. Mekke'ye vardığında Zeyneb'i Medine'ye gönderecekti. Zira âyeti celile gelmişti. Mümtehine sûresi 10. âyette mealen: “İnanan kadınlar, kâfirlere (artık) helâl değildir. Kâfirler de mümin kadınlara helâl olmazlar.” buyrulmaktadır.

Bu anlaşma zordu zor olmasına ama Ebü’l-Âs, mert ve dürüst bir kimseydi. Verdiği sözü tutardı. Ebü’l-Âs eşinden ayrılacağına çok üzülüyordu ve “Ayrılığına bir an dahi tahammül edemediğim hatunum. Bu defa yıllardır geciktirmeye çalıştığım ayrılık acısı kapımıza dayandı. Artık seni burada tutma ümidim tamamen yok oldu. Bedir’e lanetli Mekkeliler yüzünden katıldım, cezasını da çekiyorum. Babanın dinine girmene rağmen seni yanımda tutmamın bedelini de hasret acısıyla çekeceğim." demiştir.

Hz. Zeyneb annemiz hâlâ onun Müslüman olacağına dair güçlü bir duyguya sahipti ve ümidini hiç kaybetmemişti. Son defa teklifini tekrarladı: “Ey Ebü'l-Âs! Ne olursun inadından vazgeç. Bu hâlin bize hiçbir fayda getirmiyor. Hak dinin İslâm olduğunu artık sen de biliyorsun. Ne olur benimle birlikte sen de gel. Mekkelilerin ne söylediğinin hiçbir önemi yok. İnsanların en şereflisi olan Babama bile neler yapıldı ve söylendi. Bunlar O’nun değerinde bir azalmaya sebep olabildi mi? Hayır! Niçin kendini bu şereften mahrum bırakıyorsun. İnansan da inanmasan da senin Rabbin olan Allah’ı (cc) tanımak, kul olarak senin de vazifen değil mi? Bizi bugüne kadar bir arada tutan, bin türlü tehdit ve tehlikeden koruyan o değil mi? Artık vade doldu, ne Babamın ne de Allah’ın (cc) bu hâlimize müsamahası var. Ben dinimden dönmeyeceğime göre kalan son çare senin Müslüman olman. Yoksa birbirimize ebediyen elveda diyeceğiz."

Ebü'l-Âs bağrına taş basıyordu, cümleler boğazında düğümleniyor, dilinin ucuna kadar gelen kelimeyi şehadet rüzgâra kapılıp uçuyordu. Bu ne kadar büyük bir imtihan ne büyük bir acı ne şiddetli intikamdı. Verdiği sözü yerine getirirdi. Hz. Zeyneb annemiz eşyalarını toparlayıp hazırlığını tamamlayınca anneciğinin kabrini ziyaret etti. Kızı Ümame ile birlikte kabrin başına vardı. Gözyaşları içinde, hıçkırıklarla dualar ederek anneciğine veda etti. Bütün bu hazırlıklar sırasında gözünün ucuyla eşini kontrol ediyordu. Onun dudakları ara sıra kıpırdıyor ama sesi çıkmıyordu. Gözleri buğulanmış, kaşları çatılmış, sımsıkı kapalı dudakları gayr-ı ihtiyari dilinden dökülecek kelimelere hâkim olmaya çalışır gibiydi. Ebü’l-Âs'ın fidye bedeli biricik eşi olmuştu. Ebû Sufyan'ın karısı Hind annesini ziyaretten dönen Hz. Zeyneb annemizin karşısına çıktı: “Ey Muhammed'in kızı, sen burada babandan ayrı kaldığın sürece bizim gücümüzdün. Şimdi gidersen Mekke daha da zayıflayacak, tabii kocan da. Onu nasıl bırakıp gidiyorsun? Seni burada rahat ettiremedik mi? Sen bakma o birtakım haylazların yaptığına? Bütün Mekkeliler seni sever ve sayar. Gel vazgeç, gitme. Bir gün gelecek Muhammed de yaptıklarına pişman olacak. O da Mekke'ye dönmek isteyecek, o zaman nasıl yüzü olacak? Ya sen? Ya sen Zeyneb hangi cesaretle Mekke'ye geleceksin?”

Hz. Zeyneb annemiz:“Ey Hind senin babama olan kinini çok iyi biliyorum. Beni sevdiğine dair söylediklerin ise hakikat değil. Evet, yüreğim yaralı. Ama Mekke'den değil eşimden ayrıldığım içim. Ancak Allah’ın (cc) emri ve rızası benim için bunların hepsinden daha önemli. Var sen işine git ey Hind beyhude emek harcıyorsun.”

Hz. Zeyneb annemiz, Hind’i kısılmış gözleri ile arkasından bir şeyler mırıldanır hâlde bırakıp yoluna devanı etti. Annemizi almak için yine, Zeyd b. Harise gelecekti ve nihayet Mekke'ye ulaştı. Gündüz gözüyle teyzesinin oğlu Kinane onu Mekke dışına çıkarıp Zeyd b. Harise'ye teslim edecekti. Zira bu yolculuğa itiraz edecek kimsenin olabileceğini düşünmüyorlardı. Eşyaları deveye yüklendi. Önce Hz. Zeyneb sonra da kızı Ümame deveye yerleşti. Kinâne deveyi kaldırdı ve hareket ettiler. Buluşma yerine henüz varmamışlardı. Ne var ki Hind yapacağını yapmış, Mekkelileri kandırmıştı. Peygamber Efendimiz’in (sav) adını duymaya bile tahammülü olmayanlar kızı için iki dünyayı bir araya getiriyorlardı. Elbette bu Hind'in hile ile Hz. Zeyneb annemizi kandırmaya çalışırken söylediği gibi onu çok sevdiklerinden değil, Peygamber Efendimız'e (sav) karşı ellerinde bulundurdukları çok değerli bir kozu kaybetmekten dolayı idi. Azılı müşrikler haberi duyunca peşlerine düşmüş ve onlara Zîtuva mevkisinde yetişmişlerdi. Habber b. Esved bütün kiniyle, öfkesiyle ve var gücüyle deveye saldırdı. Deveyi ürküttüler. Hevdecin bağlarını kesip yere düşürdüler. Hz. Zeyneb annemiz ve kızı yere yuvarlandı ve annemiz yaralandı. Etraflarını çeviren çokluğa karşı bir kadın, bir çocuk ve bir adamın yapabileceği çok şey yoktu. Buna rağmen Kinâne saldırganlarla çarpışmaya hazırlandı. Sadağındakı bütün okları yere döküp haykırdı... 

 

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 KASIM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort