JoomlaLock.com All4Share.net

MAARİF AHVALİMİZ

maarif ahvalimiz

Maarif Ahvalimiz - Andelib

Sayı : 105 - Eylül 2016

 

Maarif Ahvalimiz

 

İçimizin yangınını, feryadını dile getirmeye kelimeler yetmiyor.

Sevindik, kazandık derken imtihan ve çile bitmiyor. Bir düşmanı bertaraf ediyoruz. Başka düşmanlar peyda oluyor başımıza. Batıl cephesi sürekli fitne üretirken, Hak cephesine boş durmak yakışmaz. Şeytana kıyamete kadar mühlet verilmiş. Nefs –peygamberler ve kümmelini evliya müstesna- baştan kendi hevasını ilah edinmiş.

Müslümanlar, sıkıntılı ve zor günlerden geçiyor. Yolun sonunda ışık var, ümit var, rahmet var… Ancak yolda takılıp kalanlardan, sapıtanlardan olmak da var. Ya Rabbi, ayaklarımızı dinin üzere sabit kıl…

Kaliteli müslüman ve kamil mümin yetiştirmenin önemini son günlerde daha iyi anladık. Yarım doktorlardan çok korktuk. Canımız tatlıydı, o yüzden hep iyi doktor aradık. Ama mesele dinimize gelince bırakın yarım hocalardan korkmayı, işimize geldiğinde sahtelerinden bile korkmadık. Çünkü anlattıkları bizim de hoşumuza gidiyordu. Anlattıkları din nefsimize tatlı geliyordu. Fetö’nün bu hale gelmesi sadece onların suçu mu, bizlerin hiç mi suçu yok? Vatanımıza saldırdıklarında onları hain ilan ettik, oysa onlar daha önce Allah’ın dinini de bozmaya çalışmamışlar mıydı? Onlar ta o zamandan hain olmuşlardı. Boş bıraktığımız, ihmal ettiğimiz yerler gün geliyor karşımıza çok büyük bir sorun olarak ortaya çıkıyor.
Ülkemizin en büyük sorunu insan yetiştirmektir desek yanılmış olmayız herhalde. Peki bu kaliteli ve kamil müminler nerelerde ve nasıl yetişecek? Okullarımız, kurslarımız, medreselerimiz, külliyelerimiz insan yetiştirecek yeterliliğe sahip mi?

Hedeflerimiz…

Bir ömür geçirdiğimiz okullarımız, bizleri hangi gaye ile yetiştirmektedir? Sadece dünya nimetlerini elde etme anlayışıyla yetiştirilen bir gençlik, kaliteli insan olur mu? Sorulsa bir ev, bir araba, bir iş ve bir de eş hedefiyle büyütülen insanlık manen olgunlaşır mı sandınız?

“Rabbena” dualarında bizler Rabbimizden hem dünyada hem de ahirette iyilik istiyoruz. Aldığımız eğitimler bizleri iki alemde de iyiliğe ulaştırmalıdır.

Anne-baba olarak bizler çocuklarımızın dünyevi eğitimlerine dikkat ettiğimiz kadar manevi eğitimlerine de dikkat ediyor muyuz? Dershaneye, kursa, etüde verdiğimiz değeri namazına, orucuna veriyor muyuz? Ödevini bitirmeden belki yatmasına izin vermiyoruz. Sınıfta çalışkan öğrencilerle arkadaşlık etsin istiyoruz. Birçok müslüman anne-baba bugün ergen çocuklarının okullardaki durumlarını görseler yürekleri buna dayanamaz. Üç maymunları oynamak işimize geliyor. İşitmedik, görmedik, bilmiyoruz…

Geçmişte ayıp saydığımız birçok durumu bugün yaşar olduk. Bugün ayıp saydığımız birçok şeyi bu gidişle gelecekte yaşayacağız. Kendimize her yönden örnek aldığımız Batı’ya bakın. Ayıp kavramını sözlüklerinden çıkaralı yıllar olmuş. Özgürlük yalanıyla her türlü çirkin fiili yapmakta bir rahatsızlık duymuyorlar.

Sadece dünyevi hedeflerle okullarımızda kaliteli insan, kaliteli müslüman yetiştiremeyiz. Önlem almazsak her geçen günü mumla arayacağız belki.

Dini eğitim verelim, okullarda bozulmasın, yıpranmasın diye medreselere, kurslara verdiğimiz çocuklarımızın hali de içler acısı… Medreselere, kurslara soruyoruz… Buradan mezun ettiğiniz talebelere verdiğiniz hedef nedir? Arapça öğretmek ve hafız yetiştirmekse hedefiniz, bilin ki bu hedefe ulaştınız. Ayrıca şunu da bilin ki, Türkiye’de yetişen yüzlerce hafız namaz kılmıyor. Dinden soğumuş, Kur’an’dan uzaklaşmış ve ibadetlerini terk etmiş durumdadır. Eti senin kemiği benim deyip kalbine yaklaşmadığınız o masum çocukların hesabını kim verecek? Eğitim insan merkezli ve sevgi eksenli olmayınca hedefe ulaşmıyor.

FETÖ denilen yapı da eğitim diyerek yola çıkmıştı. Amaçları hem fenni ilimlerde başarılı gençler hem de ahlaklı insanlar yetiştireceklerdi. Hatta bir dönem gözlerimizi de iyi boyamışlardı. Derslerinde çok başarılı olan öğrenciler yetiştirdiler, hem de görünüşte çok edepli insanlardı. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” misali yalanları, göz boyamaları çoktan bitti artık. Ahlaklı zannettiğimiz insanlar; iki yüzlü, münafık tipli, vatan haini, İslam düşmanı olup çıkmışlar. Mankurtlaşmış beyinler, zifiri karanlık güruhları nur zanneder hale gelmişler. Yarım hoca dinden ederken sahtesini siz düşünün. Fabrikanın programı bozuk olunca ortaya çıkan ürünler de hep defolu oluyor.

Amacımız sadece eleştirmek değil. Türkiye’de ciddi bir eğitim sorunu var. Okullarımızdaki, kurslarımızdaki, medreselerimizdeki sorunlar tespit edilip bunlara acilen çözümler bulmalıyız. Bulduğumuz çözümler bize uyan milli çözümler olmalı.

Müfredatımız…

Eğitimde hedeflerimiz kadar müfredatlar da sorgulanmalı. 12 yıl temel ve orta öğretim, buna ana okulunu da eklersek 13 yıl… 5 yıl da üniversite eğitimi… 18 yıl eğitim alıyor öğrencilerimiz. Bu süre zarfında gerçekten ne kadar öğreniyoruz? Yıllarca İngilizce dersi görüp beş cümle konuşamıyoruz. Bırakın öğrencilerimizi Arapça ve İngilizce öğreten öğretmenlerin birçoğu öğretmeye çalıştıkları dili kendileri konuşamıyor. Yıllarca Türkçe dersi görüyoruz. Birkaç cümle yazı yazamıyoruz. Matematiği konuşmaya gerek yok…

Hâce Hazretleri (kuddise sırruh) bir umre yolculuğunda Medine-i Münevvere’de yedi yaşlarında bir çocuk görürler. Ravza-i Mutahhara’da hocasından ders almaktadır. Hocasından İmam Malik’in Muvatta adlı eserinden hadis okuyor ve hocasının söylediklerinden notlar alıyor. O çocuğu görünce Türkiye’dekilere üzülmüşler…

Bizler Ömer’e mısır sevdirdik; Oyalara, Emellere ip atlattık; Işıklara ılık süt içirdik; yattık, uyuduk…
Her yıl binlerce diploma veriyoruz. Mesele sadece diploma almak olunca iş kolay. Çalışan da alıyor, çalışmayan da… Böyle olunca da bugün binlerce diplomalı cahil yetiştiriyoruz. Yine diploma verelim ama asıl olan o kağıt parçası değil onun taşıdığı ilmi almak olmalı.

Dini eğitim veren kurumlar da müfredatlarını gözden geçirmelidir. İlahiyatlar felsefe öğretmekten vaz geçip temel İslami ilimlere ciddi ağırlık verilmeli. Medreselerde yıllarca Arapça öğretmeye çalışıp temel dini ilimleri öğretmemek yılların zayi olmasına sebep oluyor...

Son dönemlerde bazı İslam alimlerinin uyguladıkları özel ilahiyat programları verdikleri eğitimle kaliteli müslüman yetiştirmektedirler.

Yeteneğe Göre Eğitim

Her insan farklıdır. Yetenekleri, ilgileri değişiktir. Sınava dayalı, yarışçı bir eğitim sisteminde kazananlar övülüp takdir, taltif görürken kaybedenler görmezden gelinmektedir. Yüzlerce mezun veren okullardan beş on öğrenci iyi denilen okullara gitmektedir. Geride kalanlara “Güle güle, haydi kendi başınızın çaresine bakın.” denmektedir. Bizim kaybedecek hiçbir çocuğumuz olmamalı. Herkesin yeteneklerine göre eğitim verilmelidir. Eğitim sistemimiz sadece sınavlara endeksli olmamalıdır. Matematik, Fen alanında başarılı olanlar bu alanlara yönlendirilmeli, diğerleri de ilgi duydukları ve ihtiyaç duyulan bir meslek alanında yetiştirilmelidir.

Türkiye’nin meşhur kurra hafızlarından Merhum Gönenli Mehmet Efendi’ye okuması için talebe getirirlermiş. Mübarek gelen öğrenciye bakar, onunla konuşurmuş. İstidadı olanları okutur, diğerlerini mesleğe yönlendirirmiş. İstidad görmediklerinin babasına “ Oğlunu götür, bir ustanın yanında sanat öğrensin.” buyururlarmış.

Hafız yetiştiren kurslar, öğrencilerin yeteneklerine dikkat etmeleri gerekir. Yıllarca okuyup hafız olamayan talebeler var. Hafız olup Kur’an-ı Kerim’i düzgün okuyamayan öğrenciler var. Bu talebeler maddi kazanç kapısı olarak görülmemelidir. Belli bir süre başarılı olamayan öğrenciler farklı alanlara yönlendirilmelidir.

“Sanat, altın bileziktir.” buyurmuş atalarımız. Dünyanın binbir türlü hali var. Her an her şey olabilir. Zenginler fakir, ev bark sahibi olanlar evsiz kalabilir. Suriye’den gelen kardeşlerimizi düşünün. Bir meslek sahibi olanlar, diğerlerine göre daha çabuk iş buldular.

Eğitim yuvası; insanların harcanıp kaybedildiği bir yer değil, değer verilip kazanılan bir yer olmalıdır. Herkese göre bir metod belirlenip hayata hazırlanmalıdır. Dalgaların deniz kenarına getirdiği yüzlerce deniz yıldızından tuttuğunu denize atmaya çalışan adama sormuşlar: “Hangisini kurtaracaksın, çok fazlalar.” Adamın cevabı ibretliktir. Yerden bir denizyıldızı alır, onu denize atar. Attığı denizyıldızını göstererek: “Onun için çok şey değişti.”der. Kurtaracağımız her hayat bizim için çok değerli olmalı.

Hocalarımız, Öğretmenlerimiz…

“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” buyurmuş Hz. Ali (kv). Hz. Ali gibi insan yetiştirenlere, kırk yıl köle olmaya hazırız.

Hz. Ali yetiştirmek zor, bunu biliyoruz. Ancak hocalarımızdan beklediğimiz şeyler var. Kaliteli insan yetiştirmek isteyen kendisi kaliteli olmalıdır. Mevlana’yı yetiştiren Şemsi Tebrizi’dir.

Ahlakıyla örnek olduğu gibi mesleğinde de ehil olmalıdır. Dünyanın en zor işlerinden birini yaptığının farkında olmalıdır. Aklıyla, kalbiyle çok karmakarışık olan insanı hazine gibi değerli görmelidir. Hocalarımız bu cevherin değerini bilip onları mücevhere dönüştürmenin gayretinde olmalıdır.

Din Eğitimi

Yeryüzünün gelmiş geçmiş en güzel insanları Peygamber Efendimiz’in (sav) kutlu mektebinde yetişen ashabı kiram efendilerimizdir. Onlar irfan mektebinde yetiştiler. Arif oldular, alim oldular, yıldız oldular… Ashab misali bir nesil yetiştirmek istiyorsak onların aldığı eğitim yönteminden nasiplenmek gerekir. Peygamber ocağında, vahyin nuruyla aydınlandılar onlar.

Türkiye’deki din eğitimini hurafelerden arındırıp vahiy ve sünnetten beslenen ehlisünnet inancına göre yeniden şekillendirilmesi gerekir.

Türkiye’de herkesin bildiğini zannettiği aslında birçoğunun en cahil oldukları konu dindir. Nice proflar, okumuş tayfalar hep dinle kandırılmıştır.

Türkiye’de gerçek bir din eğitimi verilse idi ne FETÖ ne DAEŞ ne de radikal terör örgütleri faaliyet yapabilirdi. Bunların hepsi insanların cehaletinden faydalanmaktadır. Peygamberlerin vadetmediği yalancı cennetleri hoca kılıklı bu düzenbazlar çok ucuz menfaatler karşısında insanlara satmaktadır.Gelecekte FETÖ VE DAEŞ gibi sorunlar yaşamak istemiyorsak nesillerimize gerçek bir İslami eğitim verilmelidir.

Ya Rabbi, bize dinimizi öğreneceğimiz ve yaşayacağımız alimler, arkadaşlar ve mekanlar nasib eyle… Dinimize savaş açan içerideki ve dışarıdaki düşmanları kahru perişan eyle…

Ya Rabbi, birliğimizi ve beraberliğimizi bozma, bizi birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat verme. Ülkemiz ve milletimiz üzerinde oynanan oyunları boşa çıkar ve onları kurdukları kendi oyunlarında mahfeyle…

Ya Rabbi, bizleri özü sözü bir müslümanlar eyle, bizleri münafıklara benzetme.

Ya Rabbi, Sen’i tanıyıp sevebilmeyi bizlere lutfeyle. Sen’i ve Sen’in dostlarını dost edinebilmeyi, düşmanlarını da düşman bilebilmeyi nasib eyle…

Ya Rabbi, bizleri kulakları duymayan, gözleri görmeyen, kalpleri hissetmeyen ferasetsizlerden eyleme. Hakkı söylemekten ve yaşamaktan mahrum eyleme. Bizlere idrak ver, şuur ver, iman ve aşk ver…

Ya Rabbi, bizleri nefsin ve şeytanın tuzaklarına düşürme, hevamıza uymaktan koru. Bizleri razı olduğun kul eyle…

Ya Rabbi, Sen elimizi tutmazsan, Sen bize hidayet etmezsen biz doğru yolu bulamayız. Biz Sana muhtacız. Sen yardım etmezsen halimiz nice olur…

Dua; müminin sığınağı, ümit kaynağı, Rabbine ilticası… Ya Rabbi, Sen bizleri duadan mahrum bırakma… Amin…

 

Yazar: Andelib

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort