JoomlaLock.com All4Share.net

KUR’AN OKUNDUĞU ZAMAN ONU DİNLEYİN VE SUSUN Kİ SİZE MERHAMET EDİLSİN (Araf 204)

kuran okunduğu zman

Kur'an Okunduğu Zaman Onu Dinleyin ve Susun ki Size Merhamet Edilsin (Araf 204) - Tamer DOYMUŞ

Sayı : 102 - Haziran 2016

 

Kur'an Okunduğu Zaman Onu Dinleyin ve Susun ki Size Merhamet Edilsin (Araf 204)

 

Bizleri ramazan-ı şerife kavuşturan Mevlaya sonsuz hamdu senalar olsun. Salat ve selam Efendimiz’in ehli beytin ve etbaının üzerine olsun. Ramazan kelime olarak değişik anlamlara gelmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır: Ramazan, yaz sonunda, güz mevsiminin evvelinde yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına “ramdâ” kelimesinden alınmıştır. Bu yağmurun yeryüzünü temizlediği gibi, ramazan ayı da müminleri günah kirlerinden temizler. Bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyorlar: “Kim inanarak ve alacağı sevabı Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” Bir diğer manası: Güneşin şiddetli hararetinden taşların yanıp kızması anlamına olan “ramad” kelimesinden alınmıştır. Böyle kızgın yerde yürüyenin ayakları yanar, zahmet ve meşakkat çeker. Bunun gibi oruç tutan kimse de açlık ve susuzluğun hararetine katlanır, meşakkat çeker, içi yanar. Kızgın yer orada yürüyenlerin ayaklarını yaktığı gibi, ramazan da müminlerin günahlarını yakar, yok eder. Oruç ise; arapça da savm, siyam olarak geçmektedir. Savm sözlük anlamı; yiyip içmekten kendini tutmak, imsak, hareketsiz kalmak, her neden olursa olsun, her vakitte kendini tutmak, bir halden bir başka hale geçişi terk etmek demektir. Susup konuşmamaya da “savm” denilir. Çünkü bu da konuşmaktan kendisini alıkoymaktır. Yüce Allah da Hz. Meryem’den haber verirken şöyle buyurmaktadır: “Gerçekten ben Rahman (olan Allah) için oruç adadım.” (Meryem 26) Yani konuşmamayı adadım, demektir. Savm, yine rüzgârın dinmesi ve esmemesi manasına da gelmektedir. İslami ıstılahta oruç, ikinci fecirden (fecr-i sadık’tan) itibaren, güneşin gurubuna kadar orucu bozan şeylerden, Allah Teala’ya kulluk niyetiyle nefsi alıkoymaya verilen isimdir. Ramazan orucu, Peygamberimiz’in hicretinden bir buçuk yıl sonra farz kılındı. Orucun farzıyetini bildiren ayeti kerimede şöyle buyruluyor: “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara 183) Orucun tam ve mükemmel olması ise yasaklardan uzak durmak ve haramlara düşmemek ile gerçekleşir. Çünkü Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Her kim yalan söz söylemeyi ve onun ile ameli terk etmeyecek olur ise, o kimsenin yemesini içmesini terk etmesine Allah’ın bir ihtiyacı yoktur.” Orucun fazileti çok büyük, sevabı pek fazladır. Hadisi şerifte sabit olduğuna göre Hz. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Şanı yüce ve mübarek olan Allah şöyle buyuruyor: Ademoğlunun bütün amelleri kendisinindir. Oruç müstesna. O benimdir, onun mükâfatını verecek olan da benim.” 

Orucu diğer ibadetlerden farklı kılan sebeplerden iki tanesini şöyle ifade edebiliriz:

1- Oruç nefsin hoşuna giden şeylerini ve arzularını sair ibadetlerden daha ileri derecede engelleyicidir.

2- Oruç kul ile Rabbi arasında bir sırdır. Bu ancak Allah’a ayan olur. Bundan dolayı oruç Allah’a has bir ibadet olarak söz konusu edilmiştir. Sair ibadetler ise açıktan yapılır. Kul, belki bunları görsünler ve riyakarlık olsun diye de yapıyor olabilir. O bakımdan oruç diğer ibadetler arasından Allah’a özellikle tahsis edilmiştir.

Ramazan ayının hususiyetlerinden biri Kur’an-ı Kerimin bu ayda indirilmeye başlamasıdır. Ayeti kerimede şöyle buyruluyor: “Biz onu (Kur’anı) Kadir gecesinde indirdik.” (Kadir 1) Bir başka ayeti kerimede yine şöyle buyruluyor: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.’’(Bakara 185)

Kur’an-ı Kerim ramazan ayında diğer zamanlara oranla daha çok okunmaktadır. Bu vesileyle burada Kur’an-ı Kerim’in okunması üzerinde duracağız inşaallah. Bu hususla ilgili olarak İmam Gazzalî hazretlerinin İhayu’ulumi’d-Din adlı eserinde Kur’an-ı Kerim’in okunmasıyla ilgili şu bilgiler verilmiştir:

Kur’an-ı Kerimin fazileti hakkında:

- İbn Mesud (ra) buyuruyor: İlmi istediğiniz zaman, Kur’an’ı deşiniz (müteala ediniz) çünkü evvelin ve ahirin ilmi Kur’an’dadır.

- İbn Mes’ud’tan (ra): “Bu Kur’an Allah’ın ziyafet sofrasıdır, ondan bir şeyler öğrenme imkanı olan hemen öğrensin. Hayırdan yoksun evlerin en fenası içinde Allah’ın kitabından bir şey bulunmayan evdir. Böyle bir ev onarıcısı olmayan virane bir ev gibidir. Şeytan, Bakara Suresi’nin okunmakta olduğu bir evde duramaz, dışarı çıkar.”

- Ebu Hureyre (ra) buyurdu. Herhangi bir evde Kur’an okunursa, şeksiz ve şüphesiz o ev (manen) aile efradı için genişleşir, hayrı çoğalır, oraya melekler dolar ve şeytanlar kaçar. O ev ki, içinde Kur’an okunmaz, aile efradı üzerine daralır, hayrı azalır, melekler oradan çıkıp şeytanlar dolar.

- Süfyanı Sevri (ra) buyurdu: Kişi Kur’an’ı okuduğu zaman, melek onun gözlerinin ortasından öper.

- Amr b. Meymun (ra) buyurdu: Sabah namazını kıldığı zaman Kur’an’ı açıp yüz ayet okuyan bir kimseyi, bütün dünya ehlinin hayırlı amelini yapmış bir kimse gibi, Cenabı Hak yüceltir.

- Hz. Hasan Basri (ra) buyurdu. “Allah’a yemin ederim, Kur’an’dan daha üstün bir zenginlik olmadığı gibi, ondan mahrum olmaktan da daha fakirlik yoktur.”

- Hz. Ebu Ümame (ra) anlatıyor: “Birisi Peygamber’e geldi ve ya Rasulallah, falan oğullarının hisselerini alıp sattım, şöyle şöyle kar elde ettim. dedi. Allah Rasulü (sav): “Sana bundan daha çok kar sağlayacak bir şeyi haber vereyim mi?” dedi. “Kur’andan on ayet öğrenen senden daha kazançlıdır!” buyurdu. Bunun üzerine adam gitti on ayet öğrenip geldi, bunu Rasulullah’a bildirdi.

- Ebu Hureyre‘den; Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Herhangi bir topluluk Allah’ın evlerinden birinde toplanır, Kur’an-ı Kerim’i okurlar ve aralarında müzakere ederlerse mutlaka, üzerlerine kalp huzuru, gönül ferahlığı iner, Allah’ın rahmeti kendilerini kaplar, melekler kendilerini kuşatır ve Allah da onları kendi katındakiler içerisinde anar.”

- Ebu Musa’dan, Allah Rasulü buyurdular: “Bu Kur’an’ı muhafaza etmeye itina gösterin. Muhammed‘in canı elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Kur’an’ın insanın kalbinden kaçışı, devenin bağlarında çözülüp kaçmasından daha kolaydır.’’

- İbn Abbas der ki: Rasulullah (sav) buyurdular: “Hafızasında Kur’an’dan hiçbir bölüm olmayan kimse harap olmuş ev gibidir.’’

- Hz. Ali (ra) buyurdu: “Üç şey vardır ki, insanın zekâsına kuvvet verir ve balgamı söker: misvak kullanmak, Oruç tutmak, Kur’an okumaktır.’’

- Efendimiz (sav) buyurdular. “Kur’an’ı kendi re’yiyle tefsir eden bir kimse ateşteki yerine hazırlanmış olsun(veya olur).” Kur’an’a sırt çevirenler ise şöyle ifade edilmektedir: 

“Ve Peygamber der ki: “Rabbim, gerçekten benim kavmim bu Kur’an’ı terk edilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar.” (Furkan 30) 

Kur’an’ı gaflet içerisinde okumaktan uzak durmak:

- Enes bin Malik (ra) buyurdu: Kur’an okuyan çok kimseler vardır ki Kur’an onlara lanet eder.

- Bazı alimler de şöyle buyurdular: Ademoğlu Kur’an’ı okuduktan sonra günah ile karışık hareketlerde bulunursa, sonra dönüp yine de Kur’an okursa, kendisine(Allah tarafından) denilir ki: “Sen nerede, benim kelamım nerede?’’

- Başka bir hadisi şerifte ise Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Kur’an’ın haram ilan ettiklerini helal bilen bir kimse, Kur’an’a iman etmemiştir.” 

- Seleften bazıları buyurdu: Kul, Kur’an’ın herhangi bir suresini açtığında, melekler onun üzerine, o sureyi bitirinceye kadar salâvat getirirler. Başka bir kul da Kur’anın herhangi bir suresini açıp okuyor, onu okuyup bitirinceye kadar melekler ona lanet ederler. Bu söz üzerine o kimseden soruldu: Bu nasıl olur? Buyurdu: Kişi, Kur’an’ın helal ilan ettiklerini helal ve haram ilan ettiklerini de haram olarak bildiği zaman, melekler onun üzerine salâvat getirirler. Aksi takdirde de lanet ederler.

- İbn Mesud (ra) buyurdu ki: Kur’an, insanlar üzerine onunla amel etsinler diye, nazil oldu. İlk insanlar ise, Kur’an’ı amel etmek için okudular. Sizin herhangi biriniz ise, Kur’an’ı başından sonuna kadar okur, tek bir harfini dahi bırakmaz. Hâlbuki onunla amel etmeyi tamamen terk etmiştir.

- İbn Ömer (ra) ve Cündeb’in hadisinde şöyle varit olmuştur: “Biz uzun bir zaman yaşadık. Bizden herhangi birimiz Kur’an’dan evvel imanı elde ederdi. Muhammed Mustafa’ya Kur’an’dan bir sure nazil oluyordu. Biz onun helalini, haramını, emrini, yasağını ve onun neresinde durmak gerekiyorsa onu öğreniyorduk. Sonra bazı kişileri gördük ki, onlar imandan evvel Kur’an’ı elde ederler. Kitabın başlangıcından sonuna kadar okuduğu halde kendisine hangi ayet emrediliyor, hangi ayet kendisini sakındırmaktadır, bilmediği gibi, nerede duracağını da bilmemektedir. Adeta çürük hurmaları savurduğu gibi, ayetleri savurup geçiyor.’’

Kur’an okurken dikkat edilmesi gereken hususlardan bazıları:

“Kur’an okuduğun zaman, o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın!” (Nahl 98)

- Kur’an okuyan bir kimse abdestli olmalı. “Ona ancak temizlenenler dokunabilir.” (Vakıa 79) buyrulmuştur. Nasıl ki Kur’an’ın zahiri cildine ve yapraklarına ancak abdestli ve pak olan bir kimse el sürebiliyorsa tıpkı bunun gibi mananın batını da ancak kötülüklerden pak olan kalbin batınına açıktır. İşte bu tazimden dolayı İkrime (ra) Kur’an’ı açtığı zaman baygınlık geçirir ve derdi ki: “Şu Rabbimin kelamıdır, şu Rabbimin kelamıdır!” 

- Hz. Ali (ra) buyurdu: “İçinde anlayış bulunmayan bir ibadette hayır olmadığı gibi, içinde tedebbür olmayan okumanın da hayrı yoktur.”

- Efendimiz (sav) şöyle buyurmuşlar: “Kim ki, üç günden az bir müddette Kur’an’ı okuyup hatmederse o Kur’an’ın manasını anlamamıştır.”

- Hz. Aişe validemiz, Kur’an’ı çarçabuk kelimeleri birbirine bitiştirmek suretiyle okuyan birisini dinlediği zaman: “Bu adamcağız, ne Kur’an okuyor, ne de susuyor.” buyurdu.

- İbn Abbas (ra) buyurdu: “Bakara ve Al-i İmran Sureleri’ni tertil ile okuyup manalarını düşünmek, bence bütün Kur’anı fırtına şeklinde okumaktan daha iyidir.

Tertil il Kur’an okumak, Kur’an’a hürmet etmeye ve tazimde bulunmaya daha yakın bir harekettir. Aynı zamanda acele okumaktan da daha kalbe tesir eder.

- Ashabı kiram Kur’an’ın sahifelerine bakmadıkları günleri iyi gün olarak saymazlardı. Yine buyrulmuştur Kur’an’ın hakkıyla okunması, lisan, akıl ve kalbin ortaklaşa okumasıdır. Lisan tertil ile okuyup harfleri tasrih eder, akıl manaları anlar, kalp ise onlardan ibret alıp yasaklardan kaçınmak emirlere sarılmayı sağlar. Ashabı kiramın Kur’an ile meşguliyetleri Kur’an’la hallenmek ve onun ahkamıyla amel etmekti.

Hz. Osman (ra) buyurdu: “Eğer kalpler pak ve tahir olsa, elbette Kur’an’ın okunmasından doymaz olurlar.” Bir ayeti kerimede şöyle buyruluyor: ’’Ve kendileri dinlemedikleri halde dinledik diyenler gibi olmayın.” (Enfal 21)

Kur’an’ın manalarının kalpte belirmesi için şu hususlara dikkat edilmesi gerektiği ifade edilmiştir:

- Kişinin günahta ısrar etmemesi gerekir. Az da olsa, itaat olunan dünya hevesiyle müptela olmamak. Böyle bir durum kalbin zulmetine ve paslanmasına vesile olur. Şehvetler ne kadar kalbin üzerine tahakküm ederlerse Allah kelamının manaları da o kadar perdelenir.

- Efendimiz (sav) şöyle buyurdular: “Ümmetim dinar ve dirhemi (serveti) yücelttiği zaman, onlardan İslam’ın heybet ve azameti sökülüp alınır. Emri bil marufu ve nehyi anil münkeri terk ettikleri zaman da, vahyin bereketinden mahrum olurlar.”

- Kur’an’ın her hitabına kendisini muhatap kabul etmek:

Kur’an’ın her emrini veya her yasağını dinlediği zaman, o yasağın ve emrin kendisine hitab ettiğini kabul etmelidir. “Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini teskin edeceğimiz her haberi sana anlatıyoruz. Bunda sana hak, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir.” (Hud 120)

“Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini, (size verdiği hidayeti), size öğüt vermek üzere indirdiği Kitab’ı ve hikmeti hatırlayın. Allah’tan korkun. Bilesiniz ki Allah, her şeyi bilir.” (Bakara 231)

“Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmeden Önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline tâbi olun.” (Zümer 55)

Kur’an’ı dinlemekten alıkoyanlar

“İnkâr edenler dediler ki: Bu Kur’an’ı dinlemeyin ve onda (okunurken) yaygaralar koparın. Belki üstün gelirsiniz.” (Fussilet 26)

Kitabı gereği gibi okumak:

“Hakikat, Allah’ın Kitabı’nı okumaya devam edenler, namazı dosdoğru kılanlar, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve aşikâr infak edenler katiyen kesat bulmayacak bir kazanç umabilirler.” (Fatır 29)

Ayetleri eğlence edinenler:“Denilir ki: Bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz. Yeriniz ateştir yardımcılarınız da yoktur! Bunun böyle olmasının sebebi şudur: Siz Allah’ın ayetlerini alaya aldınız, dünya hayatı sizi aldattı. Artık bugün ateşten çıkarılmayacaklar ve onların özür dilemeleri de kabul edilmeyecektir.” (Casiye 34-35)

Kendi düşüncelerini ön plana çıkaranlar:

“Kendilerine Kitap’tan nasip verilenlere baksana! Sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan çıkmanızı istiyorlar!” (Nisa 44)

“De ki: Ey ehli kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah’ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.” (Al-i İmran 99)

Kur’an’ı Rasulullah’tan öğreniyoruz:

“Nitekim içinizde kendinizden bir peygamber gönderdik ki O, size ayetlerimizi okuyor, sizi (Allah’a eş tutmaktan, günahlardan, maddî ve manevî kötülüklerden kurtarıp) tertemiz yapıyor, size Kitab’ı (Kur’an’ı) ve hikmeti öğretiyor, bilmediğiniz şeyleri size bildiriyor.” (Bakara 151)

“İman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.” (Hadid 16)

 

Kaynak

-İhayu’ulumi’d-Din, İmam Gazzalî

-Hayatü’s-Sahabe, M. Yusuf Kandehlevi

-Cem’ul-Fevaid, Muhammed b. Süleyman er-Rudani

-Müslüman Şahsiyeti (Fezail-i Amal), M. Z. Kandehlevi

-Tergib veTerhib

-Şamil İslam ansiklopedisi

-Mülteka Tercümesi

-el-Cami li-ahkam’il-Kur’an, İmam Kurtubi

 

Yazar: Tamer DOYMUŞ

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort