JoomlaLock.com All4Share.net

SAHABELERİN RESÛLULLAH SEVGİSİ -3-

Talha b. Berâ'nın [ra] Resûlullah'ın [sav] Ayağını Öpmesi

Husayn b. Vahvah el-Ensârî [ra] anlatıyor: "Talha b. Berâ [ra] ne zaman Resûlullah'a [sav] rastlasa O’na yapışır ve ellerini, ayaklarına öperdi."
(Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebir, nr. 3554; Ali el-Müttakî, Kenzü'l-Ummâl, nr. nr. 37159; ibn Hacer el-Askalânî, el-isâbe, 2/227.)

Uhud Harbi'nde Resûlullah'ı [sav] Arayan Bir Kadın

Enes b. Mâlik [ra] anlatıyor; "Uhud Savaşı'nda Medineliler karma karışık ve darma dağınık olmuştu. Herkes bir tarafa kaçıyor ve 'Muhammed öldü.' diye bağrışıyorlardı. Hatta bu yüzden o kadar çok bağırıp çağırma olmuştu ki, bu haber Medine'nin civar mahallelerine kadar ulaşmıştı.

Sonra evli kadınlardan biri, durumu öğrenmek için yola çıktı. İlk önce hangisiyle karşılaştığını bilemiyorum ama birine rastladığı zaman ona, “Bu ölen kim?” diye soruyor, o da, “Şu baban”, bir başkası, “Şu kardeşin”, başka rastladığı biri, “Şu kocan”, bir diğeri de, “Şu da oğlun” diyordu. Kadın, “Resûlullah [sav] nerede, O nasıl?” diye soruyor, onlar da,”'Ön tarafta!” diye cevap veriyorlardı. Nihayet kadını Resûlullah'ın yanına kadar getirdiler. Kadın hemen Resûlullah'ın elbisesinin bir ucuna yapıştı ve

- Anam babam sana feda olsun yâ Resûlullah! Sen hayatta olduktan sonra ben kimi kaybedersem kaybedeyim hiç önemli değil, dedi."
(Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 6/115.)

Yüzünü Oklara Hedef Yapan Sahabe: Katâde [ra]

Katâde b. Numân [ra] anlatıyor: "Resûlullah'a [sav] bir yay hediye edilmişti. Hz. Peygamber [sav] Uhud Savaşı'nın olduğu gün o yayı bana verdi. Ben de Resûlullah'ın önüne geçip yayın uç kısmı erinceye kadar ok attım. Bir an yerimden ayrılmadım ve yüzümü Resûlullah'ın yüzünün hizasında tutarak O’nu korudum. Oklarım bittikten sonra, ne zaman Resûlullah'a doğru bir okun atıldığını görsem, O’nu korumak için hemen yüzümü okun geldiği tarafa doğru çeviriyordum."
(Taberânî, el-Mu'cemü'l-KebTr, 8/19.)    

Hz. Ebû Bekir'in [ra]    Resûlullah'ın Vefat Edeceğini Anlayınca Ağlaması

Ebû Saîd el-Hudrî [ra] anlatıyor: "Resûlullah [sav] vefat ettiği hastalığında, başını bezle sarmış bir vaziyette,  bizler mescide otururken çıkageldi. Minberine doğru ilerledi ve çıkarak oturdu. Bizler de    Resûlullah'ın [sav] minberine iyice yanaştık. Hz. Peygamber [sav] şöyle dedi:

-Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah adına yeminle söylüyorum ki, şu anda ben havuzumun (Kevser) üzerinde bulunuyorum!

(Nitekim Resûlullah (sav) bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır: "Evimle minberimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim ise, havzımın üstündedir." Buhârî, Fadlu's-Salât fi Mescidi Mekke ve'l-Medine 5,11, 57; Müslim, Kitâbü'l-Hac, 502.)

Sonra kendisini kastederek,

-Bir kula dünya ve onun ziynetleri arz edildi, fakat O ahireti seçti, buyurdu.

Resûlullah'ın [sav] bu sözünden neyi kastettiğini Hz. Ebû Bekir'den başkası anlayamadı. Hz. Ebû Bekir'in gözünden yaşlar dökülmeye başladı. Resûlullah'a,

-Anam babam sana feda olsun! Yok, hatta babalarımız, analarımız, canlarımız, mallarımız sana feda olsun, dedi.

Bundan sonra Resûlullah [sav] minberinden indi ve artık bir daha oraya çıkmadan ahirete irtihal etti."
(ibn Ebî Şeybe, el-Musannef, 14/559; İbn Sa'd, et-Tabakâtü'l-Kübrâ, 2/230.)

Hz. Fâtıma'nın (ranh) Ağlaması

İbn Abbâs [ra] anlatıyor: "Ne zaman ki,

«Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir» ayeti Resûlullah'a [sav] indiğinde Hz. Peygamber, [sav] kızı Fâtıma'yı (ranh) çağırdı ve:

-Bana (yakında) öleceğimin haberi verildi, dedi. Bunun üzerine Hz. Fâtıma (ranh) ağlamaya başladı. Resûlullah [sav] ona,
-Ağlama! Bana ehlim (ailem) arasından en önce kavuşacak kişi sen olacaksın, buyurunca da Hz. Fâtıma (ranh) gülümsedi.

Resûlullah'ın [sav] hanımlarından biri O’nun bu halini gördü ve
-Senin önce ağladığını, sonra da güldüğünü gördüm; bunun sebebi neydi? diye sordu. Hz. Fâtıma (ranh),

-Resûlullah [sav] önce bana vefat edeceğini söyledi, ben de ağlamaya başladım. Sonra da ehlinden kendisine ilk kavuşacak olanın ben olacağımı söyledi, buna ise sevindim ve güldüm, dedi."
(Taberâni, el-Mu’cemül Kebir, 11/261)

Resûlullah'ın [sav] Vefatından Önce Vasiyeti, Yıkanması, Kefenlenmesi ve Namazının Kılınması

Abdullah İbn Mesud [ra] anlatıyor:

"Babam O’na feda olsun! Canım O’na feda olsun! Canımız, sevgilimiz, Peygamberimiz’in vefat edeceği bize (kendisi tarafından) altı gün öncesinden haber edilmişti. Vefat anı yaklaştığı zaman bizleri annemiz Hz. Âişe'nin (ranh) evinde topladı, bize baktı ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Sonra şöyle dedi:

- Merhaba! Hoş geldiniz.    Allah'ın selâmı üzerinize olsun. Allah Teâlâ sizi korusun! Allah Teâlâ sizlere yardım etsin. Allah (cc) sizleri yüceltsin. Allah Teâlâ sizleri doğru yoldan ayırmasın. Allah (cc) sizleri lütfü kereminden rızıklandırsın. Sizi işlerinizde muvaffak kılsın. Allah Teâlâ sizlere selâmet ve emniyet versin. Allah (cc) ibadet ve taatlerinizi kabul buyursun.

Size Allah'tan korkmanızı, O'na karşı takvalı olmanızı tavsiye ediyorum! Sizi Allah'a ısmarlıyorum. Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım. Allah'ın mülkünde, Allah'ın kullarına zulüm yaparak Allah'a üstünlük taslamaya kalkışmayın! Nitekim Allah (cc) hem bana hem de size şu uyarılarda bulunmuştur:

"İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) akıbet, takva sahiplerinindir.”
(Kasas 83)

"Kibirlenenlerin kalacağı yer cehennem değil midir?" (Zümer 60)

Resûlullah [sav] bu ayetleri okuduktan sonra sözlerine şöyle devam etti:

-Ecel, Allah Teâlâ'ya dönüş, Sidre-i Müntehâ'ya, Cenne-tü'l Me'vâ'ya, dolu dolu kâselere, Refîk-i A'lâ'ya varış yaklaştı!

-Ya Resûlullah! Vefatınızdan sonra sizi kim yıkasın, diye sorduk.

-Bana en yakın olandan başlayarak ehl-i beytimin erkekleri, buyurdu.

-Sizi ne ile kefenleyelim, dedik.

-İsterseniz şu üzerimdeki elbiselerimle, isterseniz de Yemen kumaşı yahut Mısır'ın beyaz beziyle, dedi.
-Bizlerden kim senin namazını kıldırsın, dedik ve ağladık; Resûlullah da [sav] ağladı. Sonra dedi ki:

-Durun biraz! Allah Teâlâ sizleri bağışlasın ve Peygamberiniz’in hürmetine sizlere hayırlar ihsan etsin. Beni yıkayıp kefenledikten sonra evimdeki (hazırlanmış olan) kabrimin yanı başında bulunan divanın üzerine koyun ve ardından bir müddet dışarıda bekleyin. Zira (vefatımdan sonra) benim namazımı ilk kılacak olan, dostum Cebrail'dir. Sonra Mikâil, sonra İsrafil ve ardında da askerleriyle birlikte Azrail gelerek namazımı kılarlar. Daha sonra diğer bütün melekler gelir. Onlar da namazımı kıldıktan sonra sizler grup grup içeri girerek namazımı kılar, çokça salât-ü selâm verirsiniz. Kimse, ağlayarak, bağırıp çağırarak bana eziyet vermesin.

Namazımı kılmak için öncelikle en yakınlarımdan başlayarak ehl-i beytim gelsin. Sonra da sizler gelin ve bana selâm verin. Burada olmayan kardeşlerime de benden selâm gönderin. Sizleri şahit tutuyorum; benden sonra dininize kim   girerse, benden ona selâm söyleyin. Selâmım, bana ve getirdiğim dine, bugünden kıyamete dek tabi olanların üzerine olsun.

-Yâ Resûlullah, sizi kabre kim koyacak, diye sorduk. Resûlullah [sav],

-Ehl-i beytimin yakınlarından birkaç kişi koysun. O esnada sizin göremediğiniz, fakat onların sizi gördüğü birçok melek de bu işe katılırlar. Haydi, şimdi kalkın ve benden sonra gelenlere, benim yerime dini tebliğ edin, buyurdular.
(İbn Sa'd, et-Tabakâtü'l-Kübrâ, 2/256-257; Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ, 4/80.)

Efendimiz’i (sav) aşkla sevenler, vefatından sonra O’nun emaneti olan dini yaşamak ve yaymak için O’nun varisi-halefi olan insanlar etrafında toplanarak hakikati bugünlere taşıdılar. Bugün iman sahibi, İslam sahibi her kim varsa Resûlullah’ın (sav) varis-i ekmeli etrafında bütünleşerek bu vasiyeti yerine getirmeye çalışmalıdır.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 TEMMUZ SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort