JoomlaLock.com All4Share.net

DİL VE AFETLERİ

dil ve afetleri

Dil ve Afetleri - Şeb-i Vuslat

Sayı : 105 - Eylül 2016

 

Dil ve Afetleri

 

Hamd Rabb’ul Âlemin olan Allah’a (cc), güzel akıbet ise O’ndan sakınan muttakilere mahsustur. Salat ve selam Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav), alinin ve ashabının üzerine olsun.

Kıymetli kardeşlerim; yaklaşık yedi yıldır sizlerle Peygamber Efendimiz’in hanımlarından başlayarak, sahabe annelerimizin hayatlarını elimizdeki kaynaklar ışığında nakletmeye çalıştık. Rabbim ömür verir de nasip olursa, bu aydan itibaren dilin afetlerini işlemeye çalışacağız. İmam Gazali Hazretleri İhya’sında, dilin afetlerini yirmi ana başlıkta toplamış. Bizler de elimizdeki bu kaynak ve diğer eserlerden faydalanarak, bu afetleri sizlere aktarmaya gayret edeceğiz. Dilin afetlerini tarif ederek, sebeplerini, felaketlerini, bunlardan sakınma yollarını, ayet, hadis ve büyüklerin sözleriyle nakletmeye çalışacağız.

Sırayla işleyeceğimiz konular şöyle:

Susmanın fazileti,

Malayani ve fuzuli konuşmanın afeti,

Bâtıl sözlere dalmanın, mücadele ve münazaranın, birbiriyle çekişmeye girmenin, yapmacık ve süslü sözlerle edebiyat yaparak konuşmanın afetleri,

Fasih konuşanların ve konuşma iddiasında olanların içine düştükleri âfetler,

Kötü sözün, sövmenin, kötü konuşmanın, hayvana, eşyaya ya da insana lanet etmenin, şiir ve nağmeli sözlerin âfetleri,

Mizah yapmanın, alay etmenin, sırrı ifşa etmenin, yalan vaadin, yalan konuşmanın, yalan yere yemin etmenin âfetleri,

Yalanın, gıybetin, dedikodunun, birbirine düşman iki kişinin arasında gidip gelip, diğerinin aleyhine her birinin hoşuna giden şeyler söyleyerek iki dil kullanmanın, övmenin âfetleri,

Özellikle Cenabı Allah’ın sıfatları ve dinin temel esaslarıyla ilgili konularda konuşurken bilmeden içine düşülen afetler ve son olarak halkın, yersiz soruları.

Evet, yirmi madde halinde sıralanmış bu afetlerin ilki malayani. Fakat bu afetlere başlamadan önce dilin tehlikesi ve susmanın faziletini bilirsek afetler konusunda daha hassas oluruz inşaallah.

Dil, Allahu Teâlâ’nın (cc) büyük nimetlerinden ve çok harika lütuflarındandır. O, cüssesi küçük, ancak itaati ve günahı büyük bir organdır. Zira iman ve küfür dilin şahitliği ile belli olur, ortaya çıkar. İman itaatin, küfür ise isyanın zirve noktasıdır. Dil, mevcut olan olmayan, yaratıcı ve yaratılan, hayal edilen ve bilinen, zannedilen ve vehmedilen her şey hakkında konuşur; onları kabul veya inkâr eder. İlmin ulaştığı her ne varsa, hak ya da bâtıl, dil onu anlatır. İlmin de alanı çok geniştir; hemen her tarafa uzanır.

Dilin sahası geniştir, sınırı yoktur. Engel olacak bir şeyi de mevcut değildir. Dil, hayırda da şerde de geniş bir alana sahiptir. Dilin dizginini serbest bırakan ve ihmal eden kimseyi şeytan her yere götürür. İnsanları, yüzleri üstü cehenneme sürükleyen ancak dillerinin kazandığı günahlardır. Dilin şerrinden yalnız, onu İslam’ın edebiyle edeplendiren ve helal konuşmalarla sınırlı tutan kimse kurtulur. Edebe dikkat eden kimse, sadece dünya ve ahiret yönünden faydalı olan şeyleri konuşur, dinine ve dünyasına zarar veren şeylerden dilini tutar. İnsanın azalarından en çok günah işleyeni dildir. Zira o konuşmaktan yorulmaz, hareket etmesinde de meşakkat yoktur. Dil, insanları saptırmada şeytanın en büyük aletidir.

İmam Gazali buyuruyor ki; Şunu iyi bil ki, dilin tehlikesi büyüktür. Onun tehlikesinden ancak susarak kurtulmak mümkündür. Bundan dolayı yüce dinimiz, susmayı övmüş ve teşvik etmiştir.

Rasulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Susan (tehlikeden) kurtulmuştur.” Bir hadisi şerifi de şöyledir: “Susmak hükümdür (hikmettir), ancak yapan pek azdır.” Abdullah b. Süfyân (ra), babasının şöyle dediğini nakletmiştir: Rasulullah Efendimiz’e (sav); “Ey Allah’ın Rasulü! Bana İslâm›da öyle bir işten haber ver ki, onu yapınca bana yetsin, artık sizden sonra kimseye bir şey sorma gereği duymayayım.” dedi, Rasulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “Allah’a iman ettim de, sonra (her işinde) dosdoğru ol.” Hz. Abdullah’ın babası Hz. Süfyân es-Sekafi demiştir ki: “Ey Allah’ın Rasulü, en fazla hangi şeyden sakınayım?” diye sordum; Rasulullah Efendimiz (sav) eliyle diline işaret etti.

Hz. Ukbe b. Amir (ra) anlatır: “Ey Allah’ın Resûlü! Kurtuluş nedir?” diye sordum; Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “Dilini muhafaza et, evin sana geniş olsun/hâcet dışında evinden çıkma ve hatalarına ağla.” Hz. Sehl b. Sa’d es-Saidi (ra), Rasulullah Efendimiz’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet eder: “İki çenesi arasındaki dili ve iki bacağı arasındaki tenasül uzvunu haramdan koruyacağına söz verenin cennete gireceğine kefil olurum.” Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Midesinin, tenasül uzvunun ve dilinin şerrinden korunan kişi bütün kötülüklerden korunmuş olur.” İnsanların çoğu, bu üç organın aşırı şehveti sebebiyle helak olurlar. Konumuz gereği sadece dilin afetlerini zikredeceğiz.

Rasulullah Efendimiz’e (sav), “Ey Allah’ın Rasulü! İnsanları en fazla cennete koyan amel nedir?” diye soruldu. Rasulullah Efendimiz (sav) cevaben, “Allah’tan korkmak ve güzel ahlâktır.” buyurdu. ‘İnsanları en fazla cehenneme sokan şey nedir?’ diye sorulunca da, Peygamber Efendimiz (sav), “İçi boş olan iki şey, yani ağız ve tenasül uzvudur.” buyurdu. Ağızdan maksat ya dildir ya da karındır. Çünkü ağız, dilin bulunduğu yerdir. Ayrıca ağız, karnın beslendiği yerdir.

Hz. Muâz b. Cebel (ra), Rasulullah Efendimiz’e (sav), “Ey Allah’ın Resûlü, söylediklerimizden sorumlu tutulacak mıyız?” diye sorduğunda; Peygamber Efendimiz (sav), “Allah iyiliğini versin ey İbni Cebel. İnsanları yüzleri üstü cehenneme sürükleyen, ancak dillerinin kazandığı günahtan başka ne olabilir? buyurdu.

Hz. Abdullah es-Sekafi (ra) anlatır: “Ey Allah’ın Resûlü, bana öyle bir iş söyle ki, onu yaptığımda bana yetsin.” dedim. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Rabbim Allah’tır de, sonra dosdoğru ol.” Ben yine, “Ey Allah’ın Rasulü, benim için en çok korktuğun şey nedir?” diye sordum, Peygamber Efendimiz (sav) mübarek dilini tutarak, “budur” buyurdu.

Hz. Enes b. Mâlik’in (ra) rivayetine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kulun kalbi doğru olmadıkça, imanı düzgün olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz. Komşusu kötülüklerinden emin olmayan kimse cennete giremez”

Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Selâmet içinde kalmak isteyen, sükûttan ayrılmasın”
Hz. Ömer (ra) anlatır: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Dilini kötülüklerden alıkoyanın, Allah (cc) ayıbını örter. Öfkesine sahip olanı, Allah (cc) azabından korur. Allah’a (cc) yalvarıp da özrünü beyan edenin, Allah (cc) özrünü kabul eder.”

Hz. Muâz b. Cebel (ra), Hz. Peygamber Efendimiz’e (sav), “Ey Allah’ın Rasulü, bana bir tavsiyede bulun” diye istirham ettiğinde Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’a (cc), O’nu görüyormuş gibi ibadet et. Nefsini ölülerden say. Eğer istersen, bunlardan daha fazla sana sahip olacak şeyi haber vereyim.” Peygamber Efendimiz (sav) mübarek eliyle, diline işaret etti.” Hz. Ebu Hüreyre’nin (ra) rivayet ettiği bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır söylesin ya da sussun.”

Rasulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Müminin dili kalbinin arkasındadır. Bir şey konuşmak istediği zaman önce onu kalbiyle düşünür. Sonra onu diline döker. Münafığın dili ise kalbinin önündedir. Bir şeyi kastettiğinde onu diline döker, kalbiyle düşünmez”, “Çok konuşanın hatası çok olur. Hatası çok olanın günahları çok olur. Günahları çok olana da cehennem daha lâyık olur.”

Hz. Hasanı Basri (ra), “Dilini. muhafaza etmeyen, dinini idrak edemez/hakikatini bilemez.” demiştir.

Susmakta himmet/gayret toplanır, vakar/olgunluk devam eder. Tefekkür için, zikir ve ibadet için vakit bulunur. Bir de dünyada, sözün getireceği tehlikelerden ve ahirette hesabından emin kalır. Bu konuda yüce Allah (cc) şöyle buyurmuştur: “İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında kendisini gözetleyen, konuştuğu sözleri zapt eden bir melek hazır bulunmasın.” (Kaf 18)

Evet, susmak dedik ama neye karşı susmak. Hakk’ın razı olmadığı durumlarda susmak. Yoksa hiç konuşmayalım anlamında değil. Peygamber Efendimiz (sav) “Din nasihattir.” buyurmuş. Yani sohbetleşin, birbirinize hakkı tavsiye edin. Büyüğümüz Hâce Hazretleri “Hakikatlerin İzahı” eserinde şöyle buyuruyorlar; “Konuşurken hizmet kastıyla konuşacağız. Susmamızı istemiyorlardı. Paylaşmamızı konuşmamızı, gördüğümü, yaşadığımız şeylerin-şahsımıza has olanlar müstesna, elbet her insanın özeli vardır, o ayrı- genel olan meselelerimizi paylaşmamızı istiyorlar. Bunları anlatın, bunları sohbetleşin, buyuruyorlardı. İlla ümmül kitap olmamız istenilmiyor. Bugün ehli imanın, ehli insafın, ehli irfanın konuşması panzehir hükmünde arkadaşlar. Ortada o kadar zehir var ki ve affedersiniz, gevezelik olsun diye konuşmayacağız. Hizmet kastıyla konuşacağız, “emir edepten üstün” diye inanıyorsak, bunun Rabbimizin bize bir emri olarak kabul edeceğiz. Bir yandan anlatıma devam ederken, bir yandan da yaşamaya azmedeceğiz.”

Gelecek ay devam edeceğiz inşallah.

 

Yararlanılan Kaynaklar:

Dil Belâsı, Hüccetü’l İslam İmam Gazali, Semerkand Yayınları, 2011.

Tevzihu’l Hakâik – Hakikatlerin İzahı, Yakub Haşimi, Rahiaşk Yayıncılık, 2014

 

Yazar: Şeb-i Vuslat

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort