JoomlaLock.com All4Share.net

RAMAZANDAN SONRA...

Ramazandn sonra

Ramazandan Sonra... - Tamer Doymuş

Sayı : 114 - Haziran 2017

 

Ramazandan Sonra...

 

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam alemlerin sultanı Efendimiz’e (sav), ehli beytine, ashabına ve etbaına olsun 

Hâce Hazretleri (ksa) bir sohbetlerinde şöyle buyuruyorlar: “Niçin buradayız? Burada kayda değer iki şey vardır. Biri iman, diğeri aşk. Tevhid dediğimiz şey de bu iki hakikatin özü. ‘La ilahe illallah’ iman, ‘Muhammed u’r-rasulullah’ aşk, sevda, dava. Bu iki şey için buradayız. Bizim için cennet azığı bunlar. Eğer bu iki şeyi burada tedarik edemezsek durumumuz zor. İman ve aşk. O zaman her an bir bayram her dem bir bayram…’’

Rabbimizin biz kullarına ikram ettiği üç aylar gibi bir rahmet ikliminden geçtik. Bu mübarek ayların ruhaniyetinden, nispetinden, huzur ve bereketinden gereği kadar müstefid olmaya çalıştık inşaallah. Ramazanda yapılan her hasenenin, her güzelliğin karşılığı kat kat verilmekte olduğu bildirilmiştir. Müminler olarak rızanın ve hakikatin taliplisi olarak değerlendirmeye çalıştık bu ayı biiznillah. Hadisi şerifte şöyle buyruluyor: Ebu Hureyre’den (ra): “Allah Rasulü (sav) buyurdu: Her kim inanarak ve karşılığını sırf Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”

Bütün bedenimiz, ruhumuz, sırrımız, zikrimiz oruçtaki hikmeti anlayarak ve oruçla bereketlenerek ramazan ayını değerlendirmeye çalıştık elhamdulillah. İrfanın, hakikatin açlığını bütün iliklerimize kadar hissederek oruç tuttuk. Evveli rahmet ve bereket, ahiri cehennemden azat olan ramazan ayından sonra ise bu güzellikleri, hasletleri artırarak devam ettirme gayreti içinde olmayı Mevlam nasip buyursun. Ebu Ümame’den (ra): Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu: “Her iftar vakti Allah’ın azatlıları vardır.” İnşaallah hatadan, isyandan ve günahtan azat olmuş bir şekilde ramazan ayını değerlendirdik.

Orucumuzu Hak ile tuttuk, iftarımızı Hak ile açtık. Ramazanı böyle geçirdikten sonra ramazan ayı ile birlikte elde edilen bu güzelliklere de veda etmek mümine yakışan davranış değildir. Çünkü kulun hayatında ibadet günü kurtarma düşüncesiyle yapılmaz. Onun kulluğu günlük ya da aylık değildir. Ayeti kerime bu hususu şöyle ifade ediyor: “Ve sana yakîn gelinceye kadar Rabbine ibadet et!’’ (Hicr 99)

Ramazan süresince vakit namazla-rımızla teravihlerle şenlendirdiğimiz camile-rimizi ramazandan sonra ramazanda aldığımız feyizle yine şenlendirmeye devam edeceğiz inşaallah. Ayeti kerimede mümin şöyle tarif ediliyor:

“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve: Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru, derler. Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur. Rabbimiz! Biz, Rabbinize iman edin diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, bizleri sana ermiş kullarınla beraber yanına al. Rabbimiz! Bize peygamberlerine vaat ettiğini ver, kıyamet günü bizi rezil etme. Muhakkak sen verdiğin sözden dönmezsin.” (Âl-i İmran 191-194) 

Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Şeytan, insanın koyunun kurdu gibi bir kurdudur. Sürüden ayrılan ve uzaklaşan koyunu kurt nasıl kaparsa, şeytan da cemaatten uzaklaşan insanı öyle kapar. Onun için tenha yollardan uzak durun, cemaatten, topluluktan ve mescitlerden ayrılmayın!”

Ebu Ubeyde’den (ra): Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu: “Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (kişi için) kalkandır.” Denildi ki: “Onu ne ile zedeler?” “Yalan ve gıybetle.” buyurdu.

Allah için niyet ederek tuttuğumuz orucumuz zedelenmesin diye son derece yapmamaya gayret ettiğimiz yalan ve gıybet gibi mezmum ahlaktan ramazandan sonra da uzak durmalıyız. 

Ramazan ayının çıkmasıyla birlikte bir sonra ki ramazan ayına kadar oruç tutmayı hepten hayatımızdan çıkarmıyoruz. Hadis-i şerifte şöyle buyruluyor: “Kim ramazan orucunu tutup sonra şevval ayında da altı gün oruç tutarsa bütün sene oruç tutmuş gibi olur.”

Orucun anlamını hikmetini ifade eden bir başka hadisi şerif ise şöyle: Ebu Ümame’den (ra): Dedim ki: Ey Allah’ın Rasulü! Bana Allah’ın beni yararlandıracak olduğu bir şeyi emret. Şöyle buyurdu: “Oruç tutmalısın, çünkü oruç gibi bir ibadet yoktur.”

Ramazan ayında kendimizi görmeye çalıştık. Hataya düşme, yanlış yapma hususunda asıl faktörün kim olduğunu, bizden istenilmeyen davranışların kimden kaynaklandığını anlamaya çalıştık. Ayeti kerimede şöyle buyruluyor: “Ey Ademoğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır, demedim mi?” (Yasin 60)

Bize şeytandan ve şeytanilerden uzaklaşmamız emrediliyor. Ramazan ayında bu bize daha da kolaylaştırılıyor. Bu manada hadisi şerifte şöyle buyruluyor: “Ramazan ayı girdiği zaman cennet kapıları açılır; cehennem kapıları kilitlenir; şeytanlar zincire vurulur.”

Ramazan ayında bizlere kendimizi görme fırsatı veriliyor. Çünkü şeytanlar bağlanmış, artık kendimizden başka kimse kalmadı. Kendimizi gördük ve değerlendirdik. 

Ramazanda kazandığımız bir başka güzel haslet ise Kur’an-ı Kerim’le daha çok iç içe olmaya çalışmak olmuştur. Çünkü Ramazan; “Kur’an ayı, Hakla batılın bir birinden ayrıldığı ay” olarak tarif edilmiştir. Kur’an’ın esrarına, hakikatine vakıf olmak varis olmak için, Kur’an’la bütünleşmek için Kur’an’ı daha çok okumaya gayret ettik. Ramazan ayından sonra elde ettiğimiz bu hasletimizi de devam ettirmeliyiz. Ayeti kerimede şöyle buyruluyor: “Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfedenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler.” (Fatır 29)

Bir başka ayeti kerimede ise şöyle buyruluyor: “(Rasulüm!) Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Kasas 45)

Efendimiz’in (sav) Kur’an okurken rahmet veya azap ayetlerini okurken söyledikleri bizlere şöyle naklediliyor: Hz. Katade’den (ra) nakledildiğine göre Rasulullah (sav): “Allah hüküm verenlerin en iyi hüküm vereni değil midir?” (Tin 8) ayetini okuduğu zaman: “Elbette en iyi hüküm verenidir. Üstelik ben buna şahit olanlardanım.” derdi.

Ayrıca Kur’an sadece sevap elde etmek için değil yukarıda da geçtiği gibi, onun hükümleri ile amel etmek, haramlarını haram, helallerini helal bilmek, ona varis olmak, onunla bütünleşmek için okumamız istenmiştir. Ayeti kerimede şöyle buyruluyor: “Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kuran’ı büsbütün terk ettiler.” (Furkan 30) bir başka ayeti kerimede şöyle buyruluyor:

“İman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.’’ (Hadid 16)

“Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.” (Taha 124)

Efendimiz’in (sav) Hz. Ebu Zerr’e (ra) (onun şahsında tüm ümmete) yaptığı tavsiyeyi ramazan ve sonrasını anlamada daha faydalı olacağı kanaatiyle yeri gelmişken burada ifade etmek istiyoruz.

Ebu Zerr (ra) anlatıyor: Bir defasında Rasulullah’a (sav): “Ya Rasulallah! İbrahim peygambere indirilen sayfalarda neden bahsediliyordu, diye sordum. “Hepsi birtakım misallerden ibaretti. Şöyle ki: Ey kulların başına tebelleş edilen, imtihana çekilmekte olan mağrur padişah! Ben seni dünyayı toplayıp birbiri üstüne yığasın diye göndermedim. Ben (kâfir de olsa) hiçbir mazlumun duasını geri çevirmem.

Aklını kullanan akıllı kişinin, Rabbine yalvaracağı saat, nefsini hesaba çekeceği saat, Allah’ın eşsiz sanatı üzerinde düşüneceği saat, yemek ve içmekle meşgul olacağı saat olmak üzere zamanını birkaç parçaya ayırması gerekir. Akıllı kişi yalnız şu üç şey uğrunda yolculuk yapmalıdır: Ahiret için azık hazırlamak, geçimini düzeltmek, haram olmayan şeylerden zevk almak için. 

Akıllı kişi zamanının kıymetini bilmeli, durumuna eğilmeli, dilini korumalıdır. Ağzından çıkan sözlerinin amellerinin arasına yazıldığını bilen, lüzumsuz yere konuşmaz.”

-Ya Rasulullah, dedim, Musa’nın (as) sayfaları ne idi?

“Hepsi birtakım ibretamiz ibarelerden ibaretti. Şöyle ki: Kesin olarak ölüme inanan kimsenin sevinmesine şaşarım. Cehenneme inananın gülmesine şaşarım. Kadere inananın yorulmasına şaşarım. Dünyanın sakinleriyle birlikte değişikliklere uğradığını görmesine rağmen ona meyledene şaşarım.

Yarın hesaba çekileceğine inandığı halde ibadet etmeyene şaşarım.”

Ben:

-Ya Rasulallah! Bana tavsiyede bulun, dedim.

“Sana Allah’tan korkmanı tavsiye ederim. Çünkü Allah korkusu her işin başıdır.”

-Ya Rasulallah! Bana daha tavsiyede bulun.

“Kur’an’ı oku, Allah’ın zikrine sarıl. Çünkü zikrullah senin için yeryüzünde ışık, gökte de saklanan bir azıktır.”

-Ya Rasulallah! Bana daha tavsiyede bulun.

“Sakın çok gülme. Zira çok gülmek kalbi öldürür, yüzünün nurunu söndürür.”

-Ya Rasulallah! Bana daha tavsiyede bulun.

“Cihattan geri kalma. Çünkü cihat ümmetimin rehbanlığıdır.”

-Ya Rasulallah! Bana daha tavsiyede bulun.

“Çok konuşmamaya çalış, çünkü bu, şeytanın senden uzaklaşması için bir vesile, dinini koruman hususunda bir yardımcıdır.”

-Ya Rasulallah! Bana daha tavsiyede bulun.

“Fakirleri sev, onlarla hemdem ol.”

-Ya Rasulallah! Bana daha tavsiyede bulun.

“Senden aşağıdakilere bak, senden üstünlerine bakma. Bu, Allah’ın sana verdiği nimetleri küçümsememen için en uygun yoldur.”

-Ya Rasulullah! Bana daha tavsiyede bulun.

“Acı da olsa gerçeği söyle.”

-Ya Rasulallah! Bana daha tavsiyede bulun.

“Bildiğin kusurların seni, halkın eksik- liklerini araştırmaktan alıkoysun. Yaptığın bir işi başkaları yaptığında kızma. Kendi, noksanlarını görmeyip insanların ayıplarıyla meşgul olman, irtikâp etmekte olduğun bir fiili insanlar yaptığında kendilerine kızman ayıp olarak sana yeter.” dedi ve eliyle göğsüme vurarak:

“Ey Eba Zerr! Tedbir gibi akıl, yasaklardan sakınmak gibi vera, güzel ahlak gibi servet yoktur.” buyurdu.

Efendimiz’in (sav) bir bayram günü yaptığı duasıyla amin diyerek bitirelim:

Hz. İbn Mes’ud (ra) rivayet ediyor: Rasulullah’ın (sav) bayram namazında duası şöyle idi: “Allah’ım! Senden iyi bir geçim, uygun bir ölüm, kusur ve çirkinliklerin olmadığı bir sonuç istiyoruz. Allahım! Bizi aniden helak etme. Ansızın bizi katına alma! Haktan ve tavsiyeden bizi geri bırakma! Allahım! Senden iffet, zenginlik, takva, hidayet, dünya ve ahirette güzel akıbet istiyoruz. Şüphe, ayrılık, riya ve dininde iki yüzlülük yapmaya çalışmaktan sana sığınıyoruz. Ey kalpleri alt üst eden! Hidayet ettikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize rahmet bahşet. Muhakkak ki sen en çok bahşedensin.”

 

Kaynakça:

-Peygamber Külliyatı, Ed-Dımaşki
-Hayatü’s-Sahabe, M.Y. Kandehlevi
-Cem’ul-Fevaid, Er-Rudani
-Tergib ve Terhib

 

Yazar: Tamer Doymuş

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort