JoomlaLock.com All4Share.net

Şubat Şehitler Ayı ve Aşıkların Şehadeti

Şubat Şehitler Ayı

Şubat Şehitler Ayı ve Aşıkların Şehadeti - Vahdettin Şimşek

Sayı : 122 - Şubat 2018

 

Şubat Şehitler Ayı ve Aşıkların Şehadeti

 

Muhterem kardeşlerim, bu ayki netice-i meram bölümümüzün konusunu Şubat ayı Müslümanlar nezdinde “şehadet ayı” olarak bilindiği için şehadet olarak belirledik.

Şehid kelimesi lügat manası olarak şahid olan manasına gelmektedir. Naklinde ve gaslinde rahmet melekleri hazır oldukları için, yahut kıyamette ümem-i salife hakkında istişhad olunan zevattan olduğu için, yahut vefat etmeyip huzuru ilahide hazır ve zinde oldukları için, yahut alem-i mülk ve melekûtu müşahade eylediği için şehid denilmiştir. (Osmanlıca-Türkçe Lügat)

Istılahi manada ise Allah yolunda savaşarak canını feda eden müminlerin vasfıdır. Yani Allah Teala’nın ism-i şerifi yücelsin diye mücadele eden ve sonuçta öldürülen her mümin şehittir. Bunun içinde İslami değerlerin ikame edilmesi için gerekli olan her şey için mücadele etmek de vardır. Vatan için mücadele, mukaddesat için mücadele, namus için mücadele, Müslümanların malını korumak için mücadele gibi gayretlerin sonucunda can verilmesi de şehadettir. Şehadetin en yüce mertebesi ise Efendimiz’in (sav): “Zalim bir hükümdarın karşısında hakkı haykırırken öldürülen kimse” diye işaret buyurduğu mertebedir. 

Hz. Peygamber (sav), Uhud’da hayatını kaybeden yetmiş şehitle ilgili olarak şunu bildirmiştir:

“Kardeşleriniz Uhud’da şehit olunca, Allah onların ruhlarını yeşil kuşların cevfine koydu. Cennetin nehirlerinden içerler, meyvelerinden yerler. Arşın gölgesinde asılı altından kandillerde yerleşirler. Yiyecek, içecek ve istirahatlerinin güzelliğini görünce:

‘Keşke, cennette hayatta olup rızıklandırıldığımızı biri dünyadaki kardeşlerimize haber verse. Ta ki, cihattan geri kalmasınlar, savaş esnasında kaçmasınlar.’ Cenab-ı Hak: ‘Sizin bu halinizi onlara ulaştıracağım.’ der ve şu ayetlerle bildirir:

Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler, Allah´ın lütfundan kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde, Rableri katında rızıklandırılırlar. Arkalarından gelecek olanlara şunu müjdelemek isterler: Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmezler. Allah´tan bir nimeti ve lütfu ve Allah´ın müminlerin ecrini zayi etmeyeceğini müjdelemek isterler.” (Ebu Davud, Cihad, 25)

Öncelikle Şubat ayında zulmen ve ila-ı kelimetullah için savaşırken şehit edilen alimlerimizin, komutanlarımızın, mücadele adamlarımızın ve aşk şehitlerinin isimlerini ve kısa şehadet sebeplerini anlatmaya çalışalım.

İskilipli Atıf Efendi - 4 Şubat 1926

“Şapka Kararnamesi” ile ilgili olarak bir gece evinden alındı. Önce Giresun’da, sonra İstanbul’da beraat almasına rağmen ısrarla tutuklu bulunduruldu. Sonra Ankara İstiklal Mahkemesi’ne meşakkatli bir yolculukla gönderildi. 3 Şubat Çarşamba günü şapka hadisesiyle alakadar oldukları iddia edilen 44 masum ve mazlum insan, Kel Ali’nin riyasetindeki mahkemenin önüne çıktılar. Müdafaa sırası kendisine gelince de “Savunmaya gerek yoktur!” dedi ve Hakim Kel Ali (Ali Çetinkaya) tarafından idama mahkum edildi. 4 Şubat 1926 Perşembe günü asılarak şehit edildi.

Zelimhan Yandarbiyev 

Çeçenistan’ın Cevher Dudayev’den sonra gelen ikinci devlet başkanı. Rusya’nın 1999’da Çeçenistan’ı ikinci kez işgal etmesinden sonra başlatılan cihatta önemli rol oynadı. İslami Uyanış ve Kalkınma Teşkilatı’nın da başkanlığını yapan Yandarbiyev, Çeçen direnişi hakkında İslam ülkelerini ve Müslüman halkları bilgilendirmek amacıyla muhtelif etkinliklerde bulundu, konferanslar verdi. Çeçenistan’ın bağımsızlık davasında önemli bir yeri olan Yandarbiyev, 13 Şubat 2004’te arabasına konan bir bombanın hedefi oldu. Ağır yaralanan Yandarbiyev, hastaneye kaldırılmasından kısa bir süre sonra şehit oldu.

Metin Yüksel - 23 Şubat 1979

Molla Sadrettin Yüksel Hoca’nın oğlu olan Metin Yüksel, ülkemizde genç yaşına rağmen İslami hareket içinde şuuru, uyanıklığı ve aktivitesiyle tanınıyordu. Yurdun dört bir yanında zalimlere ve işbirlikçilerine karşı amansız bir mücadele içindeydi. 23 Şubat 1979 Cuma günü Cuma namazı çıkışında yaşam alanları daralan kavmiyetçiler tarafından hunharca katledildi. Yüksel’in, “Şehadet bir çağrıdır tüm nesillere çağlara!” şeklinde meşhur bir sözü vardı. Şehit edildiğinde 20 yaşındaydı.

Hasan el-Benna  - 12 Şubat 1949

Dünyanın birçok yerinde mensupları olan Müslüman Kardeşler Hareketi’nin (İhvanı Müslimin) kurucusu olan Hasan el-Benna, hayatı boyunca İslami mücadelenin içerisinde yaşadı. Filistin meselesini İslam’ın meselesi olarak gündeme getirdi. Filistin’de savaşacak birlikler oluşturup cepheye gönderdi. 1949 yılının Şubat ayında bir konferansından çıkarken silahlı saldırıya uğradı. Polis hastaneye müdahale etti, tedavi görmesini engelledi. Orada ruhunu teslim etti. Şehadetinden sonra Kahire’de camiler kapatıldı. Erkekler tutuklandı. Namazını sadece kadınlar ve babası kıldı.

Hama Katliamı

Hama, Suriye’de İslami hareketin en güçlü olduğu şehirlerden biridir. Bu özelliği dolayısıyla Hama şehri 1982 yılında büyük bir katliama şahit oldu. Hafız el-Esed’in kardeşi ve zamanın Genelkurmay Başkanı Rıfat el-Esed, Şubat 1982′de bir gece vakti Hama’ya havadan ve karadan saldırı düzenledi. Saldırıya katılmak istemeyen askerlerin çoğu anında idam edildiler. Bazıları da Müslümanlar tarafına geçtiler. Birkaç gün devam eden Hama katliamında yaklaşık kırk bin Müslüman şehit oldu. Şehir adeta bir harabeye döndü.

Nüfusunun çoğunluğu Efendimiz’in pâk soyundan, yani seyyid olan ve yine ekserisi büyük İslam alimlerinden müteşekkil Hama şimdiki Zalim Esed’in babası Hafız Esed’in emriyle kardeşi ve suç ortağı Rıfat Esed’in komutasında katliama uğradı.

Rıfat Esed, Örfi İdare komutanlığına getirildikten sonra kendisine bazı talimatlar ve bu arada önemli birtakım yetkiler de verildi. İşte bu önemli yetkilerden biri:

“Kimsenin onayını almadan beş bin kişiyi bile öldürebilirsin.” idi.

Yazımızda buraya kadar aldıklarımız Allah yolunda mücadele edip, cihad meydanlarında şehadet şerbetini içen ve Rabbimizin nimetlerine gark edeceği müminlerin örnekleriydi.

Bu bölümde ise aşk şehitlerinden bahsetmeye çalışacağız. 

İmam Efendi Osman Bedruddin Erzurûmî (ksa) hazretleri bir sohbetinde buyuruyorlar ki: “Hadis-i risaletpenahide: ‘Küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz.’ buyurulmuştur. Küffar ile muharebede şehit olanlar Cennete, nefs ile muhalefet ve mücahade edenler ise zennet-i zâte dahil olurlar. Şu beden heykelinden geçerek, cana kıyana canımız feda olsun.”

Hâce Hazretleri de İmam Efendi’nin bu kibarı kelamını açıklarken: “Kanını, canının Allah yolunda feda ederek Hakk’a ulaşmak. Bir de aşkın şehitliği vardır ki, bu da varlığını Hakk’ın varlığında ifna ederek tabi kılarak Hak varlığında varlığını eritmek. İşte hazretinde burada buyurduğu varlık putunu eritebilmek, ortadan kaldırabilmek. Bu tarz şehit olanlar cemal cennetine giderler. Allah’ın cemaline nail olurlar ve zata davet edilmişlerdir. Zat cennetine ulaşırlar. Allah yolunda ila-ı kelimetullah için çarpışıp şehit olanlar naim cennetine, firdevs cennetine dahil olurlar. Birisi bilinen tanınan gözle görülen bir şey olduğu için -cihad şehadeti- tüm inananlar tarafından talib olunan bir şehitlik. Tarih boyunca da bunun taliplileri çoğalmış. Ama aşk üzere varlığını Hakk’ın varlığında ifna etmek için mücahede ederek Rasulullah aleyhissalatu vesselamın da kastettiği budur. Yani “Cihadı asgardan cihadı ekbere dönüyoruz.” Bunu Tebük Savaşı’ndan dönerken buyurmuşlardır. Çünkü Tebük gibi savaşlarda düşman sayısı belli, nasıl mücadele edileceği bellidir. Şimdi nefs ve dünyaya karşı bir savaş var. Hiçbir şeyi belli değil. Her şeyiyle sinsi olan bize hangi cepheden saldıracağı belli olmayan bize bizden yakın iki kaşımızın arasında bir düşman ile savaşıyoruz. İşte bunun sonucunda aşkın şehitliğine ulaşılır.” buyuruyorlar.

İşte bu kısımda da daha şehadetinden önce yazdığı beyitlerinde aşkın şehidi olacağını şu dizelerle buyuran Es’ad Erbili (ksa) hazretlerinin şehadetine ayırıyoruz.

“Ne mümkin bunca âteşle şehîd-i aşkı gasl etmek, 

Cesed âteş, kefen âteş, hem âb-i hoş güvar âteş.” 

Şeyh Es’ad Erbili (ksa), meşhur Menemen olaylarından dolayı, bu olaylarla hiçbir ilgisi olmadığı halde yargılanan ve idama mahkûm edilen ilim erbabındandı. Yaşı ilerlemiş olduğundan hakkındaki idam kararı resmen infaz edilmedi. Ama onu ortadan kaldırmak isteyenler 4 Şubat 1931’de kendisini hastanede zehirleyerek infazı daha insanlık dışı bir metotla gerçekleştirdiler. Kendisiyle birlikte oğlu da dahil olmak üzere 26 halifesini aynı gün asarak şehit ettiler.

O kadar insanlığa hizmet etmiş bu büyük zat mahkemede kendilerine haksız yere idam cezası veren hakimlere hakkını helal ettiğini ve halifelerininde haklarını helal etmelerini söyleyecek kadar yüce gönüllü olduğunu düşmanlarına bile göstermiştir.

Yukardaki beyitlerin sonunda da şunları buyurmuştur.

“Ümid-i âfiyet besler mi Es’ad, Yâr’dan hâşâ, 

Saçar oldukça gözden ol nigâr-i gül’îzâr âteş.” 

Burada dünyada yaşama gayeleri sadece Allah’a ulaşmak olan bu gibi zatların yani aşk şehitlerinin bazılarını da nakletmeyi planlamıştık. Fakat bize ayrılan sayfalar mahdut olduğu için onlarıda ayrı bir konu olarak incelemeyi Rabbimiz (cc) hazretleri nasib eder inşaallah diye düşünüyoruz.

Netice-i kelam olarak İster savaş meydanında şehit olan, isterse nefs mücadelesi sonucunda aşkın şehidi olan tüm şehitlerimizin şefaatine Rabbim bizleri nail eylesin. Bizleri hem nefsiyle mücadele ederek Hakk’ın yüce varlığı karşısında varlığımızı yok eden aşk şehitlerinden, hem de cephede savaşıp şehit olanlardan eylesin. Allah yâr olsun kalpler beraber olsun.

 

Yazar: Vahdettin Şimşek

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort