JoomlaLock.com All4Share.net

TAŞKESENLİ AHMED EFENDİ

TAŞKESENLİ ŞEYH AHMED EFENDİ

(1848 – 1909)

 

Ailesi, 1258 yılında Hülagü’nün Bağdat’ı işgal   ederek Abbasi Halifeli’ğine son verdiğinde Bağdat’tan Şam’a daha sonra irşat vazifesini yürütmek için çeşitli yerlere göç etmiş ve oralarda ikamet etmiştir. Daha sonra 17. yüzyılda Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Hacılar Köyü’ne yerleşmiştir. İşte gelecekte insanlara hayırlı hizmetler verecek ilim ve maneviyat insanlarının temeli buradan atıl-mıştır. Taşkesenli Şeyhleri’nin ilki, Erzurum havalisinde ilim ve irfanı ile tanınan Şeyh Ahmet Efendi, 1848 yılında babası Molla Mahmut Efendi’nin yerleştiği Hacılar Köyü’nde dünyaya geldi. Âlim ve fazıl bir aile silsilesinden gelen Şeyh Ahmet Efendi’nin dedesi Molla Abdurrahman ve ulu dedesi Molla Musa, yaşadığı dönemlerde çevresinde çok sevilen ve takdir edilen zatlarmış. Küçük yaşlarda iken ilme yönelen Şeyh Ahmet Efendi muhtelif medreselerde tahsil görüp mezun olduktan sonra, bulunduğu yerin en büyük âlimlerinden olan Molla Ahmet Kûki Hz.den fıkıh kelam, hadis, tefsir ve mantık üzerine birinci icazetini almıştır. Kendisi de birkaç tane mucaz (icazetli) yetiştirdikten sonra Bitlis’ten Bağdat’a kadar herkesin saygı ve sevgi duyduğu Şeyh Halidi Oleki’yi ziyaret ederek yanında bir süre kalmış ve bu süre içeri-sinde bu zattan fen bilimleri (astronomi, jeoloji, cebir, hendese) okuyarak ikinci icazetini almıştır.

TALEBELİKTEN İRŞAD HAYATINA

Şeyh Ahmet Efendi, Şeyh Halidi Oleki Hazretleri’nin yanında ders alırken ününü çok duyduğu Seyyid Abdulkadir Geylani Hz.nin torunu olan Seyyid Sibğetullah Arvasi Hz.ni Bitlis Hizan’da ziyaret ederek, kendisini manevi yönden yetiştirmek üzere bu zata teslim olur. Bu zattan irşad dersleri alan Şeyh Ahmet Efendi Seyyid Sıbgetullah Arvasi Hz.nin vefatından sonra da halifesi olan Şeyh Abdurrahman Taği’ye teslim olur. İrşadını bu zatın yanında tamamlayarak halifelik görevini alan Şeyh Ahmet Efendi, mürşidi tarafından irşatta bulunması için 1893 yılında Erzurum’a görevlendirilir. Babası ve dedeleri gibi o da irşad görevi için mekân değiştirme usulüne uyar ve Erzurum’un Sultanmelik Mahallesi Üç Kümbetler mevkiinde manevi dostları tarafından yaptırılan eve yerleşerek bu evde talebe yetiştirmeye başlar.

Erzurum’da irşat vazifesini yapmaya çalışırken mürşidi Şeyh Abdurrahman Taği Hazretleri’nin vefat haberini alır. Bu haber üzerine Bitlis Norşin’e giden Şeyh Ahmet Efendi, mürşidinin kabri başında ağlayarak irticalen şu beyti okur:

Evimin uzaklığından dolayı size geç geliyorum.
Bana iyilikten imdat eyle fakir ve katıksız olarak kapınızda durmuş, yüz sürmekteyim.
Tarafınızdan ricam ve kanaatim o dur ki irşat için gelenleri reddetmeyiniz.
Rahmet bulutları eksilmesin, türbenizin üstüne, mağfiret yağmuru yağdırsınlar ey hayırlı üstad.
Ben Ahmet’im kapınızda bir köpeğim. Uzak da olsa yerim imdadınızı yakında isterim.
Şeyh Ahmet Efendi, yaz aylarında Erzurum’a yaklaşık 45 km. uzaklıkta olan Taşkesen Köyü’nde ikamet edip talebelerini buradan okutmaya devam etmiştir. Amcası oğlu ve halifesi olan Şeyh İbrahim Efendi’yi Taşkesen’de ikamet ettirmiş ve böylece Erzurumlular tarafından Taşkesenli şöhretiyle meşhur olarak, Taşkesen’den yükselecek olan Altın Silsile’nin temellerini atmıştır. Erzurum’da yürüttüğü irşad faaliyetleri sonucunda 78 mezun hoca ve 4 büyük halife yetiştiren Taşkesenli Şeyh Ahmet Efendi hayatı boyunca kendisini sûfiliğe vermiş ve halk tarafından bu yönü ile tanınmıştır. Şöhretin her türlüsünden hayatının her döneminde şiddetle kaçınan bu büyük zat, Erzurum ve çevresinde maddi ve manevi ilimleri ile insanlara üstün hizmetler vermiştir.


Dönemin valisi Mehmet Kamil Beyin hükümette verdiği raporda Şeyh Ahmet Efendi ile ilgili şu satırlara rastlamak mümkündür: “Şeyh Ahmet Efendi Hicri 1311 yılında (M.1895) Hınıs’tan Erzurum’a gelirken Ermeniler tarafından tehdit edilmiştir. Belgeler zamanın valisinin bilgileri doğrultusunda kayda alınmıştır. Bu olay üzerine halk galeyana gelmiştir.” Yöre halkının çok sevdiği şeyhleri, Ermeniler tarafından tehdit edilmesi yerli halkın Ermenilere karşı tepkisi ve ayaklanması ile son bulmuştur.

Bu olayı Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Tarih Eğitim Ana-bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. Muammer DEMİREL Erzurum’da Ermeni İsyanları (1890–1895) isimli makalesinde şöyle anlatır:

Ermeni ihtilalcileri, Hınıs’ta olay çıkarmak için aylar önce hazırlıklara başlamışlardı. Komiteciler türlü yollarla burada Müslümanları tahrik etmişler, halkın itibar edip saygı duyduğu dini hüviyeti olan kişileri bile öldürmekten çekinmemişlerdir. Şeyh Haydar Efendi sırf Müslümanları tahrik edip Ermeniler üzerine saldırtmak için Ermeni komiteciler tarafından katledilmiştir. Bu yetmemiş gibi Hamidiye alayı subaylarından Yüzbaşı Halil Ağa’nın kızı ve gelini ile aşiret mensubu Yusuf Ağa’yı idam etmek kasdıyla kaçırmışlardır. Ermeni militanları Müslüman köylere saldırıya başlamışlardı. Son olarak bölgede dini bir etkisi olan, saygı duyulan ve geniş bir aileye mensup Nakşibendî şeyhlerinden Taşkesenli Ahmet Efendi’nin Bitlis’ten Erzurum’a gelirken Hınıs’ta ermeni komitecileri tarafından yolu kesilip ölümle tehdit edilmesi, Müslüman halkın büyük bir heyecana kapılarak, adeta komitecilerin isteği doğrultusunda ermenilerin üzerine saldırıya geçmesine neden olmuş ve kanlı olaylar meydana gelmiştir. Bu olaylar üzeri-ne Şakir Paşa derhal Hınıs’a gelerek olayın kasabaya sıçramasına mani olmuştur. Bu olaylarda Müslümanlardan 50 ve ermenilerden 32 kişi ölmüş ve elli kişi yaralanmıştır. Ayrıca mal ve hayvanlardan da bir hayli zayiat olmuştur.

SULTAN ABDÜLHAMİD’LE MANEVİ KARDEŞLİK

Taşkesenli Şeyh Ahmet Efendi’nin Sultan Abdulhamid’le hiç görüşmedikleri halde Abdulhamid Han tarafından tanındığı şu hadiseden anlaşılmaktadır.

Erzurum’un Pasinler ilçesi Tuylar Köyü’nden İsmail Usta adında bir er, askerlik görevi sırasında, Sultan Abdulhamid Han’ın ikamet ettiği Yıldız Sarayı’nda diğer bir arkadaşıyla nöbet tutarken. Abdulhamid Han bir ara balkona çıkar ve bunları yanına çağırır. Balkonun yanına gittiklerinde Sultan diğer nöbetçiyi hiç konuşturmadan bir miktar para atar ve hamama gitmesini söyler. (Bilahare anlaşılır ki bu asker gusül etme imkânı bulamadan nöbete gelmiştir.) Erzurumluya dönerek:
-Siz tarikat ehlisiniz, mürşidiniz kimdir? diye sorar. Erzurumlu:
-Taşkesenli Ahmet Efendi, diye cevap verince, Abdulhamid Han,
-Evet, O zatla tanışıyoruz, der ve içeri girer. Biraz sonra elinde bir Kur’an-ı Kerim ile gelerek Erzurumluya,
-Ben bu Kur’an-ı Kerim’i sana hediye ediyorum. Sen de götürür şeyhin olan kardeşime verirsen memnun olurum, der. Erzurumlu bir müddet sonra memleketine döndüğünde şeyhinin huzuruna varır. Şeyh Ahmet Efendi onu görünce: “Emaneti getirdin mi ?” diye sorar. Erzurumlu da hediye edilen Kur’an’-ı Kerim’i şeyh Ahmet Efendi’ye teslim eder… (Günümüze kadar büyük bir titizlikle korunan bu Kur’an-ı Kerim hala aile kütüphanesinde muhafaza edilmektedir.)
Hatta Şeyh Ahmet Efendi vefatından birkaç dakika önce gözlerini açarak “Yazık oldu Sultan Abdulhamid’e yazık oldu” demiştir. Daha sonra 31 Mart Vak’ası neticesinde de Sultan Abdulhamid Han’ın tahttan indirilmesi vuku bulmuştur.

VE AYRILIK VAKTİ...

Erzurum’da çok sayıda talebe yetiştiren Şeyh Ahmet Efendi 61 yaşında iken 24 mart 1909 yılında Erzurum’da vefat etmiştir.

Halen Erzurum Merkez (Deli Ömer Tarlası Taşkesen Sokak) de bulunan Taşkesenli Camii bahçesinde bulunan türbesi kalabalık halk kitleleri tarafından ziyaret edilmektedir.

Nakşibendî şeyhi olan Şeyh Ahmet Efendi’nin yetiştirdiği halife ve mezun hocalardan bazıları şunlardır:

Şeyh Ziyaettin Efendi, Şeyh İbrahim Efendi, Erzurum Serçeme Köyü’nde Tabur İmamı Muhammed Nuri Efendi, Diyarbakır Lice’li Molla Ömer Efendi Ve Kağızman’lı Molla Hasan Efendi.

Not: Yazımız, Fuad Taşkesenligil’in “Silsile-i Âliye’nin Taşkesenli Halkası” isimli kitabından alınmıştır.

 

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 OCAK SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

Bu kategoriden diğerleri: « TAŞKESENLİ ZİYAEDDİN EFENDİ

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort