JoomlaLock.com All4Share.net

HUZUR HÂZIRI UNUTMAMAKTIR

Muhterem okuyucularımız; dergimizin bu sayısında Cenâbı Hak Teâlâ Hazretleri’nin yardımları ve büyüklerimizin himmetleriyle tasavvufî terimlerin en önemlilerinden olan “huzur” konusunu açıklamaya çalışacağız.

Huzur, “bir yerde hazır olmak, birinin veya bir şeyin yanında, yakınında bulunmak” demek aslında. Mukaddes ve mübarek varlıkların isimlerinin yanında, hürmet ifadesi olarak kullandığımız “hazret” kelimesi de aynı kökten türetilmiş. Birisini “hazret” unvanıyla anıyorsak, bir yandan onun, huzurunda bulunmakla bize şeref bahşettiğini anlatmış, bir yandan da sanki hakikaten o varlığın önündeymiş gibi hürmetkâr davrandığımızı ifade etmiş oluruz. Barış, sulh anlamında kullanılan “hazar” ile medenî mânâsında ki “hadarî” kelimesi de “huzur”la aynı kökten türemiştir.

Şunu anlatmak istiyoruz: “Huzur” kelimesinin bugün söylendiğinde akla ilk gelen “gönül rahatlığı, kalp itminânı” mânâsı lügatlarda mevcut değildir. Sonradan kazanılmış bir anlam olmakla birlikte aynı zamanda bir tasavvuf terimidir. Başka bir deyişle “gönül rahatlığı” mânâsına “huzur”, tasavvufun dilimize hediye ettiği bir kavramdır. Tasavvufta huzur, sûfînin Hak ile hâzır olması, O’nun katında bulunması “hâl”idir. Zikrin kalbi istilâ etmesiyle husûle gelir, derler. İnsanın ruhlar âleminde, Elest Meclisi’nde “nur dağını yayladığı” zamandaki sürûr ve sükûnuna benzetilir. (Semerkand Dergisi; Haziran 2006)

Bir başka mânâ olarak huzur; sâlikin her an Rabbi’nin huzurunda olduğunun bilincinde olmasıdır. İhsan sırrının “Allah’ı görüyormuşcasına ibadet etmek” kısmının kişide meleke hâline gelmesidir. Hazreti Ali efendimizin “Ben görmediğim ilâha ibadet etmem.” anlayışının anlaşılabilmesi ve Mabud-u Hakikimiz’le ilişkimizi bu mânâda olgunlaştırabilmenin adıdır huzur.    

Hâce Hazretleri de (ksa) buyuruyorlar ki; “Hazret kelimesini Türkçe’de “z” ile söylüyoruz, aslı “dat” harfi iledir, Hadret... Hadreti İnsan’ın bir mânâsı da huzura ermiş, huzuru bulmuş insandır; bir mânâsında da hadret ihtiramdan gelir. Muhterem insan, kıymetli insan…  Hangi mânâda alırsan al, birinci mânâsı daha hoş, huzurlu insan… Huzurun, gönüldeki huzurun muhafazası çok önemlidir. Marifet-i ilâhî o huzur ile tahsil ediliyor da ondan. Huzur varsa marifet-i ilâhi, marifet-i Rabbânî var; huzur yoksa yok.”

Buradan farklı bir mânâyı da anlayabiliyoruz. Türkçe’de kullandığımız şekliyle huzur, dertten tasadan kurtulmuş, rahata ermiş insan hâli olarak anlaşılır. Bu cepheden baktığımızda mutmain olmuş bir kalbin Rabbi’yle ilişkisi ona huzur verir. Çünkü öyle bir itminan hâli oluşmuştur ki; başına ne gelirse gelsin, ister tatlı ister acı, ister kederli, ister neşeli hiçbir şey onun huzurunu etkilemez. Her şeyin O’ndan geldiğini adeta görür. Başına gelen her hâli Hakk’ın kendisiyle ilgilendiğine delil olarak kabul eder.     

Muhammed Parisa Hazretleri Tevhide Giriş adlı eserinde: “Büyük arifler buyurmuşlar ki; Hak Teâlâ Hazretleri her an feyyazdır. Mevhibeleri ve feyizleri hiçbir an kesilmeden devam etmektedir. Eğer kulda istidad olursa her an ona hazır bulunur. Kalb aynasını iyice temizler ve cilalarsa bu her an devam eder. Devam eden mevhibelerden istifade eder.” buyuruyorlar.

Buradan da anlıyoruz ki; huzur sahibi bir salikin gönlü her an Rabbi’ne dönüktür. Saniyeden daha az bir zaman diliminde dahi O’ndan ayrılmaz. Çünkü o farkına varsın veya varmasın uyanık kalması için Cenâbı Hak her anda yetmiş kez onun kalbine nazar eder ve uyanık olduğu her an feyizleriyle kalbini doldurur.

Fakat her amelin kemâle gelmesi için bir terbiye veya bir usta gerektiği gibi müridin huzur makamına erebilmesi için evvela mürşidiyle bunu talim etmesi gerekir. Bunun da başlangıç eğitimi mürşid rabıtasıdır. Salik mürşidiyle ilişkisinde kemal kesbetmesi gerekir ki Hakk’ın huzurunda olabilmenin de farkında olabilsin. Bunun için her an mürşidinin huzurundaymış gibi davranarak zamanla bu davranış, onda hâl olabilsin. İşte bu da ancak rabıtada kemâl bulmuş mürid için geçerlidir. Mürşidi kâmil gönlünde sürekli Hakk’ı taşıdığı için, ona yönelen bir kalb de Hakk’a yönelmiş olur. Bunun sonucunda kişi huzuru elde edebilir ve bu amele devam ederek de huzur hâlini muhafaza edebilir.

İşte mü’minin Hakk’ı görüyormuşcasına ibadet etme hâli bundan sonra başlar. Çünkü “Biz Hakk’ı göremiyorsak da O bizi görüyor.” hitab-i Peygamberî’nin muhatabı olur. Evliyaullah Hazeratı’nın büyüklerinin tamamı “Bir göz kırpması zaman diliminde dahi Hak’tan gaflet etsek, imanımızı kontrol ederiz.” buyurmuşlardır. İşte huzur hâlinin mükemmeli bu olsa gerektir: O’ndan (cc) bir an dahi gaflet etmemek, her an huzuru dâimîde emre âmâde olmak.    

İrfan Gündüz Rabıtanın Delilleri isimli çalışmasında gerçek huzur hâlini “râbıta-i huzur” başlığı altında şöyle değerlendiriyor:

“Râbıta-i Huzur: Râbıta çeşitlerinin asıl gayesi budur. Hak’tan gayri her şeyi akıldan ve hayalden tamamiyle silerek, her an Hakk’ın huzurunda bulunduğu düşüncesini muhafaza etmek ve muhabbetullaha bürülü bir kalbe sahib olmaya çalışmak demektir. Gözlerin gördüğü, akılların düşündüğü şeyleri bilen, Allah’ın huzurunda bulunduğu düşüncesini kaybetmeksizin, ihsân derecesine ermeye çalışmaktır. Mürid huzur râbıtasına kalbi üzerinde nurdan yazılmış bir mahya gibi etrafını aydınlatan ‘Lafza-i Celâl’ hattını tahayyül ve tefekkür ederek başlar.”

İşte Cenâbı Hakk’ın “Biz insana şah damarından daha yakınız.” ilâhî fermanının mânâsı tam olarak anlaşılmış olur. Çünkü biz bu ayeti tefekkür ederken şah damarının boyundaki bir damar olduğunu bildiğimiz için “Allah bize yakın” anlamını düşünüyoruz. Bu düşünce bile aslında bir uzaklık anlamı taşıyor. Ayeti kerimenin mânâsı derinlemesine düşünüldüğünde Cenâbı Hak bize bizim tahayyül edemeyeceğimiz kadar yakın, bizi bizden önce düşünen, her işimize yeten, kuluna olan muştakiyetinden isyankâr dahi olsa onu hep bekleyen ve Zât-ı Kerîmi’ne dönmesi için imkânları ayaklarına serendir.

İşte ehli huzur şahsiyetler bunu bildikleri için adeta -hâşâ- O’na zahmet vermemek için her an uyanıklıkla hayatlarını devam ettirmektedirler.

Huzurun Muhafazası

Bu kısımda, baştan beri bahsedilen huzur hâli nasıl muhafaza edilmelidir, biraz da bundan bahsedelim.

İmam Efendi Hazretleri (ks) buyurmuşlar ki: “Bizim Nakşilerin büyüklerinden İsmail Atâ Hazretleri’ne birisi intisab ettikten sonra buyumuşlar ki; ‘Biz şimdi seninle kardeş olduk. Bari sana bir kardeş nasihatı vereyim de unutma, hatırında tut. Farzet ki bu gökkubbenin altında yalnız seninle Allah vardır. Şimdi sen de zikir ve fikrinle O’nun varlığında mahvü ifnah et, yalnız O kalsın.

Huzur iki türlüdür. Biri fikren, diğeri de zevken ve şevken Cenâbı Hakk’ı unutmamaktır. Tabii ikincisi kemâldir. Ancak birincisi yapılmadan ikincisine de ulaşılmaz.”

Elbette ki Hazret’in buyurduğu birinci kısım yani fikren huzur hâlinde bulunmak, avamın hâlidir.  Başta da belirttiğimiz gibi bir mürşidi kâmilin terbiyesinde olmayan mümin için fikren de huzur hâlini yakalamak ve bunu tefekkür etmek imkânsız gibi bir şeydir. Çünkü Hakk’ın huzurunda olduğumuzun bilinci, tanıma ile mümkündür. İnsan tanımadığı bir varlığın karşısında nasıl durması gerektiğini bilemez. Bunun için huzur hâlini elde etmiş ve bu mânâda kemâlât kazanmış bir insanı kâmilin talim ettirmesiyle ve Hakk’ı tanıtmasıyla ancak Hakk’ın yakınlığı tefekkür edilebilir. Bunun da sağlam olabilmesi için, bir mürşidi kâmile intisab eden mü’min şahsiyet o mürşidin rabıtasını en güzel bir şekilde yapmalı ve kalbini onun kalbine rabtederek huzur hâlinin tatbikini yapmalıdır.

Bundan sonra zevken Cenâbı Hakk’ı unutmama hâli müridde başlamış olur. Bunu en mükemmel hâle getirmeye çalışan kişi azamî olarak huzur hâlini muhafaza etmiş olur. Artık o da mürşidinin gönlünde Hakk’ın ikramlarına ve belki de imtihanlarına muhatab olmaya başlar. Yani Hak Celle ve Âlâ Hazretleri artık onunla da yakînen ilgilenmeye başlar ve sonuçta kemâl mertebelerini tamamlayan salik, vuslatını tamamlamış olur.

Cenâbı Hak büyüklerimizin engin himmetleriyle cümlemizi bu hâle ulaştırsın... Âmin.      

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2013 OCAK SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort