JoomlaLock.com All4Share.net

GÜNAHLAR VE MUSÎBETLER

Allah Teâlâ buyruyor ki: "Görmediler mi, onlardan önce nice nesiller yok ettik; hem onlara size verdiğimiz şeyleri vermiştik ve göğü de üzerlerine bol bol boşaltmıştık ve ırmakları ayaklarının altında akar kılmıştık. Fakat günahlarından ötürü onları helâk ettik ve onların peşinden başka bir nesil yarattık" (En'âm/6).

Bu âyetten açıkça anlaşılmaktadır ki, helâk olanları, Allah, işledikleri günahları yüzünden helâk etmiştir. Bu haberde değişmez bir hakikatın ve sürekli bir kuralın anlatımı vardır: “Günahlar sahibini helâke sürüklerken, Allah (cc) günahkârları günahları yüzünden helâk etmektedir.” Hiç kimse, kısa ömrü içerisinde görmese de, bu geçerli bir kanundur. Fakat bu, günah, aralarında yayıldıkça toplumların teslim oldukları değişmez bir kanundur. Geçmiş ümmetlerde olduğu gibi, milletler ya Allah tarafından gelen bir musîbetle helâk olurlar, ya da günahın dolambaçlı labirentlerinde ilerlerken helâk olmayacağını zanneden yığınların büyük bir bölümünde geçerli olan yavaş ve tâbiî bir değişim ve çözülmeyle yok olup giderler.1

Güçlü de Olsalar, Milletler Günahları Yüzünden Yok Olurlar:

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "(Onlar), yeryüzünde gezip dolaşmadılar mi ki, kendilerinden önce gelenlerin sonunun nasıl olduğunu görsünler. Onlar, kuvvet ve yeryüzündeki eserleri bakımından kendilerinden daha üstün idiler. Fakat, Allah onları günahları yüzünden yakaladı. Onları Allah’ın azabından koruyan olmadı" (Mü'min/21).

Yani, ey Muhammed! Şu peygamberliğini yalanlayanlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önceki milletlerden, peygamberleri yalanlayanların âkibetlerinin nasıl olduğuna bakıp da ibret almazlar mı? Yeryüzünün değişik yerlerinde yaptıkları şehirleri, sarayları ve âbideleri kendilerinden daha sağlam oldukları halde azap inmiştir. Mekke’lilerin yapamayacağı kentler, binalar ve burçlar dikmişlerdi. Bu
üstün güce ve sağlamlığa rağmen Allah, günahları yüzünden onları cezâlandırmıştır. Günahları, peygamberlerini tekzip edip durmalarıydı. Artık onlardan günahı kaldıracak kimse de bulunmaz.2

Günahlar, Mü'minin Şeytanın Karşısındaki Direncini Kırar:

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenleri, yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytan (yoldan) kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah, onları affetti. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, halîmdir" (Âl-i İmrân/155).

Yani, Uhud Muharebesi'nde, savaştan yüz çevirip gidenler, daha önce işledikleri kötülüklerden dolayı yüz çevirip gitmişlerdi. Bu kötülükler, nefislerinde za'fiyet oluşturan ve şeytanın girip çıkacağı menfezler açan günahlardır. Böylece şeytan, savaşa katılmamalarını sağlamakla onların ayaklarını kaydırır. Nitekim büyük İslâm âlimleri: "İyiliğin sevabı, ondan sonra işlenen iyiliktir. Kötülüğün cezâsı
ise daha sonra işlenen kötülüktür" demişlerdir.3 İşleyene nisbetle günahlar, hastaya nisbetle hastalık gibidir. Mukavemetini kırar, bedeninde hastalık yapar ve mikropların girebileceği menfezleri açar veya zâten mevcut durumdaki hastalık ve mikrobu daha da kronik hâle getirir.

Günahlar, Musîbetlerin Sebebidir:

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Başınıza gelen herhangi bir musîbet, kendi ellerinizin yaptığı (işler) yüzündendir. (Allah, işlediklerinizin) bir çoğunu da affeder" (Şûrâ/30).

Yani, ey insanlar! Başınıza gelen bütün hastalık ve diğer felâketler gibi musîbetler, acılar, dertler, kıtlık, boğulma ve benzeri hoş olmayan durumlar, kazandığınız günahlar yüzündendir. Fakat Allah, günahlarınızın çoğunun cezâsını peşinen vermez. Hattâ, sonra da cezâlandırmayacağını söyleyenler olmuştur.4

İbn Teymiye (662/1263) şöyle demektedir: "Allah’ın bize dış ve iç âlemimizde gösterdikleriyle Kitâb’ında bildirdiklerinden anlıyoruz ki, musîbetlerin gerekçesi ve sebebi günahlardır. Bu sebeple Allah (cc): "Başınıza gelen herhangi bir musîbet, kendi ellerinizin yüzündendir. (Yaptıklarınızın) bir çoğunu da affeder". Yine "İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenleri, yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytan ayaklarını kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti". Ayrıca "Başınıza bir belâ gelince -siz, onun iki katını Bedir'de onların başlarına getirmiş olduğunuz halde yine- 'Bu nereden başımıza geldi?' dediniz. De ki: 'O (belâ), kendinizdendir'" buyurmaktadır. 5

Musîbetlerin Gerekçesi İtâatsizlik Değildir:

İnsanın başına gelen sıkıntı ve musîbetler, sebep ve gerekçe olarak genellikle günah ve mâsiyetlerin sonucu durumunda olmakla beraber, itâatsizlikleri söz konusu olmadığı halde musîbetlerle karşı karşıya kalan kimseler de vardır. Zemahşerî (538/1143) diyor ki: "Peygamberler, çocuklar ve deliler gibi günahı olmayan kimselerin başlarına gelen acı ve benzeri musîbetler, verilecek bir ödül, bir fayda ve bir rabbânî maksat içindir."6

Tefsîr-i Kurtubî'de şöyle denilmektedir: "İkrime (ö. 150/767) der ki: “Kulun başına gelen hiçbir sıkıntı hatta daha kötüsü yoktur ki, Allah’ın onu affetmesine veya ancak kendisiyle ulaşabileceği yüksek bir makama erişmesine vesile olmasın."7 Peygamberlerin başına gelen sıkıntılar da cezâ değil, manevî makam ve rütbelerinin yükselmesinin murad edildiği musibetleri türündendir.8

* Abdulkerim Zeydan’ın “Es-Sünenü’l-İlahiye” adlı kitabından tercüme edilmiştir.

1-Fîzilâl, c. 7, s.129-130.
2 -İbn Kesîr, age., c. 4, s. 76.
3 -er-Râzî, age., c. 9, s. 51; İbn Kesîr, age., c.1, s. 418; Tefsîr-
i Menâr, c. 4, s.192
4- İbn Kesîr, age., c. 4, s.116; Tefsîr-i Râzî, c. 27, s.172;
Âlûsî, age., c. 25, s. 40.
5-Ibn-i Teymiye, Risâle-i Emr-i bi'l-Mâruf, s. 31.
6-Tefsîr-i Zemahşerî, c. 4, s. 226.
7-Tefsîr-i Kurtubî, c.16, s. 31.
8-Tefsîr-i Râzî, c.17, s.172.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 MART SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort