JoomlaLock.com All4Share.net

MUCİZE ve KERAMET HAKTIR

nisa 174

Mucize ve Keramet Haktır - Süleyman TALAN

Sayı : 79 - Temmuz 2014

 

Mucize ve Keramet Haktır

 

Rabbimiz’e (cc) sonsuz şükürler olsun. Efendimiz’e (sav) zerreler adedince salât ve selâm olsun. Büyüklerimizden Allah (cc) ebediyen razı olsun. Bu ay Ehli Sünnet inancına göre mucize ve keramet konusunu irdelemeye çalışacağız. Allah (cc) yardımcımız olsun. Âmin.

Mucize; 

Peygamberlerin peygamber olduklarını ispat etmek için Allah’ın (cc) yardımı ile gösterdikleri olağanüstü olaylardır. Her Peygamberin kendi ümmetini ikna etmek için gösterdiği mucizesi vardır. Misal; İsa’nın (as) ölüleri diriltmesi, Musa’nın (as) denizi yarması, Dâvûd’un (as) eliyle demire şekil vermesi, Efendimiz’in (sav) ayı, parmağıyla ikiye bölmesi (şakkı kamer mucizesi), miraca yükselmesi, ümmi olmasına rağmen Kur’ân gibi beliğ bir kitapla gelmesi ve daha saymaya güç yetiremeyeceğimiz nice mucizeler göstermişlerdir. Bazıları mucizeleri hafife almak maksadıyla; “Canım bugün teknoloji o mucizeleri yapıyor.” diyorlar.

Biz de onlara deriz ki; “Canım Peygamberler o mucizeleri gösterdiklerinde bu teknoloji var mıydı?” Kaldı ki böyle söyleyenler meseleleri sulandırmak için böyle yapıyorlar. Musa (as) asasını taşa vurup su çıkartmış, adam bunu bugün artezyen yöntemiyle, makinalarla su çıkartmaktan ne farkı var diyor. Madem farkı yok sende eline bi asa al kuru bir taşa vur su çıksın, niye uğraşıyorsun ki? Bazı mucizelerden yola çıkarak belli teknoloji elde edilmiştir bu doğru. Fakat bunlar mucizelerle mukayese edilemez.

İnsanlık birleşse kıyamete kadar uğraşsa teknolojiyle ne miraca çıkabilir, ne ayı bölebilir, ne de herhangi bir mucizeyi peygamberlerin gösterdikleri şekliyle yapabilirler. Zaten mucizede aslolan o anda gösterilen toplumu Allah’ın (cc) kudreti karşısında aciz bırakmak ve o andaki peygamberi Allah’ın (cc) desteklemesidir. Yoksa öyle teknoloji olsun veya hâşâ gösteriş olsun diye değildir. Allah (cc) her meseleyi doğru anlayıp iman etmeyi nasib etsin bizlere. Mucize ile alakalı birçok ayeti kerime ve hadisi şerif mevcuttur. Özellikle Efendimiz’in (sav) gerek kendi saadetli zamanında gerek sonraki zamanlara yönelik çokca mucizeleri mevcuttur. Kendinden sonra olacak hadiselerden çokca haber vermiş ve birçoğu vuku bulmuş, bazısıda zamanın gelmesini beklemektedir. Mucize peygamberin kendi kudreti ile olan bir hadise değildir. Allah’ın (cc) kudreti ile vuku bulur. Bu yüzden mucizeyi inkâr etmek küfürdür.

Keramet;

Allah’ın (cc) kudreti ile Allah’ın (cc) veli, salih kullarından sadır olan olağanüstü hallerdir. Bu tür hadiseler o veli için keramet, ümmeti olduğu Peygamber için de aynı zamanda mucizedir. Kerametin maksadı hâşâ gösteriş yapmak, insanların dikkatini çekmek vs. süfli şeyler değildir. Kerametten maksad kendisinden sadır olan velinin Allah (cc) tarafından desteklenmesi, insanların içlerindeki şüphe ve vesveselerin giderilmesi, mü’minlerin imanlarının ziyadeleşmesi, kafirlerin küfrünün ziyadeleşmesi gibi hikmetleri vardır. Bunlarla birlikte İslâm büyükleri buyurmuşlardır ki, kendisinden keramet zuhur eden veli o kerametin görünmesinden dolayı çok utanır, sıkılır. Öyle filmlerde gösterildiği gibi veliler keramet gösterirken hadi bi keramet göstereyim de seyredin havasında keramet göstermezler. Keramet, tamamen bir hikmete binaen vuku bulur. Yoksa öyle sürekli görünecek diye bir kaide yoktur. Çok keramet göstermek büyüklük alameti değildir. Sürekli keramet peşinde olmak Müslümana yakışan bir hadise değildir.

Unutmayalım ki sahabe efendilerimizin (ra) çoğundan keramet sadır olmamıştır. Çünkü onlar Efendimiz’i (sav) görmüşler başka bir şeye ihtiyaç duymamışlardır. Allah (cc) bizleri onların imanlarına bağışlasın. Ğavs Hazretleri’ne bir gün birisi sormuş ki; “Efendim büyüklerin kerametleri olur sizde niye pek görmüyoruz?” Ğavs Hazretleri bu söz üzerine mendilini asası üzerine atar ve bir müddet sonra kaldırdığında mendilin altından meyve çıkar ve soruyu sorana ikram eder. Yedikten sonra buyurur ki; “İşte keramet böyledir burada yedin ilerde çıkaracaksın, aslolan bu değildir.” Evet aslolan acaib hadiseler peşinde koşmak değildir. Aslolan imandır, ameldir, ahlâktır, anlayıştır, rızadır. Efendimiz (sav); “Maleyaniyi terketmesi kişinin imanının güzelliğindendir.” (Tirmizi) buyuruyor. 

Eğer kişi iman, ilim, amel gibi meselelerle ilgilenmeyip sadece böylesi acaib hadiselere merak salarsa o kimse için malayani olur. Büyüğümüz Hâce Hazretleri bir defasında Ğavs Hazretleri’nin irşad usulünden bahsederken; “Elhamdülillah biz öyle keşifle, kerametle çok meşgul edilmedik.” buyurarak insanın Hak yolunda böyle şeylerle çok meşgul olmasının uygun olmadığını anlatmışlardı. Bir başka seferinde ise; “Biz keramet oyuncaklarını kırıp attık.” buyurarak bunların mânevî olgunluğa erişmemiş insan için oyuncak gibi olduğunu anlatmışlardı.

Kur’ân’da Keramet Örnekleri:

Bütün bunlar bizim kerametle çok meşgul olmamamız için nakledildi. Asıl konumuz ise kerametin dinde var olduğunu izah etmek. Allah (cc) Kur’ân’da Meryem annemizden bahsederken onun kerametlerini anlatır. (Âl-i İmrân; 37) O bir yere gitmemesine rağmen yanında bulunduğu çevrede yetişmeyen meyvelerin bulunması Meryem annemize Allah’ın (cc) bir lütfudur ve keramettir. Çünkü Meryem annemiz peygamber değildir. Kehf Sûresi’nde anlatılan Ashabı Kehf’in durumu yıllarca mağarada yemeden, içmeden uyumuşlar. Bu o insanlara verilmiş bir ikram ve neticede onların kerametidir. Neml Sûresi’nde geçen Süleyman’ın (as) vezirinin bir anda Belkıs’ın tahtını sarayından alıp Süleyman’a (as) getirmesi o vezirin kerametidir. Daha bir çok örnekler Kur’ân’da ve hadisi şeriflerde mevcuttur.

Bu örneklerde geçen insanlar peygamber değildir. Öyleyse bu insanlar sadır olan hadiseler mucize değil keramettir. Keramet Allah’ın (cc) kudretiyle meydana gelir. Bu yüzden kerametin varlığını inkâr etmek, Allah’ın (cc) kudretini inkâr etmek olacağından küfürdür.

Her Olağanüstü Hadise Keramet Değildir:

Allah (cc) bazen imtihan gereği bazı kafir kimselerede olağanüstü haller vermiş. Mesela; firavunun kırk gün defi hacete çıkmadığı, yiyip içmediği anlatılır. Ama o bu halleri -hâşâ- ilahlık alameti diye göstermeye çalışmış. Bu tür olaylarada istidraç denilir. Bunlar bir büyüklük alameti değildir. Bugünde dünyanın muhtelif yerlerinde bazı insanlar bazı ruhsal özellikleri kullanarak olağanüstü şeyler gösteriyorlar. Bunlarda keramet değildir. Bunları uğraşan herkes yapabilir. Keramet kişinin müdahalesi olmaksızın tamamen Allah (cc) lütfuyla bir hikmete binaen vuku bulur.

Kerametin şartı imana muhalif olmamalı, salih bir insandan sadır olmalı, bir hikmete binaen olmalı. Bizler bütün kudretin Allah’a (cc) ait olduğunu unutmamalıyız. Allah’ın (cc) dilediğinde diledeği insandan böyle bir hadise gösterebileceğine iman etmeliyiz. Rabbim (cc) bizlere kâmil iman, salih amel, muslih bir kalb ve doğruyu yanlıştan ayırt edecek firaset nasib eylesin. Âmin.

 

Yazar: Süleyman TALAN

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort