JoomlaLock.com All4Share.net

İNSANIN TEMİZLENDİĞİ AY -1

İnsanın Temizlendiği Ay 1

İnsanın Temizlendiği Ay -1 - Tamer Doymuş

Sayı : 125 - Mayıs 2018

 

İnsanın Temizlendiği Ay -1

 

“Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi oruç size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.” (Bakara,183)

Oruç (savm-siyam); lügatte, nefsi meylettiği şeylerden, isterse bir söz olsun, imsak etmek, alıkoymak yani o şeyi yapmaktan kendini tutmaktır. Bir şeyden vazgeçip, onu bırakmak demektir. 

Ramazan kelime olarak değişik anlamlara gelir:

-Yaz sonunda, güz mevsiminin evvelinde yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına “ramdâ” kelimesinden alınmıştır. 

-Güneşin şiddetli hararetinden taşların yanıp kızması anlamına olan “ramad” kelimesinden alınmıştır. 

Ebu Hureyre’den (ra) Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Âdemoğlunun her amelinin sevabı on mislinden yedi yüze kadar katlanır. Allah buyurdu ki: ‘Ancak oruç müstesna. Çünkü o Benim içindir; onun mükâfatını ancak Ben vereceğim. Çünkü o, şehvetini ve yemesini sırf Benim için terk etti.’ Oruçlunun iki sevinci vardır: Birinci sevinç iftar ettiği zaman, ikinci sevinç de Rabbine kavuştuğu zamandır. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur.” 

Bütün ibadetler için Allah Teala’nın yalnızca oruç ibadeti için “O benim içindir.” buyurması hususunda şöyle denilmiştir:

1-Oruç nefsin hoşuna giden şeylerini ve arzularını ileri derecede engelleyicidir.

2-Oruç kul ile Rabbi arasında bir sırdır. Bu ancak Allah’a âyan olur. Bundan dolayı oruç Allah’a has bir ibadet olarak söz konusu edilmiştir. Sair ibadetler ise açıktan yapılır. Kul, belki bunları görsünler ve riyakârlık olsun diye de yapıyor olabilir. O bakımdan oruç diğer ibadetler arasından Allah’a özellikle tahsis edilmiştir.

Oruç şehveti kırar, nefsin heveslerini mağlup eder. Azgınlıktan, kötülükten meneder. Dünyanın adi lezzetlerini, makam ve yükselme davalarını küçük gösterir, hayatın lezzetini tattırır, kalbin Allah’a bağlılığını artırır, ona bir meleklik zevki ve saflığı bahşeder.

İnsanlar, nefsin şehevi arzularının önünde bir oyuncak gibi yuvarlanıp kıvrandıkları, akıl ve iradelerine sahip olmayarak gelişi güzel günahlara sürüklenmekteler. Oruç ise, bunlara hâkim olma kabiliyetinin gelişmesini sağlar. Oruç tutan bir kimse kendini zaptetmesini ve nefsinin arzularını da ihtiyacına göre kullanmasını bilir. Bunun için Peygamber (sav) Efendimiz: “Ey gençler topluluğu! Sizden kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin, kimin de gücü yetmezse, oruç tutsun. O kendisini korur!”

Oruç, insanlarda sevgi ve merhamet gibi duyguların doğmasına sebep olur. Kalpleri yumuşatıp, imanın gereği iyi huyların canlanmasına vasıta olur. Oruç yalnız insanları yemek, içmek ve diğer beşeri arzulardan alıkoymak için farz kılınmamıştır. Belki ruhun güç kaynağı için emredilmiştir. Bu güç kaynağını elde eden insan, müslüman kardeşinin sıkıntılarını hisseder. Yardım ederek gözyaşlarını eliyle siler. Kederlerini ortadan kaldırmaya çalışır. Orucun verdiği terbiye ile insan, açlığın, susuzluğun ne olduğunu daha iyi anlar. 

Oruç, insanların kalbine Allah’ın (cc) korku ve murakabesini yerleştirerek, nefsi kötülüklerden temizler, insanı bütün kötülük ve haramlardan uzaklaştırır. Oruç ibadetinin esas gayesi, özellikle insanı takva mertebesine ulaştırmaktır. Çünkü Allah (cc), oruç farzının hikmetini ifade ederken; elem duymak, acıkmak veya sıhhat bulmak için değil; “...umulur ki takvaya ulaşırsınız.” diye buyurmuştur.

Dolayısıyla takvanın, oruç ibadetinin bir meyvesi olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü oruç, nefsi Allah’ın (cc) hudutlarında durmaya ve insan fıtratındaki mubah beşeri arzuları yalnız O’nun emrine uymak için, O’ndan mükâfat beklemeye hazırlar.

Böylece orucun asıl büyük gayesi (takvaya ulaşmak) ortaya çıkmış oluyor. Çünkü kalplerde uyanış meydana getirerek Allah’a itaat etmek ve O’nun rızasına, hoşnutluğuna öncelik tanımayı sağlayan faktör, takvadır. Ayrıca günahların, hatta insanın içinden hızla gelip geçen kışkırtmalar biçimindeki günah meyilli duyguların, orucu bozmasını, zedelemesini önlemek amacıyla bu kalplerin koruculuğunu üstlenen faktör de takvadır. Bu ayetin seslendiği müminler, yüce Allah katında takvanın ne kadar önemli olduğunu, O’nun terazisinde ne kadar büyük bir ağırlığa sahip olduğunu iyi bilirler. Bu yüzden takva, onların ruhlarının göz diktiği, özlemle ulaşmak istediği bir amaçtır. İşte oruç, takva amacının bir aracı ve ona götüren bir yoldur. Böyle olduğu içindir ki, bu ayet, takvayı oruç yolu ile yönelebilecekleri aydınlık bir hedef halinde müminlerin gözleri önüne sermektedir. 

Durum ne olursa olsun, işin en doğrusu her konuyu, her meseleyi yüce Allah’ın isteğine uygun olarak ele almamız, onu Allah’ın murad ettiği şekilde benimsememizdir. Çünkü O, gerek kolaylıkların gerekse zorlamaların arkasında bulunan kısa ve uzun vadeli yararları bizden daha iyi bilir. 

Oruç ibadetinin bir başka gayesi de; müminlerin, yüce Allah tarafından kendilerine bağışlanmış olan hidayetin (doğru yol bilincinin) değerini takdir etmeleri, bilmeleridir. Müminler kalpleri-nin günah işleme düşüncesinden ve organlarının bu günahları işlemekten uzak tutulduğu, aynı zamanda somut, gözle görülür derecede hidayet bilinci ile donanmış bulundukları oruç döneminde, diğer herhangi bir dönemden daha güçlü bir şekilde bu duyguyu içlerinde hissederler. Bu hidayet bağışına karşılık Allah’ın ululuğunu dile getirme, O’nun bu (hidayet) nimetine karşılık şükretme, ibadetler yolu ile kalplerini O’nun dergâhına sığındırma ihtiyacını duyarlar.

İşte bedenlere ve ruhlara zor gibi gelen bu yükümlülüğün yansıttığı ilâhi nimet böylece meydana çıkıyor; onunla güdülen eğiticilik amacı, bu ümmetin gerçekleştirmek üzere ortaya çıkarıldığı büyük role hazırlama gayesi belirginleşiyor, bu büyük rolün takva güvencesi, ilâhî koruma ve vicdan duyarlılığı içinde yerine getirilmesinin yolu açılıyor. 

Hadisi Şeriflerde Oruç

-Hz. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur; “Her kim yalan söz söylemeyi ve onunla ameli terk etmeyecek olur ise, o kimsenin yemesini içmesini terk etmesine Allah’ın bir ihtiyacı yoktur.”

-Ebu Ubeyde’den (ra) rivayetle: Rasulluah (sav) buyurdu: “Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (onun için) kalkandır.” Denildi ki: Onu ne ile zedeler? “Yalan ve gıybetle.” buyurdu.

-Sehl b. Sa’d’dan (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Kıyamet gününde oradan (dünyadayken) oruç tutanlar girer. Onlardan başkası giremez. Oruçlular nerede, diye seslenilir. Onlarda kalkıp kapıdan girerler ve onlardan başkası giremez. Oruçlular girdikten sonra kapı kapanır ve artık oradan hiç kimse giremez.”

-Ebu Said el-Hudri’den (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah, kendisi için bir gün oruç tutan kimsenin yüzünü, bu oruç sayesinde cehennem ateşinden yetmiş senelik bir mesafeye uzaklaştırır.” 

-Ebu Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ramazanın faziletine inanarak ve mükafatını umarak oruç tutan kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.”

-Ebu Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuşlardır: “Ramazan geldiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır.”

-Ebu Ümame’den: Dedim ki: Ey Allah’ın Rasulü! Bana Allah’ın beni yararlandıracak olduğu bir şey emret. Şöyle buyurdu: “Oruç tutmalısın, çünkü oruç gibi bir ibadet yoktur.”

Konunun daha iyi anlaşılması için Hâce Hazretleri’nin (ks): “Oruç, ihlâs ve takva ile ruhu süsleyip ruhu illiyyine ulaştırır” konulu sohbetlerinden bazı kesitleri birlikte okuyalım inşaallah...

Devam edecek...

 

Kaynaklar:
-Hak Dini Kuran Dili, Elmalılı Hamdi Yazır
-Tefsir-i Kebir, Fahruddin Razi
-Fizilalil Kuran, Seyid Kutup
-Ahkâm Tefsiri, Muhammed Ali Sabuni
-Ahkami’l-Kuran, İmam Kurtubi
-Riyazü’s-Salihin

 

Yazar: Tamer Doymuş

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort