JoomlaLock.com All4Share.net

PEYGAMBER SEVGİSİ VE O’NU SEVMENİN GEREĞİ


a) Ümmeti üzerindeki bazı hakları
İnsanlığı vahşetin ve dalaletin zifiri karanlığından rahmet ve hidayetin doruklarına çıkaran Yüce Peygamberin (sallalahu aleyhi vesellem) ümmeti üzerindeki bazı haklarına işaret edecek olursak, şunları örnek verebiliriz:  Söz ve davranış ile O’na samimi olarak îman etmek, getirmiş olduğu bütün hususlarda O’nu tasdik etmek, O’na itaat etmek, ona karşı gelmekten çekinmek, anlaşmazlık konusunda O’nun hükmüne başvurmak, verdiği hükme razı olmak, aşırıya gitmeden ve kusurlu da hareket etmeden gerçek konumuna oturtmak, O’nu insanlardan, aile halkından, maldan, çocuklardan ve bütün insanlardan daha çok sevmek, O’na gereken saygıyı göstermek, gerektiği gibi tâzim etmek, dinine yardım etmek, sünnet-i seniyesini savunmak, Müslümanlar arasında sünnetini ihyâ etmek, ashâb-ı kirâmı sevmek, onlardan Allah’ın râzı olmasını dilemek, onları korumak, onların hayatlarını, yaşayışlarını okumak...

O Gül‘ü (sallalahu aleyhi vesellem) sevmenin bir gereği de O’na salât ve selâm getirmektir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey mü’minler siz de O’na salât ve selâm edin.” (Ahzâb/56)

Peygamber’in şu buyruğu da O’na salât ve selâm getirmeyi gerektirmektedir: “Sizin en faziletli günlerinizden birisi de cuma günüdür. O günde Âdem yaratıldı, o günde sûra üflenecek, o günde (sûra bir defa daha üflemekten dolayı) baygın düşülecek. Cuma gününde bana çokça salât ve selâm getiriniz, çünkü sizin salât ve selâmınız bana arz edilir.”

Bir adam: “Ey Allah’ın Resûlü, bizim salât ve selâmımız sen toprak altında çürümüşken sana nasıl arz edilir?” Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Şüphesiz Allah yere peygamberlerin cesetlerini yemeyi haram kılmıştır.”i

Ümmet-i Muhammed’in (sallalahu aleyhi vesellem) o insanlığın medar-ı iftiharı hakkını yerine getirmek hususunda cimrilik etmemesi gerekir. Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Cimri kişi, huzurunda anıldığım halde bana salât ve selâm getirmeyendir.”i

Yine buyurmuştur: “Bir topluluk, bir mecliste oturur da orada Allah’ı anmazlar, peygamberlerine salât ve selâm getirmezlerse mutlaka bu aleyhlerine vebâl olur. Dilerse onları azaplandırır, dilerse onlara mağfiret buyurur.”ii

B) Resûlullah’ı Seven Âhirette O’nunla Birlikte Olacaktır

Sevgi toplumunu hakkıyla inşa eden O mübarek Elçi’yi (sallalahu aleyhi vesellem) seven bir kimse, âhirette O’nunla birlikte olacaktır.
İmam Muslim‘in rivâyetine göre Enes b. Malik (radıyallahu anhu) şöyle demiştir: Bir adam Resûlullah’a (sallalahu aleyhi vesellem) gelerek: “Ey Allah’ın Resûlü kıyamet ne zamandır”, diye sordu. Nebî (sallalahu aleyhi vesellem): “Kıyamet için ne hazırladın ki?” diye sordu. Adam: “Allah’ın ve Resûlünün sevgisi”, dedi. Peygamber: “Şüphesiz ki sen sevdiklerinle beraber olacaksın” diye buyurdu.

Enes (radıyallahu anhu) der ki: Müslüman olduktan sonra, Resûlullah’ın (sallalahu aleyhi vesellem): “Şüphesiz ki sen sevdiklerinle beraber olacaksın” sözünden dolayı sevindiğimiz kadar hiçbir şeye sevinmedik.

Enes (radıyallahu anhu) dedi ki: İşte ben Allah’ı, Resûlünü, Ebû Bekr’i ve Ömer’i seviyorum. Her ne kadar onların amelleri gibi amelde bulunamadı isem de onlarla birlikte olacağımı ümit ediyorum.”i

Buhârî ve Muslim‘in rivâyet ettikleri bir başka hadîste Abdullah b. Mes’ud (radıyallahu anhu) şunları söylemektedir: Bir adam Resûlullah’a gelerek şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü, bir topluluğu sevmekle birlikte onlar gibi ameller yapamayan kimse hakkında ne dersin?” Resûlullah (sallalahu aleyhi vesellem): “Kişi sevdiği ile beraberdir.” diye buyurdu.v

Resûlullah’ın: “Kişi sevdiği ile beraberdir” sözünden kasıt, cennette onunla birlikte olacağıdır.v

Ne mutlu O’nu sevenlere! Cennette O’nunla birlikte olanlara!
-Sevgiline gel, sokul
Sevdiğiyle olur kul..

C- Resûlullah’ı Sevmek İmanın Tadını Elde Etmenin Sebeplerindendir

Yüce Rabbimiz imanın tadını elde etmek için birtakım sebepler takdir buyurmuştur. Bunlardan birisi de O Yüce Şahsiyeti (sallalahu aleyhi vesellem) bütün yaratılmışlardan daha çok sevmektir. Buhârî ve Muslim‘in Enes‘den (radıyallahu anhu)  rivâyetlerine göre Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Üç husus vardır ki, bunlar kimde bulunursa imanın tadını alır: Allah’ı ve Resûlünü onların dışındaki her bir şeyden daha çok sevmek, sevdiği kimseyi ancak Allah için sevmek ve ateşe atılmaktan hoşlanmadığı gibi tekrar küfre geri dönmekten hoşlanmamak.”vi

Âlimlerimizin açıkladığı gibi imanın tadının anlamı, itaatlerden lezzet almak, din uğrunda zorluklara katlanmak ve bunu dünyanın geçici menfaatlerine tercih etmek demektir.vi

Cenâb-ı Mevlâ bu güzel ve şerefli meyveden bizleri mahrum eylemesin! Amin!

D- Resûlullah’ı Bütün Yaratılmışlardan Daha Çok Sevmenin Gereği

Şüphesiz ki O Gül‘ü (sallalahu aleyhi vesellem) sevmek imandandır. Kulun O’nu (sallalahu aleyhi vesellem) kendi öz canından, babasından, çocuklarından, aile halkından, malından ve bütün insanlardan daha çok sevmesi gerektiğine delil teşkil eden pek çok nass bulunmaktadır. O’nu böyle sevmeyen bir kimse dünyada da âhirette  de kendisini Allah’ın cezasına maruz bırakmaktadır.

1) Resûlullah’ı Öz Canımızdan Daha Çok Sevmemizin Gereği

“Sevgi, insanın harcadıkça çoğalan tek sermayesi.” “Seven, malından değil, ruhundan veren insandır. Mal verildikçe azalır, ruh verildikçe kopyalanır.” Sevgiyle yoğrulan insan için, insanları sevmeyi öğrenmek gerçek bir mutluluktur. Zira “sevgi toplumunda insanlar, yeni tanıdıkları her “insan”a yeni nâzil olmuş bir âyet gibi bakarlar.” Dolayısıyla bu toplumda “insan insanın kurdu değil, insan insanın cennetidir.”

Kuşkusuz söz konusu sevginin, insanlığın medâr-ı iftihârı olan O Yüce Peygamber için ayrı bir yeri olmalıdır. Ashap, “sevmedim senden gayri; gayrinin yoktur hayri” dercesine, O’na olan sevgilerini başka bir fâniyle paylaşmamanın en güzel örneklerini veriyordu.

Îmam Buhârî, Abdullah b. Hişam‘dan (radıyallahu anhu) şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem) ile birlikte idik. O sırada Ömer b. Hattab‘ın (radıyallahu anhu) elini tutmuştu. Ömer (radıyallahu anhu) ona: “Ey Allah’ın Resûlü, şüphesiz ben seni kendi öz canım dışında, her şeyden daha çok seviyorum” dedi. Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Canım elinde olana yemin ederim ki, kendi öz nefsinden dahi beni çok sevmedikçe olmaz.”

Bunun üzerine Ömer O’na: “Şu anda -Allah’a yemin ederim- seni öz canımdan dahi daha çok seviyorum.” Bunun üzerine Nebî (sallalahu aleyhi vesellem): “Şimdi oldu ey Ömer” diye buyurdu.i

Büyük âlim Aynî, Nebî’nin: “Nefsim elinde olana yemin ederim ki kendi öz canından bile daha çok sevmedikçe olmaz” buyruğunu açıklarken: “İmanın kâmil olmaz...”x demektedir.

Yine Resûlullah’ın: “Şimdi oldu ey Ömer” buyruğunu: “Yani îmanın kemâle erişti.”x diye açıklamaktadır.
“Nefsim elinde olana yemin ederim ki...” buyruğunda dikkati çeken bir husus da onun yemin etmesidir. O yemin etmese dahi bütün söylediklerinde doğru olduğuna göre ya yemin ederse durum ne olur? Çünkü yemin bilindiği gibi sözü pekiştirmeyi ifade eder.xi

2) Yaratılmış Herhangi Bir Varlığı Nebi’den Daha Çok Sevenlere Tehdit

Yüce Allah baba, evlat, kardeş, eş veya aşiretten herhangi birisini yahut da herhangi bir mal, ticaret ve meskenleri yüce Allah’tan, Resûlünden ve onun yolunda cihad etmekten daha çok seven kimseleri ilahî ceza ile tehdit ederek şöyle buyurmaktadır:“De ki: ‘Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, soy ve sopunuz, elinize geçirdiğiniz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler size Allah’tan, Resûlünden ve onun yolundaki cihaddan daha sevgili ise, o halde Allah’ın emri gelinceye kadar bekleye durun. Allah fâsıklar topluluğuna yol göstericilik yapmaz.” (Tevbe/24)

Hafız İbn Kesîr âyeti tefsir ederken şunları söylemektedir: “Yani bu şeyleri eğer “Allah’tan, Resûlünden ve onun yolundaki cihaddan” daha çok seviyor iseniz, onun başınıza getireceği cezayı ve ibretli intikamı “bekleyedurun” demektir.”xi

Mücâhid ve Hasan (r.aleyhima) Yüce Allah’ın: “Allah’ın emri gelinceye kadar” buyruğunu: “Dünyada ya da âhirette onun cezasını (bekleyedurun) diye açıklamışlardır.”xi

Büyük ilim adamı Zemahşerî âyetin tefsirinde: “Bu âyet-i kerîme oldukça ağır hüküm ihtiva etmektedir. Ondan daha ağır hüküm ihtiva eden bir âyet göremezsiniz.”x demektedir.

İmam Kurtubî diyor ki: “Âyet-i kerimede Allah’ı ve Resûlü sevmenin vücubuna delil vardır. Bu hususta hiçbir görüş ayrılığı yoktur. Ayrıca bu sevgi, sevilen her şeyden daha önce gelmelidir.”xv

İmam Muslim‘in rivâyetine göre Enes (radıyallahu anhu) şöyle demiştir: Resûlullah (sallalahu aleyhi vesellem) buyurdu ki: “Kul beni eşinden, malından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz.”xv

“Seni elbet daha fazla severiz
Annemizden, babamızdan bile biz!

Küçük ümmetinin büyük rûhusun
Sana bütün çocuklar fedâ olsun”xvi

C- Hz. Peygamber’i sevmenin başlıca alâmetleri

Şâirin, “Şayet sevginde samimi isen sevgini fiilen ispât etmelisin” sözü, bir gerçeği ifade etmektedir. Hz. Peygamber’i sevenler, O’na olan sevgilerini düşünce ve davranışlarında göstermelidirler. Çünkü “sevgi fedakârlık ister, bağlılık ister. Sevmek adamaktır.” “Sevginin belirtisi, sevgilinin rengine boyanmaktır.” Bu gerçeklerden hareketle O mübarek Elçi’ye olan sevginin yansımaları asgari şu şekilde olmalıdır:

-İnsanî özellikleri (hasâis) hariç O’na uymak, sünnetini yerine getirmek; sözlerine, fiillerine tâbi olmak, emirlerini yapmak ve yasak ettiği şeylerden uzak durmaktır.

-Allah’ın rızasını, insanların baskıları da olsa her şeyin önünde tutmaktır. Nitekim Enes (radıyallahu anhu) der ki, Hz. Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem) bana dedi ki: “Kim beni severse o cennette benimle beraber olur. Kim de böyle bir iş yaparsa (yani sünnete tâbi olursa) onda Allah sevgisi kemâle ermiş olur. Kim de bazı işlere muhâlefet ederse, muhabbeti noksan olur”xi

-Peygamber’i seven O’nu çok anar, bolca salâtu selâm getirir. Kuşkusuz ki, kişinin zikri ve fikri sevgisinin alâmetidir. O Yüce Resul şöyle buyururlar: “Kıyamet günü, bana en yakın insan bana en çok salât getirendir.”x

“Sizden birisi namaz kılınca, önce Rabbini övmekle başlasın, sonra Peygamber’ine salât getirsin. Daha sonra dilediği gibi dua etsin”xx

“Bir grup bir mecliste oturup da Allah’ı anmadan ve bana da salât getirmeden dağılırsa, kıyamet günü onların üzerine bir hasret ve üzüntü çöker. Allah dilerse onlara azap eder, dilerse bağışlar”xx

-Seven sevgilisiyle görünmek ister. Hz. Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem)’i görmek isteyenler bugün için O’nun şemâilini (ahlâkî ve fizikî tasvirini) mevzu eden kitabları okumalı ve onlarda O’nun kemâlâtını, güzelliklerini görmeli, en önemlisi O’nun ahlâkıyla ahlâklanmalıdır.

-Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem)’i seven O’nun dostlarına dost, düşmanlarına düşman olur. Meselâ Hz. Peygamber’i seven sahabesine, ehl-i beytine dost olur. Nitekim O, bir hadîs-i şerîflerinde, Hasan ve Hüseyin hakkında, “Allahım ben onları seviyorum. Sen de onları sev.”xxi buyurmuştur.

-Ashâb-ı Kirâm’ın sevgisi hususunda da, “Ashabım hususunda Allah’tan korkun. Benden sonra onları tenkid hedefi yapmayın. Onları seven, beni sevdiği için sever, düşman olan da bana düşmanlığından dolayı düşman olur. Kim de onlara eziyet ederse bana eziyet etmiş olur... Bana eziyet eden de Allah’a eziyet etmiş olur. Allah’a eziyet etmek isteyenin de cezalanması yakındır”xx buyurur.

İmâm Buhârî Sahih‘ine yaptığı başlıklarının arasında, “Îmanın alâmeti Ensârı sevmek”, “Münafıklığın alâmeti Ensara düşman olmaktır” şeklindeki ifâdeleri zikretmiştirxx.

Selef ulemâsı, Hz. Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem)’i sevdiği için O’na uymuş ve O’nun yolundan gitmişlerdir. Ashab-ı Kirâm’dan Enes (radıyallahu anhu)der ki “Ben önceleri kabak yemeği sevmezdim. Hz. Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem)’in yemeklerde kabağı aradığını görünce, ben de onu aramaya, severek yemeğe koyuldum”xx.

Abdullah b. Ömer (radıyallahu anhu) de, Hz. Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem)’e uymak için terbiye edilmiş deriden mamul ayakkabı giymiş onu ve elbisesini sarı renge boyatmıştır. Soranlara Hz. Peygamber’in de böyle yaptığını, O’na uymak için bu tür renkli elbise giydiğini nakletmiştirxxv.

Amr b. As (r.a) diyor ki: `Rasûlullâh (sallalahu aleyhi vesellem)’ı sevdiğim kadar hiç bir kimseyi sevmedim. Gözümde O’ndan daha büyük bir kimse yoktu. O’na olan hürmet ve tazimimden dolayı kendilerine tam mânasıyla bakamazdım. Eğer O’nu vasfetmem istense tam manâsıyla vasfedemem. Çünkü O’na doya doya bakamadım“xxv.

Kendisine on sene gibi bir süre hizmet etme şerefine eren Enes (radıyallahu anhu) diyor ki: “Bir defasında Hz. Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem) ’i gördüm. Bir berber saçını kesiyordu. Sahabe ise etrafında pervâne gibi dolaşıyor, kesilen saçları kapışıyor; bir telini bile yere düşürmüyorlardı”xx

-Hz. Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem) ’i sevmenin bir alâmeti de, Kur’ân-ı Kerîm’i sevmek, onun gösterdiği yoldan gitmek, ahlâkıyla ahlâklanmaktır. Bundan dolayı Hz. Aişe validemiz, Hz. Peygamber (sallalahu aleyhi vesellem) için “...O’nun ahlâkı Kur’ân’dı...”xx demiştir. O’nu seven kişinin de ahlâkı Kur’ân olmalıdır.

-Ümmete merhamet etmek, onlara acımak ve zararlardan korumaktır.

-Dünya nimetleri karşısında zühd sahibi olmalı ve onlara iltifat etmemelidirxx.

Özetle, Rasûlullâh (sallalahu aleyhi vesellem) ’ı sevmek, O’na tâbi olmak demektir. Ayrıca O’nun dinine yardım etmenin vâcib olduğuna inanmak, sünnetini korumak, Şeri’atına boyun eğmek, O’na muhâlefetten kaçınmaktır”xxx.

Ebû Davud, Menâsik 100, (2041); Süyutî, Câmiu's-Sağîr, Ha.: 3768; Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, c. 3, s. 282
Tirmizî,, Daavât 110, (3540).
Tirmizî, Daavât 8, (3377);
Buhârî, Hadis no: 6167, X, 553; Muslim, Ha: 2639, IV, 2032-2033.
Buhârî, Hadis no: 6169, X, 557; Muslim, Hadis no: 2640, IV, 2034
Bk. Aynî, Umdetu'l-Kârî, XXII, 197
Buhârî, Ha: 16, I, 60; Muslim, Ha: 43, I, 66
Bk. Nevevî şerhi, II, 13; Fethu'l-Bârî, I, 61
Buhârî, Ha: 6632, XI, 523.
Umdetu’l-Kârî, XXIII, 169
Umdetu’l-Kârî, XXIII, 169
İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, I, 59
er-Rafiî, Muhtasaru Tefsir-i İbn Kesîr, II, 324.
Kurtubî, VIII, 95-96
Keşşâf, II, 181
Kurtubî, VIII, 95. Ayrıca bk. el-Cezairî, Eyseru't-Tefâsîr, II, 177
Muslim, Ha: 69, I, 67; hadisi aynı şekilde Hafız Ebu Ya'lâ, Müsned'inde de rivayet etmiş bulunmaktadır. (Bk. Ha: 3895, VII, 8)
Ali Ekrem Bolayır, “Yâ Muhammed”, Türk Edebiyatında Na’tlar, s.77.
el-Kâdî İyâz. Eş-Şifâ, II, 57.
Tirmizî, Salât 357, (484).
Ahmed, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesaî, İbn Huzeyme, İbn Hıbbân. Hadis sahihtir.
İbn Kesir, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı Yayınları: 12/6580-6599
el-Kâdî İyâz, age., II, 56-60; Tirmizî, el-Menâkıb V.661.
el-Kâdî İyâz, age., II,60; Tirmizî, es-Sünen, 58 (V, 696 h. No: 3863)
Buhârî, el-İmân I, 10; El-Aynî, age., 1, 144; el-Kâdî İyâz, age., II, 9.
el-Kâdî İyâz, age., II,60-61.
el-Kâdî İyâz, age., II,62.
Kâdî İyâz, age. II,86.
Kâdî İyâz, age. II,88.
el-Kâdî İyâz, age., 11,62; Müslim, Salatu'l-Musâfirîn I,513.
el-Kâdî İyâz, age., II,63-65; Kastallânî, İrşadü’s-Sârî, II,99-196.
el-Kâdî İyâz, age., II,66.


GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2008 EKİM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort