JoomlaLock.com All4Share.net

Hz. ÜMMÜ ZER GIFARİYYE (r.anha)

Hz. ümmü zer gıfariyye

Hz. Ümmü Zer Gıfariyye (r.anha) - Şeb-i Vuslât

Sayı : 103 - Temmuz 2016

 

Hz. Ümmü Zer Gıfariyye (r..anha)

 

Hz. Ümmü Zer Gıfariyye takva üzere yaşamayı hayatına düstur edinen bir hanım sahabe... Müslüman olmadan önce kabilesi içinde putlara en çok ibadet eden bir kadın!.. Meşhur sahabe Hz. Ebu Zer’in ailesi!.. O Gıfar kabilesine mensuptur. Ebu Zer ile evlenmiştir. Kocasının İslam’a davetiyle müslüman olmuştur. Asıl ismi kaynaklarda geçmemektedir. Eşi ile birlikte takvalı bir hayat yaşadıkları için Ümmü Zer künyesiyle anılmıştır.

Hz. Ümmü Zer ve eşi Hz. Ebu Zer zahidane bir ömür sürdükleri için dünyalık en küçük bir şeye sahip olmamışlardır. Onlar için asıl hayat ahiret hayatıydı. Bu düşünce ile zühd ve takvayı tercih etmişlerdi. Ahiret hedefli yaşadıkları için dünya sevgisi onların gönlüne girememişti. Dünyada bir şeylere sahip olma duygu ve düşüncesi onları meşgul etmemiştir. Mal ve mülk edinme diye bir dertleri olmadığı için çok sade bir hayat sürmüşler, zühd ve takva çizgisinde bir ömür geçirmişlerdir.

Onlar aile olarak aynı duygu ve düşünceleri paylaşabildikleri için ihtiyaçtan fazlasını yanlarında tutmamışlardır. Ellerine geçeni Allah (cc) yolunda infak etmişlerdir. Bu konuda öylesine titiz davranmışlardır ki, gece gelmişse gece, gündüz gelmişse gündüz dağıtmışlardır. İşte onlar ailecek bu ahlak ile meşhur olmuşlar, zahit ve abid olarak tanınmışlardır.

Hz. Ümmü Zer müslüman olmadan önce Gıfaroğulları içinde putlara en çok ibadet eden bir kadındı. Kabilenin her evinde bir put vardı. Fakat en büyük put Hz. Ümmü Zer’in evinde idi. Her gün o putu temizler ve karşısına geçer ibadet ederdi. Putlara ibadette huzur bulacağını zannederdi.

Bir gün Hz. Ebu Zer putlara yiyecek getirmek için yanlarına geldi. Takdis ve tazimde bulundu. İçmesi için önüne süt koydu. Biraz geri çekildi. Bir de ne görsün! Bir köpek geldi, sütü içti. Sonra da ayağını kaldırıp putun üzerine bevletti. Bu manzarayı izleyen Hz. Ebu Zer’in gönlünde birçok sorular oluştu. Kendi kendine: “Bu putlara nasıl ibadet ederiz? Kendisine faydası olmuyor. Üstüne gelen zararı önleyemiyor. Biz nasıl onlardan medet bekleriz? Bu bir maskaralık değil mi?” diyerek zihninde şimşekler çakmağa başladı. Çok hürmetle ibadet ettiği putlar hakkında birçok şüpheler doğdu. Eve gelip ailesine şahit olduğu manzarayı anlattı. Hz. Ümmü Zer’in de gönlünde sorular, şüpheler doğmasına vesile olan bu hadise onların hidayete kavuşmalarına bir başlangıç oldu. Birlikte hak ve hakikati aramaya başladılar.

Onlar hak ve hakikat adına duydukları her haberi araştırmağa çalıştılar. Bir gün Mekke’de putları inkar eden, insanları Allah’a (cc) davet eden son Peygamber’in (sav) çıktığına dair haberler aldılar. Bu sevindirici haberi araştırmak üzere Hz. Ebu Zer kardeşi Uneys’i Mekke’ye gönderdi. Yeni din ve son Peygamber (sav) hakkında bilgi edinerek dönmesini istedi.

Memleketine dönen kardeşinin getirdiği bilgilerle gönlü tatmin olmayan Hz. Ebu Zer kendisi Mekke’ye gitti. Son peygamber Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz (sav) ile buluştu. İslam’la şereflendi. (Hz. Ebu Zer’in hayatını mutlaka okumalıyız.)

Bir müddet Mekke’de kalıp İslam’ı öğrendikten sonra tebliğ etmek üzere kabilesine döndü. İlk olarak hanımı Hz. Ümmü Zer’i İslam’a davet etti. O da tereddütsüz hemen kabul etti. Kelime-i şehadet getirerek İslam’la şereflendi.

Hz. Ümmü Zer ile beyi Hz. Ebu Zer aradıkları hakikate ulaşmışlardı. Huzur ve mutluluğa kavuşmuşlardı. Putları bir bir kırıp Allah’a (cc) ibadet etmeye başladılar. Günler, aylar, geçtikçe, gönüllerinde Allah (cc) ve Rasulü’nün (sav) sevgisi çoğaldı. Fakat Rasulullah Efendimiz’den ayrı kalmaya dayanamıyorlardı. Hasret ve muhabbeti artık onları durduramadı. Hicret edip, Efendimiz’in huzurunda yaşamak istediler. Hendek Savaşı’ndan sonra Medine-i Münevvere’ye hicret ettiler. İki Cihan Güneşi Efendimiz’in (sav) beldesinde yaşamaya başladılar. Mescidinden ayrılmadılar. İslam’dan yeni öğrendikleri bilgileri hayatlarına geçirmek üzere yarıştılar.

Hz. Ebu Zer mescitte Efendimiz’den (sav) duyduğu yeni bilgileri hanımı Hz. Ümmü Zer’e aktarıyordu. Hz. Ümmü Zer bir hanım sahabe olarak beyinden çok faydalı ilim öğrendi. Birçok hadisi şerif nakletti.

Bu iki Hak aşığı Rasul-i Ekrem Efendimiz’in (sav) dâr-ı bekâya irtihallerinin ardından Medine’den ayrılıp Şam’a doğru yolculuğa çıktılar. Meşakkati ve sıkıntıyı tercih ettiler. Bu arada üç çocuklarını kaybettiler.

Şam’da insanların, sünneti seniyye çizgisinden uzaklaştıklarını görünce onları uyarmak üzere Hz. Ebu Zer erkeklere, Hz. Ümmü Zer de hanımlara Kur’an ve Sünnetten vaazlar yapmaya başladılar. Zühd ve takva üzere yaşayanlar azaldıkça tekrar Medine-i Münevvere’ye döndüler. Fakat bu sefer Rasulullah Efendimiz’i görememenin hasretine dayanamadıkları için tekrar Medine’den ayrılmak istediler. Hz. Osman onlara Rebeze’ye gidip yerleşmelerini tavsiye etti. Orada yalnızlık içerisinde iken Hz. Ebu Zer vefat etti.

Hz. Ümmü Zer (ra) tekrar Medine-i Münevvere’ye döndü. Çok geçmeden kısa bir müddet sonra o da vefat etti. Allah (cc) her ikisinden de razı olsun.

Hz. Ümmü Zer pek çok hadis rivayet etmiştir. Bir tanesi şöyledir:

“Ben ve yetimi gözeten, cennette şöylece (iki parmağını birleştirdi) beraberiz.”

Bu mutlu aile hakkında sevgili Peygamberimiz (sav) Hz. Aişe (r.anha) annemize:

“Ben senin için Ebu Zer’in Ümmü Zer’e davrandığı gibi davranıyorum.” buyurduğu rivayet edilir.

Hz. Aişe annemizden hadise şöyle nakledilir:

“Ben bir gün Rasulullah’ın yanında babamın cahiliye devrinde olan mallarıyla iftihar etmiştim. Rasul-i Ekrem Efendimiz bana: “Sus ey Aişe! Ben sana Ebu Zer’in Ümmü Zer’e davrandığı gibi davranıyorum!” buyurdu.

Ümmü Zer’den nakledilen bu sözün bir hikayesi vardır. Şöyle ki:

“Vaktiyle Arap kadınlarından on bir tanesi bir araya gelerek kocalarının adetleri ve durumlarıyla ilgili olarak aralarında konuşmalar yapmışlar. Hepsi ayrı ayrı hitap ederek kocaları hakkında meth ve zemde bulunmuşlardır. Ümmü Zer da kocası hakkında şöyle demiştir:

“Benim kocam Ebu Zer’dir. O ne adamdır. Beni daima ferahlandırıp gönlümü hoş kılmıştır. Her ne söylersem sözüm reddedilmez.” diyerek methu senada bulunmuştur.

Cenabı Hak cümlemize aile içi mutluluklar lütfeylesin, şefaatlerine nail eylesin.

Amin.

 

Kaynakça:

Altınoluk Dergisi, 2007, Şubat

 

Yazar: Şeb-i VUSLAT

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort