JoomlaLock.com All4Share.net

İMAMI RABBANİ HAZRETLERİ’NDEN MEKTUBUMUZ VAR!

İmamı Rabbani Hazretlerinden Mektubumuz Var

İmamı Rabbani Hazretleri'nden Mektubumuz Var! - Şeb-i Vuslat

Sayı : 126 - Haziran 2018

 

İmamı Rabbani Hazretleri'nden Mektubumuz Var!

 

Allah (cc), Şeriat-ı Mustafaviye caddesinde bizlere istikamet nasip eylesin... O şeriatın sahibine salât, selâm ve tahiyyet… Sonsuz, ebediyete kadar…

Mektubun mevzusu şu şekilde:
Dünyanın ve dünya adamlarının zemmi,
Faydasız ilimlerin tahsilini bırakmak,
Fuzulî mübahlardan kaçınmak,
Hayırlı işlere ve yararlı ameller işlemeye teşvik.

Anlatılanlara uygun bazı hususlar:

Ey oğul,
Bu dünya, imtihan ve iptilâ mahallidir. Onun yüzü yaldızla ve çeşitli süslerle tezyin edilmiştir. Sureti nakışlıdır; çirkin bir kadın gibi… Kaş çekilmiş, yanaklar boyanmıştır. İlk nazarda tatlı gelir; göze tazelik ve canlılık hayali verir. Lâkin hakikatte o, üzerine koku atılmış cifeye benzer. Sineklerin ve kurtların içine dolduğu bir mezbele gibidir. Su gibi görünür; o bir seraptır. Şeker suretinde, zehirdir. Onun içi, harap ve pek kötüdür. O, bu boyası, süsü, hayâsızlığı ile söylenenlerin ve anlatılanların tümünden şerlidir. Onun aşığı sefih ve büyülüdür. Fitneye düşmüş, çıldırmış ve aldatılmıştır. Her kim onun zahirine aldanırsa ebedî kayıp zehri ile zehirlenmiş olur. Her kim onun tazeliğine ve tadına bakarsa onun nasibi sonsuzluğa kadar pişmanlık olur.

Seyyid’ül-Kâinat Rasulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “Dünya ve ahiret iki kuma gibidir; birini razı etsen, diğeri darılır.” Anlatılan üstün manaya göre her kim, dünyayı razı etmeye çalışırsa, ahireti kendisine darıltmış olur. Şüphesiz, ahiretten yana da hiçbir nasibi olmaz. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Yüce Allah (cc), bizi ve sizi dünyaya ve dünya ehline muhabbetten korusun.

Ey oğul,
Dünya nedir bilir misin?
Kadın, çocuk, mal, makam, riyaset, oyun, oyuncak, lüzumsuz işlerle uğraşmak, bütün bu sayılanlardan hangisi seni Sübhan Hak’tan alıp başka şeylerle oyalayıp perdeliyorsa, o dünyaya dahildir. Ahiret işleri ile ilgisi olmayan ilimler dahi aynı şekilde dünyaya dâhildir. Faydalı olsa dahi; mantık, hendese, hesap ve benzeri ilimler eğer bir şeye yarasaydı; felsefeciler ehl-i necat olurlardı.

Rasulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurdu:
“Yüce Hakk’ın kulundan irazına alâmet odur ki; kendisine lâzım olmayan şeylerle onu meşgul eder.” Bu manada bir şiir şöyledir:

Varsa bir kimsenin kalbinde hardal kadar;
Hak arzusunun gayrı, bil, hastalığı var.

Nücum ilmi için:
Namaz vakitlerini bilmeye lâzımdır..
Dedikleri, o demek değildir ki namaz vakitlerini bilmek, ilm-i nücum marifeti olmadan mümkün değildir. Bunun asıl manası şudur; Nücum ilmi, vakitleri bilmek yollarından biridir. İnsanlardan pek çoğu vardır ki, nücum ilminden yana hiçbir şey bilmedikleri halde, pekâlâ namaz vakitlerini bilirler. Hatta, nücum ilmine vâkıf olanlardan daha fazlasını bilirler.

Anlatılan manaya yakın olarak, umumi manada mantık, hesap ilmi vb. tahsilinin, şeriat ilimlerinden bazısına dahli olduğunu belirtmişlerdir.

Hulâsa olarak bu gibi ilimlerle meşguliyet cevazı, nice hile yolu arandıktan sonra zahir olur. Bu da şu şartladır ki: Şer’i ilimlerin marifetinden başka bir maksat için olmaya. Bir de, kelâm ilminin delillerini takviye için. Aksi halde, hiçbir şekilde bunlarla meşgul olmak cevazı yoktur. İnsaf edilmelidir. Mübah olan bir şeyle meşgul olmak, vacip bir emri kaçırmayı gerektirirse o zaman mübah olma durumundan çıkar mı yoksa çıkmaz mı? Hiç şüphe yok ki, bu gibi ilimlerle meşgul olmak, öğrenilmesi zarurî ilimlerle meşgul olmayı bıraktırır.

Ey oğul,
Sübhan Hak, sonsuz inayetinin kemalinden sana nasip verdi. Bilhassa, gençlik çağında sana tevbe nasip eyledi. Sana, Silsile-i Aliyye-i Nakşibendiye dervişlerinden bir dervişin eli ile inabe başarısı verdi. Allahu Teala, onların sırlarının kudsiyetini artırsın.

Şimdi bilemiyorum; o tevbede sebatlı mısın? Yoksa çeşitli müzahrefat ile şeytan seni azdırdı mı? Tevbe üzerinde durup devam ettirmek müşkül görülebilir. Zira çağ gençlik çağıdır. Dünya metama gelince, elde etme sebepleri çok ve kolay. Bu manada, arkadaşların çoğu da uygunsuzdur.

Ey oğul,
Asıl önemle üzerinde durulması gereken iş, mübah şeylerin fuzulî kısmını terk etmek ve onların zarurî olan miktarı ile yetinmektir. Bu zarurî miktar dahi, ibadet vazifelerinde toplu olmak ve kuvvet bulmak niyeti ile alınmalıdır. Şöyle ki: Yenen yemekten maksat, taatın yerine getirilmesi için kuvvet husulü olmalıdır. Elbise giymekten maksat, avret mahallini kapamak, sıcaktan ve soğuktan korunmaktır. Bu kıyası sair zarurî mübah işlerde dahi devam ettirmelidir.

Nakşibendiye büyükleri, azimetle ameli tercih etmişlerdir. İmkân nispetinde ruhsatlardan kaçınmışlardır. Bu azimetli işler cümlesinden olarak, zarurî miktarda yetinmek vardır. Şayet bu devlete ermek müyesser değilse, mübahlar dairesinden çıkıp karışık ve haramlar dairesine girilmemelidir.

Sübhan olan Yüce Allah, yeterli manada nice nice çok nimetlerini kereminin kemali icabı olarak mübah eylemiştir. Anlatılan bu nimetler dairesini de hayli geniş kılmıştır. Bütün bu nimetler üzerinden nazarımızı alalım; hangi nimet, hangi yaşamak, kulun fiillerine Mevlası’nın rızası gibi olur? Hangi cefa, o kulun yaptıklarına karşı efendisinin dargınlığı kadar ağır gelir?

Allahu Teala’nın rızası, cennette, cennetten daha hayırlıdır. Allahu Teala’nın dargınlığı, cehennemde, cehennemden daha şerlidir.

İnsan, bir hükmün mahkûmudur. Hem de babanın çocuğunu başıboş bırakmayacağı, istediği ameli işlemeyi terk edemeyeceği şekilde.

Tefekkür lâzımdır. Kalbe dayalı işleri yapmak gerekir. Aksi halde, yarın ziyandan ve nedametten başka bir şey hâsıl olmaz.

Amel işleme vakti gençliktir. Akıllı olan bu vakti kaçırmaz; fırsatı ganimet bilir. Zira iş müphemdir. İnsan, yaşlılık zamanına kalmayabilir. Kaldığını farz edelim; derlenip toparlanmak müyesser olmayabilir. Böyle bir derlenip toparlanmanın olduğunu farz edelim, bir amel işlemeye güç yetmez. Zira o zaman, zaafın ve aczin bastırdığı zamandır. Hâlbuki şu anda, derlenip toparlanma durumu mevcuttur, elde edilmesi de kolaydır. Hele, ana babanın hayatta olmaları, Yüce Hakk’ın nimetlerinden biridir. Senin maişetini onlar, üzerlerine almışlardır.

İşbu mevsim, fırsat mevsimidir. Kuvvet ve gücün yettiği zamandır. Bugünün işini yarına bırakmak için şu andaki durumda, ne gibi bir özür olabilir? Ertelemeyi tercihe ne gerek var? Anlatılan manada, Rasulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “İşi erteleyenler helak oldu.”

Evet... Bugün, ahirete dair işlerle bir meşguliyet varsa; bu düşük dünyanın işini yarına bırakmak cidden güzel olur; tam bunun aksi dahi, pek çirkin bir şey olur. Şu zaman ki, gençlik zamanıdır, nefsten ve şeytandan din düşmanlarının istilâ zamanıdır. Bu zamanlarda yapılan az amele biçilen itibar; bu vakitlerden başka zamanlarda yapılan amellere biçilmez. Nitekim şu bir askeri kaide olmuştur, düşmana karşı duran, kahraman askerlere bilhassa düşmanların istilâ zamanında, çok çok itibar edilir. Hatta o zaman; bunlardan az amel ve az sebat, pek değerli ve itibarlı görülür. O kadar ki böyle bir itibar, düşman şerrinden emin olunduğu zaman, hiç olmaz.

Ey oğul,
Varlıkların hulâsası olan insanın yaratılmasından gaye, oyun, oyuncakla eğlenmek, yemek ve içmek değildir. Onun yaratılmasından gaye şudur; kulluk vazifelerini yerine getirmek, zül, inkisar, acz, iftikar, Yüce Sultan Mukaddes Gaffar Allah’a devamlı bir şekilde iltica ve tazarrudur.

Şeriat-ı Muhammediye’nin anlattığı ibadetlere gelince, bunların edasından gaye kulların faydası ve onların yararıdır. Bunlardan hiçbiri, şanı aziz Mukaddes Cenabı Hak yararına değildir. Çünkü O’nun böyle bir şeye ihtiyacı yoktur. Durum anlatıldığı gibi olunca; onların edası gayet memnuniyeti mucip olmalıdır. Koşmalı, çabalamalı, bu emirlerin yerine getirilmesi ve yasaklardan kaçınmak için…

Sübhan olan Yüce Allah, Zâtı’nın mutlak zenginliği ile kullarına emir ve yasaklar yolundan ikramlar eylemiştir. Bu durumda bize düşen, tam manası ile bu nimetlere şükretmektir, kemal-i memnuniyetle o emir ve yasaklardan ne varsa, hepsinin yerine getirilmesine çaba harcamaktır.

Ey oğul,
Bilmiş ol ki, zahirî saltanat ve surette bir makam sahibi olan dünya adamlarından biri, hizmet nev’inden bir işi kendi yakınlarından birine yaptırdığı zaman bunun menfaati, sonunda o hizmeti emredene döner. Böyle bir hizmete muhtaç olan kimse, nasıl izzet sahibi olur? Sonra, o hizmeti alan kimse der ki: “Yüksek değerde bir şahıs bu vazifeyi bana verdi. Bana düşen, memnuniyetle bu vazifeyi yerine getirmektir. Bu uğurda hangi belâ gelirse gelsin; hangi musibet isabet ederse etsin.”

Durum yukarıda anlatıldığı gibi olunca; Yüce Hakk’ın azameti, o şahsın azametinden daha mı azdır ki, onun emrine uyulmaz, o Şanı Yüce Hakk’ın ahkâmına imtisal için çaba harcanmaz.. Böyle bir şeyden hayâ edilmeli ve tavşan uykusundan uyanmalıdır.

Yüce Hakk’ın emirlerine uymamak, iki şekilde tefsir edilebilir:
Şer’î haberler yalana yorulabilir,
Yüce Hakk’ın azameti, dünya adamlarının azametinden daha düşük görülür.
Anlatılan her iki işin, şenaati düşünülmelidir.

Ey oğul,
Defalarca yalan söylediği denenmiş bir kimse haber verse ki:
“Tam bir istilâ için bu gece düşman şu topluluğa hücum edecektir.” Böyle bir haber üzerine o kavmin aklı başında olanları elbette, derhal korunma tedbirlerini alırlar. O haberi veren kimsenin yalancı olduğunu bildikleri halde, o belânın defini düşünmeye başlarlar. Çünkü tehlike ihtimaline karşı dikkatli olmak lâzımdır.

Halbuki doğru haberci Rasulullah Efendimiz (sav) bütünüyle ahiret azabını haber vermiştir. Durum bu iken, bu doğru haberden hiç müteessir olmamaktadırlar. Eğer müteessir olmuş olsalardı; ondan korunma çarelerini düşünürlerdi, ondan kurtulma yollarını ararlardı. Kaldı ki, doğru haberci Rasulullah Efendimiz (sav) ondan kurtulma çarelerini dahi haber verip anlatmıştır. Ona salât ve selâm olsun. O ne uygunsuz bir imandır ki; sahibi yanında doğru haberciye, yalan haberi verene olduğu kadar itibar yoktur.

Surette İslam olmak, hiçbir necat sağlamaz. Necatın sağlanması için, yakîn tahsili lâzımdır. Anlatılan halin yakîn neresinde? Yakîn değil; zan ve vehim dahi yoktur. Aklı başında olanlar, mevhum tehlike bulunan şeylerde dahi dikkati elden bırakmazlar, korkarlar.

Devam edecek...

 

Yazar: Şeb-i Vuslat

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort