JoomlaLock.com All4Share.net

İNSANIN SERÜVENİ “NAS” OLMAKTAN ÇIKIP “İNSAN” OLMAKTIR-2

 

Sual: Efendim, günümüz Müslümanları adeta yaşantılarından İslâm’ı soyutlamışlar. İstisnalar kaideyi bozmaz ama inananların ekseriyetinin hayatları İslâmî ölçülere göre değil. Mesele ticaretimizde yalan, hile var. Beş vakti de caminin en ön safında kılan hacımızın parası faizli bankada olabiliyor. Bu şuursuzluktan, ataletten kendimizi nasıl muhafaza edebiliriz.

Cevap: Biraz önce de sohbette kalbin ıslahı üstünde duruldu. Bu vücudu çalıştıran motorun ciddi bakım gerektirdiği: “Şunu iyi bilin ki insan vücudunda bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa bütün vücud iyi olur. Eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası ‘kalb’dir.” hadisi şerifle örneklendirilmeye; kalb motorunda fesad olduğunda insanın belki telafisi mümkün olmayan günahlara düşebileceği anlatılmaya çalışıldı.

Şimdi bunun temelinde iki şey var: Birincisi cehalet… Biz bu dini gereği gibi bilemiyoruz. Bize belki dinden belli şeyler öğretmişler ama bu öğrendiğimiz şeyler hep görsel, surette. Dinin hakikatinden bize çok bahsetmemişler. Bu bir ciddi bir eksiklik. Biz bilmediğimiz bir dini yaşayamayız. Örnek verdiğiniz kişilerin belki o ibadetlerde; hacca gitmesi, namaz kılması vesaire, bunlarda samimiler, temiz duygularla bunları yapıyorlar. Ama camiden çıkınca, hacdan dönünce faizle iştigal edebiliyorlar.

İbadette samimi olduğu gibi öbür konuları belki bilemiyor. Faizin boyutlarını, Müslümanların sosyal hayatındaki zararlarını bilemiyor. “Ben kimseyi soymadım, kimseden çalmadım, kimseye bir zarar vermedim, paramı bankaya koydum. Banka bunu çalıştırdı, üstüne şu kadar verdi ben bunu alıyorum, senin cebindekini almıyorum” diyor. Konuları bilemediğinden yanlış yapıyor. Bu cehalet tarafı.

Bir kısmı da belki cehaletle birlikte bir de gafleti, vurdumduymazlığı, nemelazımcılığı var. Cehalet ve gaflet birleşince insanın niyetini bozuyor. Niyet bozuk olunca amel de bozuluyor. Bunun için Buhari Şerif önemine binaen ilk bu hadisle başlar: “Ameller niyetlere göredir.” Kişi hayatı boyunca ne yapacaksa önce onun niyetini güzel yapacak. Misal şöyle bir bina yapacağız, bu binanın projesi güzelse bina güzel olacak. Eğer projeyi biz bozuk çizmişsek, proje sağlam değilse, projede bu binaya kaçlık demir kullanacağımız, nasıl bir beton kullanacağımız, yıkanmış mı yıkanmamış mı kum kullanacağımız, direkler kaç metrekareyi çeker, bunlar hesap edilmeden, o projede belirtilmeden kabataslak bir şey çizip bu binayı yaparsak üç gün sonra bu bina üstümüze yıkılır.

Niyet de insan hayatının projesi gibidir. İnsan önce niyetini tashih etmeli, düzeltmeli. “Ben ne yapıyorum, ne yapmam lazım” bunu önceden İslâm kurallarına göre belirlemeli. Misal ticaret yapacağım İslâm benim ticaretim hakkında ne diyor. Bu ticareti hangi kaidelere göre yapmalıyım. Nasıl yaparsam helal, temiz olur, nasıl yaparsam müminler benim ticaretimden istifade eder, yaşadığım bölge kalkınır. Tüm bunları düşünmek zorunda. Rabbena hep bana dememeli.

Gafletten dolayı bunlar da düşünülmeyince niyet sakat oluyor. O sakat niyetle de yapılan fiiller sakat oluyor. Ticaretimize faiz, haram karışıyor. Sözümüze, sohbetimize yalan, malayani karışıyor.

Biz Allah’a inanıyoruz ama yakinimiz yok. İmanımız var, imanımızın yakini yok. Bunun için Resûlullah (asv) ihsan diye bir hakikati bize tarif buyuruyor. İhsan nedir? Allah’ı görürmüşçesine O’na kulluk yapabilmektir. Senin Allah’ı görmen mümkün değildir. Ama Allah’ın seni gördüğünü unutmaman lazım. İşte biz bu ihsanı bilemiyoruz. Bu ihsan bize aşılanmamış. Bizim Allah’ımın göklerde, bizden çok uzak. O yüzden ne O bize ulaşabiliyor, ne biz O’na ulaşabiliyoruz. Allah bizim için sanki bir nostalji gibi. Bizim de bir Allah’ımız var ama hayatımıza müdahalesi yok. Allah hayatımızın içinde değil. Olmayınca bu sıkıntılar doğuyor.

Cenabı Hak bize buyuruyor ki: “Ben size şah damarınızdan yakınım.”; “Ben sizinleyim, siz kiminlesiniz.” buyuruyor. “Biz sizi sürekli gözetiyoruz.” buyuruyor. Sürekli bizimle olduğunu, bize yakın olduğunu bildiren bir Mevla’yı biz sanki var gücümüzle bizden uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Yanlışımız burada. Bu yüzden de izansız, irfansız, İslâmsız bir hayata mahkûm edilmişiz. Ticaretimiz, dünyanın kurallarına göre ve kendisini dünyanın sahibi gören batının kurallarına göre belirlemişiz. Ekonomimizi, siyasetimizi, eğitimimizi onlar belirlemiş, yönlendirmiş. Ziraatımızı onlar tarif etmiş. Sanayimiz onların elinde.

Peki, sorarım sizlere Hz. Kur’ân niye bize gönderildi? Kur’an’ın mânâsı, anlamı ne? Kur’an’ın bizim hayatımızda ki işlevi ne?

Kur’an bize ticareti anlatma, sanayiden bahsetmek, eğitimi planlamak için geldi. Kur’an bize dünya ve ahiretin saadetini tarif etmek için geldi.

Peki, biz bu alanlarda Kur’an’ı kullanabiliyor muyuz? Hayır. Hiç ihtiyaç duymuyoruz. Bizim için Kur’an sadece bir zikir kitabıdır. Ölü kitabıdır. Ölülere okuruz. Cenazelerde veya düğünlerde ki mevlitlerimizde, camilerde hocalarımız okur, kulaklarımızın pasını siler, orada dinleriz, o kadar. Sanayi çarşısında, ekonomi borsasında, ticaret odasında Kur’an okunmaz. Düşünebiliyor musunuz? Bir müessesede, bir sistemde, bir yaşamda Kur’an bir yere girmiyorsa, Kur’an yoksa o Kur’an’ın boşluğunu ne dolduracak? İşte bahsettiğiniz şeyler. Sıkıntı burada, Kur’an ile kaynaşamamakta. Kur’an’ı caminin dışına çıkaramıyoruz. Hayatın içine sokamıyoruz. Üniversitemizde, kışlamızda, borsamızda yok. Odaların hiç birinde, Ticaret odasında, zanaatkârlar odasında sanayi odasında yok. Partilerimizin hiçbirinde yok. Kur’an’sız bir hayat, İslâmsız bir hayat… Öyleyse çok fazla şikâyet etmeye hakkımız yok. Çözüm Kur’an’da.

Sual: Türkiye’nin %98,5’i Müslüman. Ve bunların ekserisi sizin de buyurduğunuz gibi mahiyetini kavrayamasalar da bilgi olarak faizin haram olduğunu en azından duymuşlar.

Cevap: Bilmek yetmiyor, bilmek yetmiyor işte. Şimdi derler ya ağaçlar baltaya demişler ki yahu bizden ne istiyorsun, niye bizi kesip duruyorsun. Demiş ne yapayım sapım sizden. Şimdi bizim belimizi büken işte bu. Türkiye’nin %98,5’i Müslüman. Acaba gerçekten böyle mi? Müslüman olmak “ben Müslüman’ım” demekle mi oluyor önce bunu Türkiye’de belirlememiz lazım? “Ben Müslüman’ım” diyen her insan Müslüman mı acaba? Bunun belirlenmesi lazım. Bu karambola gelmiş.

Sual: Efendim biraz önceki ana sohbette buyurdunuz ki her nefes alıp verişimizde  Allah’ı zikretmeliyiz. Peki, yediğimiz içtiğimiz besinlerde bu anlayışımız nasıl olmalı? Bazı yerlere gittiğimizde ikramlar ediliyor. Bizler bu ikramların mahiyetini bilemiyoruz. Yememiz mi lazım yoksa geri çevirmemiz mi lazım?

Cevap: Şimdi biz nefesi sürekli alıyoruz. Yani yemek yerken de nefes alıp veriyoruz. Zaten başta nefesi kontrol ettiğimizde, içeri girip çıkan her şeyi kontrol etme alışkanlığını elde edeceğiz. Dolayısıyla da yiyip içtiğimizi de kontrol etmeye başlayacağız. Misal bu çayı içerken “Bu çayı nerden getirdiniz?” diye soracağız. Eğer çayı bana getiren adam güvenilir, emin olduğum biri değilse bunun muhasebesini yapmalıyım.

Bizde örf olarak öğrendiğimiz belli toplumsal kurallar İslâm ile çelişiyor. Bu bir gerçek. Biz İslâm yerine o örfleri tercih eder olmuşuz. Misal “üzümü ye bağını sorma” felsefesini bize öğretmişler. Bu bir yahudi ifadesidir. Biz hayata böyle bakıyoruz. Arkadaşın sana temiz duyguyla bir şey ikram ediyor, gönlünü kırma ye. Yiyeyim de ya benim gönlüm mahvoluyorsa ne yapacağım. Belli ölçüler inancımızla çelişiyor.

Biz önce İslâm anlayışını, İslâm’ın hükümlerini her şeyin üzerinde değerlendirmeliyiz. Hiçbir felsefe, bilgi, örf, kural, kaide İslâm’ın, İslâm’ın emirlerinin yerine, Allah Resûlü’nün ahlâk ölçülerinin, İslâm prensiplerinin yerine kaim olamaz. Bunu bilmeliyiz. Meseleye bu zaviyeden baktığımızda o zaman soramayacağımız bir şey kalmıyor.

Bunun için yiyip içtiğimiz şeyler çok önemli. Şüpheli bir şey, haram bir şey bizde ciddi tahribatlar yapacak. Misal bir arkadaşımızla çarşıda karşılaştık. Birlikte biraz oturalım diyoruz. Nerede oturacağız? Oyunlu bir kahvede. Oturup oradan çay içiyoruz. Canım biz oyun oynamıyoruz. Ama seyrediyoruz. Veya bize getirilen o çay nasıl yapılmış? O çay, o şeker ne ile alınmış? Orada ki oyunların parasıyla… İnce düşünmek istemiyoruz.

İslâm bize seçiciliği öğretiyor. Seçici olmalıyız. Misal hocalarımız bilirler, bir namaz kıldırmak için imam olacak kişilerin aralarında seçim vardır. Takva olan, kıraati düzgün olan, ahlâkı güzel olan vs. Araştıra araştıra boyu uzun olan, büyük ayakkabı giyene kadar iner bu iş. Hepsinde eşitlerse, afedersiniz, hangisinin ailesi güzelse onun gözü daha az harama bakmış olabilir diye O imam olsun denir. Bunu niye söylüyor? Müslüman hayatında seçici olmalı.

Bakın Resulullah (asv) Ashab’tan birini Kıble’ye doğru tükürürken görüyor. Resûlullah (asv) hemen onu ikaz ediyor: “Sen sakın bir daha imam olma!” buyuruyor. Sen kimsenin önüne geçip imamlık yapma. İşitenler bunu O’na soruyorlar: “Niye ya Resulallah onu imamlıktan men ediyorsunuz. O bize bazen namaz kıldırıyor.” “O kıbleye tükürerek Allah’a ve Resulune eziyet ediyor.” buyuruyor Resulullah Efendimiz. Bakın.

Şimdi düşünün Allah’a ve Resule eziyet edenler, bu dine eziyet edenler, kalbindeki imana eziyet edenler… Mü’min bunu araştırmak zorunda. Dedik ya birçok şeyi bilemiyoruz. Bazen bildiğimiz de işimize gelmiyor herhalde. Bunun için seçici olacağız. Yiyip içeceğimiz şeyi, yeri, arkadaşı seçeceğiz. İman bir seçimdir. İman bir tercihtir. Önce buradan işe başlayacağız. Bunu iyi anlamalıyız.

“Ve men şae fel mu’min ve men şaefel yekfur” buyuruyor Cenabı Hak. Tercih, senin. İster imanı seç, ister inkârı seç. İmanı seçtinse iman yolunda olan, imana uygun olan; imanı bozmayacak, imana zarar vermeyecek şeyleri seçmek zorundasın. Tabiri caizse yan sanayi diyorlar ya; bir ana madde alıyorsun onu rahat kullanabilmen için onun yan sanayilerini kullanmak durumundasın, farklı bir parça uymaz. İmanına başka bir parça uyduramazsın. O mutlak “TSE” gibi, Kur’ân, İslâm garantili olacak.

Bu ölçülerden baktığımızda biraz önce arkadaşımızın ifade ettiği yüzde doksan sekiz o yüzde kaça düşer düşünün. O gün Kıble’ye tüküren birine Resulullah öyle buyurursa bu gün bizi görse…

 

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2013 EYLÜL SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort