JoomlaLock.com All4Share.net

EHLİ SÜNNET ÂLİMLERİNİN RABITA HAKKINDAKİ DELİLLERİ -3

Rabıta konulu yazımızın son kısmında ilk iki yazımızın bir hülasasını yaparak sonuçlandıracağız. İnşaallah…
Büyüklerimizin kibarı kelamlarından ve delillerinden şunları anlıyoruz:
1-Rabıta tasavvuf yoluna girerek bir kâmil mürşidin terbiyesine giren mü’minin mürşidinden istifade edebilmesi için onun ruhaniyetine yönelmesidir. Terakki için bu şarttır. Kendisine verilen zikirlerin manasına erebilmesi için her an mürşidinin ruhaniyetinden istimdad etmelidir. Bunun oluşması, için Nakşibendî büyükleri “Bir saat zikir çok, yirmi dört saat rabıta azdır.” buyurmuşlardır.
2-Rabıta fıtri bir hadisedir. Her insan kendine örnek aldığı şahsa veya bir mesleğin üstadına benzemek için gayret eder. Yaptığı her işi veya ameli örnek aldığı insan gibi yapmaya çalışır. En bariz örnek; çocuğun en iyi baba olarak kendi babasını görüp ona benzemeye çalışması gösterilebilir.
3-İşte, insan mürşidinin ruhaniyetine yönelir ve onu örnek alırsa onunla aynîleşir. Her yaptığını onun yaptığı gibi yapmaya çalışır. Çünkü yoğun bir şekilde mürşidine yönelen müride mürşidinden akseden füyuzat onu kaplar. Artık müridin iradesi mürşidin iradesiyle aynîleşir ve onun yaptığı her şey mürşidinin hoşnut olduğu olur.
4-Rabıta sadece ilmiyle âmil, kâmil-i mükemmil bir zata yapılırsa faydalı olur. Her, “Ben mürşidi kâmilim” diyene rabıta yapılmaz. Çünkü rabıta yapılacak zat en az fenafillâh makamına erişmiş olmalıdır. Aksi takdirde araya nefisler girebilir. Müridde füyuzatın nurları yeri-ne nefsi emmarenin iğvaatları açığa çıkabilir.
5-Hz. Yusuf (aleyhisselam) kıssasında Hazreti Yusuf’un Zeliha’ya meyleder gibi olması karşı-sında Yusuf Suresi 24. ayeti kerimede geçen “Burhan” kelimesinin manası olarak âlimlerimiz Yakub aleyhisselamın elini ısırır şekilde görünmesidir, buyurmuşlardır. Uzaklardan Yusuf aleyhisselamı ikaz etmesi Cenâbı Hakk’ın bir koruması ve peygamberlerine ve veli kullarına ikram ettiği bir haslettir. Bu sayede mürşidi kişiyi uzakta da olsa irşad edebilme ve ikaz edebilme imkânını müridine sağlamış olur. Bununla ilgili tevatür derecesinde sağlam menkıbeler büyüklerimizin eserlerinde mevcuttur.
6-Velilerin ruhaniyetleri birkaç surette zahir olabilir. Bu o velinin her bir müridi için ayrı olabilir. Hepsiyle ayrı ayrı ilgilenebilir. İşte mürşidine rabıta yapan salik de kendisiyle sürekli birlikte olan ruhaniyetle irtibat sağlamış olur. Çünkü o ruhaniyet, mürşidin ruhaniyetinin aslından farkı yoktur.
7-İbni Abbas’ın (radıyallahu anh) aynaya bakarken kendi sureti yerine Efendimiz’i (sallallahu aleyhi vesellem) görmesi başka bir örnektir. İşte aynîleşmenin başka bir boyutu da budur. Bazı ilim talebelerinin hocalarına çok sevgi ve ilgi beslemelerinin sonucunda bu hali yaşadıklarını yani aynaya baktıklarında hocalarını görür gibi olduklarını, konuşurken seslerinin hocalarının sesi gibi çıktığını duymuşuzdur. Hatta bazı büyüklerin halifelerinin kemale geldiklerinde suretlerinin bile mürşidlerinin suretlerine benzediği yine tasavvuf eserlerinde anlatılır.
8-Efendimiz’le (sallallahu aleyhi ve sellem) irtibat kurmak, ondan feyiz almak nasıl mümkün ise evliyaullah hazeratıyla da irtibat kurmak, feyz almak mümkündür. Çünkü onlar Efendimiz‘in (sallallahu aleyhi vesellem) kâmil varisleridir. Elbette ki bu veraset nübüvvet hariç her türlü özellikte mümkündür.
9-Son olarak Ehli Sünnet âlimlerinin tamamına yakını ve evliyaullah hazeratının tamamı rabıtanın var ve gerekli olduğu üzerinde icma etmişlerdir ve bu 1400 senelik bir uygulamadır. Bazıları bunu bilinçli olarak yaparlar, bazıları da bilmeden uygularlar. Bu, bugün de aynıdır.
Başta da belirttiğimiz gibi bu bir vakıadır. Bizim güneşe gözümüzü kapatmamız, güneşi yok etmez. Bir şeyin yanlış uygulanması onu inkâr etmemizi gerektirmez. Evet, günümüzde birçok İslamî değerlerimiz yok edilmeye çalışılırken, bazıları yozlaştırılmaya çalışılırken, tasavvufî terimler ve uygulamalar da yanlış veya eksik yapılabiliyor. Biz bunlara bakarak İslam’ın takva ölçüsünde yaşanmasına öncülük eden tasavvufî ekolleri toptan reddetmemiz doğru olmaz. Şurası unutulmamalıdır ki, gerçek bir mürşidi kâmile intisab ederek ona rabıta yapan mü’minlerin ekser çoğunluğu zamanın fitnelerine ve isyanlarına kanmamışlardır. Hiçbirinin amellerinde eksilme olmamıştır. Hatta tasavvufî ekolleri inkâr eden Müslüman kesimlerin yapamadıkları ibadet ve taati de onlar yaparak, Ümmeti Muhammedin hatalarına kefaret olmuşlardır. Buradan da anlıyoruz ki, insanı kâmiller bizlere rabıtayı tavsiye ederek aslında bizlere müttaki yaşamın talimini yaptırıyorlar.

Son olarak ehli rabıtaya birkaç âcizane tavsiyede bulunarak konumuzu hitama erdiri-yoruz: Öncelikle bilmemiz lazımdır ki, rabıta bir ibadet değil fakat ibadetleri ihlâsa erdiren bir uygulamadır. İkinci olarak, yapılan amel özel bir ameldir. Ümmetin tamamının cemaatle yaptığı bir ibadet gibi değildir ve herkesin anlamaya mecbur olduğu bir olgu değildir. İbadet gibi düşünsek bile nafile ibadet gibidir. Nafile ibadetlerin de gizli yapılması efdaldir. Bunun camilerde herkesin göreceği yerlerde yapmak hem riyaya, hem de fitneye sebep olabilir. Bunlara da dikkat etmemiz gerekir. Çünkü büyüklerimiz buyurmuşlar ki, “Tasavvuf iki kişi arasında yaşa-nan manevi ilişkidir. Üçüncü kişi fazladır.” Bizim ehli rabıta olduğumuzu herkese göstermemiz uygun olmaz.
Üçüncü olarak, ilk yazımızda da belirttiğimiz üzere rabıta, sadece surete yönelmek değildir. Asıl rabıta her halimizde mürşidimizin bizden hoşnut olacağı halde olmaya gayret etmektir. Mademki mürşidimizin ruhaniyeti Cenâbı Hakk’ın (celle celaluhu) izniyle bizimle beraberdir. Onu Hakk’a karşı mahcup edecek amellerde bulunmamak önemlidir. Düşünelim ki, biz her gün rabıta yapıyoruz, fakat faizle kredi almaktan hiç çekinmiyoruz. Yediğimiz içtiğimize dikkat etmi-yoruz. Sahabe Efendilerimiz elbette ki en güzel rabıtayı Efendimiz’e yapıyorlardı. Fakat onlar buyuruyorlar ki, “Biz bazen bir şüpheliye düşmemek için yetmiş helali terk ederdik.” Şimdi biz şüpheliyi bir tarafa bırakalım haramlardan, günahlardan ne kadar uzak kalabiliyoruz. Bu bizim rabıtayı anlamadığımızı ya da rabıtaya ehil olmayan insanlara rabıta yaptığımızı gösterir. Çünkü her şeyin bir sağlaması vardır. Gerçek bir mürşidi kâmile murabıt olan mürid değil haramlar, şüphelilerden bile yırtıcı bir aslandan kaçar gibi kaçmalıdır.
Bu düşüncelerle yazımızı bitirirken hepinizi Allah’a (celle celaluhu) emanet ediyoruz.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 ARALIK SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort