JoomlaLock.com All4Share.net

YAŞAMDAN ALLAH’A YOL; SECDE

İbadetler devamlı uyulması gereken kurallar, yerine getirilmesi gereken kaideler, üzerimize düşen borçlar vs. gibi algılanırsa hayatımızı anlamamızda, değerlendirmemizde, şekillendirmemizde bizlere hiçbir katkıda bulunamazlar. Ancak manevî bir zevk alırız, görevi yerine getirmenin mutluluğunu tadarız. Fakat ibadetlere hayatımızı anlamada ve şekillendirmede öncü rolü verilirse; düşüncemizi açıcı, ufkumuzu genişletici olması gibi ana özelliklerinden yararlanmaya başlarız. Hayatımızı kurmak için Rabbimiz tarafından vazedilen ibadetler bugün ana işlevini yerine getirememektedir. Bunun en büyük sebebi ise ibadetleri birer vazife şeklinde algılamamızdır.

İbadetlerden hayata geçişler, hayatı şekillendirmeler, anlamlandırmalar ne yazık ki yok denecek kadar azdır. Üç kitap vardır: Kâinat, Kur’an, İnsan. Bu kitaplar birbirlerini açıklar. Geçişleri yapmak için ibadetler birer işaret, rumuz gibidir. İbadetler tefekkür için vazedilmiştir. Bu yazımızda ibadetlerden secde ile ilgili düşüncelerimizi açmaya çalışacağız.

İnsan secdeye gittiğinde en yüksekte olan başını en altta bulunan ayaklarıyla aynı seviyeye getirir. En yüksek en alçakla buluşur. Bu buluşma en alt düzeyde gerçekleşir.

Secde, Yüce olanın tenezzülüdür, dûn (en alt seviyede, aşağıda) olanın bu tenezzülün şuuruna varıp gönlüyle kabul etmesidir. Allah tenezzül eder. Vahy-i İlâhi bir nüzuldür. Âdem, Allah’ın tenezzülüdür. Âlem bundan dolayı secdeye davet edilmiştir.
Yüce olanla dûn olanın buluşmasında secde mahalli Âdem idi. Âdem, Allah’ın âlemle buluşma yeriydi. Secde yeriydi. Allah, âleme Âdem ile Âdem’e ise vahy-i İlâhi ile nüzul etmiştir.

Melekler secde ederek Âdem’in hakikatini  bilerek, konumunu hiç unutmadan yaşamaya adım attıklarını izhâr ettiler.
Güneş secde etmekteydi, ay secde etmekteydi. Yerden bitme otlar, ağaçlar secde etmekteydi. Gölge durur mu burada, gölgeler secde etmekteydi. Bütün âlem secde etmekteydi. Çünkü Âdem bu âlemin içinde yaşayacaktı. Secde olmasa âlem dağılırdı. Âlemin tecânüsü, teâvünü, tesânüdü secde ileydi.

Kâinat, Rabbine secdesini hamd ile tesbih ederek yerine getirir. Namazdaki secdemizde biz de bu tesbihe katılırız.

Âdem’in hakikati, onunla birlikte yaşamını her an şuurla sürdürme gerekliliğini getiriyordu. Secde, bu şuuru sağlayan yaklaşımdı. Secde, birlikte herkesin mevki ve makamını zedelemeden yaşamasını sağlıyordu. Herkes böylece kendine Rabbin’den lütfedilen nimeti hem unutmuyor hem de tahdis-i nimetini yerine getiriyordu.

Secde Allah’a aittir. Zaten Allah’a ait olmayan ne var ki? Secde mahalli varlıkların hakikatleridir.   Allah’a secdeyi nerede yaparız? Namazımızda Kâbe’ye yönelmiyor muyuz? Secdeyi Kâbe’ye doğru yapmıyor muyuz? Bu secde Allah’a aittir. Bizler Kâbe’nin hakikatinden dolayı Kâbe’ye yöneliyoruz. Hakikat Allah’ın varlığa bağışladığı yakınlık mesafesidir ki; buna nispet denir. Kâbe’ye “Evim” buyurmuş. Yakınlık lütfetmiş. Bizler bu hakikati      unutmamak, beslenmek ve buluşmak için Kâbe’ye yönelir ve secde ederiz. Ya Âdem’in hakikati nedir? Kâbe’yi bir insan inşa etmişken insanı Allah kendi inşa etmiştir. Her inşa safhasında kendini övmüş de övmüş. Ahsenü’l-Hâlıkîn diye, insan inşasında kendi sanatını bütün muhteşemliği ile göstermiştir.

Kâinattaki milyar yıldır devam eden bu muhteşem uyum nereden gelir? Birbirlerine secde ile bağlandıkları içindir. Güzel bir yeşillik, ağaçlar ve gölgeleri, akşamları ay ışığı niçin insana huzur verir? Secde hallerinin bizlere akışı huzurumuzu oluşturur. Bütün güzellikler secdenin tebessümüdür.
Her varlığın Allah’a nispeti bilinir bilinmez hemen secde gerekir. Secde nispeti korur, hudutları muhafaza eder.

İnfak, sadaka, zekât toplumsal secdeyi sağlar. Toplum katmanlarını birbirlerine yaklaştırır, hatta buluşturmayı hedefler. Gücün belli bir kesimin eline geçmesini engeller. Üst ile altı buluşturur. Hangi toplum toplumsal secdesini yerine getirirse huzuru yakalar. Bütün değerler secde ile korunur. Secdesiz toplum vahşileşir, tekelleşir. Sınıflar arasında aşılamaz uzaklıklar oluşur. Toplum parçalanır.

İslam Allah’la kulunu buluşturduğundan her emri secdeye götürür. İslam’ın her şeyi secdedir. İslam’ın isteklerini yerine getiren kul daimi secde halindedir.

Allah kuluna neyini vermiştir? Allah’ın kuluna verdiği anlaşılınca secde edilir. Secde, Allah’ın kuluyla paylaşımını anlamanın gerekliliğidir. Kul, Allah namına yaşamaktadır. Bu  anlaşılınca katılım secde ile olur. Yûsuf Peygamber’e kardeşlerinin, baba ve teyzesinin secdesi buna ne güzel örnektir. Hazreti Yûsuf yalnız kaldı, itildi, atıldı, köle oldu, kadınların hakim olduğu ortamlarda kadınlar tarafından sıkıştırıldı da sıkıştırıldı, on dört yıl hapis hayatı yaşadı… Bütün bunları peygamber olan babasından uzakta yaşadı. Kardeşleri ise  bu yıllarda  hep Yakûb peygamberin yanındaydı. Hepsi Yûsuf’u     Allah’ın koruduğunu, özel yetiştirdiğini, kendisiyle çok özel sıfatlarını paylaştığını, Allah namına yaşamasını gördüler, bildiler, itiraf ettiler. Bu gerçeklerle bundan sonra Yûsuf’la yaşayacaklarını secde ile bildirdiler. Secde ALLAH’ın Yûsuf’a ne lütfetmiş olduğunu bilmenin karşılığı idi.

Secde aşk işidir. Sevginin kabarıklığıdır. Hayretin kuldaki görüntüsüdür. Sevgilinin vechi görününce şükür ifadesidir. Ağlamanın özüdür. Firâkın devasıdır. Firâkı anlayan kulun teselli mahallidir. Secde olmasa insan nerede teselli bulur. Secdesiz insan çıldırır. İntihar neden eder ki akılcılar? Tabiki secdesizlikten.

Secde küçüğün eğilmesi değil; haddini, kendini bilmesidir. Büyüğün eğilmesini görüp büyükle buluştuğunu görmesidir. Büyüğün bu inişine en anlamlı cevaptır. Beraberce yaşamak için küçüğün konumunu bulmasıdır.

Allah “Ruhumdan Âdem’e nefha ettiğimde hemen secde edin.” buyurdu. İnsanın içindeki nefsi ruhuna secde etmedikçe kulluk yapılmaz. Ruhun Allah’tan tenezzülüne direnmek, onu tanımamak secde etmemektir.

Secde itaat, hizmet, uyum ve tevhiddir. Kulun Allah’la kendinde hududu muhafaza ederek buluşmasını secde sağlar. “Secde et yaklaş.” bunu anlatır. İnsanın yaklaşması ancak secde ile gerçekleşir. Sana gelenin farkına varman ve şanına yakışır şekilde onu karşılaman secdeyle mümkündür. Allah’a ait her şeye secde etmeyi öğrenen, Allah’a her an yaklaşmayı öğrenmiştir. Allah’a sanatında secde edilir. Sanatı secde mahallidir.

Kul Rabbinin tenezzül ettiği yeri müşahede ettiğinde secde o yere koşuşu, kapanışı  temsil eder. Namazda  her rükün bir defa yapılmasına karşılık secde iki defa yapılır. Kur’an ilk levhe sonra Peygamberimiz’in kalbine nüzul ettiğinden namazda iki secde vardır.

Peygamberimiz sırlanmasına yakın “Er-refiku’l-âlâ” en yüce arkadaşa buyurduğunda Hazreti Âişe’nin dizine yatmış elleri göğüslerinde idi. Efendimiz Rabbine secdesini her zaman insanda gerçekleştirmiş. Arkadaşlığını her zaman insanda göstermiş. Sırlanma vaktinde de en yakın haldeyken O’na yürümüştür.

Allah ile insanda buluşanların secde mahalli, buluştukları insanın kendisidir. Müslümanların Allah’a nerede secde yapacaklarını bulamadan Allah’a yakın olmaları nasıl mümkün olabilir?

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 AĞUSTOS SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort