JoomlaLock.com All4Share.net

ALVARLI EFE HAZRETLERİ

ALVARLI HÂCE MUHAMMED  LUTFÎ HAZRETLERÎ

alvarli-efe-hazretleri


Muhammed Lûtfi’yi hayr ile yâd et
Hayr duâ ile kalbin âbâd et
Bir fâtihâ oku rûhunu şâd et
Her iki âlemde Mansûr olasın

 


Lâkabı:

 


Allah Teâlâ’nın nûrunun, kudret ve sırlarının kapısı olan, Allah dostları arasında olan değeri yüksek ve derecesi yüce bulunan Muhammed Lûtfî Hazretlerinin meşhur lâkabı Efe veya Alvarlı Efe’dir.


Efe ta’biri, efendi ünvanından kısaltmadır. Erzurum bölgesinde hâl ve kemâl, ilim ve irfân sâhibi insanlara hürmet ve muhabbet ifadesi olarak efe denilmektedir. Kendilerine hâce (hoca) denilmesi de ilim sahibi ve Nakşibendî tarikatı silsilesinin altın halkalarından birisi olduğundandır.

Doğum yeri ve yılı:


Efe hazretleri hicri 1285; Miladi 1868 yılında, Muhterem pederleri Hâce Hüseyin Efendi Hazretleri’nin:

Bu karye-i kındığı hoş mekândır,
Erenler meskeni râhat-ı candır,
Husûsâ hakkî sultan-ı velâyet ,
Kudûmiyle  müşerref bir mekandır...

Mısrâlarıyla vasf ettiği Erzurum’un Pasinler (Hasankale) ilçesine bağlı Kındığı (Altınbaşak) köyü’nde gözlerini dünyâya açtı.

Nesebi (Soyu) :


Efe Hazretleri’nin muhterem babası, zâhirî ve bâtınî ilimlerde yed-i tûlâ (tam bilgi) sâhibi olan Hâce Hüseyin Efendi’dir. Efe Hazretleri’nin büyükbabası Hâce Muhammed Efendi’dir. Annesi Seyyide Hatîce Hanım’dır. Büyükannesi ise Fâtıma Hanım’dır. Efe Hazretleri anne cihetiyle seyyiddir.

Îlmî Tahsili ve Îmametî:


Efe Hazretleri tahsîlini muhterem pederleri Hâce Hüseyin Efendi’den tamamlayarak icâzet aldı. 1307/1889–1890 yılında Hasankale’nin Sivaslı Câmii Şerîfi’ne imâm olarak ta’yin edildi. İmâmeti âlimler, fazîletli insanlar, seçkin kimseler ve halk tarafından takdîr ve tebrîkle karşılandı.

Bitlis’e, Muhammed Küfrevî’nin Huzûrlarına Gidişi :


Sivaslı Câmi-i Şerifi’nde imamlığa başladığı 1307/1890 yılında, muhterem babasıyla beraber Bitlis’e Muhammed Küfrevî’nin ziyaretine giden Efe Hazretleri, o mukaddes zâtın kudsî nazarıyla kâmil bir insan hüviyetini kazandı. Hazret-i Pîr Muhammed Küfrevî, Hâce Hüseyin Efendi’ye hâlifelik icazeti verdi ve “Muhammed Efendi’yi de sana yardımcı tâ’yîn ettim” buyurdu. Efe Hazretleri beş yıl sonra 1312/1894–1895 tarihinde Hazret-i Pîr’den halîfelik icâzeti aldı.

Efe Hazretleri’nin Ebedî Âleme Göçüşleri:


Ömrü boyunca insanlığa ve İslâmiyet’e gerçek bir insân-ı kâmil, gerçek bir rehber-i se’âdet ve gerçek bir mümessil-i peygamber olarak hizmet eden Efe Hazretleri 28 Receb-i Şerif 1376/12 Mart 1956 tarihinde bâkî âleme göç ederek fâni âleme gözlerini yumdu. Na’ş-ı şerifi Erzurum’dan iştirak eden çok kalabalık bir cemaatle Alvar köyüne götürüldü ve muhterem pederi Hâce Hüseyin Efendi’nin yanına defnedildi. Şâhidesinin kitabesi yegâne mahdûmu ve mümtaz halîfesi Hacı Seyfeddin Efendi’ye aittir.

Şemâil ve Ahlâkı:

Efe hazretleri mütebessimdi. Nurani idi. Beyaza yakın buğday benizli idi ve mübârek kaşlarının arası açıktı. Efe hazretleri, Resulullah ahlâkının canlı bir numûnesi idi. Alvar İmamı’nda dikkatimizi çeken en önemli özellikler şekati, cömertliği ve halktan istiğnâ duygusu idi. Kısaca bunlara değinelim:


İstiğnâsı:İstiğnâ, halktan maddi yardım talep etmemektir, şahsına yönelik olarak minnet altında kalmamaktır. Özellikle din düşmanlarının “ilmi kazanç vâsıtası yapıyorlar” ithamına karşı istiğna düstûru bu zamanda çok ehemmiyet kazanmıştır. Efe hazretleri de mübarek ömrü boyunca istiğnâya azami dikkat etmiş bir zattır. Oğlu merhum Hâce Seyfeddin Efendi bu yönü için şunları demektedir: “Bu zat, şu doksan sene ömrü hayatı içinde, taşı taşın üstüne koymamış, bir ev sahibi olmayı dahi hatırlamamış, dünya metaı ve malına malik olmayı hiç arzu etmemiştir. Gayet temiz elbise giyer, mu'tedilen her hareketi vakur, müstağni... Dünyası ve geçimi hatırası için bay-geda hiç kimseye göz ucu ile veya ima ile dahi olsa tenezzül etmemiş ve dâr-ı maişetini temin etmek üzere hiç kimseden ufacık bir yardım hatırından bile geçmemiş. Her zaman için ve her gün sofrasında müteaddit insanlara ikram etmek üzere misafirperverliğini her şahıs hayretle takdir ederdi.

Cömertliği:


Misafirin kademleri kesilse,
O evden bereket ref’ olur elbet.
Gönülde sehâvet gülleri solsa,
Hürmet-i ahbâba kalır mı himmet…


Alvar İmamı’nın nazarı dikkati çeken mühim bir hususiyeti de alabildiğince cömertliği idi. Oğlu Seyfeddin Mazlumoğlu bu hususiyetini şöyle anlatır: “Son zamanlarında kendisine niyaz ve istirhamla hediye edilen neler ise, yerli yerince mahallini keşif ederek bir emaneti yerine tevdi etmek üzere ulaştırır idi. Bu meyanda gelen hediyeleri misafirlerine ikram eder ve kendilerine dua ederek ikramını minnet bilir, kemâl-i iltifatla misafirlerini yolcu ederdi. Ve hatta şunu da kasemle ilave edeyim ki, yirmi iki yaşından doksan yaşına kadar yani altmış sekiz sene sofrasına misafirsiz el sürdüğü ender görülmüş idi.”


Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, Efe’nin cömertliği hakkında şunları ifade ediyor: “Dikkatimi çeken mühim bir meziyeti de onun cömertliği idi. O, eşe dosta, ihtiyaç sahiplerine ikram etmekten çok zevk alırdı. Herkesin isteklerini ve ihtiyaçlarını büyük bir sürûr içerisinde yerine getirmeye gayret eder, böylece gönüllerle muhabbet ve uhuvvet tohumlarını ekerdi.”

Şefkat ve merhameti:
Sakın incitme bir cânı,
Yıkarsın arş-ı Rahmanı…


Dizeleri Alvar İmamı’nın inceliğine ne güzel bir misaldir.


Düşkünlere ve hastalara o derece merhametli idi ki, hiçbir ana ve baba evladına o derece şefkat ve merhamet edemez... Yanına gelen muzdariplerin ızdıraplarına çareler aramak üzere maddi ve manevi onlarla beraber olur ve çok kimseler yanından ızdıraplarına çare ve dertlerine derman olunmuş halde ayrılırlar idi.

 


İrşadı ve Sohbetleri:


Alvar İmamı bir Nakşbendiyye-Halidi şeyhi olmakla beraber aynı zamanda Kadiriyye tarikinde de mürşid-i kâmil idi. Nakşî yanıyla Küfrevilerin halifesi idi, diğer yanıyla Kadiriler açısından, Azerbaycan türkü Seyyid Hamza’nın halifesi idi.


O'nun meclisi herkese açıktı. Sohbetleri Tevhid derslerini talim mahiyetindedir. Hadis-i şeriflerden bahseder, Peygamber ve Sahabe sevgisini işlerdi.


Mehmed Kırkıncı Hocaefendi  bu konuda şunları söylüyor: “Ekseriya sohbetlerinde marifetullah ve muhabbetullahtan, Allah’ı sevmekten bahsederdi. Bu bakımdan meclisinde bulunanlar onu zevk ve şevkle dinlerdi. Doğrusu onun sohbetinde başka bir haz, başka bir tat var idi. Bu ise ona Allah’ın bahşettiği bir lütuftu.”


Dergâhında Hatm-i Hâcegân denilen zikir toplantılarında cehrî ve hâfî zikirler çekilir, aynı zamanda Efe hazretlerinin bestelenmiş şiirleri ile kalpler coşardı. Bir şiirinde zikrin ehemmiyetini şöyle anlatır:

Arş-ı azam sallanır,
Zakir Allah dedikçe,
Levh-u kalem allanır,
Zakir Allah dedikçe…

Efe hazretleri’nin Gavs-ı Âzam Abdülkadir Geylani hazretlerine çok ciddi bir merbûtiyeti vardır, dîvanında bu açıkça sezilir. Bir şiirinde ondan Şemş-i marifet pîrimiz,


Tarikatte rehberimiz,
Gönüllerde enverimiz,
Dü cihan destgirimiz…


diye bahseder. Ona göre Geylani hazretleri “Haremgâh-ı visâlin mahremidir.”

Bir başka şiirinde de Hazret-i Gavs için şunları söyler:

Feyz-i Rabbani merkezi,
Sırr-ı velayet me’hazi,
Meydan-i reşadet bazi,
Abdülkadir’dir Gavsullah…

Şeyhi olan Muhammed Küfrevi için de, bir şiirinde şöyle der:
Muhammed Küfrevi kenz-i keremdir,
Meyân-ı kâmilde Mesiha demdir,
Avn-i Hüda ile sahib kademdir,
Lokman-ı manevi derman iledir…


Ehl-i Beyt Muhabbeti:
Efe hazretlerinde Ehl-i Beyt’e çok büyük bir ta’zim vardır. Divanında bu açıkça görülür. Birçok şiiri Kerbela faciasına ayrılmıştır. Onların en meşhurunun bazı mısraları şunlardır.

Bu gün mâh-ı Muharremdir, muhibb-i hânedân ağlar.
Bu gün eyyâm-ı mâtemdir, bu gün âb-ı revân ağlar.
Hüseyn-i Kerbelâ’yı elvân eden gündür.
Bu gün Arş-ı muazzamda olan âli divân ağlar.
Bugün Âl-i abânın gülşeninin gülleri soldu,
Düşüp bir âteş-i dilsûz, kamu ehl-i iman ağlar.
Gürûh-i hânedâna Lütfiya kurban ola cânım,
İla yevmil kıyâme cân ile ehl-i iman ağlar...
Onun şiirlerinde Hz. Ali’ye de büyük bir sevgi ve bağlılık görülür:

Nur-ı ayn-i Muhammed’dir,
Şah-ı merdan Hayder Ali.
Dürr-i Deryayı Ahmeddir,
Şah-ı Merdan Hayder Ali…
Fakat onun bu sevgisi ölçülüdür ve Ehl-i sünnet prensipleri dairesindedir. O, dört halifenin de aşığıdır:

Veliler serveri Sıddık-ı Ekber,
Severdi Sıddıkı Allah, Peygamber,
Adalet güneşi Hazret-i Ömer,
Nur-u Kur’an ile Osman Münevver,
Şecaatte Ali güneşten ezher,
Biz severiz çar-ı yar-i veliyi,
Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali’yi…

Efe hazretleri bir felaket ve helaket devrinin gül yetiştiren dertli bahçevanlarındandı. Hep ızdırablı yaşadı. Halk içinde Hak ile beraber olma güzelliği ile kalbine gelen ilhamlarla etrafını çemenzara çevirdi. İnşallah bu küçük çalışma içimizde onu yakından tanıma aşkı şevki uyandırır...




1-Hülasat-ül Hakayık- Naşir-Seyfeddin Mazlumoğlu-1974
2-Sahabeden Günümüze Allah Dostları-10. Cilt-Şule Yayınları-İst-1994
3-Alvarlı Efe Hazretleri-Ahmed Ersöz-Nil Yayınları-1993
4-Hayatım Hatıralarım- Mehmed Kırkıncı Zafer Yayınları- İst-2004


GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2008 TEMMUZ SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort