JoomlaLock.com All4Share.net

ASHABIN SÜNNET ANLAYIŞI

Sevgi olmadan bilgi olmaz. Sevgi olmadan iman olmaz, ihlas olmaz. Fahr-i Kainat Efendimize (sav) ashab nasıl bakmış ,ne görmüş ne anlamış da kendilerinden geçerek ona benzemeye çalışmışlar?

Ashab dönemine ve bir çok karışıklığın yaşandığı İslam tarihinin sonraki dönemlerine baktığımızda, Cenab-ı Hakk’ın kudret eliyle insanlara nasiplerini nasıl dağıttığını görmekteyiz. Eğer bir insanın aşktan-haktan nasibi varsa; onun “Hz. Peygamberi nasıl hoşnut edebilirim, O’na nasıl daha yakın olabilirim?” diye yanıp yakıldığını eğer nasibi yoksa ya imandan koptuğunu ya da soğuk, iğreti, kısıtlayıcı , maddi , bilimsel(!)... kimi bakışlarla Hz. Peygamberi anlamaya(!) çalıştığını görüyoruz.

Aşksız insan misali bir kuru taşa benzer
Nice yumuşak söylese sözü savaşa benzer

Sevgisizlik kalp katılığının ta kendisi diyen Yunus değişimin başlangıç noktasına işaret etmiyor mu?

Sünnet denilince sözleri ile fiilleri ve kabulleriyle  Hz. Peygamberin (sav) bütün uygulamaları kast edilir. Hatta Efendimiz (sav) “Benden sonra Benim ve raşit halifelerimin sünnetinden sorumlusunuz.” (Ebu Davut-Tirmizi) buyurarak sünnet kavramı içerisine kendi uygulamaları ile beraber ümmeti eğitecek, irşada ehil insanları da katmıştır.

Rasûlullah (sav) mübelliğ idi. Anlatıcı, açıklayıcı, baliğ kılan, tam olgunlaştıran… Neyi? Hakk’ın bilinmekliğini. Geride hiçbir sır bırakmayarak Allah’ımızı bize açandır O . İnsanın Hak’la muhatap olabilmesi için terbiye edilmesi gerekiyordu. Rabbi O’nu O da ümmeti terbiye etmişti. Cahiliye yaşantısı içerisinden çıkardığı insanları sonraki bütün asırların hayran hayran seyredeceği göğün kandilleri kılmıştı.

İnsanı bir amaç uğruna yaratan Mevla, Efendimize nasıl baktı, O’na neler verdi de Ashab O’nun meftunu oldu;

“ İman edenlerin hidayeti, rahmet kaynağı” (Nahl 64),

“Bizden, bizim içimizden, bizi temizleyen kitabı ve hikmeti öğreten “(Âli imran 164),

“Bize temiz ve güzel şeyleri helal kılan, pis ve zararlı şeyleri haram kılan, üzerimizdeki ağırlıkları alan” (Araf 157),,

“O’na itaat ettiğimizde Allah’a itaat etmiş olacağımız” (Âli imran132),

“Bize hayat verecek şeylere davet eden.” (Enfal 24),

“Günahlarımızı Allah’ımızın bağışlamasını istiyorsak uymamız gereken (Âli İmran 31),   eğer itaat etmez yüz çevirirsek kafir olacağımız” (Âli İmran 32),

“O bir karar verdiğinde kendi işimizde artık muhayyer kalamıyacağımız” (Ahzab 36))… bir insan (sav).

Ashab-ı kiram (ra), kainatı yaratan nefesimizi-elimizi-gözümüzü var eden ve her an bizimle olduğunu söyleyen yüce Mevlamız ile buluşma zeminini çok iyi anlamıştı. Resûlullahı üzmek Allah’ı üzmekti. Bu yüzdendir ki ashab daima “Allah ve Resûlu daha iyi bilir” diyecektir.

Cuma günü camiye gitmekte olan İbni Mesut (ra): “Resûlullahın oturun dediğini duydum, bunun üzerine caminin kapısı önünde oturdum. Resûlullah beni görünce “Gel İbni Mes’ut” dedi.

Ashab “…toplu olarak bulundukları zaman ondan izin almadan gitmezlerdi…(Nur 62)

Ashab “…peygamberi başkalarını çağırdığı gibi çağırmazdı…” (Nur 63)

Ashab “…Allah’ın ve Resûlunun huzurunda öne  geçmezlerdi…”(Hucurat 1)

Ashab “…Sesini Peygamberin sesinden fazla yükseltmezdi. O’na yüksek sesle hitap etmezdi.”  (Hucurat 2)

Hatta Sabit bin Kays (ra) gür sesli olduğundan olur ki O’nun sesini bastırırım da … bütün amelleriniz boşa gider.(Hucurat 2) endişesi ile mescide gelmemeye başladı. Hz. Peygamber (sav) yanına çağırarak “Allah’ın Resûlünün huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah’ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.” (Hucurat 3) ayeti kerimesi ile Sabit bin Kays’ı müjdeler.

İbni Abbas (ra) yolda giderken devesinden iner, bir ağacı dolanır,tekrar biner “Resûlullahı yaparken görmüştüm!” der.
Gölgesi olmayan, kumda izi çıkmayan, taşta ayak izi çıkan bir insandır O (sav). Şairin dediği gibi “Kur’an sana beşer demese vallahi ben beşer demezem!”

Tevazunun zirvesidir O. “ben Mekke’de kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum!”

El ele tutuştuğunda ashabının elini ilk bırakmayandır O.

-Ey Allah’ın Resûlu helak oldum!

-Ne yaptın?

-Ramazan günü ailemle birleştim.

-Köle azat et.

-Edemem ya Resûlullah fakirim.

-Şu kadar sadaka ver.

-Veremem ya rasûlullah imkanım yok.

-İki ay oruç tut.

-Ben bir güne sabredemedim. İki ay nasıl tutarım?

-Bu kimseye hurma verebilecek var mı?
(bir sepet hurma getirilir.)

-Bunu fakirlere dağıt.

-Ey Allah’ın Resûlu herkes bilir ki Medine’de benden daha fakir kimse yok.
(Resûlullah (sav) azı dişleri  görününceye kadar gülümseyerek)

-Öyle ise bu hurmaları götür ailenle birlikte ye.

O’nu tarif ne mümkün… Ashab sevmiş ashab olmuş. Allah (cc) onlardan, onlar Allah’ dan razı olmuş.

Bugün bize düşen Resûlullahın varisi olan insanla bu tecrübeyi yaşamaktır.

Mevlamıza hamd-ü sena Resûlullaha sonsuz salat-ü selam, O’nun varisi ekmeline ihtiram olsun.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2008 KASIM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort