JoomlaLock.com All4Share.net

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ KASIM 2017 SAYISI ÇIKTI

Kasım 2017 1

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM...

 

Gülzâr-ı Hâcegan Dergisi'nin KASIM 2017 sayısı çıktı.

 

HÂCE HAZRETLERİ’NİN (ksa) “NASIL NAMAZ KILIYORUZ?” Başlıklı sohbetlerinde:

Geçmiş zamanlarda Sultanahmet civarındayım, bir yere gidiyorum. Birisi beni böyle sakallı görünce durdurdu. Baktım Arap kıyafetleri içinde Arap bir insan. Bana önce İngilizce bilip bilmediğimi sordu, İngilizce bilmiyorum, dedim. Arapça biliyor musun dedi, çat pat biliyorum dedim. Ayasofya, Sultanahmet Cami, Topkapı Sarayı nerelerde, bunların yerlerini bana gösterebilir misin, deyince anladım ki bu bir turist, oraları ziyaret edecek… Nerelisin diye sordum ona, Suriyeliyim dedi. Suriyeliyim deyince daha da sıcak geldi bana, hemen sınır komşumuz… Orada bir banka oturduk. Dedim ki ben size arkadaş/yardımcı olabilirim, buraları size gezdirebilirim. Öyle deyince bu sefer bana dedi ki siz namaz kılıyor musunuz, namaz kılanlardan mısınız? Dedim ki ben size yardımcı olacağım müzeleri, camileri göstereceğim. Bunun benim namaz kılmamla kılmamamla nasıl bir alakası, bağı var? Dedi ki siz bana arkadaşlık teklif ettiniz, dediniz ki arkadaş olalım; arkadaş arkadaşın dini üzeredir, Allah Rasulü böyle buyuruyor, bu hadisi şerif. Ben de o yüzden soruyorum ki namazınız var mı? Madem arkadaş olacağız sen samimi bir Müslüman mısın, sen namaz kılıyor musun? Sende namaz yoksa beni etkileyebilirsin, senin halin bana bulaşabilir… 

Çok duygulandım… Dedim ki ben ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorum, böyle bir şeyi soranı ilk defa görüyorum. Allah kabul ederse namaz kılmaya çalışıyorum, sen de dua et, inşaallah devamlı olsun. Neyse onunla ahbap olduk. Suriye’de bir lisede edebiyat öğretmeniymiş ama oldukça dinine düşkün, dinibütün bir insan, ciddi bir İslami eğitim görmüş. Bir arkadaşımı aradım arabasıyla geldi, buna yardımcı olduk, dolaştırdık. Namaz vakitlerinde farklı bir camide namaz kılıyoruz… O da bizi sevdi... 

Hadisenin üstünden yaklaşık otuz, otuz beş sene geçti, o sorusunu unutmadık. İlk tanıştığı kişiye arkadaş olabilmek için “Sen namaz kılanlardan mısın?” dedi. Yani o cesareti de hoşuma gitti. Türkiye’ye ilk gelen bir insan ama arkadaş olacağı kişiyi seçmeye çalışıyor. İstiyor ki Müslümanlardan olsun…

Sual: Efendim, bizim çevremizde de Müslüman olduğu halde namazlarını aksatan, kılmayan kişiler var. Bunları da dışlamak uygun bir davranış olmasa gerek, değil mi?

Cevap: Elbette. Belli haller müstesna insanın insanı dışlaması kadar çirkin bir şey olmaz. Her insanın eksikleri, noksanları olabilir. Cenabı Peygamberimiz buyuruyor ki: “İki mümin iki el gibidir. Birbirini yıkar.” Sağ el sol eli, sol el sağ eli yıkar. Yani yıkamadan maksat, birbirlerini temizlerler. Birbirlerindeki eksikliği, yanlışlığı, bozukluğu giderirler. Müminler birbirlerine böyledirler. O yüzden dışlamak uygun bir şey değildir. 

İnsanın dünyadaki yaşantısının temel ögelerinden birisi de budur; kazanmak. Mesela siz niçin bu üniversite branşını okumuşsunuz; kendinizce hayatınızla ilgili bir hesap yapmışsınız, ben bu branşı okursam şöyle şöyle iş kurarım, böyle böyle bir yere girerim, böyle bir kazancım olur, demişsiniz. Yani hayatta bütün planlarınız kazanma üzerinedir; felsefe budur. 

Din için de bu böyledir. İnsanlar arasındaki ilişki de gerek bu ilişkiler İslami ilişkiler olsun, gerekse batıl ilişkiler olsun. Yani bir sosyalistle de arkadaş olsan onun sana yaklaşımı seni kazanmak üzeredir: “Ben bunu sosyalist, komünist yapabilir miyim?” Bir PKK’lı ile tanışsan onun bütün arzusu seni PKK’ya kazanmaktır ki batıl bir dava… 

Kaldı ki bir Müslüman bunu herkesten daha ziyade düşünmelidir. Yani ben bu kardeşimi İslam’a kazandırabilir miyim, namaza alıştırabilir miyim? Ahlakını güzelleştirebilir miyim? Bunun hayatında belli çirkinlikler varsa -afedersiniz- içki, kumar, fuhuş, uyuşturucu varsa onu bunlardan uzaklaştırabilir miyim? İnsanlığa, topluma, kendi ailesine, kendisine faydalı bir hale getirebilir miyim?.. İşte kazanma duygusu budur. Bu duygu her Müslüman’ın içinde vardır. O yüzden kimseyi dışlamamalıdır. 

Misal bir ağaca bakım yaparsın, ilgilenirsin, çapalarsın, sularsın, gübrelersin ama bir türlü meyve vermez. Umduğunu bulamazsın. Belki ağaç olarak miadını doldurmuştur, kurumuştur. Ne yaparsın o zaman, onu keser taze bir fidan dikersin. Şimdi bir insana da emek verip arkadaşlık yapıp eğer onu faydalı bir hale getiremezsen; sen ondan zarar görüyorsan o zaman ilişkini bitirirsin. Sen ondan uzaklaşırsın, ne halin varsa gör dersin. Ama bu belli bir gayretin, belli bir emeğin neticesi olur. 

Yoksa sırf bu adam namaz kılmıyor diye onu dışlamak uygun olmaz. Böyle olsa bugün Müslüman toplumlarda belki nice insanlar o toplumun içinde olmayabilirlerdi. Çünkü hepimiz böyle çekirdekten namaza başlamış insanlar değiliz. Hepimiz sonradan belki bir arkadaş vesilesiyle namaza alıştırılmışız, davet edilmişiz, bizi böyle meclislere götürmüşler, bu sohbetlere gele gide temiz insanlarla arkadaşlık yapmışız. O insanlardan gerçekten dürüstlük, adalet, doğruluk, vefakârlık, fedakârlık görmüşüz, cezbetmiş bizi bu; demişiz ki insanlık bu, Müslümanlık bu. Ben de böyle olayım... Allah’ın da hidayeti, yardımı olmuş bakmışız ki namaza başlamışız, temiz bir insan, topluma faydalı bir insan olmuşuz. Her birimiz belki böyle kazanılmışız. 

Belki ailemizden de çok fazla bir şey görmedik. Hatta böyle olduk diye belki ailelerimizle mücadele etmek zorunda kaldık. Ailelerimiz de çok fazla Müslüman olmamızı istemediler çünkü toplumumuzda bazen İslam yanlış anlaşılmış. Hele hele Türkiye’de son yaşanılan 15 Temmuz hadisesinden sonra bu olaylar Müslümanları bir fikir istifhamına itmiş. İslam’a biraz soğuk bakıyorlar. Acaba bunlar bir örgüt mü? Bunlar bir çete mi, bunlar devleti mi ele geçirecekler? Samimi bir Müslümanın böyle bir derdi yok, samimi bir Müslümanın tek gayesi vardır: Muhabbetullah ve marifetullah…

 

Netice-i Meram bölümünde Abdülkadir Visâlî; “Hz. Şahı Nakşibend ve Nakşibendilik-1” ve Andelib; “İslam Gönüllere Nakış Nakış İşlenir” başlıklı makalelerini okuyucularımızla paylaşıyorlar.

DERGİMİZİN DİĞER YAZILARI İSE ŞÖYLE:

 

Sâlik-i İrfan - Ebu Hureyre Haretleri'ne Neden Saldırılır?

Tamer Doymuş- De ki Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir Olur Mu?

Veysel Özsalman - Samimiyet

İrfan Aydın - Neden Suriye?

Yusuf Fuad - Günahlardan İstiğfar

Yusuf-i Kenan - Arkadaş, Yolumuzu Aydınlatan Kandil Gibidir

Yusuf Kenan Kartal - İnandığı Gibi Yaşamayan Yaşadığı Gibi İnanır

Şeb-i Vuslat - Dil ve Afetleri ''Halkın Yersiz Soruları''

Mine Şimşek - el-ESMAÜ'L-HÜSNA

Gönül Pınarından - Teslimiyet ve Güven: Hz. İbrahim - Hz. Meryem (1)

 

Rabbimiz Celle ve Âlâ cümlesinden razı olsun, ümmet-i Muhammed’i müstefid kılsın. Âmin…

“Mü'minin Hayatı Ta’lim, Tatbik Ve Tebliğden İbarettir” anlayışıyla hizmetine devam eden Gülzâr-ı Hâcegân Dergisi’nin bir sonraki sayısında buluşmak üzere Allah'a emanet olun...

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort