JoomlaLock.com All4Share.net

BERAT KANDİLİ

berat kandili

Berat Kandili - Tamer Doymuş

Sayı : 113 - Mayıs 2017

 

Berat Kandili

 

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam alemlerin Sultanı’na, ehli beytine, ashabına ve etbaına olsun.

Mübarek üç ayların ikincisi olan Şaban ayı içinde yer alan, adeta yaklaşan Ramazan için son hazırlık olan “Berat kandili” tüm İslam alemi için, insanlık için hayırlara vesile olmasını Mevlam nasip buyursun. Şaban ayının on dördüncü gününü on beşinci gününe bağlayan gece berat kandilidir.

Alemlerin sultanı Efendimiz (sav) bu geceyi Hz. Âişe (r.anha) validemize tanıtırken şöyle buyurmuştur:

“Bu gece Şaban’ın onbeşinci gecesidir. Allah Teala bu gecede Benü Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları cehennemden kurtarır. Ancak kendisine şirk koşanların, müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asi olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz.”

Bu geceye “Beraet” isminin yanında daha başka isimlerde verilmiştir. Bunlardan bazıları şöyledir:

1- “Mübarek” bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle bu isimle adlandırılmıştır.

2- “Beraet” kulların günahlarının affolunması ve temize çıkmaları sebebiyle de bu isimle adlandırılmıştır.

3- “Rahmet” kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle bu isim verilmiştir.

4- “Berae” ya da “Sakk” bu geceyi iyi değerlendiren kulların seçilerek salih kullar arasına alınması sebebiyle bu isim verilmiştir. 

Yine bu gece için bazı özellikler de ifade edilmiştir. İşte o özelliklerden bazıları şunlardır:

1) Bu gecede önemli işlerin seçimi ve ayırımı yapılır.

2) Bu geceyi ibadetle geçirenlere yardımcı olması amacıyla Allah tarafından melekler gönderilir.

3) Bu gece bağışlanma ve af gecesidir.

4) Bu gecede yapılan ibadetlerin fazileti çok büyüktür.

Bu özelliklerde ifade edilen hususiyetleri birlikte müzakere edelim inşaallah:

1- Bu günleri fırsat bilerek ibadetlerimizi istenildiği şekliyle ve anlayışla yapmak için Allah Teala’dan niyaz etmeliyiz. Nitekim ayeti kerimede şöyle buyruluyor:

“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah’ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz.” (Bakara 21)

Anlayış noktasında ise şöyle buyruluyor: “Ey iman edenler! Eğer Allah’tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırt edecek bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir.” (Enfal 29) 

“Ey iman edenler! Rükû edin; secdeye kapanın; Rabbinize ibadet edin; hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hac 77)

“Bana ne olmuş ki, beni yaratana ibadet etmeyecekmişim! Halbuki hepiniz O’na döndürüleceksiniz.” (Yasin 22) 

İbadet ve taatten maksat marifetullahı gerçekleştirmektir. Ayeti kerimede: “Allah’ı hakkıyla takdir edemediler.” (Enam 91) buyruluyor. Efendimiz (sav) şöyle buyuruyorlar:

“Şayet Allah’ı hakkıyla tanımış olsaydınız, denizlerde su üzerinde gezerdiniz, duanız sayesinde dağlar yerinden oynardı.”

Hucvirî, Keşfu’l-Mahcub isimli eserinde marifet konusuyla ilgili olarak şöyle buyuruyorlar: Bütün hallerde ve zamanlarda kul için önemli olan şey, şanı yüce olan Allah’ı tanımaktır. Hakk Teala: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat 56) buyurmuştur. Buyruluyor ki bu ayetteki “ibadet etsinler” ifadesi “tanısınlar” manasına gelmektedir.

İbn Ata (ks): Marifetin üç rüknü vardır: heybet, haya, üns demiştir.

İmam Şiblî hazretleri şöyle buyurmuşlar: “Arif olanın (O’ndan başkası ile) alakası, aşık olanın şekvası (şikayeti), kul olanın davası, Allah’tan korkanın kararı ve hiçbir kimsenin Hak Teala’dan firarı yoktur.”

Ve yine: “Marifet, hayayı ve tazimi icab ettirir. Nitekim tevhid de rızayı ve teslimiyeti icap ettirir.” denilmiştir. Zünnun Mısrî (ks): “Alime tabi olunur, arif ile hidayete erilir.” demiştir.

İbn Ataullah İskenderî (ks) hazretleri şöyle buyuruyorlar: “Marifetullah, Allah’a haşyet duymak, sürekli murakabe, emir ve nehiyleri yerine getirmede acele davranmak, derin bir yakine sahip olmak, kuvvet ve temkin sahibi olmak, Allah’tan öğrenip almaya devam etmek, Allah’a dayanıp güvenmek, Allah’a tevekkül etmek.”

İşte bizlere Mevlamızın bir fırsat olarak ikram ettiği mübarek gün ve geceler, bu manada değerlendirilirse kul için maksat gerçekleşmiş olur. Bir başka ayeti kerime de şöyle buyruluyor:

“De ki: Ben dinimde ihlâs ile ancak Allah’a ibadet ederim.” (Zümer 14)

Müminlerin vasıfları ise ayeti kerimede şöyle belirtiliyor:

“(Bu alış verişi yapanlar), tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın sınırlarını koruyanlardır. O müminleri müjdele!’’ (Tevbe 112) ayette ifade buyrulan özellikler şöyle sıralanmıştır:

Müminler; 1- Tevbe ederler 2- İbadet ederler 3- Allah’a hamd ederler 4- Oruç tutarlar 5- Rüku ederler 6- Secde ederler 7- İyiliği emredip kötülüğü yasaklarlar 8- Allah’ın sınırlarını korurlar.

İbadeti yapmaktaki niyeti ise ayeti kerime şu şekilde izah eder: “Bilakis, kim muhsin olarak yüzünü Allah’a döndürürse (Allah’a hakkıyla kulluk ederse) onun ecri Rabbi katındadır. Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü çekerler.” (Bakara 112) bir diğer cephe ise ayette şöyle ifade ediliyor:

“Şüphesiz münafıklar Allah’a oyun etmeye kalkışıyorlar; halbuki Allah onların oyunlarını başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da pek az hatıra getirirler.” (Nisa 142)

İbadetle gelinmesi gereken noktayı ise şu şekilde nazara verir: “Allah’ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah’tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O’na kulluk ederiz (deyin).” (Bakara 138)

“İşte Rabbiniz Allah O’dur. O’ndan başka ilah yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O’na kulluk edin, O her şeye vekildir (güvenilip dayanılacak tek varlık O’dur).’’ (Enam 102)

“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir.” (Enam 162)

2- Bu gecede yapılan ibadetlerin fazileti çok büyüktür.

“İman edip iyi işler yapanlara (Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan daha fazlasını da ihsan edecektir. Kulluğundan yüz çeviren ve kibirlenenlere gelince onlara acı bir şekilde azap edecektir. Onlar, kendileri için Allah’tan başka ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulurlar. (Kendilerini Allah’ın azabından kurtaracak bir kimse bulamazlar.)” (Nisa 173)

Bugünleri gafletle geçirmemek lazımdır. Hakk’ın bir ikramı olduğu anlayışını unutmamak gerek. Çünkü O’na dönmeyi düşünmeyenler ve ona karşı gelmekte inat edenlere şöyle seslenmektedir:

“Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri ayetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar. Bu durum, onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir.” (Araf 146)

İbadetleri dolayısıyla kulluğu anlık düşünmemelidir. Kulluk süreklidir. Yakin gelinceye kadar kulluğa devam emredilmektedir. “Ve sana yakin (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” (Hicr 99)

Kulluğu günübirlik, haftalık veya yıllık olarak belli zaman dilimlerine tahsis etmek kulluk kavramını anlayamamaktan kaynaklanmaktadır. Oysaki belli gün ve geceler hem geçmişin bir muhasebesini yapmak hem de yeni bir başlangıç yapmak için sunulmuş fırsatlar olarak anlamak daha uygun olacaktır. 

Ayrıca, anne ve babasını incitenler, büyücüler, başkalarına kin besleyenler içki düşkünleri bu gecenin faziletinden yararlanamazlar, diye de buyrulmuştur.

3- Bu gece bağışlanma ve af gecesidir

“Ve Allah’tan mağfiret iste, çünkü Allah, çok bağışlayıcı, ziyadesiyle esirgeyicidir.” (Nisa 106)

“Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah’tan mağfiret dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve esirgeyici bulacaktır.” (Nisa 110)

“Allah, iman eden ve iyi şeyler yapanlara söz vermiştir; onlara bağışlama ve büyük mükâfat vardır.” (Maide 9)

“Hala Allah’a tevbe edip O’ndan bağışlanmayı dilemeyecekler mi? Allah çok yarlıgayıcı, çok esirgeyicidir.’’ (Maide 74)

Hz. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyorlar:

“Şaban ayının yarısı (Beraet gecesi) gelince gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Cenabı Allah o gece güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu; onu affedeyim. Rızık isteyen yok mu; rızık vereyim. Şifa dileyen yok mu; şifa vereyim.”

Kelabazî hazretlerinin “Ta’arruf” isimli eserinde şu ifadeler geçer: “Cüneyd b. Muhammed tevbe nedir sorusuna: Günahı unutmandır diye cevap vermiştir.”

Cüneyd’in sözünün manası şudur: Günah olan fiilin zevkini ve izini kalbinden öylesine çıkaracaksın ki; ruhunda bundan eser kalmasın. Böylece hayatta bu günahı katiyen tanımamış biri haline gelirsin (günah işlediğin zaman Allah’ın heybet ve azameti gönlünü öylesine kaplasın ki günah ve onun bıraktığı iz aklına gelmesin.

Mübarek kandil gecelerinde yapılan ibadetler, tevbeler, yakarışlar sabah olduğunda unutulmamalı, o gece söz verilen şeylerin arkasında durmak gerekir. Şayet böyle olursa artık “her günü kadir bil” anlayışı içinde insanın her günü adeta kandil olur.

Avf ve tevbeyi teşvik eden ayetlerden bazılarını konunun daha iyi anlaşılması için ifade edelim:

“Gerçek şu ki sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra ardından tevbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Enam 54)

“Halbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir.” (Enfal 33)

“Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nurları aydınlatıp gider de: ‘Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin!’ derler.” (Tahrim 8)

Peygamber Efendimiz’in (sav) şu duasıyla mevzumuzu bitirelim: Allahım! Azabından affına, gazabından rızana sığınır, senden yine sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten acizim. Sen seni sena ettiğin gibi yücesin!

 

Kaynak:

-Hucvirî, Keşfu’l-Mahcub
-Kelabazî, Ta’arruf
-Şamil İslam Ansiklopedisi
-İmam Kuşeyrî, Kuşeyri Risalesi
-İbn Ataullah İskenderî, Allah’ın İki Veli Kulu

 

Yazar: Tamer Doymuş

 

Bu kategoriden diğerleri: « UTANMAK RAMAZAN ve ORUÇ »

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort