JoomlaLock.com All4Share.net

AİLEDE ETKİLİ VE DOĞRU İLETİŞİM BAŞARININ ANAHTARIDIR -2-

Büyüğümüz Hâce Hazretleri: “Kelimelerinizi inceltmeye çalışmayın, anlayışınızı inceltin.” buyurmuşlardır. Kaşımızdaki kim olursa olsun öncelikli konumu insanlığıdır. Aranacak öncelikli vasıf insan olmasıdır. Onun dışında belki eşimizdir, annemizdir, çocuğumuzdur, kardeşimizdir, elemanımızdır, müşterimizdir…vb. Bunların her biri kendimizi ayarlamamız gereken teferruat babından ikincil unsurlardır. Bizler için her şeyiyle en büyük örnek olan Allah Resûlü’nün (sav) hayatı seniyyelerine bir bütün olarak baktığımızda, O Rehberi Ekmel’in bütün ömrü boyunca hem toplumun ileri gelenleriyle meşgul olup ilgilendiğini hem de kendini ifade edemeyen, ezilen, parya muamelesi gören gariplere kucak açıp onlarla alâkadar olduğunu; bazen çocukların oyun arkadaşı gibi davranarak seviyelerine inip oyun oynarken onları eğittiğini bazen de kadınların sırdaşı, dert ortağı olup, onlara insan olarak ne kadar değerli olduklarını anlatmaya çalıştığını görürüz. Asıl olan karşımızdakinin seviyesine inebilmektir.

Efendimiz (sav) peygamberliği süresince hem mesaj ileten hem de ilettiği mesajın asıl kaynağını ahlâkı ile gösteren ulvi bir vazifenin sahibi olmuş ve gönderiliş gayesini, insanlarla kurduğu örnek diyalog ve iletişimle gerçekleştirmiştir. Olabilecek en etkili, en çeşitli iletişim yöntemlerini kullanarak İlâhî mesajları, insanlar tarafından algılanabilir, duyulup hissedilebilir, okunup konuşulabilir ve yazılabilir hale getirmiş; hayata döndürülebilir ve yaşanıp örnekleri çoğaltılabilir bir yapıya kavuşturmuştur. İslam’ın kabul görmesinde, Hz. Muhammed’in (sav) çevresindeki insanlarla her türlü sevginin üstünde cezbeden diyaloğu ve iletişim kurmadaki azim ve gayreti şüphesiz önemlidir. Nitekim O’nu (sav) peygamberlik göreviyle şereflendiren Allah (cc), mesajını insanlara korkusuzca duyurmasını emretmiştir. Mâide Sûresi 67. ayette: “Ey Resûl! Rabbin’den Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun...” buyrulmuştur.

Bir hadisi şerifte, Efendimiz (sav); “Anne babanıza iyilik edin ve ihsanda bulunun ki, çocuklarınızda size itaat etsin ve saygı göstersinler.” buyurmuştur. En güzel eğitim metodu güzel örnek olmaktır. Güzel örnekler, çocuğun duygu ve davranış dünyasına doğal bir disiplin getirir. Ne ekersek onu biçeriz. Çocuğumuz ile iletişimimizde biz farkında olsak da olmasak da onun gözlemlediği her davranışımız, işittiği her kelime, çocuğun şahsiyetine konan bir tuğladır. Çocuğumuza taklit etmeye değer birer numune olmaya çalışmalıyız. Unutmayalım ki: “Taklit edecek örneği olmayanlar, nadiren tekamül ederler.” Gayrı ahlâki, yanlış davranışlar ve olumsuz özellikleriyle toplumun zarar gördüğü suç eğilimi gösteren çocukların, hatta yetişkinlerin bu hale gelmelerinde temel etken, ailedeki sevgi, şefkat eksikliği ya da bireylerin birbirini anlayamamalarından kaynaklanan iletişimsel eksikliklerdir. Maalesef ki gelecek nesilleri oluşturacak çocuklarımızı, anne babaları olarak kötü örnek oluşturduğumuz davranışlarımızla bozmaya devam ettikçe, Rabbimiz’in Kur’ân-ı Kerim’de müjdelediği, özlenen, saadet dolu nuru tamamladığı o güzel günler ertelenecektir.

Dünyaya gelen her çocuk bir anne baba vesilesiyle, bir topluma sebep kılınmıştır. Her bebek tertemiz mis kokusuyla cennet meyvesidir. Hiçbir günahtan eser yoktur. Çocukta suç aramak en büyük sahtekarlıktır. Onu o hale getiren muhakkak ya biri, ya bir aile, ya bir toplum vardır. Çocukta bir problem varsa, çözmek için önce kendimizde, sonra annesinde, eğer varsa, sonra abla ve ağabeylerinde, sırasıyla yakın temas halinde olduğu arkadaş, komşu ve akraba çevresinde ve en son olarak da çocukta aramak en dürüst ve en doğru yöntem olsa gerek. Bu sıralamayı önce çocuktan başlatmak meseleyi başta çözümsüzlüğe itmek anlamına gelir.

Çocuklar abla ve ağabeylerini taklit ederek onlar gibi olmaya çalışır. Önlerinde algılayabilecekleri en büyük idol onlardır. Bu taklit yöntemiyle büyük kardeşlerden çok fazla şeyler öğrenir. Bu öğretiler onun kişiliğini oluşturan önemli unsurlardır. Geçekte de işin özüne indiğimizde, ilk çocuğu ya da ilk çocukları iyi veya kötü yetiştirmek yalnız onları yetiştirmek demek değildir. Bu direkt olarak diğer kardeşlerinin yetişmesine de tesir eder; dolayısıyla da bu durum işimizi ya kolaylaştırır ya da zorlaştırır.

Çocuklarımızın ihtiyaçlarını en iyi kendilerinden öğrenebiliriz. Bazı istek ve ihtiyaçlar vardır ki bunların söz ile ifade edilmesi çok zordur. Fakat hissettirilebilir, yeter ki anlamaya açık gönüller olsun. İşte aile bireyleri arasında fırsat buldukça  -televizyondan fırsat kalırsa- yapılacak aile sohbetleri, hem aile içi kaynaşmayı artırır hem de problemlerin hallini kolaylaştırır. Aile içerisinde bireylerin en çok ihtiyaç duydukları şey sevgi ve güvendir. Bireylerin bir birlerini sevdiklerini hissettirmeleri ve bunu her fırsatta belli etmeleri gerekir. Hayattaki başarısızlıklarını asla sevgisizlikle cezalandırmamalıyız. Hiç bir zaman sevgi çocuklarımız ve eşlerimiz için silah olarak kullanılmamalıdır. Unutmayalım ki: “Sevdiklerimizin sevgisinin hasretini çekmek, sevdiklerimizin hasretini çekmekten çok daha zordur.”  

Aile içi iletişimde bir diğer önemli özellik şudur; kendi ilgi alanlarımızda ısrarcı olmak yerine eşimizin ve çocuklarımızın ilgi duyduğu alanlara bizim de ilgi duymamız aramızdaki diyaloğu geliştirir. Onların dünyasına girmemizi sağlar. Böylelikle aile bireyleri arasında karşılıklı bir güven ortamı sağlandığı gibi onlar üzerindeki tesirimiz de artar. Özellikle çocuklarımızın ilgi alanlarında yaptığı çalışmaları varsa teşvik etmeli, geliştirmeleri yönünde desteğimizi hissettirmeliyiz. Alanlarında başarı sağlamış her bireyin arkasında mutlaka sevgisini ve desteğini gösteren bir eş, bir anne, bir baba, bir arkadaş vardır.

Çocuklarımızla iletişimizde onlara büyük insanmış gibi davranmalıyız. Fakat asla onlardan beklentimiz büyük insan davranışı olmamalıdır. Bu yaklaşımımız onları çok daha kişilikli ve huzurlu yetiştirecektir. Çocuklarımızı çok sıkıştırarak onlardan kapasitelerinin üzerinde beklenti içerisinde olmamız, onları yanlış çıkış yolları aramaya itecektir. Çocuklarımızın hata yapmalarından değil hatada ısrarcı olmalarından korkmalıyız. Çünkü en kalıcı doğru davranışlar, yanlışın düzeltilmesiyle kazanılır.

Peygamberimiz (sav); “Kimin çocuğu varsa onunla çocuklaşsın.” buyurmuştur. Onunla kuracağımız iletişim ancak onun seviyesine inerek olacaktır. Çocuk evde ilgi çekecek bir ortam bulamıyorsa ya da kendi halini anlayacak, kendisini dinleyen bir anne, baba, ağabey, abla bulamazsa bu ihtiyacını dışarıdan karşılamaya çalışır. Bunun doğal bir sonucu olarak da evden kopmalar başlar. Bilinçli anne baba çocuklarına küçük şeylerden zevk almasını ve bunlarla kanaat ederek mutlu olmasını öğretebilendir.

Aile bireyleri kaliteli zaman ve ortamlar içerisinde birbirlerine vakit ayırmalıdırlar. Özellikle çocuklarımıza kendi imkan ve şartlarımız içerisinde belki biraz da zorlayarak çocukluklarını yaşatacak ortamlar sağlamalıyız. Çocuğun deşarj olması güne ve geleceğe dönük büyük faydalar sağlayacaktır. Ailemiz ile birlikte yapacağımız aktiviteler sağlıklı ve kalıcı iletişimin kapılarını da açacaktır. Birlikte sohbete, konferansa, camiye gitmek, tarihi yerleri ve camileri, müzeleri ziyaret etmek, yaşayan ya da dünyasını değişmiş gönül ehli Allah dostlarının makam ve türbelerini ziyaret etmek, doğal güzellikleri görmek için imkanlar içerisinde seyahat etmek, piknik yapmak, spor yapmak, alışverişe çıkmak…vb.  Yapılan bu işler bir birimizin farklı yönlerini tanımaya da fırsat sağlayacaktır. Çocuklarımızı değişik özellikleriyle ayrıntılı olarak ne kadar iyi tanırsak, çocuk yetiştirmede isabetli hareket etmemiz de o derece kolaylaşır. Özellikle de çocuklarımızın yaradılıştan gelen bireysel özelliklerini ve yeteneklerini keşfederek, önlerinde engel olmadan, o özelliklerini en olumlu şekilde geliştirmeye çalışmalıyız.

Aile içi iletişimde en etkili yöntem, hayatı doğal yaşamaktır. Bireyler aile içerisinde doğal ortam nasılsa buna göre biçim kazanır. Çocuğun işitebileceği yerde söylenen her söz, görebileceği yerde yapılan her davranış onun karakterinin yapımında rol oynar. O yüzden iletişim konuşmaktan öte davranışlarımızla söyleyebileceğimiz her güzel kelamı tasdik edebilmek demektir. Etkili iletişim güzel ahlâk demektir. Güzel örnek olabilmek nasihatten çok daha etkilidir. Ancak dilin söylediğini davranışlar da söyleyebilirse insan ahkam kesmekten kurtulur ve sözleri tesir eder.

İletişimde dikkat edilecek bir diğer önemli özellik ise tutamayacağımız ya da unutabileceğimiz sözler vermemektir. Biz unutsak bile onlar asla unutmazlar. Unutarak ihmal ettiğimiz her söz bize karşı güvenlerini eksiltir. Aynı zamanda farkında olmadan onlara yalancılığı öğretmiş olabiliriz. Çocuklarımızı yalana alıştıracak bir diğer aile içi iletişim yanlışı da çocuğu yalana zorlayacak baskı ve aşırı tepkilerde bulunmaktır. Bir yanlış yaptıklarında, gerçeği söyledikleri vakit kızmamak, yani onları doğru söylediklerine bin pişman etmemek gerekir.
Yardımlaşma, iyilik yapma gibi temel güzellikleri, aile içinde iletişimsel örneklerle çocuğun  şahit olmasını sağlayarak öğretme yoluna gitmeliyiz. İyilik yapmayı öğretirken her fırsatta; “İnsan, kendisine karşılıkta bulunsunlar diye değil, vicdanının sesini dinleyerek, insan olmanın gereği olarak iyilik ve yardımda bulunmalı.” gibi ifadelerle bilinç kazandırmalıyız.

Konunun çok geniş ve önemli olması sebebiyle kısmet olursa bir sonraki yazımızda kaldığımız yerden devam etmek üzere siz değerli okuyucularımızı Allah’a (cc) emanet ediyoruz.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 KASIM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort