JoomlaLock.com All4Share.net

FİRAR EDECEĞİMİZ KENDİMİZ, SIĞINACAĞIMIZ ALLAH, SIĞINAĞIMIZ HAZRETİ MUHAMMED’TİR.

“Bizim işimiz sizi sizden kurtarmaktır”  Hâce Hazretleri

“Sığınırım…

Bir tehlikenin içerisindeyim, baş edemeyeceğim düşmanlarım bana kast etmiş üzerime geliyor. Gücümün yetmeyeceği zorluklar kapımı çalmış, düzeltme imkânımın olmadığı ahlaki zafiyetler üzerime çullanmış. Perişan haldeyim, çıkış yok. Dalgaların esir alacağı bir geminin en yakın sığınağa girmesi gibi, na-hak yere aranıp soruşturma, kovuşturma geçirecek bir adamın iltica etmesi gibi… Sığınıyorum.

Kime
“Allah’a…
Masivadan. Demek ki dostum O.Ne güzel dosttur O.En zor anımda, en düşkün zamanımda tek ümidim. Beni kabul edecek tek limanım Allah’ımdır. Dostluk, arkadaşlık zor gün işidir.

Kimden
“Şeytandan…
Şatane fiili uzaklaştırılan, uzak kılınan. En uzak noktaya tard edilip kovulan demektir.

Uzakta kalmaktan, Hak tarafından uzak kılınmaktan, istenilmeyen konumuna düşmekten, Hakkın yöresinden, civarından uzak tutulmaktan…
Beni böyle bir duruma sürükleyecek tüm tutum ve davranışlardan.
Bu uzak tutulma nasıl gerçekleşir?
“Recim.”
Önceki topluluklarda insanların başka insan veya gruplar ile ilişkilerini tamamıyla kesmesini, koparmasını ifade eden bir yaklaşımdır recm etmek. En üst düzeyde, geri dönmemek üzere ilişkileri kesmek yani taşlamak.
Uzaklaştırılması en sert şekilde gerçekleşmiş olmaktan, kovulmanın en şiddetli şekliyle hor ve hakir olarak kovulup uzaklaştırılmaktan sığınırım.

Hakka en uzak nokta şeytandır. Şeytan gibi olmaktan sığınıyorum. Peki, şeytan gibi nasıl olurum. Kuranı Kerim’den örnekleri dinleyelim.

“Musa da: Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım, dedi.” Mümin 27
Kibir şirkin yavrusudur. İnsan ilaha şirk ile kullara kibirle böbürlenir. Hesab verme gerekliliği her şeye tepeden bakan için gururuna yediremediği bir harekettir. Hesap günü kibirli için onurunu zedeleyen bir inanıştır. Ne demek hesap vermek? Malca, mülkçe güç olarak zaten dünya hayatında üstün bir konumdadır. Bu hayatta bu nimetlerle onure edilmişken tembel, aklı fazla kesmeyen, kimi kimsesi belli olmayan insanların inandığı gibi nasıl inanabilir. Hesap vermek kendisinin bulunduğu statüden, konumdan kıyas kabul etmeyecek derecede küçük kişilerin işidir. Kibirli hesap sormak için yaşar hesap vermek için değil.
Ulul azim bir Peygamber olan Hazreti Musa kendisinin ve âlemin Rabbi’ne işte bu rezil özelliğe sahip kişilerden kaçmaktadır, sığınmaktadır.

“Bir vakit de Musa kavmine demişti: Allah size bir bakare boğazlamanızı emrediyor, ay dediler: Bizi eğlence yerine mi koyuyorsun? Dedi: Allaha sığınırım öyle cahillere katılmaktan” Bakara 67

Cehalet Allah ile dostlarının ilişkisinin ciddiyetini bilmemektir. Dostlarının Allah katındaki yerini, Allah’ın emirlerinin dostları katındaki değerinden habersiz olmaktır.
Cehalet Allah’a kaçmak, sığınmak için yeterli bir haslettir.

Ulul azim bir Peygamber savaşmıyor, hadisenin üzerine gitmiyor, Rabbine sığınıyor. Çünkü hadisenin üzerine gidilecek aşama bitmiştir. Kişiler kendi mevhum ilahları ile Allah’ın Peygamberini tartmakta, hesaba çekmektedirler.
İnsan ahlak-ı zemime bataklığına düşmüştür. Cenab-ı Peygamberimizin ”Gazab bir şeytandır, hased bir şeytandır” buyurması şeytanımızı bizlere ne güzel göstermektedir. Osman Bedruddin Hazretlerinin ifadesiyle ” Ahlak-ı zemime necaseti kübradır ”.Asıl sığınmamız gereken varlığın içimizdeki rezil ahlak olduğunu bizlerin gözleri önüne ne koymaktadır.
“«Rabbim! Bilmediğim şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen hüsrana düşenlerden olurum» dedi.” Hud 47    

Bilemediğimiz, her şeyin Cenabı Hak katındaki yeri, konumudur. Bildiğim her şey ise bana Cenabı Hakkın beyan ettikleri, açtıklarıdır. Hakkın beyan etmediklerini merak etmek, zanni bilgini yakin sanmak, Haktan açmadığı şeyleri açmasını talep etmek tamamen hüsrandır, ziyandır, kahırla dolmaktır. Allah ve Resulünün önüne geçmeyin emrinin muhatabı müminlerdir. Allah kulunu her yönden kıyas kabul etmez çok daha iyi bilir, kollar. Allahtan kula gelen her şey tamamıyla hayır Allah’tan gelenin dışında kulun beklediği her şey ise ibtila ve imtihandır.

Neden sığınacağım. Edebsizlıkten. Allah’ın hüküm vermesini kendimdeki bilgilerle değerlendirmekten, Allah ve Resulünün önüne geçmekten sığınacağım. Kime?  Edepsizlik yaptığım varlığa. Hazreti Ebu Bekir’in buyurduğu gibi “Allah’ım senden sana sığınırım”

“ (Meryem) ona ben, dedi: her halde senden rahmana sığınırım, sakınırsın eğer bir muttaki isen” Meryem 18

Güçsüz isen, karşılık veremeyeceğin bir durumla karşılaşmış isen, koşullar aleyhine gelişiyorsa… Koşman gereken, sığınman gereken kapı Rabbindir. Yolu sığınmadır.

Allahın kendi eller ile yetiştirdiği çiçeği, insanlığın namusu, bekâreti olan Hazreti Meryem’in içene doğan, aklına ilk gelen bela ve musibet anında Rabbine iltica etmektir. Allah’a iltica etmek ne muazzam bir yakınlıktır. Kul zorda kaldı mı etrafında kimsecikler kalmadı mı, ağalar, paşalar gözden kayboldu mu Rabbi yine yanı başında kulunu beklemektedir. Allah kulunu hiçbir zaman yalnız bırakmaz. Böyle bir Rabbi yalnız bırakmak hangi vicdana sığar, hangi yüreği kanatmaz, hangi aklı sızlatmaz.

İnsanın en önemli kabul ettiği namusu tehlikede ise Allah devrede olmalıdır. İstiaze korunmaya muhtaç her şeyin sahibine sunmayı gerektirir.

“ Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murat almak istedi, kapıları iyice kapattı ve «Haydi gel!» dedi. O da «(Hâşâ), Allah'a sığınırım! Zira kocanız benim velinimetimdir, bana güzel davrandı. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz!» dedi.” Yusuf 23

Zafiyet illa güçsüz olmakla açıklanamaz. Yapabileceğin, gücünün yeteceği işler de de zaaf içinde olabilirsin. Gücün var fakat zaaftasın. O zaman kaçmalısın? Kime Allah’a.

Neden kaçmalısın nefsine uymaktan çünkü her zaman rezilliği emreder. Heva ve hevesine uymaktan, vefasızlıktan, hukuka riayetsizlikten Cenabı Hakk’a sığınmalısın. Hâce Hazretlerinin “ Bütün kötülüklerin başı ve sebebi kişinin nefsinden razı olmasıdır” ifadesi kaçmamız gerekenin kontrol altına alınmamış, eğitimden geçirilmemiş içimizdeki ahlakı zemimenin yurdu nefsi emare olduğunu, sığınmamız gerekeninde Allah olduğunu bizlere göstermektedir.

Sadece üzerine gelindiğinde değil üzerine gitme imkânının da olduğu her halde kişi Allah’a sığınmalıdır.

“ Onu doğurduğunda, Allah onun ne doğurduğunu bilirken «Ya Rabbi! Kız doğurdum. Erkek, kız gibi değildir, ben ona Meryem adını verdim, ben onu da soyunu da, kovulmuş şeytandan Sana sığındırırım» dedi.” Al-i İmran 36

Cenabı Hakka adanan her şey taarruza uğrar. Büyükler “insan dünyaya geldiğinde şeytan ona tükürür ağlaması ondandır” buyururlar. İnsan doğduğunda velisi tarafından Cenabı Hakka ısmarlanmalıdır. Adamak yeterli değildir. Adağın himaye edilmesi içinde gerekenler yapılmalıdır. Gereken istiaze’dir. Adağı Allah’ın koruması için yalvarıp, yakarmaktır.

Hazreti Ali buyurmuşlar ki “Sizler ameli fazlalaştırmak için gayret ediyorsunuz, biz ise bir amel tapıp Allah’a kabul ettirmek için gayret sarf ediyoruz.” Adamak başlangıç istiaze ise sonuca vardırıcı sebeptir. Bugün Müslümanların amellerinin neticelerini alamamalarının asıl sebeplerinden biri de istiaze eksikliğidir.

“ Ve haberiniz olsun ki ben sizin beni recminizden rabbim ve rabbinize sığınmışımdır.” Duhan 20

Cenabı Hakk’ı tercih ettiği için toplum tarafından dışlanan insanın yapması gereken topluma kendisini kabul ettirme çabasından önce Allah’a sığınmasını bilmesidir. Günümüzdeki taşlamaya misaller verirsek; hâkim oldukları makam ve mevkilere kotalar koyulması, nasıl giyinmeleri, nasıl yaşamaları, hangi bölgelere girip giremeyeceklerine kadar kurallar koymak, birinci tehlike algılamasıyla iğneleyici, küçük düşürücü propagandalar yapmak… Günümüz Müslüman’ı ise kendisini temizleme derdinde. Söylenenlerin kendisine bir iftira olduğunu, kendisini anlatılmaya çalıştığı gibi olmadığını ispat etme derdinde.

Yapılaması gereken; tercih ettiğin âlemlerin Rabbine sığınmaktır. Allah faaldir. Allah nazırdır, görüp işiticidir.

“ Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir.” Mümin 56

“ İmdi Kur'an okuduğun vakit evvelâ Allaha sığın o recîm Şeytandan”  Nahl 98

Kuran Allah’ın emir ve nehiylerini içinde barındırmaktadır. Şeytan Allah’ın emrine direnmiş, kaçınmış, karşı çıkmıştır. Cenabı Haktan uzaklaştırılması, mahrum bırakılması emri şerifle muhatap olmasından sonra gerçekleşmiştir. İşte Kuran okumaya karar veren kişi de bu emri ilahilerle muhatap olmalıdır. Şeytan ne çektiyse nefsine uymaktan çekmiştir. Kuran okuyan kişi de nefs taşımaktadır. Allah’a sığınmak önlem almaktır. Uzak kılınma olasılığını bertaraf etme çabasıdır. Aman aman ben de Cenab- Hakka muhatap olacağım akıbetim uzaklık olamasın muhasebesidir.

Günümüzde insanlar devamlı Kuran okumaya teşvik edilmekte, her şeyi kaynağından öğrenilmesi gerekliliği bir şuur göstergesi olarak serdedilmektedir. Kuran teşvik edilirken istazenin anlatılmaması şeytanlaşma yolunu açmaz mı? Çünkü Kuranın kendi ifadesiyle Kuran zalimlerin zulmünü artırır. İstiazesiz Kuran okuma çabaları temizlenmeden mess edilemeyecek kelamullaha bir zulüm değil midir?

Allah’tan başkasına sığınmak
“ Şu da gerçek ki, insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların istilalarını, taşkınlıklarını arttırırlardı.” Cin 6

Cenabı Haktan başkasına sığınmak, Allahın izni olmadan yardım edeceğine inanmak, zorda kalışını çözeceğine inanmak sığındığın varlığın kişinin üzerindeki tasallutunu artırmaktan başka bir işe yaramaz. Allah’tan başkasına sığınmak bugün toplumuzda ki bütün manevi, psikolojik hastalıkların sebebidir. Sığındığın varlığa verdiğin zarar onun azması, kendine verdiğin zarar o varlık tarafından istilaya uğramandır. Kime sığınırsan üzerindeki tasarrufunu artırmış olursun. Düşmanını kendinin yapması, büyütmesi, beslemesi bu olsa gerektir. Hüsran sığınağı yanlış tespitinin neticesidir.

Seyyid-ül istiğfarda Cenabı Peygamber “yapıp-ettiklerimin şerrinden sana sığınırım” buyururlarken tehlikenin üretiminin içimiz de olduğunu bizlere göstermiştir. Kimden, niçin sığınacağımızı öğrendik. Kime sığınacağımızı da öğrendik. Peki, bu sığınmanın sığınağı neresidir. Ahlakı zemimemizin ahlakı hamideye dönüşümü bu sığınmayla nasıl gerçekleşecektir ki sığınmamız devamlı olsun, içimizde yer etsin, kalıcı olsun.

“Rahman ,Rahim Allah’ın ismi ile”
Mevlan Câmi besmele-i şerifteki i ismin manası insanı kâmildir diye açıklayan büyüklerden birisi kendisine sorulduğunda “ o lafız ( açıklama) besmelede ki ismin tefsiridir; Allah lafzının tefsiri değildir “ buyurarak besmeledeki ismin insanı kâmile delalet ettiini tasdik etmiştir.

Hâce Hazretleri ise “İsmi azam Muhammed’dir ” buyurarak sığınağı bizlere göstermiştir.

Allah’a sığınmak Cenâbı Peygamber sığınağında mümkün olabilir.

Cenabı Peygamber Allah’a en yakın hatta edna (yakından öte ) noktadır. Uzaklık zehrinin yakınlık panzehiri Hazreti Muhammed ve varisi tâmlarıdır.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 EKİM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort