JoomlaLock.com All4Share.net

KURBANDAKİ GAYE TEVHİDİ AÇIĞA ÇIKARMAKTIR

kurbandaki_gaye_tevhidi_aciga_cikarmaktir

Kurbanın Sebebi

Günümüzde kurbanla ilgili değişik zamanlarda ve değişik yerlerde yapılan konuşmaları dinliyoruz. Fitnevizyonda da değişik kanallarda kurban tartışılıyor. Kurbanın ibadet olma yönü bir taraf, her ibadette bir gaye, bir hikmet olmalı. Cenâbı Hak –hâşâ– boşa bir şeyi emir buyurmamış. İbadetlerin bir gayesi olmalıdır ve Cenâbı Hak tarafından daha sonra o gayeye, o hikmete uygun illetler vaaz edilmiştir. Önce hikmeti, amacı belirlemiştir sonra o amaca uygun vasıtaları, sebepleri, usulleri vaaz etmiştir.

Kurbanın da bu ana-temel ilkesine, “Niçin kurban kesmek vaciptir?” konusuna değinilmiyor. Buraya değinilmediğinde de mevzu yarım kalıyor. Fiil işleniliyor ama sebebi bilinmeden. Bu sebeplere bakınca, Cenâbı Hak: “Ne bunların kanı ne bunların eti bana ulaşır.” buyuruyor. Burada Allah’a ulaşacak olan şey sizin takvanızdır. İbadet olan yönü aslında budur. Kesmek bir ibadet değildir. Kesmek fiili, fiil olarak zulümdür. Allah böyle bir zulümden berîdir. Hiç kimse böyle bir fiili Allah’a isnat edemez. İbadet olan kısmı, o kurbanla ulaşılmak istenilen takvadır.

O takva nasıl elde edilir?.. Malum bütün semavî dinlerin üç temel esası var: Tevhid, risâlet ve ahiret. Bütün dinler, sacayağı gibi bu üç temel esas üzerine oturtulmuştur. Kurban kesme de tevhidle alakalıdır. Tevhidi tamamlayıcı bir unsurdur. İnsan bununla dinini tamamlar. Yani dinini kemale erdirir. Bunu bugün de görüyorsunuz. İnsan kalbi Allah’tan uzaklaştıkça, Allah’tan gafil oldukça değişik şeylere yönelmekte ve yöneldiği şeyleri yönelişine göre bazen kutsamakta. Ona uluhiyyet isnat edebilmekte. Bu şahıs olabiliyor, kurum olabiliyor, eşya olabiliyor... Tarihte de bu vardı. İnsanlar belli sebeplerden dolayı bazı hayvanları mukaddes saymışlardır. İsrailoğulları boğayı mübarek-mukaddes saymışlardır, Bakara Sûresi bunun için nazil olmuştur. Samirî âdetinin temeli de buraya dayanır. İşte bu sebepten Cenâbı Hak onlara bir boğa kesmelerini emredince ihtilafa düştüler. Kesmek istemedikleri için, kesmeden imtina ettikleri için ihtilafa düştüler. ‘Mukaddes  olduğu için kesilmez.’ dediler.. Şimdi Hindistan’da bir Hindu’ya inek kestirebilir misiniz?.. İmtina ettiler, sarı mı olsun, kırmızı mı olsun, alaca mı? Boynuzlu mu olsun, boynuzsuz mu?..  Bunlar birer kaçış yollarıydı. İsrailoğulları kendi putlarına dokunmak istemedikçe adeta Cenâbı Hak ısrarla üzerinde durdu: “Kesin!” Ve neticede hayvanı kestiler.

Müslümanlara da bu sebepten dolayı kurban emredildi. Allahu Teâlâ: “Biz, her ümmete -(Kurban kesmeye uygun) Hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah'ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık.” (el-Hac:22/34) buyuruyor. Peki, niçin emredildi? Gönlünüzdeki şirki kesin. Allah’tan başka tapındıklarınızı, mukaddes saydıklarınızı, yöneldiklerinizi kesin. Yani onlarla ilişkiyi/alakayı kesin. Allah’ı dinleyin tevhide dönün... Kurbanın asıl amacı bu. İşte takvaya ulaştıran yönü burası. Allah’tan korkmayı, Allah’ı kâmil olarak tanımayı getiriyor.

Bugün belki biz ineğe/öküze tapmıyoruz ama paraya tapıyoruz, dünyaya tapıyoruz, kariyere tapıyoruz… Biz de Samirîler gibi kendimize göre kültürümüze, yaşam tarzımıza göre altın buzağılar üretip tapınıyoruz. Kurbana verdiğimiz para ile adeta bu duygulardan arınıyoruz, bu duygulardan temizleniyoruz. Kurban bunun için kesiliyor. Fakire/komşuya et vermek, bunlar tâli illetler. Kan akıtmak aslî sebepten değil. Aslî sebep: Sen içindeki zehrini akıt. Kalbinde biriktirdiğin masiva zehrini akıt… Çünkü mal, para senin kanın, canın gibi. Onları öyle benimsemişsin. Kalbinden bunları çıkar. Kurbandaki gaye bu.

Bununla insan dinin temel esaslarından biri olan tevhide erişmiş, tevhidi tamamlamış oluyor. Bu ise çok yüce, çok ulvî bir maksat. Kurbanla ilgili konuşmalarda bu yön işlenilmiyor, teferruatlar anlatılıyor. Kurban nasıl kesilecek, kurbanlığın vasfı ne? Bunlar anlatılıyor ama “Niçin kurban kesilecek?” bu söylenilmiyor. Dolayısıyla da bunu anlayamayan kuş beyinliler bunun üstünde bir sürü hadiseler üretiyorlar. Bir dönem işitiyorduk; deve kuşundan, horozdan, tavuktan kurban olsun diyorlardı. Hepsini kurban ediyorlardı. İnsan tevhidi anlayamayınca…

Şimdi de tartışıyorlar ki: İlla kurban kesmek şart mı, parasını tasadduk et. Kurban kesme, vahşet yapma, ortalığı pisletme, kirletme… Gaye anlaşılmayınca bakın bunlar oluyor. Niyet mi önemli, şekil mi önemli, bunlar tartışılıyor. İslam da şekil de önemli, çünkü ibadetlerin şekli de Şâri tarafından vaaz edilmiştir. O şekli bozamazsın. Sen misal namazın şeklini değiştiremezsin. Hani şimdi diyorlar ya namaz salât-dua manasındadır. Dua için de harekete, bir mekâna, bir zamana gerek yoktur. Allah mekândan münezzehtir. Ne yöne dönersen oradadır. Belli bir yöne istikbal, kıbleye teveccüh de gerekmemektedir. O’nun yüzü her yerdedir, ne tarafa dönersen O’na dönmüş olursun. Öyleyse aklına geldiği zaman abdestli veya abdestsiz, önemli olan huşudur, içinden/özünden geldiği gibi Allah’a yönel, dua et. Bu bir çeşit namazdır. Bir dönem bu tartışılmıştır.

Namazın şeklinden rahatsız olan da bir şekil belirlemiş olmuyor mu? O da duada bir şekil belirliyor. Kurbanın şeklinden rahatsız olan, önemli olan şekil değil deyip farklı bir şekil belirliyor.  Burada asıl rahatsızlık veren şey, şekli niye “ben” değil de benim göremediğim bir varlık belirliyor. Rahatsızlık temelde burada... Ben varsam, benim yapacağım işleri ben belirlerim. Bir başkası bana müdahale edemez, bana karışamaz. Rahatsızlık Allah’ın zatından, Allah’ın varlığından. Kurban kesim şeklinden değil. İnsanlar envai çeşit av partileri düzenlemekte, bundan rahatsız olmamaktalar. Yeryüzünde bu kadar insan kanı akmakta, bundan rahatsız olmamaktalar. Denizden tutulan ürünleri yemekten rahatsız olmuyorlar. Yenmesi belki kerih olan birçok şeyi, insanda besleyici özelliği olmayan birçok deniz varlığını, canlı varlıkları yiyorlar, istakoz vs. gibi, bundan rahatsız olmuyorlar. Yılbaş-larında yüzlerce çam ağacını kesip süslemekten, hindileri kesmekten rahatsız olmuyorlar. Hindiler de bir çeşit kurban. Ehli küfrün, Nasara’nın noel kurbanı… Bundan rahatsızlık duymuyorlar. Ama Allah adına bir hayvanı boğazlamaktan rahatsız olmaktalar. Allah’ın şekil belirlemesinden rahatsızlık duyuyorlar. Onu reddedip kendileri bir şekil belirlemek istiyorlar. Bunun için İslam, kurbanla ilgili bütün teferruatı da ayetlerde tarif etmiş. Nasıl kesileceğini, hangi hayvanların kesileceğini… en ince ayrıntılarına kadar tarif etmiş. Geçmişte bir kurban bayramında bu mevzuyu işlemiştik. [Bahsedilen sohbet için Hâce Hazretleri’nin (kuddise sırruh) “Mefâtihu’l-Ünsiyye fî Enfâsi’l-Kudsiyye-Kudsî Nefeslerle Yakınlık Anahtarları” isimli kitabına başvurabiliriz.]

Bugün bu iki şey rahatsızlık veriyor. Müslümanların asıl olarak üzerinde durması gereken nokta ve bugünkü mücadelenin temeli bu olmalı: Tevhid mücadelesi… Kurbandaki gaye de tevhidi açığa çıkartmak, tevhidi kemale erdirmektir. Toplumun altın buzağılarının kesilmesidir. Buna gücü olan, imkânı olan her mü’min ısrarcı olmalıdır. Savaşlarda insan öldürmeye de bu gaye ile izin vardır. Öldürülen insan tevhidin yayılmasını, yaşanmasını, tamamlanmasını engelleyeceği için öldürülür. Zarar vermeyene dokunulmaz. Savaşlarda çocuklara dokunulmaz, çocuk masumdur; kadınlara dokunulmaz, mukabele edebilecek durumda değildir; yaşlılara, hastalara dokunulmaz… İfrat derecesinde maruz olanlar müstesna. Geriye kalan, mukabele eden insanları öldürmek bu noktadan caizdir. İnsana düşmanlıktan dolayı değil, o insanın tevhide muhalefetinden dolayı. Şirki yayacağı, yaygınlaştıracağı, tesis edeceği için.

Bir işi ‘Allah için yapıyoruz, Allah için yapmak lazım’ derken o işi ciddi olarak Allah ile irtibatlandırmak lazım. Bu da sebebini bilerek olur. Bizim hadiselerimizin yerine ulaşmamasının nedeni bu, ortada kalıyor. Meselelerimizi Allah’la irtibatlandıramıyoruz. Belki sözlü olarak bunu ifade etmeye çalışıyoruz ama bilinçli olamıyoruz. Bu da meselelerden istenilen verimi getirmiyor.

Kurbanın birinci yönü bu. Ondan sonra sosyal yönleri var: Fukaraya vermek, fukarayı kalkındırmak, birbirimizi kollamak, gönül almak… Çoluk çocuğa nafakasını bu şekilde temin etmek, ikramda bulunmak… Bunlar sonraki sebepler.

Takvaya eriştirecek sebep, kurbanın isteniliş sebebi bu. Hutbelerimizde, vaazlarımızda, sohbetlerimizde önce bu gayeyi teslim edelim, tespit edelim ki anlaşılsın. Çünkü bu Müslümanların gönlünde henüz tevhid oturmamış, tevhid anlaşılamamış. Ayeti kerimede Cenâbı Hak buyuruyor: “Onların birçokları şirk koşmadan iman etmezler.” (el-Yusuf: 12/106)  Ne anlıyorsunuz bu ayetten? Bugün adeta Müslümanlar bu durumda. İmanlarına şirk tozu karışmış. Nasıl ki yiyip içtiğimiz besinlere kimyevî, sûni maddeler; sebze, meyvelerimize hormon karışmış… Bu kargaşada tevhidimize de bir şeyler karışabiliyor. Ve Müslümanlar Allah’tan gayri şeyleri kutsallaştırabiliyorlar. Onların etkisi, tesiri altına girebiliyorlar. Kurbanla bunların kesilmesi isteniyor. Allah’tan gayri, O’nun zatî muhabbetinin dışında her neyin etkisindeysek o etkilerden sıyrılmamız isteniyor. Ulaşacağımız takva bu… Allah’ın bizden istediği de bu… Kalanı teferruat.

Cenâbı Hak hepimize zatî muhabbetini nasib etsin. O’nu gerçek manada sıfatlarıyla tefekkür edip zatının, sıfatlarının ve ef’alinin tecellisine cümlemizi mazhar eylesin. Bizi sürekli Kitâb-ı Kadîm’inde davet buyurduğu, ikaz ettiği takva diye tarif ettiği o hakikate, o gerçeğe, o iklime ulaştırsın. Şimdiden hepinizin kurban bayramları mübarek olsun. Kurbanlarınız bu gayeye uygun olsun. Makbul olsun inşaallah. Kurban keserkenki niyetiniz, anlayışınız bu olsun. Bütün insanlığa hayırlı olsun. İnsanlığın kaynaşmasına, sevişmesine, birleşmesine; kinin, buğzun, nefretin izâle olmasına; insanlık arasında fesat tohumları ekmeye çalışanların hidayet olmasına, hidayetleri takdirden değilse bu kesilen hayvanlar gibi helâk olmalarına, kahr olmalarına vesile olsun… Amin diyenleri Cenâbı Hak iki cihanda emin eylesin, tekrar cumanız hayırlı olsun…

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort