JoomlaLock.com All4Share.net

“… DAHA MUHTEŞEM VE GÜZEL SÖZ DUYMADIM.”

Daha Muhteşem ve Güzel Söz Duymadım

... Daha Muhteşem ve Güzel Söz Duymadım - Sâlik-i İrfan

Sayı : 127 - Temmuz 2018

 

... Daha Muhteşem ve Güzel Söz Duymadım

 

Hamdolsun alemlerin Rabbi olan, Azîz olan, Kâdir olan Mevlayı Müteal Allahımıza (cc)…

Mevlamızın yarattığı şu kainattaki zerreler adedince sahibimiz, şefaatçimiz Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz Hazretleri’ne de salat ve selam olsun… 

Tekrar hamd ve senalar olsun ki Mevlamız bizleri oruca ve bayrama eriştirdi. Umuyoruz ramazan günleri yarın ahirette bizden şikayetçi olmaz. Günlerin de üzerimizde hakkı vardır. Hele on bir ayın sultanı deyip de orucun her bir gününün, her bir dakikasının üzerimizdeki hakkını fark etmezsek bu da gafletimizin tescili olsa gerek. Tasavvuftaki ibnü’l-vakt (vaktin oğlu) kavramı o ânın, o nefesin gereği olarak hayırlı bir işle meşgul olmak sair zamanlardan çok oruç vakitlerinin hakkı olduğu gerçeğini görmemek olmaz. Cenabı Mevlamız bizleri, yaşadığı dakikaların hakkını veren büyüklerimize bağışlasın. Oruçlarımızı onların oruçlarına katsın. Hem dünyada hem ukbâda onlarla bayram etmeyi bizlere lütfeylesin. 

Milletçe huzurla kutladığımız şu bayramı gördüğümüz gibi ümmetçe huzurla kutladığımız bayramları da görürüz inşaallah. Bu yazıyı yazdığımız günlerde 24 Haziran seçimlerine birkaç gün daha vardı. Türkiye’nin lideri, ümmetin umudu Erdoğan’ın seçilmesinde sıkıntı görülmüyordu fakat milletvekili sayısında olabilecek düşüş sonraki süreç için sıkıntıya dönüşebilir yorumları dile getiriliyordu. Hâce Hazretleri (ksa) “CHP nefsiniz, HDP şeytanınız.” buyurmuşlardı. Biz de dua ediyoruz; ahmak nefsle bir ömür mücadele devam edecek de bari şeytan meclis dışında kalırsa işimiz kolaylaşır. Ya Rabbi, hem birey olarak hem millet olarak doğru tercihler yapabilmeyi nasip eyle. Seçimi hayırla sonuçlandır. Kimi yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle büyük fotoğrafı göremeyen, Nijerya’dan Endonezya’ya ümmetin beklentisini fark edemeyenlere basiret-firaset lütfeyle. Ümmet ile Senin aranı düzeltmek için gayret eden, ömrünü bu hedefe vakfeden büyüklerimizin gayretini boşa çıkarma ya Rabbi!

Evet, önceki yazılarımızda muk-sirûndan Hz. Aişe (ra) annemizin hayatından kimi kesitler paylaşmaya, dersler-ibretler almaya ve teberrük-lenmeye çalışıyorduk. Cenabı Mevlamız, Aişe annemizin himmet ve şefaatlerini üzerimizden esirgemesin.

Hz. Peygamber (sav) 632 yılında vefat ettiğinde 200 bin kadar olduğu tahmin edilen sahabilerin, ancak 1.000-1.500 kadarının hadis rivayetleri tespit edilmiştir. Hadis rivayet eden bu sahabiler, rivayetlerinin azlığı ve çokluğu açısından hadis alimlerince iki gruba ayrılmış; az hadis rivayet edenler için “mukıllûn”, çok hadis rivayet edenler için ise “muksirûn” tabiri kullanılmıştır. 

İbnü’l-Cevzî ve Ahmed b. Hanbel’e göre en çok hadis rivayet eden sahabilerin rivayet ettikleri hadislerin sayısı şöyledir:

1. Ebû Hureyre (ra): İbnu’l-Cevzî’ye göre 5374, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde 3848.

2. Abdullah b. Ömer (ra): İbnu’l-Cevzî’ye göre 2630, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde 2019.

3. Enes b. Malik (ra): İbnu’l-Cevzî’ye göre 2286, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde 2178.

4. Hz. Aişe (ra): İbnu’l-Cevzî’ye göre 2210, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde 2403.

5. Abdullah b. Abbas (ra): İbnu’l-Cevzî’ye göre 1660, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde 1696.

6. Cabir b. Abdullah (ra): İbnu’l-Cevzî’ye göre 1540, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde 1206.

7. Ebû Said el-Hudrî (ra): İbnu’l-Cevzî’ye göre 1170, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde 958.

8. Abdullah b. Mesud (ra): İbnu’l-Cevzî’ye göre 848, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde 892.

9. Abdullah b. Amr b. el-As (ra): İbnu’l-Cevzî’ye göre 700, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde 722.

Bu güzide ashaptan ilk üçünü önceki yazılarımızda işlemeye çalışmıştık. Aişe annemizden sonra da bu sırayı takip edeceğiz inşaallah.

Hz. Âişe annemiz ince yapılı, büyükçe gözlü, dalgalı saçlı, beyaz tenli ve güzel yüzlü bir hanımdır. (Âişe, Abdurrahman, s. 251; Kazıcı, s. 153)

Hz. Âişe annemiz güzel giyinmeyi severdi. Üzerinde ince siyah deriden bir elbise, kollu başka bir elbisesi vardı, başörtüsü ve peçe takardı. Elbisesi yalancı safran ile boyalıydı. (İbn Sa’d, c. 8, s. 55)

Hz. Âişe: Bir defasında Rasulullah ile beraber dışarı çıkıp da Kaha mevkiine varınca saçlarıma sürdüğüm sarı boya yüzüme akıverdi. Rasulullah bunun üzerine “Ey kumral saçlı, şimdi rengin daha güzel.” dedi. (İbn Sa’d, c.8, s.57)

Hz. Âişe annemizin hâfızası, yaşanan her hadise münasebetiyle bir şiir okuyabilecek kadar kuvvetli idi. (M. Seligsohn, Âişe, İA, 13.cilt)

Hâfızasında yüzlerce şiir bulunan Hz. Âişe annemiz yüz altmış beyitlik bir kasideyi ezbere okuyabiliyordu. Hz. Âişe annemiz güçlü hâfızası ve ezberindeki şiirler sayesinde Arap toplumunun gözde edebî ifade tarzını yakalayabilecek belâğatli ve etkili konuşmalar yapardı. Bu konuşmalar dinleyenlerde hayranlık uyandırırdı. Şüphesiz çok büyük bir şöhrete sahip oluşunda, etkili ve güzel söz söyleme sanatında güçlü hâfızasının etkisi büyüktü. (M. Seligsohn, Âişe, İA, 13.cilt)

Hemen bu meyanda Aişe annemizin “Çocuklarınıza şiir ezberletin; zekaları gelişir, dilleri tatlılaşır.” sözünü çocuk eğitiminde çok önemli bir unsur olarak bir yere not edelim.

Hz. Âişe annemiz edebî yönü, fesâhat ve belâgatıyla ünlü bir hatipti. Bu yüzden konuşması insanlara çok tesir ederdi. Babasının vefatı üzerine kabri başında yaptığı dua (Dua için bkz. Zerkeşî, s. 151-152), Cemel Savaşı’ndaki hutbesi ve bazı mektupları onun edebî kabiliyetini gösteren şaheser örneklerdir. Ayrıca Arap tarihi, ensâb ilmi, câhiliye çağının içtimaî vaziyeti, örf ve âdetleri hakkında geniş bilgi sahibi idi. Şiir, edebiyat, tarih ve ensâbı (soy bilim) bu konularda ihtisas derecesinde bilgi sahibi olan babası Hz. Ebu Bekir’den öğrenmişti. (Mustafa Fayda, Âişe, DİA)

Hz. Âişe annemiz son derece fasih ve beliğ konuşurdu. Öğrencilerinden Mûsa b. Talhâ: “Hz. Âişe’den daha fasih konuşan bir kimse görmedim.” demiştir. Hz. Ömer’in Doğu’nun Efendisi dediği Ahnef b. Kays ise, “Hz. Âişe’nin ağzından duyduğum söz kadar muhteşem ve güzel bir söz duymadım.” demiştir. (Nedvî, s. 306)

Hz. Âişe annemiz, Hz. Peygamber (sav) vefat ettiği zaman çok genç olmasına rağmen Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Peygamber’in (sav) sünnetini en iyi bilen, anlayan ve muhafaza eden sahâbîlerin arasında yer almaktaydı. O, hem baba evinde hem Hz. Peygamber’in (sav) yanında zekâsı, anlayış kabiliyeti, öğrenme arzusu, kuvvetli hâfızası, aşk ve imanı sayesinde en iyi şekilde yetişti ve başkalarına nasip olmayan bilgiler edindi. Hz. Peygamber’den (sav) aldığı feyiz sayesinde İslam esaslarının en mümtaz öğreticisi oldu. Hz. Âişe’nin elde ettiği bilgiler sadece dini ilimlerle sınırlı değildi. Onun bilgisi Tarih, Tıp, Edebiyat, Hitâbet, Arabistan Tarihi ve Ensâb gibi alanlarda da ileri seviyedeydi. (İslam Peygamberi, s. 638)

Aişe annemiz ilminin büyük kısmını babasından almıştır. Hz. Âişe’nin bazı tıbbî bilgileri öğrenmesi ise Rasulullah’a gelerek ona bu hususta tedavinin nasıl yapılacağını anlatan Arap heyetleri vasıtasıyla olmuştur. Urve ona: “Tıp ilmini nereden ve nasıl öğrendin?” diye sorduğunda şöyle cevap vermiştir: “Ömrünün sonlarında Rasulullah hastalanınca her taraftan kendisine heyetler gelir ve tedaviyle alakalı tariflerde bulunurlardı ve ben de o şekilde tedavi ederdim, işte buradan biliyorum.” (Zehebî, Siyeru A‘lâmi’n-Nübelâ’, c.3, s.161)

Hz. Âişe annemiz tabiplerin verdiği ilaçları öğrenip bunları Rasulullah’a hazırladığı gibi katıldığı savaşlarda da yaralıları tedavi eder ve yaralarını sarardı. (Nedvî, s. 302-303)

(Devam Edecek)

 

Yazar: Sâlik-i İrfan

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort