JoomlaLock.com All4Share.net

HZ. ÜMMÜ SELEME (RA)

Asıl adı Hind olup ilk zevci Abdullah b. Abdül Esed’ten olan oğlu Seleme’ye nisbetle “Ümmü Seleme” künyesini almıştır. Babası Ebu Ümeyye Süheyl b. Muğire’dir. Annesi Atike binti Amir’dir. Ümmü Seleme (ra) ilk kocası ile birlikte Habeşistan’a hicret etmiş olup Zeyneb, Seleme, Ömer ve Dürre adındaki çocukları hep bu diyarda dünyaya gelmiştir. Bir ara Mekkelilerin Müslüman olduklarını işitmişler ve Habeşistan’ı bırakıp Mekke’ye dönmüşlerdi. Duydukları haber maalesef asılsızdı. Bu suretle ikinci hicretleri uzamıştı. Akabe Biatı’ndan bir sene önce Medine’ye hicrete karar veren Ebu Seleme (ra) bir deve hazırladı. Ailesini ve oğlu Seleme’yi alıp yola koyulacağında, Muğire b. Abdullah oğullarından bir takım kimseler Ümmü Seleme’nin (ra) hicretine engel oldular. Ebu Seleme’nin (ra) kendisi Medine’ye gitmiş, fakat oğlu Seleme ve hanımı Ümmü Seleme (ra) geride kalmıştı. Bu duruma kızan Ebu Seleme’nin (ra) akrabaları işe karışıp: “Mademki onlar Ümmü Seleme’yi kocasından ayırdılar biz de Seleme’yi annesinin yanında bırakmayız.” diyerek münakaşa ve gürültüler arasında çocuğu kolundan ve ayağından çeke çeke alıp götürdüler. Muğireoğulları Ümmü Seleme’yi (ra) kendi yanlarında alıkoymuşlardı. Elem ve ızdıraplar arasında kocasından ve çocuğundan ayrı tam bir yıl geçtikten sonra Medine’ye göç etmesine müsaade edildi. Yavrusuyla birlikte Medine’ye gittiler ve artık zevcine kavuşmuştu. Günlük hayatları muhacirliğin zorlukları arasında geçip gidiyordu. Fakat değil mi ki din kardeşleri arasında bulunuyorlardı ve değil mi ki Resûlullah’ın (sav)’in öğütlerini dinleyebiliyorlardı ve bu saadet onların çektikleri sıkıntılara sabır için kâfi gelmekteydi.

Ümmü Seleme (ra) kocası Ebu Seleme (ra)’a bir defa şöyle demişti: “Cennetlik bir kadının, cennete girmesi mukadder olan kocası öldüğünde başka bir kocaya varmazsa, Allah (cc) o kadını kocası ile birlikte cennete koyar. Tıpkı bunun gibi cennetlik bir erkek de cennetlik olması mukadder olan ailesi vefat ettiğinde, başka bir kadınla evlenmezse Allah Teâlâ (cc) her ikisini de cennette bir araya getirir. Ya Ebu Seleme gel seninle bir sözleşme yapalım. Hangimiz önce ölürse arkaya kalan evlenmesin.” dedi. Ebu Seleme (ra); “Sen benim sözümü dinler ve itaat eder misin?” dedi. Ümmü Seleme (ra): “Evet!” cevabını verdi. Ebu Seleme (ra): “Ben öldüğüm zaman sen evlen.” dedi ve arkasından şöyle dua etti; “ Ya Allah! Benden sonra Ümmü Seleme’ye benden daha hayırlı ve onu hor görmeyecek, darıltmayacak bir koca ihsan eyle.” Ümmü Selem (ra) bir şey diyemedi ve söz kapandı.

Ebu Seleme (ra) Uhud Harbi’nde Üsamet’ül-Cüşemi tarafından kolundan yaralanmıştı. Resûl-i Ekrem’in (sav) Hamra’ül-Esed savaşına çıktığını duyunca merkebine binen Ebu Seleme (ra) Peygamberimiz’e (sav) yetişti ve harbe katıldı. Dönüşte evine ayrılan Ebu Seleme (ra) bir ay kadar yarasının tedavisiyle meşgul oldu. Artık bir rahatsızlığı kalmamıştı. İştirak ettiği Katan Seferi dönüşü Ebu Seleme’nin (ra) yarası tekrar deşilmişti. Bir taraftan acı, bir taraftan yaranın vücuda yaptığı tahribat onu takatsiz bırakmıştı. Günler ilerlerken onun da rahatsızlığı artmaktaydı. Ümmü Seleme (ra) eşinin iyileşmesi için elinden geleni yapıyor ve o günün tedavi yollarından çareler arıyordu. Fakat verilen ilaçlar bir fayda vermiyordu. Şifa ilaçta değil Cenabı Hakk’ın (cc) o maddede şifa yaratmasındadır. Allah Teâlâ (cc) şifayı halk etmezse ilaç faydasız kalmaya mahkûmdur. Ebu Seleme (ra) hicretin dördüncü yılı Cemaziyel-Ahir ayının son günlerinde hayata gözlerini kapamıştı. Ebu Seleme (ra) Berre binti Abdulmuttalib’in oğlu olmakla Resûlullah Efendimiz’in (sav) halazadesi ve aynı zamanda sütkardeşidir. Zira Ebu Leheb’in cariyesi Suveybe her ikisine de sütannelik yapmıştı. Ebu Seleme (ra) Ashab-ı Suffe’den olup okuma-yazma biliyordu. O’nun vefat haberini alan Peygamber Efendimiz (sav) evlerine kadar vardı. Ruhunu teslim ederken açık olan gözlerini mübarek elleriyle kapatarak; “Hakikat, ruh kabzolunca göz onun peşinden bakakalır.” buyurmuşlardır. O sırada yas tutan kadınlara “Siz kendinize hayırdan başka dua etmeyiniz. Çünkü melekler ölünün yanında hazır olduklarından söylediklerinize, dualarınıza âmin derler.” buyurarak kendilerini uyardı. Daha sonra mübarek ellerini kaldırarak şöyle dua etti:

“Ya Allah! Ebu Seleme’yi yarlığa, hidayete ermiş kullar arasında derecesini yücelt. Geride kalanlar arasından ona iyi bir halef ihsan et. Bize ve ona mağfiret kıl. Ona, kabri içinde genişlik ver ve orada nurlandır.”

Ümmü Seleme’nin (ra) Resûl-i Ekrem (sav) ile evlenmesi

Ümmü Seleme (ra) demiştir ki; “Ebu Seleme (ra) vefat ettiği gün, ben Peygamber’in (sav) huzuruna vardım. Kendisine hitaben:

“Ya Resûlullah, Ebu Seleme (ra) vefat etti.” dedim. Resûlullah bana;

“Ya Allah, Beni ve onu yarlığa, ona karşılık olarak bana iyi bir bedel ihsan eyle diye dua et” buyurdu. Ben bu duayı aynen söyledim. Allah (cc) da bana ondan hayırlısını, Hz. Muhammed’i (sav) nasip etti.”

Ümmü Seleme (ra) kocasının vefatından sonra, onun hatıraları içinde ve yetim kalan yavruları ile meşgul olarak, dört ay on günlük iddetini tamamladı. Bu süre dolduktan sonra Hz. Ebu Bekir (ra) Ümmü Seleme’ye (ra) dünür gönderdiyse de, o bu teklifi kabul etmedi. Daha sonra Hz. Ömer de (ra) kendisiyle evlenme teklifinde bulundu. Onu da reddetti. İlerleyen günlerde Peygamber Efendimiz (sav) ashabdan Hatib b. Ebi Belta’yı Ümmü Seleme’ye (ra) dünür olarak gönderdi. O, gelen şahsa; “Hoş geldin. Resûlullah ve elçisine merhabalar olsun. Şu ciheti Resûl-i Ekrem’e haber ver: Ben kıskanç bir kadınım, çocuklarım da var. Nikâhımı yapacak velilerimden yanımda hiç kimse yoktur.” diyerek özür dilemişti. Bir müddet sonra Resûl-i Ekrem (sav) Ümmü Seleme’yi (ra) velisi bulunan kardeşinin oğlundan -veya kendi oğlu Ömer’den- istemişti. Velisi, Resûl-i Ekrem’in teklifini Ümmü Seleme’ye (ra)’a açınca:

-Çocuklarımı ileri sürerek menfi cevap ver, dedi. Efendimiz (sav) ertesi gün gidip teklifini tekrarlayınca, Ümmü Seleme (ra) daha evvelki cevabını tekrarladı. Bundan sonra velisine şu hususu tembih etti. “Şayet Resûlullah (sav) bir daha gelecek olursa teklifini kabul et ve nikâhı yap.”

Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) bir müddet sonra gelmiş ve kendisiyle görüşmek üzere Ümmü Seleme’den (ra) izin istemişti. Ümmü Seleme (ra) bu sırada deri tabaklamakla meşguldü. Ellerini yıkayıp Efendimiz (sav)’i içeri kabul etti ve içi hurma lifiyle doldurulmuş, yüzü deri bir yastığı Resûl-i Ekrem’in (sav) oturması için ikram etti. Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav) bu yastığın üzerine oturdu ve bu sırada aralarına bir perde çekilmiş bulunuyordu. Resûl-i Ekrem (sav) kendisiyle evlenmek istediğini Ümmü Seleme’ye (ra) nazikâne bir ifade ile açmıştı. O:

-Ey Allah’ın Resûlü! Benim için sizde rağbet etmeyecek hiçbir şey mevcut değildir. Ancak ben çok kıskanç bir kadınım. Bu sebeple, benden hoşlanmayacağınız bir hareketle karşılaşırsanız da bu yüzden Allah’ın (cc) azabına uğrarım diye korkuyorum. Sonra ben çocuklu ve yaşlıyım.” dedi. Resûlullah (sav):

-Kıskançlıktan söz açtın. Umarım ki Allah Teâlâ (cc), onu senden giderir. Yaşlılıktan laf ettin. Senin başına gelenin tıpkısı (yaşlılık) benim de başımdadır. Çocuklarından bahsettin, senin çocukların benim de çocuklarımdır, buyurdu. Bunun üzerine Ümmü Seleme (ra) teklifi kabul edip oğluna:

-Ya Ömer, kalk. Beni, Resûl-i Ekrem (sav)’e nikâhla, dedi. Ümmü Seleme (ra) Efendimiz’in (sav) teklif ettiği mihri kabul ederek evlenmişlerdir.

Ümmü Seleme (ra) kendisine tahsis edilen evde, bir el değirmeni, içinde bir miktar arpa bulunan bir toprak çanak, taştan yapılmış bir çömlek ve içinde bir miktar yağ bulunan başka bir çömlek daha vardı. Annemiz şöyle naklediyor:

“Arpayı el değirmeninde öğüttüm. Sonra ondan bulamaç yapıp yağı da üzerine ilave ettim. İşte Resûlullah (sav) ile evlenmemizde halka ikram edebildiğim velime (düğün ziyafeti) bu yemekti.”

Ümmü Seleme (ra) annemizin yazması yoktu. Fakat okumayı bilirdi. Kadın sahabeler arasında fıkhı iyi bilenlerdendi. Resûl-i Ekrem’den (sav) 378 hadis rivayet etmiştir. Hayatı boyunca takva üzere yaşamaya azami gayret gösterdi. Cömertliği ile tanındığı gibi insanları da cömert davranmaya teşvik etmiştir. Peygamber Efendimiz’in (sav) vefatından sonra ise Müslümanların müracaat ettikleri ilim irfan mektebi olarak yaşamıştır. Peygamber Efendimiz’in (sav) hanımları arasında en son vefat edeni olduğu için en uzun süreli hikmet ve ilim meşalesi o olmuştur. Ümmü Seleme (ra) Peygamber Efendimiz’e (sav) olan yakınlığının, gayretlerinin etkisiyle ilmi noktada sahabelerin önde gelenleri arasında yer aldı. Hanım sahabeler arasında Hz. Aişe’den (ra) sonra en çok hadis rivayet eden ikinci hanım sahabe Hz. Ümmü Seleme’dir (ra). Veda Haccı dâhil olmak üzere sürekli Peygamber Efendimiz’in (sav) yanında bulundu. Hudeybiye, Hayber, Mekke’nin Fethi ve Taif Kuşatması’nda da Peygamberimiz (sav) ile beraber oldu. Bütün müşkül durumlarında yanında oldu. Büyük sadakati ve yüksek kavrayışı ile yaşadığı olayların sonuçlarındaki hikmetleri sezmeye muktedir oldu. Peygamber Efendimiz (sav) bazı durumlarda onun fikirlerinden istifade etmiş ve İslam’da kadının yerine dair Hz. Ümmü Seleme’ (ra) şahsında müşahhas örnekler getirmiştir. En önemli hadise Hudeybiye Musalahası sırasında vuku bulmuştur. Peygamber Efendimiz’in (sav) vefatına kadar geçen altı yıl boyunca en yakınında bulunma şerefine nail oldu. Birçok mucizeye tanık oldu. Bunlardan biri de  Cebrail Aleyhisselam ile ilgilidir.

Ümmü Seleme (ra) annemiz buyuruyorlar ki: “Resûl-i Ekrem (sav) ile beraber otururken birisi gelmişti. Dihyet’ül-Kelbi’ye çok benzemekteydi. Peygamber Efendimiz’le (sav) konuştuktan sonra gitti. Efendimiz bana: “Bu gelen kimdir?” dedi. Ben de: “Dihye’dir” cevabını verdim. Meğer o Cebrail Aleyhisselam imiş. Allah’ a(cc) andolsun ki Resûlullah (sav) Cebrail’den (as) aldığı vahyi ashaba bildirmek üzere hutbe irad edinceye kadar geleni Dihye zannetmiştim.

Selman-ı Farisî (ra) tarafından naklediliyor:

Ben bir gün Ümmü Seleme’nin (ra) yanına varmıştım. O ağlıyordu. Kendisine sebebini sordum. Şu cevabı verdi: “Rüyamda Resûlullah’i (sav) gördüm. Başında, saç ve sakalında topraklar vardı. Kendisine, “Ey Allah’ın Resûlu size böyle ne oldu? diye sordum. O, “Biraz önce Hüseyin’in şehit edildiğine şahit oldum.” buyurdu. İşte bu gördüğüm rüyadan dolayı ağlıyorum.” dedi.

Ümmü Seleme (ra) validemiz üzerinden bir zaman geçip Hz. Hüseyin’in (ra) şehit olduğu haberini duyunca baygınlık geçirerek, kederli bir halde ve hıçkırıklar içinde ağladı. Hz. Ümmü Seleme (ra) annemiz Hicretin 61. yılında 84 yaşında âlem-i cemale göç etti. Cenazesi Cennetü’l-Baki Kabristanlığı’na defnolundu. Oğlu Ömer ve Seleme (ra) annelerini elleriyle kabre koyup son vazifelerini ifa ettiler.

Cenabı Hak (cc) bu mübarek annemizi bizlere şefaatçi kılsın.

Yararlanılan Kaynaklar:

Mehmed Emre, Büyük İslam Kadınları ve Hanım Sahabeler, Çelik Yayınevi, İstanbul.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi 3-4. Cilt Işık Yayınları, İstanbul, 2008.

Serpil Özcan, Hz. Havva’dan Hz. Zeyneb’e Kadınların İzinde, Server İletişim, İstanbul 2009

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 ARALIK SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort