JoomlaLock.com All4Share.net

RAMAZAN HAKK’A YAKINLAŞMA AYIDIR

Rahmet ve merhameti ile kâinatı kuşatan Hâlık-ı Zü’l-Celâl Hazretleri, kullarına cennetin ve Cemâl-i bâ-kemâlinin yollarını açmak için her türlü nimetleri musahhar kılmıştır. O (cc) kullarını gaflet etmeye ve istikametten uzaklaşmaya meyyal yarattığından, uyanmaları ve kendi Zâtı’na yönelmeleri için belirli geceler, günler ve ayları faziletli kılmıştır ve bunu bir yıl içinde belirli zamanlara yaymıştır. İşte mübarek gün ve geceler, üç aylar, Şevval ayı, Muharrem ayı, hac ve Kurban Bayramı gibi… Bunların hepsinin gayesi ve manası Rabbimiz’in kullarına müştak olmasından zuhûr etmiştir. Çünkü O Ğayyur’dur. Kullarının gönlünde kendi tecellilerinden başkasını görmek istemez. Gönülleri Hak’tan başka tarafa meyletmesin diye her günü beş vakte ayırmıştır. Mü’min kulu gaflete düşer gibi olunca diğer gelen namaz vakti onu Hakk’a döndürür.

Haftayı cuma ile noktalamıştır. Her cuma günü kulunun huzuru izzete koşarak namaz kılması ve namazın akabinde de “Yâ Rabbi!” nidasıyla Zâtı’na yönelmesiyle hafta öncesinde yaptığı günahlarını affeder. Yılın içerisinde geceler belirlemiştir, bu gecelerde yapılan duaları kabul edip günahkârları affedeceklerini buyurmuşlardır. Üç ayları ard arda sıralamıştır. Recebi şerif ile başlayan arınma mevsimi, Şabanı şerifle rahmet seli hızlanmaya devam ederken, Ramazanı şerifle hak eden herkesi rahmeti ilahiyeye garkederek tertemiz bir şekilde bayrama yani vuslatı Hakk’a ulaştırır.

İşte Rabbimiz Celle ve Âla Hazretleri’nin kullarını affetmesi ve kendi Cemâli’ne müştak kılması için bahşettiği nimetlerinden faydalanmamız elzemdir. Fakat bu nimetlerin şükrünü ve gereğini yerine getirirken yapacağımız fillerin kurallarını ve sınırlarını yine Cenabı Hak belirlemiştir. Mağfiretin ve vuslatın elde edilmesi için tam bir teslimiyetle Hakk’ın emirlerini yerine getirmemiz gerekir.

Mesela iki cumanın arasında işlenen günahları Rabbimiz’in affedeceğini belirtmiştik. Fakat bu müjde iki cuma arasında yapılması gereken ibadetlerin tamamını yapmak- ta muvaffak olan mü’min için geçerlidir. İki bayram arasındaki günahların bağışlanması, düzenli ibadet hayatı olanlar içindir. Yoksa cumadan cumaya camiye giden veya Allah korusun, bayramdan bayrama camiye uğrayan insanlar için değildir asla. Fakat düzenli namazı olmayan bir Müslüman bir cumayı veya bir bayramı başlangıç kabul edip “Ya Rabbi, benim önceki günahlarımı affet! Bundan sonra Senin rızan doğrultusunda yaşayacağım.” diyerek af dileyebilir.

Bundan dolayıdır ki, yapacağımız ibadetleri Hakk’ın razı olacağı şekilde yapmamız elzemdir. Buradan Ramazan’da ve Ramazan Bayramları’nda yapılan bazı uygulamaları hatırlatmakta fayda görüyoruz.        

Ramazan Eğlenceleri:
Ülkemizde, özellikle büyükşehirlerde belediyelerin ve bazı derneklerin öncülüğünde bazı organizasyonlar yapılıyor. Bunların adına da Ramazan eğlenceleri diyorlar. Şurasını unutmayalım ki, Ramazan bir eğlence ayı değildir. İbadet ve taat ayıdır. Hakk’a yakınlaşma, vuslat ayıdır. Ramazan’ı eğlenceyle geçirmenin asla İslamî bir yönü yoktur. Hele de gerek ülkemizde terörden dolayı, gerekse de İslam coğrafyasında zulme uğrayıp katledilen milyonlarca Müslüman varken. Bize düşen dua edip Rabbimiz’e yakararak üzerimizdeki gadabını kaldırıp rahmetini bahşetmesini istememiz gerekiyor.

Hâl böyleyken, Ramazan eğlenceleri adı altında, İslam’la alakası olmayan müzik türleriyle, açık saçık kadınların ve erkeğe benzemeyen erkeklerin sahnelerde boy gösterdiği rezaletleri organize etmek ne kadar İslam dışı ise, kadınıyla erkeğiyle, genç kız ve genç erkeğiyle bu organizasyonlara katılmak o kadar  İslamiyet’e aykırıdır. İşte tam burada Efendimiz’in (sav); “Bir çok oruç tutanlar var ki ; tuttuğu orucun yalnız açlığı ve susuzluğu yanına kalır.” emrü fermanında buyurduğu gibi oluruz mazallah.

Buradan her türlü eğlenceye karşı olduğumuz anlayışı oluşmasın. Elbette çocuklarımızın eğlenebilmesi için maleyani olmamak ve İslam’ın ruhuna aykırı bulunmamak kaydıyla meşru ölçüler içinde bir takım programlar yapılabilir. Bunlar İslam’ın reddettiği şeyler değildir. Fakat İslam’da ölçüsüz hiçbir şey olmaz.

Bir de son zamanlarda Müslüman camia arasında yaygınlaşan bir yanlışlık var ki, bu da örfte olan şeylerin tamamının İslam tarafından hoş görüldüğü anlayışıdır. Buna örnek verecek olursak; mesela türk örfünde olan folklor oyunları var. Bunlar eskiden kadınların kendi aralarında, erkeklerin de kendi aralarında eğlence amaçlı yaptıkları uygulamalardı. Bu yönüyle fazla mahzurlu görülmemiş. Fakat kadınlar oynarken erkeklerin, erkekler oynarken de kadınların seyretmesi men edilmiştir. Bugün bu hassasiyetlerin tamamı kaldırılmış, kadınların halk dansını da erkeklerin halk dansını da, kadın erkek karışık bir vaziyette seyretmeleri adeta normal görülmeye başlanmıştır.

İşte böyle yanlışlıkların bir de Ramazan etkinliği olarak yaygınlaştırılmaya çalışılması en büyük hata olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ramazan Çadırları ve İsraf:
İlk zamanlar fakir ve yolcular için tertiplenen Ramazan çadırları da adeta bir eğlenceye dönüştürülmüştür. Siyasi partilerin, belediyelerinin halka hizmet yerine siyasi rant malzemesi olarak kullandığı bir araç haline gelmiştir. Fakirin ve yol da kalmışın hakkı farklı amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır. (İstisnai olarak doğrusunu yapanlar vardır. Bunlar mevzumuzun dışındadır.) Yukarıda bahsettiğimiz eğlence usulleri bu çadırlarda da devam ettirilmiştir.

İsraf konusuna gelince; Ramazan’ın asıl gayesi hem açlıkla nefsi terbiye etmek hem de zenginlerin fakirlerin hallerine vakıf olmalarıdır. Gün boyu aç kalarak aç insanların halini bir nebze olsun anlamak için Rabbimiz’in emriyle oruç tutarız. Fakat günümüzde bu da artık özelliğini kaybetmiştir. Normal zamanlarda yapmadığımız kadar yemekler, tatlılar... Sahurda yediğimiz o kadar tıka basa oluyor ki iftara kadar zaten acıkmıyoruz. Bir talevizyon kanalında spiker bir bayana soruyor: “Ramazan için hazırlık yapıyor musunuz?” Hanımefendi cevap veriyor: “Evet, yaptım bile. Börekler açtım, tatlılar yaptım, alışveriş yaptım.” Allah aşkına sizlere soruyorum; Rabbimiz’in Ramazan’da bizden beklediği hazırlık acaba bu mudur?

Yazımızı sonlandırırken samimiyetle ve emri bil ma’ruf olsun diye diyoruz ki, Allah rızası için Müslümanlar olarak, biraz düşünelim. Ramazan niçin geliyor, Kadir Gecesi nedir, niçin bayram yapıyoruz? Kadir Gecesi’nde indirildiği bildirilen Kelamullah, Kur’ân-ı Hakim niçindir? Efendimiz’in gönlüne indirilerek bizlere okunan bu mukaddes kitap bizlere ne buyuruyor? Bizim hayatımızın hangi kısımlarını kontrol altına almak istiyor. Acaba O’nun emirleri dışında bizim bir yaşantı alanımız var mıdır ki, biz nefsimize göre hareket edebiliyoruz.

Bu soruları artırabiliriz. Fakat bunları ciddiyetle düşünüp hepsinin doğru cevabını bulmamız gerekir; kulluğun gereği nedir? Bunu düşünerek kendimiz bulalım. Unutmayalım ki, Rabbimiz (celle celaluhu)  bizleri, Efendimiz’in buyurduğu gibi “Çocuğunu kaybedip yıllarca arayan ve bir anda onu bulan annenin sevincindeki” iştiyakla bekliyor. Geliniz bu Ramazan’da O’na doğru âdeta uçarcasına koşalım. Çevremizde olan biteni bırakalım, O’na (celle celaluhu) yönelelim ve bayramımız gerçek bayram olsun.

Bu duygularla mübarek Ramazanı şerifin ve bayramının hepimize hayırlar getirmesini Rabbimiz’den niyaz ediyoruz. Allah’a emanet olunuz.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2012 AĞUSTOS SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort