JoomlaLock.com All4Share.net

MUTLULUK NEDİR Kİ…

Mutluluk nedir ki

Mutluluk Nedir Ki... - Gönül Pınarından

Sayı : 113 - Mayıs 2017

 

Mutluluk Nedir Ki...

 

Bütün hamdler, alemleri yoktan var eden ve insanoğlunu bu kainata eşref-i mahluk olarak gönderen, insanoğlunu mukaddes emanetin yüklenicisi ve yeryüzündeki halifesi kılan ve alemlere rahmet olarak gönderilen Nebiyi Zişan Efendimiz’e (sav) ümmet olma şerefiyle şerefyâb kılan Cenabı Hakk Teala hazretlerinedir.

Salat ve selamların en ekmeli O’nun Rasulü, Kâinatın Efendisi, yeryüzünün yegâne kılavuzu, yeri ve göğü Cenabı Hakk’ın yüzü suyu hürmetine yarattığı mutlak önder, örnek kılavuzumuz olan Hz. Muhammed Mustafa’ya (sav) olsun. Ayrıca O’nun pak âlinin, güzide ashabının ve onların yolunu ve izlerini sürdüren, bugüne dek o kutlu yolun bizlere ulaşması için birer ayna olarak varlığını kutlu varlığa vakfeden Allah dostlarına, salihlere, şehitlere de selam olsun.

Mutluluk bütün özlemlere, bütün isteklere eksiksiz bir biçimde ve sürekli olarak erişilmekten duyulan kıvanç durumu. Bir isteğimiz, bir özlemimiz yerine geldiğinde duyduğumuz sevincin adıdır mutluluk. Müslüman için mutluluk denince akla hep O’nun (cc) adı gelir. O’nunla (cc) buluştuğumuz için mutlu oluruz. Mutluluk aslında insanın aradığı şeydir.

Eğer arayıp bulduysa insan, bütün dünyayı ona verseler bundan daha mutlu olamaz. Çünkü O’nunla beraberdir artık. Mutluluk olmazsa insanlar hep huzursuz olur. 

Bazen mutluluklar bize birkaç gün misafir olup da gidebiliyor. Mutluluk birkaç gün dahi olsa güzel bir şey değil midir? Asıl mutluluk o sevinçli anında olgun davranmaktır. Bazen elimize geçen bir demet çiçektir mutluluk. Ya da çocuğun eline verilen bir çikolata gibidir. Sevinç anında insana bir demet çiçek verilse o bir demet çiçeği koruyabilme sanatıdır mutluluk. Mutluluğun tarifini ne kadar yazsak, anlatsak mutluluğu anlatmaya kelimeler yetmez.

Her insanın kendisine ait çok mutlu olduğu anları vardır. Dünya denilen bu tiyatro sahnesinde “Allah’ı bilmek, onu bulmaya gayret etmek en güzel mutluluktur.” İnsan aslında mutluluğu ararken biraz mantıklı olmalı. Bazen hayal ederiz mutlu oluruz, bazen yaşar mutlu oluruz. İşte bu konuda hayal veya hakikatin birbirine nasıl uyumlu olduğunu müşahede edebiliriz.

Pek çok hayal, aslında hakikatin içerisindedir belki fakat çoğu kimse görmez. Şu dünyanın gerçekliğinden sıyrıldığımız anda, bir hayal, bize o zaman bir kurtulma halatıdır belki de. 

İnsan neyi hayal etmeli? Dünya hayatının sıkıcı olduğu anlarda gerçek ve sonsuz olanı düşünmek, hayal etmek, yönelmek… O’na (cc) yöneldiğinde içini bir mutluluk, sevinç kaplar; çünkü Mevla ilesin. O zaman bütün dünyanın nimetleri verilse insan o mutlu olduğu anı hiçbir şeye değişmez; çünkü o mutluluk onun bir ömrüne bedeldir. 

İnsanoğlunun yaratılışında mutluluk vardır. Mutluluğun sırrı ise sevgiden gelir. İnsan sevdikçe mutlu olur. Bu nedenle mutluluğu ararken mantıklı olmak lazımdır. Bir kere “insan” kendi geleceğini iyi algılamalı. Mesela, insan ne ile mutlu oluyorsa onun peşinden gidiyor. Bu konuda verebileceğimiz o kadar örnek var ki… Bunların hepsinin başında sevgi gelir, aşk gelir. İnsan her neyin peşinden gidiyorsa o işte mutlaka sevgi vardır. Kişi yaptığını sevgi ile yaptığı anda ona mutluluk verir. Yaptıkça mutlu olur. Onun aynısı olur. Ama dedik ya mantıklı bir mutluluk aramak gerekir. Mademki bu fani şeylerin peşinden gidildiğinde o kadar mutlu oluyoruz, hayatımız renkleniyorsa asıl ebedi olanı düşünüp ona adapte olduk mu nasıl bir mutluluk olur bizlerde?Bunun örneğini önceki peygamber efendilerimizde, Rabbimizin en sevgili kulu Peygamber Efendimiz’de (sav), sahabe efendilerimizde ve sâdât-ı kiramda, Allah’ın dostlarında görüyoruz. Bu nedenle beklentilerimizin içinde mutluluk arıyorsak “Asıl mutluluk nedir, nerededir?” sorusunu kendi kendimize sormamız lazım. 

İnsan bazen evinde sıkılıyor. Kendi kendine, bir kendimi dışarıya atsam, diyor. Dışarıya çıkınca sanki sıkıntısı gidecekmiş gibi. Aslında insan o an mutluluk arıyor. Ama o mutluluk nerede? Bunu anlayamayabiliriz. Oysa Rabbimiz mutluluğun asıl kaynağını bize buyuruyor: “Hayya alesselah, hayya alel felah” haydi huzura, haydi feraha, haydi mutluluğa, haydi sevince… Yani ey kulum bana yönel, bana gel… İşte bu mutluluğu aramak, bulmak lazım.

Büyükler öyle buyurmuş ya: “Ara sende, bul sende. Ara sen de, bul sen de.” Onu anlatan, O’nu tanıtan, O’nunla buluşmayı öğreten bir dostu olması lazım insanın. İnsan kendi kendine bulamaz. Kendi başına kalırsa, kendini dışarıya atarsa boş şeylerin peşinden koşar ve mutlu olduğunu zanneder. Oysa kamil bir dostu, iyi bir arkadaşı ona gerçek mutluluğu anlatacak, öğretecektir. O zaman mutluluğu hayal ederken o hayalin içinde bulur kendini. O’nun (cc) isminin anıldığı yerde, O’nu sevenlerin meclisinde bulur kendini ve orada mutlu olur. Kendi mutluluğuyla oradaki insanların mutluluğunu birleştirir. 

Kâinatın Efendisi buyuruyorlar ki “Mümin müminin aynasıdır.” İnsan mutluluğu daha elle tutulur hale getirebilir. Mutluluğunu şekillendirir. Bunun dışındaki arayışlarsa hep boşa çıkacaktır.

Mademki bu dünya bir imtihan dünyasıdır, buna imanı nedeniyle o imtihan dünyasında dahi mutlu olur. Bu durumu yine Peygamber Efendimiz’de ve sahabelerinde kolayca görebiliriz. 

Kendimize uygun bize yakışır mutluluklar arayalım ve bulalım. Bunlarla mutlu olalım. Hem hikmeti ilahi de bizden böyle bir mutluluk ister.

Zira bu dünyada insan ancak bu kadar mutlu olabiliyorsa bu mutluluğumuz hayatımızı lezzetlendirip tatlandırıyor ama doyurmuyorsa dünyanın fani oluşundandır. Ancak ve ancak mutluluğun gerçek anlamını ahirette yine o mutluluğu gerçek manada anlayanlarla birlikte yakalayabiliriz. Hayal gücümüzü ve mutluluğumuzu, sevincimizi buna göre ayarlamalıyız. 

Aşık sever, mutlu olur. Maşuk ise onu mutlu gördüğü için mutlu olur.

Rabia Hatun adlı bir şairimizin şiiri ile yazımıza son verelim:

 

“Bir kasedir alev dolu gönlüm yana yana

Men ta senin yanında dahi hasretem sana

Yaşlar dökende söndürmez ateşimi su...

Sunsan elinle kanımı içsem kana kana..

Olsamdı ben sema, olsandı sen hava.

Alsamdı ben seni dem dem, nefes nefes...

Olsamdı ben zaman, olsandı sen mekan,

Eflaki dolduran bir aşk olurdu bes.

Pâyın sedası gelse de sen hiç gelmesen

Men beklerem kıyamete dek vuslat istemem.

Bulsam izinle semtini, ol semte ermesem.

Akşam zamanı hasretin encamı gelmeden.

 

Yazar: Gönül Pınarından

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort