JoomlaLock.com All4Share.net

KÂBE-İ MUAZZAMA VE İNSAN

“Size içinizden bir Resûl gönderdik; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, kitabı (Kur’ân-ı Kerim’i) ve hikmeti (sünneti seniyyeyi) öğretiyor, bilmediğiniz şeyleri öğretiyor.” (Bakara/151)

Hâce Hazretleri’ni (ks) Mart 2005 yılında tanıdım. Kendilerini tanımak ve arkadaş olmak hayatımın en büyük ve en güzel ameliydi. Şerefi onda görmüş ve tanımıştım. Yıllar içinde güzel bir arkadaşlığımız oluşmuştu. Son iki yılda gaflet ve masiyetlerimden dolayı Hâce Hazretleri’nden (ksa) uzak kalmıştım. Hâce Hazretleri’nin (ks) huzuruna varacak, yüzüne bakacak ne yüzüm ne de cesaretim vardı. Her halini bildiğine inandığın, Allah (cc) dostunun yanına gitmek kolay değil. Ama Allah’tan (cc) ne kadar kaçabilirsin? Ya da kaçmak mümkün mü? Hâce Hazretleri’nin (ksa) yanına varmaya vesile ararken imdadıma umre ziyareti yetişti. Gerçi Hâce Hazretleri (ksa) engin vefasını göstererek beni arkadaşlardan soruyor ve bekliyordu. Bu duygular içinde tüm cesaretimi toplayarak umreye gittim.

İşte Mescid-i Haram’dayım. Kâbe-i Muazzama karşımda! Büyük bir alanın ortasında, siyah kesme taşlardan yapılmış, küp şeklinde sade bir yapı... Allah’ın (cc) Evi. Rahmetin perde perde indiği mekân.

Hâce Hazretleri (ksa) bir sohbetlerinde; “Ahir zaman insanı ihlâsla taşa yönelse hidayet olur.” buyurmuşlardı. Bir başka sohbetlerinde; “Kâbe-i Muazzama canlıdır, konuşur.” buyurmuşlardı.

Kâbe ilk insan Hz. Âdem (as) tarafından yapılmış, yeryüzünün ilk mabedi. Bir dönem yıkılmış ve yeryüzündeki yeri bile belirsizleşmiş. Sonradan Hz. İbrahim (as) ve Hz. İsmail (as) tarafından tekrardan yapılmış. Hz. Âdem’den (as) günümüze, zahiren varken de, yeri belirsizken de hep Allah’ın (cc) Evi. Efendimiz’in (sav) bi’setinden önce müşrikler tarafından putlarla doldurulmuş olan Kâbe, o halde iken de Allah’ın (cc) Evi. Taştan yapılmış, içi putlarla doldurulmuş bir yapıdan vazgeçmeyen Allah (cc), Kendi kudret eliyle yoğurduğu, kendi nefesinden üflediği en büyük ayetinden vazgeçer mi?

Hâce Hazretleri (ksa); “Allah (cc) çöpünden vazgeçmez.” buyurmuşlardı. Heyhât! Bizim gönlümüz Kâbe’nin içindeki putlardan daha zararlı putlarla (gaflet, massiyet, dünyevi arzu ve istek vb.) dolu. Hiçbirini kendi başımıza yıkmak mümkün değil. Zaten Allah’ın (cc) sünneti böyle değil. Allah (cc) nasıl evinden vazgeçmiyorsa kulundan da vazgeçmiyor. Nasıl evini Hz. İnsan’a (as) yaptırıyor, içini Hz. İnsan’a (sav) temizletiyorsa, aynen onun gibi bizim içimizi de Hz. İnsan ile temizler.

Evet! Biz Kalplerin Tabibi’ne (sav) yetişemedik, ama o haktan da mahrum kalmadık. Elhamdülillah O’nun (sav) varisi ekmeli olan insanı kâmiller her an iş başındalar ve O’nun (sav) vazifesini O’nun (sav) adına eksiksiz ifa ediyorlar. Yeter ki samimiyetle onlara yönelelim.

Mescid-i Haram’da Kâbe-i Muazzama’yı seyrederken gönlüme gelen düşünceler bunlardı. Bu duygu ve düşüncelerle Hâce Hazretleri’ne (ksa) yöneldım.Çünkü O bana Hak ve Hakikat’i öğretendi. Bana şeref verendi. Bana karşısında durduğum Kâbe’nin hakikatini, kudsiyetini öğreten buraları (Mekke-i Mükerreme’yi, Medine-i Münevvere’yi) sevdiren, sık sık gelmeme vesile olan Zât-ı Akdes’di. Aynı zamanda temizlenmeye ihtiyaç duyup, talip olursam beni temizleyecek olan zat da Hâce Hazretleri (ksa) idi.

Hâce Hazretleri sık sık sohbetlerinde dile getirirler; “Vusülsüzlük usülsüzlüktendir.’’ Temizlenmenin usulü de böyle takdir edilmiş. Allah’ın (cc) sonsuz rahmetinin her an indiği yerlere koşmak lazım. Kâbe-i Muazzama bunlardan biri. Yine Ravza-i Mutahhara bunlardan. Ancak Kur’ân-ı Kerim’de; “Allah’ın (cc) rahmeti muhsinlere yakındır.” buyruluyor. Onlardan neden uzağız? Onlardan istifade edebildiğimiz kadar Kâbe’den istifade edebiliyor muyuz?

Hâce Hazretleri’nin sohbetlerinde dinlemiştim. Abdülhakim Hüseynî (ks) Hazretleri kayınbiraderi Abdülmecid Efendi’ye sormuşlar. Sen Kâbe’den mi çok istifade ettin, Şah-ı Hazne’den mi çok istifade ettin? Sonra kendileri cevap buyurmuşlar. Biz Şah-ı Hazne’den (mürşidimizden) daha çok istifade ettik. Çünkü; bize buranın önemini, kudsiyetini Şah-ı Hazne (ks) öğretti. Şu Kâbe inşa edildi edileli, Allah (cc) mekândan münezzeh, içine bir an dahi girmedi. Kâbe’yi Hz. Âdem (as), daha sonra Hz. İbrahim (as), Hz. İsmail (as) yaptı. Oysa gönlü Allah (cc) yaptı. Allah’ın (cc) öyle kulları var ki, Allah (cc) onların gönlünden bir an bile çıkmadı. İşte bunlardan biri de Şah-ı Hazne’dir, buyurmuş.

Allah (cc), dostlarının kalbinden bir an dahi çıkmaz. Çünkü Kur’ân-ı Kerim’de: “Ne ticaret ne alışveriş ne dünya ne evladu iyal onları Allah’ın zikrinden alıkoyamaz.” buyruluyor. Allah’ı (cc) anmaktan, Allah (cc) ile beraber olmaktan alıkoyamaz.

Usul bu. Ne yaparsak yapalım biz Allah’ın (cc) ailesiyiz. O’na aidiz. O’na dönücüleriz. O bizi buraya tertemiz gönderdi, bizi yanına o şekilde bekliyor. Temizlenmenin yolunu da bize göstermiş. Eğer imanlı kişilersek temizlenme; bu dünyada insanı kâmiller eliyle olacak. Eğer öbür tarafa kalırsak cehennemde yanarak olacak. İman etmeyene sözümüz yok. Allah’ın (cc) rahmeti sonsuz, halifesi olan ehlullahın da merhameti, vefası sonsuz. İnsaf edelim, buranın işini oraya bırakmayalım, çok kirlendik, temizlenmeye çalışalım.

İnşaallah! Allah (cc) bizi dostlarına bağışlar da O’nların eliyle O’nların hürmetine bizi temizleyerek rahmet dairesine alır.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2012 EYLÜL SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort