JoomlaLock.com All4Share.net

MÜRŞİDİ KAMİLİN HUZURUNDA EDEB NASIL OLMALIDIR?

Mürşidi Kamilin Huzurunda Edeb Nasıl Olmalıdır

Mürşidi Kamilin Huzurunda Edeb Nasıl Olmalıdır? - Vahdettin Şimşek

Sayı : 123 - Mart 2018

 

Mürşidi Kamilin Huzurunda Edeb Nasıl Olmalıdır?

 

Muhterem kardeşlerim, bu ayki konumuz tasavvufi âdab konusunda olacaktır. Öncelikle Allah dostlarının, mürşidi kamillerin huzurunda edep nasıl olmalıdır. İkinci olarak ihvanın birbirleriyle olan edepleri ve muaşeretleri, üçüncü olarak da irfan sohbetlerinin yapıldığı, Allah, Rasulullah ve evliyaullah muhabbetinin aşılandığı dergahların âdabı hakkında yazılar kaleme almayı uygun gördük. 

Öncelikle şunu unutmamalıyız ki İslam edep dinidir. Bu dinin mübelliği aleyhisselatu vesselam “Beni Rabbim edeplendirdi, ne güzel edeplendirdi.” “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” buyurmaktadırlar. Bu edep sayesinde Efendimiz (sav) “usve-i hasene - en güzel numune” oldular. Bunu da güzide ashabına talim ettirdiler ve onlarda bu talimin en güzel şekilde uygulayıcısı oldular. Sahabe efendilerimiz birinci olarak bu edeplerini Efendimiz’e (sav) gösterdiler. Allah’ın (cc) habibi ve yeryüzündeki en kıymetlisinin huzurunda O’nu incitmemek ve O’ndan gelen maneviyatı içlerine en güzel bir şekilde sindirebilmek için adeta kendilerini mahvettiler.

Efendimiz (sav) sahabe efendilerimizin meclislerine teşrif ettiklerinde hazreti Ebubekir ve hazreti Ömer hariç diğerleri Efendimiz’in mübarek yüzlerine bakmazlardı. “Bizler Rasulullah’ın huzurunda başımızda bir kuş varmış, hareket edersek uçacakmış gibi otururduk.” buyuruyorlar.

İşte ashabı kiramın Kâinatın Efendisi’nden (sav) gördükleri bu terbiye daha sonraki nesillerde o dönemin büyükleri kimlerse onlara da gösterilmeye devam etti. Çünkü Efendimiz (sav): “Alimler peygamberlerin varisleridir.” buyurmuşlardır. (Ebu Davud) Bu hadisi şerif penceresinden baktığımızda: “Toplum içerisinde alim, ümmeti içerisinde peygamber gibidir.” hitab-ı peygamberîsi de bizlerin alimlerin huzurunda ashabın efendimizin huzurunda bulunduğu gibi bulunmamızı icab ettirir. 

Bu girizgahtan sonra şurası da bilinmelidir ki, hakiki alimler ilmin hem zahirine hem de batınına vakıf olan mürşidan-ı izam hazeratıdır. Bundan dolayıdır ki, edebin aslı onlara gösterilen edeptir. Çünkü yine Efendimiz’in (sav) mübarek dilleriyle buyurdukları “Allah dostları görüldüklerinde Allah’ı hatırlatırlar.” hadisleriyle teyid edilmiştir. Allah dostları gönüllerinde Hakk’ı taşıyan ve insanlara Hakk’ı hatırlatan mübarek zatlardır. Onlara hürmet Allah’a ve Rasulü’ne hürmettir. Çünkü onlar yeryüzünde insanlara Allah (cc) sevgisini talim ve dolayısıyla da tatbik ettiren insanı kâmillerdir. Gönülleri sürekli Allah Teala’nın ilhamlarına açık olduğu için muradı ilahiyeye de vakıfdırlar. Bu vesileyle de yaşadıkları dönemlerde halkın manevi ihtiyaçlarını onlara en güzel bir biçimde sunabilmektedirler. Cenab-ı Rabbü’l-Âlemin Kitab-ı Mübininde:

“Muhakkak ki Allah’ın rahmeti muhsinlere yakındır.” (Araf 56) buyuruyorlar. Rahmetin vesilesi ve kaynağı onlardır. Başka bir ayeti kerimede de “Allah, sâlihleri velî edinir.” (Araf 196) buyuruluyor.

Bundan dolayıdır ki, onları incitmemek için ve onlardan istifade edebilmek için edebimizi güzel takınmamız icab eder. 

Yine evliyaullah hazeratının hallerini anlatmak için Ataullah İskenderi (ksa) hazretleri Allah’ın iki veli kulu adlı eserinde şöyle buyuruyorlar.

“Allah’a davetin ebediyen süreceğini anlamış isen, bundan sonra şunu da bilmelisin ki, Allah’ın velilerinde bulunan zahir nurlar, peygamberlik nurlarından gelen ışıltılar, parıltılardır. Hakikatı Muhammediyye güneşe, evliyanın kalpleri de aya benzer. Ay, gündüz güneşten aldığı ışıkla geceleyin karanlığı aydınlatır. Bundan dolayı güneş, hem gündüz hem de gece aydınlatmaya devam eder. Gündüz kendisi aydınlatır. Gecede ışığını kendisinden almış olduğu ay vasıtasıyla dünyayı aydınlatır. Böylece güneşin ışığı ne gündüz ne de gece asla kesilmez ve kaybolmaz. Bu örnekten şunu anlayabilirsin; Peygamber Efendimiz’in (sav) nurunun sürekli olması sebebiyle nurlarını onlardan alan evliyanın nurları da aynı şekilde devam eder.

Bazı ariflere evliya-ı mededin durumu sorularak “Her hangi bir zamanda onlardan bir kişi eksilir mi?” denildi. O arif şöyle cevap verdi: “Şayet onlardan herhangi biri eksilecek olsa, gökyüzü yağmur yağdırmaz, yer bitki bitirmez. Zamanın bozulması onların sayılarının azalmasıyla ya da yardımlarının eksilmesiyle olmayacaktır. Fakat yeryüzünde fesat ortaya çıktığı zaman Allah, o velileri var etmekle beraber varlıklarını insanlardan gizleyecektir. Herhangi bir zamanda insanlar Allah’tan yüz çevirirler, Allah’ın dışında başka şeyleri tercih ederler, öğüt ve nasihat onlara fayda vermez olur ve hiçbir yönlendirme ve irşat onları Allah’a yöneltmezse, işte bu takdirde o insanlar, Allah’ın onların arasından evliyasını ortaya çıkarmasına layık değildirler.” Bundan dolayı alimler şöyle demişlerdir: “Allah’ın evliyası gelin mesabesindedir. Gelinleri suçlular ve günahkarlar göremezler.” 

İşte günümüzde insanların evliyaullaha bakışlarının değişmesinin sebeplerinden biri de budur. Müslümanlar ameli terk ettiler, itikadlarını bozdular. Dini kolaydan nasıl yaşarım bunun derdine düştüler. Dinin asıl gayesinin Allah Teala’yı razı etmek olduğunu anlayamadılar. Allah’a yakınlığı bir ihtiyaç olarak görmediler. Bunun tahsil edilmesinin yolunun da Mürşid-i kamillerin sohbet meclislerinde olacağını bilemediler. Her insan kendi dünyevi haline göre bir dini anlayış oluşturdu. Bunun sonucunda da Rabbimiz (cc) dostlarını sır perdeleriyle perdeledi. Artık gerçek Allah dostları ya hicab-ı beşere bürünerek kendilerini gizlediler. Ya da toplumdan tamamen uzaklaşarak uzlete çekildiler. 

Sonuçta Müslüman toplumlar olarak bizler Allah dostlarından uzak kaldık. Onları da kendimiz gibi veya zahir alimler gibi bildik. 

Bir adam Hasan-ı Basri hazretlerine bir mesele sordu ve Hasan Basri hazretleri de ona fetva verdi. Fakat adam “Diğer alimler seninle aynı görüşte değiller.” dedi. Bu sözü duyan Hasanı Basri hazretleri o adama kızdı ve şöyle buyurdu:

“Yazıklar olsun sana! Sen hiç fakih gördün mü? Fakih o kimsedir ki, fıkhını, yani Allah’ın emir ve yasaklarını doğrudan Allah’tan almıştır.”

Ebu’l Abbas Mürsi hazretleri de: “Fakih, kalbinin gözlerinden perdeyi kaldıran ve Rabbinin melekûtunu müşahade eden insandır.” buyurmuşlardır.

Bazen de onlara düşmanlık ettik. Onlara iftiralar ettik. Kendi elimizle oluşturduğumuz FETÖ ve gibileri bizleri zehirlediklerinde onları da aynı kefeye koyduk. Bu ahvalleri özellikle evliya duası ve himmetiyle bizlere yurt olmuş bu Anadolu topraklarında gerçekleştirdik. Bugün artık ne yaparsak yapalım, hangi yollara başvurursak vuralım, gençliğimizin ahlaki çöküntüsüne bir çare bulamıyoruz. Evliyaullah meclislerinden uzaklaştırdığımız çocuklarımız camilere gitmediler. Futbol, müzik, gayri meşru arkadaşlıklar ve sonucunda uyuşturucu çetelerinin ağına düştüler. 

Artık aklımızı başımıza alalım. Bizim ecdadımızın her türlü başarılarında Allah dostlarının tavsiyeleri, duaları ve himmetleri vardır. Ehli küfür bile anlamış ki, “Ehlisünnetin kalesi bir tek Türkiye kalmıştır. Orayı yıkmanın en büyük silahı onları ehlisünnetten uzaklaştırmaktır.” diyorlar. 

Ehlisünnetin ayakta kalmasının en önemli unsuru zahir ve batın bütün ilimlerde mahir tasavvuf erbablarıdır. Yani insan-ı kamillerdir. Öyleyse bu gün bizler her türlü gayretimizi bu kendilerini perdeleyerek insanlardan uzak duran evliyaullah hazeratını yeniden ön plana çıkarmaktır. Onların meclislerini arayıp bulmak ve onlara hürmette kusur etmemektir. Çünkü mademki bizler birer yolcuyuz. Doğumumuzdan ölümümüze kadar bir seyir içindeyiz. İşte bu seyrimizde bize en kestirme ve en doğru yolu gösterecek olan varisi peygamberi olan kümmelini evliyaullah hazeratıdır. Bu nurlu yolculuğumuzda kılavuz olarak onları önümüze alıp gerçek vatanımız olan cenneti âlaya ve orada da cemali bâ kemale ulaşmalıyız.

Netice olarak bunun kamilen yapılabilmesi için büyüklerimize nasıl edep göstermeliyiz. Bunun yollarını talim etmeliyiz. Bu mevzuyu da inşaallah gelecek ay yine büyüklerimizin tecrübelerinden bize intikal eden kibarı kelamlar ile açıklamaya çalışacağız.

Rabbimiz bizlerin elini onların eteğinden kesmesin. Hayatımızın tamamında onlar kılavuzumuz olsun. Onlara olan sevgimiz ve muhabbetimiz daim olsun. Allah yâr kalpler beraber olsun.

Amin...

 

Yazar:  Vahdettin Şimşek

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort