JoomlaLock.com All4Share.net

EZELDEN EBEDE AHDE VEFA

ezelden ebede ahde vefa

Ezelden Ebede Ahde Vefa - Nurten Özen

Sayı : 113 - Mayıs 2017

 

Ezelden Ebede Ahde Vefa

 

Hamd alemlerin Rabbi, asla vadinden dönmeyen yüce Rabbimize; salatu selam el-Emin olan Efendimiz’e, O’nun aline ashabına etbaına, ekmeli varislerine olsun. 

Ahd, söz vermek; vefa da sevgide sebat etmektir. Cenabı Hak Kur’an-ı Kerim’in birçok ayet-i celilesinde; ahdi ilahiyyeye riayet, ahitlerine vefa edenleri medhü sena ve ahitlerine vefa gösterenlere de kendisinin vefa buyuracağını emir buyuruyor. Bu ahdü misakın Bezm-i Elest’te umum ruhlarla olduğu naslarla sabittir. Efendimiz (sav): “Ahdi olmayanın imanı yoktur.” buyurmuştur.

Bir zamanlar Allah Teala insanlara: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sormuştu. Onlar da “Evet Rabbimizsin, biz buna şahidiz!” demişti.

Hz. Ömer Efendimiz Hacer’ül Esved’i öperken “Ey Hacerü’l-Esved! Ben bilirim ki sen bir taşsın. Fakat ne yapayım ki Hz. Rasul-ü Ekrem’in seni öptüğünü gördüğüm için seni öpüyorum!” diye buyurmuş ve Ömer’in (ra) bu beyanını Hz Ali (ra) efendimiz işittiği zaman: “Ya Ömer! Hacerü’l-Esved senin dediğin gibi değildir. Cenabı Hakk’ın bizimle olan ahdi ilahisi bu Hacerü’l-Esvedi’n içerisindedir. Kıyamet günü bunu bize izhar edecektir.” diye buyurur.

Erzurumlu Osman Bedrüddin hazretleri: “Evliyaullahın elini öpmek de bu kabildendir.” buyuruyor. İnsan tevbe edip bir yola intisap etmekle elest bezminde verdiği sözü yenilemiş olur.

Bir gün Peygamber Efendimiz, Muaz İbn Cebel’e: “Söyle bakalım! Allah’ın kullar üzerinde, kulların da Allah üzerinde ne hakkı vardır, bilir misin?” diye sordu;O da bir sahabi inceliğiyle;

“Allah ve Rasulu daha iyi bilir!” dedi.

O zaman Allah’ın sevgili elçisi sorduğu soruyu şöyle cevapladı:

“Allah’ın kulları üzerindeki hakkı; sadece O’na kulluk edip O’ndan başkasını ilah edinmemesidir. Kulların Allah üzerindeki hakkı ise bir başka varlığı ilah yerine koymayan kullarına azap etmemesidir.”

Allahu Teala biz insanları tek başına değil, birlikte yaşamamız için yaratmıştır. Bir arada yaşamanın gereği olarak insanlar birbiriyle ticaret yapar, anlaşmalar, sözleşmeler yapar, borçlanır, evlenir.

“Cenabı Hakk da onlardan yaptıkları anlaşmaların, sözleşmelerin gereğini yerine getirmelerini ister.” (Maide 5/1)

“Allah’a söz vermek anlamına gelen anlaşmalara, sözleşmelerine ve ettikleri yeminlere sadık kalmalarını arzu eder.” (Nahl 16/91)

“İnsanın verdiği sözden dolayı sorguya çekileceğini hatırlatır.” (İsra 17/34)

İnsanlarla yapılan her türlü anlaşma ve sözleşmelerin Allah’a söz vermek anlamına gelmesi müslümanı düşündürmelidir.Şunu hiç unutmamalıyız; sözünde durmak müminin, caymak münafığın özelliğidir. (Buhari, İman, 106)

Mümin; münafığa benzemekten şiddetle kaçınmalı, verdiği sözü tutup ettiği vadi mutlaka yerine getirmelidir. O zaman ödülü de büyük olacaktır.

Çünkü sevgili Peygamberimiz şu konulardaki tavsiyesini tutana cenneti garanti etmiştir. Bunlar:

Konuştuğu zaman yalan söylememek, vaadinden dönmemek,

Emanete hiyanet etmemek, gözünü, elini ve cinsel organını haramlardan korumak.

Peygamber Efendimiz, kendisinden bir şey istendiği vakit, elinde varsa hemen verirdi. Elinde yoksa ilk fırsatta vermek üzere vaatte bulunurdu. Birine söz verince de, her ne pahasına olursa olsun yerine getirirdi.

Hz. Ebubekir (ra) O’nun bu özelliğini çok iyi bilirdi. Halife olduğu günlerde Bahreyn’den çokça mal gelince ashab-ı kiramı topladı ve onlara: “Hz. Peygamber içinizden birine ilerde vermek üzere vaadde bulunmuş muydu?” diye sordu. Bazılarına “Elime mal veya para geçerse sana yardım ederim!” dediğini öğrendi ve Allah’ın Elçisinin onlara olan vaadini yerine getirdi.

Peygamber Efendimiz’in haber verdiğine göre: “Kıyamet günü, sözünde durmayan kimsenin arkasına bir bayrak dikilecek, vefasızlığının derecesine göre o bayrak yükseltilecek ve: “Bu bayrak falan adamın gösterdiği vefasızlığının işaretidir!” diye ilan edilecek; ne yazık ki en vefasız kimseler kamu yöneticileri arasından çıkacaktır.” (Buhari, Cizye, 22)

Allah Teala’nın, kıyamet günü kendilerine yakınlık göstermeyeceği üç gurup insandan biri: “Vallahi, billahi!” diye and içtikten sonra sözünden cayanlardır. (Buhari, Büyü, 10)

İsmail Hakkı Bursevî hazretleri Ruhu’l Beyan’ında bu bahse dair şu fıkrayı nakil buyuruyor:

Geçmiş zamanda Numan ibni Münzir namında bir Arap emiri var imiş. Senenin bir gününde sabahleyin erken ilk olarak kime tesadüf ederse ona ikram eder ve diğer bir gününde de gece kime tesadüf ederse onu da idam ettirirmiş. Bu idam gününde, o gece badiyeli bir araba tesadüf ederek onu yakalattırır. Ve yakalattığı o Araba: Ne cesaretle bu gece kendisine göründüğünü sorar. Arap cevaben: “Ben zaten canımdan usanmışım, ancak çocuk-çoluğumun nafakasını tedarik için buraya gelmiştim.Müsade et de onlara bir şeyler tedarik ederek götürüp vereyim. Geri dönerim.O zaman beni katlettir!” der. Emir Arab’tan kefil ister, arab da bir kefil göstererek gider. Dönüş için Arab’ın bildirdiği müddet sona erer, fakat Arab gelmez. Bunun üzerine kefilini katlettirmek üzere Emir hazırlık yapar. O sırada Arab da gelir. Emir taaccüb eder ve bunların birbirlerini tanıyıp tanımadıklarını sorar. Tanımadıklarını bildirirler. Emir Arab’a: “Gidip kurtulmuş iken niçin geldin?” diye sorar. Arab da gelirim diye ahdetmişdim, dinim beni ahde vefaya sevk etti, der.

Emir biraz teemmül ettikten sonra; “İkiniz de gerek sehada ve gerekse ahde vefada birbirinizi geçtiniz. Bana bir şey bırakmadınız ki ben de onu yapayım. Ben de bundan sonra bu katil gününü kaldırıyorum!” der ve bunları affeder.

Büyüklerimiz buyuruyor ki: “Öl söz verme, öl sözünden dönme!”

Evet, insanın gerek halk ile gerekse Halık ile olan ahdine vefa etmesi gerekir.Böyle olursa, umulur ki Rabbimiz de bizim hakkımızdaki gazabını rahmete tebdil eder. Vaadinde hiçbir zaman hulf etmeyen Rabbimiz ezelden ebede ahde vefa etmemizi nasibi müyesser eylesin.

Amin.

 

Yazar: Nurten ÖZEN

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort