JoomlaLock.com All4Share.net

HZ. HAMNE BİNTİ CAHŞ (ra)

Hz. Hamne binti Cahş, Resulûllah Efendimiz’in (sav) baldızı, Medine’de ilk Kur’an hocalığı yapan, Uhud’da şehit düşen ve İslam’ın ilk öğretmeni Hz. Mus’ab b. Umeyr’in hanımı...

Hz. Hamne, Cahş b. Riab b. Ya’mer’ün kızıdır. Annesi Peygamber Efendimiz’in (sav) halalarından Ümüyme binti Abdülmuttaliptir. Hz. Hamne Resulûllah Efendimi’zin (sav) hanımlarından Hz. Zeyneb binti Cahş’ın da kız kardeşidir. Bu cihetle de Efendimiz’in (sav) baldızı olmaktadır.

Hz. Hamne, Allah Resulü’ne (sav) ilk beyat eden hanımlardandır. Mekkeli müşriklerin zulümlerine direnen, imanlarından taviz vermeyen o eşsiz yiğitlerden biri olan Hz. Hamne ayrıca Medine’ye hicret eden ilk hanım sahabelerdendir.

Hz. Hamne Hz. Mus’ab b. Umeyr ile evlendi. Hz. Mus’ab b. Umeyr Mekke’nin en yakışıklı delikanlısı ve en zenginlerinden biriydi. İslam’ın nuru önce gönüllerini sonra evlerini aydınlatarak mutlu bir hayat yaşadılar. Bu mutluluğun meyvesi olarak bir kız çocukları dünyaya geldi. Birbirlerine her konuda destek oldular. Müşriklerin işkencelerine birlikte karşı koydular. Mekke’nin zenginlerinden oldukları halde imanları için imanın olmazsa olmazlarından olan infakta bulunarak ailelerini, vatanlarının ve serveti terk ederek Medine’ye hicret ettiler. Bildiğimiz gibi infak iki türlüdür. Zenginlerin infağı bir de kamil insanların infağı. İkincisinde kalpten Allah’tan (cc) gayri her şeyi çıkartmak var. Hace Hazretleri sohbetlerinde buyurduğu üzere infakta derecat var ve infakta vuslat var. Bu mübarek aile her iki infağı da hakkıyla yerine getirerek imanlarını öyle güçlendirdiler ki zahirdeki sıkıntılar onlar için sanki sevgilinin cilvesi gibi geldi. İnsanın yaşantısı inancı üzeredir. Hz. Musab b. Umeyr ve Hz. Hamne’nin inançları hallerine öyle güzel yansımıştı ki onlar Efendimiz (sav) Medine’ ye teşrif etmeden adeta sağlam bir zemin hazırladılar. Hz. Musab b Umeyr’in sohbetleri nurdan bir ok gibi gönüllere öyle isabet ediyordu ki Medine onlara hayran kalmıştı. Nezâketi, muhabbeti tevazu ve merhametiyle Medineliler’in gönüllerini İslam’a ısındıran bir tebliğ eriydi. Hurma bahçeliklerinde dolaşarak sohbet eden ve insanlara yeni gelen Kur’an ayetlerini öğreten bir dava adamıydı. Adeta Medineliler şöyle diyordu; talebesi böyle güzel bir insan, acaba bunların öğretmenleri nasıldır. Tabiri caizse o öğretmen kâinat güneşimiz, varlık sebebimiz Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav). Bizler talep edenlerden olabilsek yani talebeliğimizi unutmasak yardım gelecektir inşaallah. Çünkü buyrulduğu üzere müfredat değişmez sadece öğretmenler değişmekte. Demek ki eksiklik bizim talebeliğimizde.

Medinelilerin Müslüman olmasıyla hizmetleri kolaylaşmış ve güzel bir ortam oluşmuştu. Sonunda Peygamber Efendimiz’in (sav) hicretiyle Medine tam bir İslam yurdu haline gelmişti. Hz. Mus’ab bin  Umeyr’in İslam’ı tebliğdeki heyecanı, aşkı, muhabbeti, hassasiyeti ve gayreti ümmetin tebliğ erlerine bir çığır açmış ve örnek alınacak en güzel bir davranış olarak bizlere kadar ulaşmıştır.

Hz. Mus’a bin Umeyr, savaş meydanlarının da korkusuz kahramanıydı. Özellikle Uhud’da gösterdiği yiğitlikler dillere destandı olmuştu. Uhud günü Müslümanlar için çok çetin geçmiş bir imtihan sahnesi olarak adeta ibretlerle dolu bir tarih yazılmıştı.

Peygamber Efendimiz’in (sav) amcası Hz. Hamza, Medine’nin ilk Kur’an muallimi Hz. Mus’ab gibi nice sahabeler şehadet şerbetini orada içmişlerdi. Uhud’un bekçisi olarak bedenleri o meydanda kalmış, ruhları orada Yüce Rabbimiz’e uçmuştu. O gün Rasulûllah Efendimiz’in (sav) şehit edildiği şâyiası da çıkmıştı. Bu haber Medine’ye ulaşınca, savaş gerisinde kalan hanım sahabeler cepheye koştular. Hz. Hamne binti Cahş da bunlar arasındaydı. Müslüman hanımlar Uhud’a doğru yaklaşınca Resulûllah Efendimiz (sav) hakkında duyduklarının yanlış olduğunu öğrendiler. Onun sağ salim olduğuna çok sevindiler. Bu arada İslam ordusunun Medine’ye hareket ettiği haberini aldılar. Yol kenarlarında beklemeğe başladılar. İlk karşılaştıkları mücahitten haberler almağa çalıştılar. Merak içinde savaşa katılan yakınlarını sordular. Fakat ashab-ı kiramdan kimse cevap vermek istemiyordu. Sadece Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) soruları cevaplıyordu. Evet, artık sıra Hz. Hamne binti Cahş’a gelmişti. Resulûllah Efendimiz (sav) onu görünce hislendi ve hüzünlü bir şekilde onu karşıladı. Nasıl cevap verilecekti? Kocası, kardeşi ve dayısı şehit olmuşlardı. Rahmet ve Şefkat Peygamberi Efendimiz (sav) kederli bir şekilde ona doğru yöneldi ve:

“Ey Hamne! Sabret ve Allah’tan sevap bekle!” buyurdu. O da:
“Kimin için sabredeyim ya Rasulûllah!” dedi. Efendimiz (sav):
“Dayın Hamza için” buyurdu.

Kadere teslim olmuş Hz.Hamne derin bir tevekkülle: “İnna lillâh ve innâ ileyhi râciûn = Bizler Allah’ın kullarıyız ve O’na döneceğiz Allah ona rahmet ve mağfiret etsin” dedi.

Peygamber Efendimiz (sav) tekrar:
“Ey Hamne! Sabret ve Allah’tan sevabını bekle!” buyurdu. O da:
“Kimin için Ya Resulullah!” diye sordu. Efendimiz (sav):
“Kardeşin Abdullah İbni Cahş için” buyurdu. Hz. Hamne yine sabır ve metanet içerisinde, “İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn” dedi ve ona da: “Allah rahmet ve mağfiret etsin” diye dua etti.

Peygamber Efendimiz (sav) üçüncü kez:
“Ey Hamne! Sabret ve sevabını Allah’tan bekle!” buyurdu. O da:
“Kim için ya Rasulûllah!” diye sordu. Efendimiz (sav) derin bir hüzün içerisinde:
“Mus’ab b. Umeyr için” buyurdu. Sevgili beyinin ismi geçince Hz. Hamne’nin hali birden değişiverdi ve: “Vay benim başıma gelenlere!” diyerek ağlamağa başladı. Yetim kalan çocuklarını düşündü. Onun bu derin acısına dayanamayan Rahmet Peygamberi Efendimiz (sav) Hz. Hamne’yi teselli sadedinde şu iltifatta bulundu:

“Hiç şüphesiz kadının yanında beyinin ayrı bir yeri vardır. Kadınlarda kocalarına karşı ayrı bir bağlılık vardır. Hz. Hamne dayısının, kardeşinin vefatına dayanabildi. Fakat kocasının vefatını duyunca metânetini koruyamadı” buyurdu. Hz. Hamne ve çocukları için Allaha dua etti.

Hz. Hamne sevgili beyi Hz. Mus’ab’ın ayrılığına dayanamadı. Fakat kadere de itiraz etmedi. Efendimiz’in (sav) duasıyla sakinleşmeğe çalıştı. Allah’a (cc) tevekkül ederek hayatını devam ettirdi. Bu dünya imtihanlar yeriydi. İmtihanlar ne kadar çetin olursa olsun sabırla ve kadere rıza ile dayanmak gerekliydi. Gerçek huzur ancak Allah’a (cc) sığınmakla, O’na tevekkül ile kazanılabilirdi. Ashab-ı Kiram’ın cümlesi sabır, sebat ve tevekkül ehliydi. Kadere rıza onların şiârıydı.

Hz. Hamne binti Cahş daha sonra Hz. Talha bin Ubeydullah ile evlendi. Ondan da Muhammed ve İmran adında iki oğlu oldu. Vefat tarihi bilinmeyen Hz. Hamne binti Cahş’ın Peygamber Efendimiz’den (sav) hadis rivayet ettiği de nakledilir.

Rabbim şefaatlerine nail eylesin, amin
Selam ve dua ile,

Yararlanılan Kaynaklar:
Mehmed Emre, Büyük İslâm Kadınları ve Hanım Sahabeler, Çelik Yayınevi, İstanbul
M. Asım Köksal, İslam Tarihi 3-4, Işık Yayınları, İstanbul, 2008

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2013 EYLÜL SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort