JoomlaLock.com All4Share.net

ÇOCUKLARDA SORUMLULUK BİLİNCİNİ GELİŞTİRMEK

Çocuklarda Sorumluluk Bilnci

Çocuklarda Sorumluluk Bilincini Geliştirmek - Yûsuf-i Kenân

Sayı : 113 - Mayıs 2017

 

Çocuklarda Sorumluluk Bilincini Geliştirmek

 

Sorumluluk, bir bireyin uyum sağlaması, üzerine düşen her görevi yerine getirmesi başka insanların haklarına ve kararlarına saygı göstermesi demektir. Sorumluluk duygusu olmayan bir insanın, her koşulda kaybetmesi elzemdir.

Bir insan dünyaya geldiği andan itibaren hayatının sonuna kadar devam eden bir dizi görev ve zorunluluklara sahiptir. Kişinin öncelikle kendi hayatına karşı, sonra da yaşadığı çevreye karşı üstlenmek zorunda olduğu sorumlulukları vardır. Sorumluluk duygusuna sahip bir insan yaptıklarının sonucunu, ona verilen görevlerin önemini bilir ve herkes tarafından takdir edilir. Kısaca başkalarının haklarına saygı gösteren, kendi davranışlarının sonucunu kabullenen insan sorumluluk sahibi insan demektir.

Sorumluluk duygusu ile özgüven gelişimi arasında büyük bir ilişki vardır. Çünkü sorumluluk duygusu gelişmiş bir çocuğun kendine güveni de gelişecektir. Kendi ihtiyaçlarını tek başına yapabilen, anne ve babasına bağımlı olmayan; davranışlarının sonucunu gördükçe ve başardıkça kendine güveni artan bir çocuğun sorumluluk duygusu fazlasıyla gelişmiş demektir. Kazanılan her başarı çocuğun bireyselleşmesinde, bağımsız ve toplum içerisinde kendine yetebilen, kendini ifade edebilen bir birey olmasında atılmış bir adımdır.

Dünyaya gelen her insan sorumluluk sahibi olmakla yükümlüdür. Sorumluluk, bir bireyin uyum sağlaması, üzerine düşen her görevi yerine getirmesi, kendine ait olan tüm olayların bir başkası üzerindeki etkisinin sonuçlarını üstlenmesi, başka bireylerin tüm haklarına saygı göstermesi, kendi yaptığı hataların ve doğruların sonuçlarına sahip çıkması, olarak tanımlanır.

Sorumluluk sahibi olan bir bireyi ise şöyle tanımlamak doğru olur; kendi kararlarını kendi alabilen, bağımsız davranabilen, değer yargıları olan, karar alırken mantıklı düşünüp elinde olan tüm kaynakları kullanabilen, kendine her konuda güvenli, başka bireylerin haklarını göz ardı etmeden kendi ihtiyaçlarını karşılayan kişidir. Başladığı bir işin olumlu veya olumsuz ortaya çıkabilecek tüm sonuçlarını sırtlayabilen bir kişiye sorumluluk sahibi kişi denilebilir. Sorumluluk küçük yaşlarda başlar ve duygusal, sosyal, zihinsel ve bedensel açıdan oldukça önemlidir. Sorumluluk duygusu hayatta başarılı ve mutlu olmayı etkileyen en önemli kişilik özelliklerindendir.

Bir bireye sorumluluk duygusu çocuk yaşlarda kazandırılır, ergen olduklarında ve yetişkinlik dönemlerinde de devam eder. Bunun için anne babaların çocuklarda gelişim dönemleri hakkında bilgi sahibi olması gerekmektedir. Sorumluluk duygusu doğuştan gelmez; ancak doğumdan başlayıp tüm hayat boyunca süren, öğrenilmesi ve kazanılması zorunlu olan bir davranış şeklidir. Anne-babalar bir çocuğun sorumluluğunun sadece ders çalışmak, ödev yapmak, okula gitmek gibi fiillerle sınırlandırmamalıdır. İmkanlar el verdikçe çocuğa evde, dışarıda herhangi bir yerde bir görev verilmelidir ki çocuk bir işi kendi kendine yapabileceğini düşünüp o iş için çaba sarf etsin. Böylece sorumluluk duygusunu yavaş yavaş kazanmaya başlayıp kendine güvenen, özverili, sosyal ortamlarda kendini rahat ifade edebilen ve hayatı boyunca da tüm sorumlulukları üstlenecek bir birey olacaktır.

Sorumluluk duygusu ile özgüven arasında güçlü bir bağ vardır. Bir birey sorumluluk duygusu kazandıkça kendine güveni artar, mutlu olur, daha fazla görevi yerine getirmek ister. Bir bireyin kazandığı her beceri bir sonrası için ona cesaret verir ve kendi kendine karar almakta zorlanmaz. Kendisine ait bir görevi başarıyla yerine getirebilir. Örneğin; bir çocuk kaşık tutmaya başladığı anda kendi kendine yemek yeme alışkanlığı kazanmazsa ilerleyen zamanlarda ayakları üzerinde duran bir birey olması gittikçe zorlaşır çünkü kendine güveni olmaz, yapacağı bir şey başarılı sonuçlanacak olsa bile onu yapamayacağını düşünür ve sorumluluk kazanması zorlaşır.

Sorumluluk duygusu bir kişilik özelliği olarak ya da sonradan kazanılan bir beceri olarak değerlendirilebilir. Bazı bireyler kişilik özellikleri nedeniyle sorumluluk kazanmaya daha yatkın ya da istekli olabilirler, örneğin anne, baba olarak aynı tutumları sergilerseler de iki kardeş birbirinden tamamen farklı sorumluluk bilinci geliştirebilirler. Kişisel özellikler belirleyici olsa da genel olarak sorumluluk duygusu öğretilen ve kazandırılan bir beceridir. Çocuğun hayatındaki her beceriyi öğreten ve geliştirmesine yardım eden anne-baba, sorumluluk duygusunun gelişiminde de başrole sahiptir. 

Bireysel sorumluluktan sosyal sorumluluğa: Çocuklara sorumluluk bilicini geliştirmek önce için kendileri ile ilgili durumlardan yola çıkmak, daha sonra ailenin bir bireyi olarak aile ilgili sorumlulukları ve daha sonra da sosyal sorumlulukları öğretmek önemlidir. Aile içinde öğrenilen beceriler aslında sosyal ilişkilerde belirleyici rol oynar. Arkadaşları ile uyum içinde oynamak, okul kurallarına uymak için gerekli alt beceriler evde aile ortamında öğrenilir. Anne, baba olarak çocuğa sorumluluk bilinci aşılarken aslında onu toplumsal hayata da hazırlamak gerekir. Davranışların sonucunu kabul etmek, karşılaştığı sorunları tek başına çözebilmek, kendi duygu ve ihtiyaçlarını uygun şekilde ifade edebilmek aynı zamanda başkalarının hak ve duygularının da farkında olmak sağlıklı ve mutlu bir birey olarak toplumun bir parçası olmak için gerekli becerilerdir. Anne-baba olarak küçük yaştan itibaren ilk önce çocuğun kendisi ile ilgili sorumlulukları (üstünü giyinmek, oyuncaklarını toplamak vb) öğrenmesini desteklemek sonra ev ile ilgili sorumlulukların (Pazar sabah kahvaltısına yardım etmek, masayı kurmak vb) paylaşımını beklemek ve sosyal sorumluluklar konusunda model olmak (ağaç dikmek, ihtiyacı olanlara yardım etmek, çöpleri yere atmamak vb) sorumluluk bilinci kazandırmak için atılacak önemli adımlardır. 

Bireyin en önde gelen sorumluluğu yaradıcısı, Rabbi olan Allah’a (cc) karşı olan sorumluluğudur. Bu da çocukluktan itibaren ailede verilmeye başlarsa birey için sağlam bir temel oluşturur. Her kul ruhlar aleminde Rabbine bir söz vererek dünyaya teşrif eder. Verdiği bu ilahi sözü tutabilirse rıza-i ilahiyeye ulaşılmıştır demektir. İnsanın gerçek huzuru sorumluluklarına uygun şekilde yaşayabilmesiyle mümkündür. Çünkü hakiki kalbi huzur Allah (cc) ile olmakla mümkündür.

Çocuklar “yaşayarak- yaparak” öğrenirler. Bu nedenle sorumluluk duygusunun gelişmesinde en etkili yöntemlerden biri çocuğun davranışının sonucunu yaşamasına fırsat vermektir. Anne-babalar genellikle çocuklarını olumsuzluklardan koruma içgüdüsüyle hayatı çocuklar için kolaylaştırmaya çalışırlar. Sabahları okul için giysileri giydirmek, ayakkabıları bağlamak, ödevini yapmadan okula gidip de öğretmeninden uyarı almasın diye ödev ile ilgili araştırmaları yapmak… vb. Tüm bunlar kısa vadede çocuğu olumsuz sonuçlardan korur gibi görünse de uzun vadede maalesef kişilik gelişimini, özgüven oluşumunu olumsuz olarak etkileme riskini taşırlar. Biri her gün bizim için işlerimizi yapsa biz de bir süre sonra tembelleşiriz. İşimizi yapmak için çaba göstermek yerine bağımlı bir hal alırız. 

Korumacı tutum sergilemenin diğer ucunda ise çocuktan sorumluluklarını yerine getirirken “en iyi yapmasını” beklemek bulunur. Her yeni beceri başta acemice olan girişimlerle başlar. Bu nedenle çocukların sorumlulukları öğrenirken zamana ve anne-babanın sabrına ihtiyaçları vardır. Yemeğini kendi başına yemeğe başladığında döküp saçması normaldir ya da bardağı taşırken elinden düşürmesi. Bu tip durumlarda anne-babanın eleştirel davranması “bırak dökeceksin, sen yapamazsın” gibi geri bildirimler vermesi ya da daha hızlı sonuçlar istedikleri için kendilerinin yapmaları sorumlulukların kazanılmasını engelleyebilir. 

Sorumlulukların kazanılmasında anne-babaya düşen bir diğer rol ise istenilen davranışları sergileyen bireyler olmalarıdır. Çocuklar çok iyi gözlem yeteneğine sahiptirler. Anne-babanın çocuklarına öğretmek istedikleri davranışlar için model oluşturması etkili bir yöntemdir. Eğer anne-baba günlük hayat ile ilgili sorumlulukları zorla, isteksizce gerçekleştiriyor ya da aksatıyorlarsa çocuk için de sorumluluklar kaçınılması gereken durumlar anlamına gelecektir. 

Çocuğun yaşına uygun sorumluluklar verilmesi önemlidir. Çocuğumuz kaç yaşında olursa olsun, yapabileceği yaşına uygun sorumluluklar bulunabilir. Önemli olan çocuğun becerileri dahilinde sorumlulukları ondan beklemektir. 

Küçük sorumluluklar ile sosyal hayata geçmesini sağlamak sorumluluk bilinci açısından önemlidir: Küçük yaşlarda başlayan sorumluluk duygusu hem çocukların kendilerine güven duymasına katkıda bulunur, hem de otokontrol gelişimini destekler ve ilerleyen zamanlarda sosyal yaşama adaptasyon için olumlu katkılar sağlar. Örneğin; küçük yaşlarda odasını toplamanın anlamını kavrayan çocuk, sokağa çöp atmaması gerektiğinde bunun nedenini daha kolay kavrayarak bu davranışı özümseyip sergileyecektir. 

Bir diğer önemli yaklaşım model olabilmektir: Çocuklar gözlemleyerek her yaptığımızı kopyalama eğilimindedirler. Bu nedenle çocuklarımızdan sergilemelerini beklediğiniz her davranış için onlara olumlu modeller olarak yol gösterme noktasında sorumluluk sahibi olmamız çok önemlidir.

Çocuklarımızı iyi tanıyabilmeliyiz: Uygun sorumlulukların verilebilmesi için, çocuğumuzun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini bilmemiz ve kişisel özellikleri hakkında bilgi sahibi olmamız gerekir. Bu nedenle gelişim dönemi özellikleri hakkında kitaplar okumak ve çocuğumuzu gözlemlemek çok önemlidir.

Sabırlı ve destekleyici olmak gerekir: Sorumluluk kazanımı, yavaş gelişen bir kazanım alanıdır. Bu nedenle, hızlı bir gelişim beklememek ve sürekli destekleyici bir tutum içinde olmak gerekir.

 

Yazar: Yûsuf-i Kenân

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort