JoomlaLock.com All4Share.net

EFENDİMİZ’İN HİTABETİ -2-

Yeri göğü yaratan, imanı-İslam’ı bizlere lütfeden Mevlamız’a hamdü senalar; Azîz olan, Alîm olan, tek ilah olan Rabbimiz’i bilere tanıtan Hak Nebi Muhammed Mustafa (sav)  Efendimiz’e sonsuz  salâtu selamlar olsun.

Önceki yazımızda Hakk’ın Habibi, Kainatın Efendisi,  Allah’ın (cc) insanlığa en güzel hediyesi Efendimiz’in konuşma biçimi-hitabetine dair giriş yapmıştık. Kuss bin Sa-ide adlı bahtiyarın, peygamberliğin ilanından önce yaptığı mükemmel  hitabeyi  ve Efendimiz’in ona övgüsünü paylaşmıştık.

İslamiyet öncesi Araplar arasında söz söyleme-hitabet kabiliyetinin gelişkin olmasının birçok sebebi söylense de  temelde  fasih (açık-anlaşılır) ve  beliğ (yerinde-manalı) söylenen sözlerin kişi ya da toplumu harekete geçirmede en önemli unsur olduğu görülmektedir. İslam tarihçileri, yeni doğan çocukların sütanneye verilmesinin nedenlerini belirtirken  “Çocukların kırda yaşayan Araplar içinde, özellikle rutubeti az, havası ve suyu güzel yerlerde yaşayan şerefli kabileler arasında sağlam vücutlu, sıkı etli, cesaretli yetişmelerini, düzgün ve pürüzsüz konuşmayı öğrenmelerini sağlamak” olarak ifade ederler. Hatta Emevi halifesi  Abdülmelik bin Mervan, oğlu Velid için “Velid’i sevmek bize zarar verdi.” der. Velid’in,  annesinin  yanından ayrılmadığı için konuşurken hep gramer hatası  yaptığı kardeşi  Süleyman’ın ise kırda yetişmesinden dolayı  düzgün ve pürüzsüz konuştuğu rivayet edilir.

Umumiyetle  Araplar için tek lügat olduğu, Hevazin Kabilesi’nin Beni  Sa’d kolunun yedi lügatleri (lehçe) olduğundan Arap kabileleri içerisinde dil bakımından en fesahatli  olanı, en açık, en düzgün ve pürüzsüz konuşanı olduğu da   İslam tarihçileri tarafından kaydedilir. İşte bu kabileden Halime Hatun, Efendimiz’e sütannelik yapacaktır.

Efendimiz’in bebeklikten büyümesinin diğer çocukların bir ayına kıyasla bir günde gerçekleştiğini biliyoruz. Sekiz aylık iken konuştuğu, konuşulanları anladığı;  dokuz aylık iken çok açık ve düzgün bir şekilde konuştuğu  da kaynaklarca  ifade edilmekte. Cenabı  Mevlamız’ın her şeyi kudretiyle halk etme gücüne rağmen Efendimiz’in dil eğitimini o günün en fasih ve beliğ konuşan kabilesine  takdir etmesi  dikkat çekicidir. Hatta Efendimiz’in mübarek anneciği Hz. Âmine “Bana, üç gece ‘Oğlunu Beni Sa’d Kabilesi’nden Ebu’z-Züeyb ailesi içinde emzireceksin!’ denildi.” diyerek bu konudaki ilahi tercihi ifade eder. Efendimiz  beş yaşlarına kadar Halime Hatun’un yanında kalır.

Hz.Âmine annemiz,  eşinin kabrini ziyaret için geldiği Medine’de  bir ay kadar kaldıktan sonra Mekke’ye dönerken Ebva köyünde rahatsızlanır, köye inmek zorunda kalırlar. İşte bu köyde son nefesini vermeden önce, başucunda duran, seyretmeye doyamadığı  altı yaşındaki  evladına Hz.Âmine şöyle hitab eder:
“Ey çekilen dehşetli ölüm okundan, Allah’ın lütfu ile yüz deve karşılığı kurtulan zatın oğlu!
Allah Seni mübarek  ve devamlı kılsın! Eğer rüyada gördüklerim doğru çıkarsa, Sen Celâl ve İkram sahibi tarafından Ademoğullarına helal ve haramı bildirmek üzere gönderileceksin!
Allah Seni, önceki milletlerle süregelen putlardan-putperestlikten esirgeyecek, alıkoyacaktır.

Her canlı varlık ölür.
Her  yeni eskir.
Her  yaşlanan, zeval bulur, yok olur.
Ben de öleceğim.
Fakat, ben temelli anılacağım.

Çünkü temiz bir oğul doğurmuş, arkamda hayırlı bir mirasçı bırakmış bulunuyorum.” (Suyuti  Hasais-ül Kübra c.1 s.196, Kastalani  Mevahib-ül  Ledünniye  c.1  s.42-43)

Hz. Âmine  annemizin,  evladının  “büyük bir hal ve şan sahibi olacağına”  inancının tam olduğunu  biliyoruz. Ayrıca annelik şefkatiyle dile getirdiği bu şiirsel  ifadelerdeki  güzellik de onun  hitabet kudretini gösterir.

Önce babasız  sonra annesiz kalan  Efendimiz’i koruma işini, dedesi Abdülmuttalip ve amcası Ebu Talip ile devam ettiren   Cenabı  Mevlamız  “Rabbin Seni  yetim bulup da barındırmadı mı?” (Duhâ Suresi; 6) ifadesiyle tescil eder. Daha erken dönemdeki Hz. Halime’nin Mekke’ye getirirken Efendimiz’i kaybedişi ve bulunuşuna atfen “Seni kaybolmuş bulup da yolunu doğrultmadı  mı?” (Duha Suresi; 7) ayeti kerimelerinin hem Efendimiz’in hayatını takip açısından hem de  “Muktezayı hale uygun kelam etmek/Halin gerektirdiği en uygun sözü söylemek” anlamında Kur’ân-ı  Kerim’de geçen beliğ ifadeler olduğunu görüyoruz. İşte mübarek annemiz Hz. Âmine’nin vefatından önce söylediği bu beliğ sözler de  Efendimiz’in gözyaşlarıyla ruhuna tesir eden, hafızasına kazınan sözlere dönüşecektir.

Gerçekten de Hz. Âmine annemizin geçmişi özetleyen, geleceği  öngören bu etkili hitabı birçok yönüyle onu tanımamıza imkan vermektedir. Nasıl  ki Kur’ân-ı  Kerim’deki  ifadeler Rabbimiz’i, O’nun toplumu takibi, olaylara müdahale ve yön verme biçimlerini tanımamızı mümkün kılıyorsa  bu sözler de hayatı hakkında çok şey bilemediğimiz Hz. Âmine annemizi  bizlere tanıtmaktadır.  

Birinci cümlede, kocası Abdullah’ın  kurban adağı oluşu, onar deve arttırılarak yüz deve karşılığında kurban edilmekten kurtuluşuna atıf vardır. Sonra  gördüğü rüyalar, doğumdaki mucizeler, bebeklikteki hallere bakarak Efendimiz’in helal ve haramı bildirecek bir peygamber olacağı ifadesi-imanı vardır. Belli ki hanif bir inanışla, toplumun düştüğü putperestlik çukurundan  peygamber olacak evladı tarafından çıkarılacağı ümidi dile getirilir. Ünlü hatip Kuss bin Sai-de’nin ifadelerine benzeyen:  
“Her canlı varlık ölür.
Her  yeni eskir.

Her yaşlanan, zeval bulur, yok olur.” şiirsel ifadelerinde kendi  gerçekliğinin bilincinde, Celâl ve İkram sahibi Mevlası’na yüzünü dönmüş  bir kulun;  ölürken, kendini ölümsüz kılacak şeyi  “büyük bir hal ve şan sahibi olacağına” inandığı evladını hatıra-mirasçı bırakışı vardır.

Cenabı  Mevlamız bizleri Hz. Âmine annemizin  sevgisine bağışlasın. Efendimiz’e  ve Efendimiz’in bugünkü varislerine sevenlerinin  gözüyle  bakabilmeyi  bizlere de lütfeylesin.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 TEMMUZ SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort